|
Gripin ve Domuz Gribi
İLK TÜRK
YAPIMI İLAÇ "GRİPİN" VE DOMUZ GRİBİ
Çocukluğumuzda
"Grip" evin kapısını aralayınca, hiç zaman kaybetmeyen
"Gripin" de içeri dalardı; bu nedenle 1960'ların
çocukları Gripin'i tanır. 1990'nın çocukları da Gripin'i
tanır, fakat onların tanıdığı İstanbullu en iyi rock grubu Gripindir..
Her ikisi de
İnsan için ilaçtır, biri beden sağlığı, diğeri ruh ve beyin sağlığı
için... 1960'ların Gripin'i hâlâ üretilmektedir, fakat eskisi
kadar etkin değildir. 1990'ların Gripin'i de öyle...
1960'ların Gripin'in
ilginç ve düşündürücü bir öyküsü var (M. Larousse);
Ağrı kesici-ağrı
düşürücü ilk Türk yapımı ilaçtır.

Ülkeyi saran
grip hastalığına karşı tek tabletlik olarak üretimini gerçekleştiren
(1935), bulgulayan Cumhuriyet döneminin ilk Türk Eczacılarından
(1924) Necip Akar'dır. Ülkemizin en ücra köşelerinde halk
tarafından aranan etkin bu ilaç, aynı zamanda Kininli Gripin
olarak piyasaya sürülmüş şekliyle de sıtma hastalığının da tek ilacıdır..
Günümüzde halen
üretilen bu ilaç nedense geliştirilememiş ve vitrinlerde adeta geçmişe
özlem (Nostalji) raflarındaki yerini almıştır..
Tüm dünyada
görülen salgın (Pandemik) Grip H1N1, yani halk arasında "domuz
gribi" olarak bilinen grip nedeniyle yazıyı kaleme
aldım. Salt bizde değil, dünyada bir endişe ve ürküntü (Lat. panik)
yaşanıyor bu salgın yüzünden. Bizde ise durum, inanın acınası-gülünesi
(trajikomik) boyutlarda...
Bu salgın karşısında,
ilgililerimiz birbirine saldırmaya başladı, başta hükümet üyeleri..
Aşı konusunda;
ilkokul sıralarındaki çocuklar gibiler.
Örneğin; Bakanların
kimisi ben aşı olacağım, kimisi olmayacağım diyor...
Buna; domuz
gribi aşısı olmayı düşünmediğini ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ
ile aynı görüşte olmadığını söyleyerek Başbakan da katıldı..
Avrupa'yı hızla
saran ve her geçen gün daha fazla kişiyi etkileyen domuz gribi konusunda
Avrupa Birliği kurumları, üye ülkeler ile birlikte koordineli olarak
çalışıyormuş...
Amerikalı sağlık
yetkilileri, domuz gribine karşı etkili Tamiflu ve Relenza
gibi ilaçların, koruyucu bir etkisi olmadığını açıklamış.
Düşündürücü
değil mi?
Tamiflu, İsviçre
kökenli çokuluslu ilaç şirketi Roche'un, Relenza ise
İngiliz ilaç şirketi devi Glaxo Smith Kline'ın, yani bunlar
Avrupalı kökenli..
İşin ilginç
yanı bu ilaç şirketlerinin ABD ilaç şirketleri ile savaş halinde
olması. Bunlardan Glaxo Smith Kline'ın ABD'li cilt bakımı
uzmanı Stiefel Laboratories şirketini 3,6 milyar dolara
satın aldığı biliniyor.
İşin bir ilginç
yanı da; Glaxo-smithkline Türkiye ye 25 milyon doz domuz
gribi aşısı sağlayacak olması.
Daha da ilginci;
her koşulda AB yanlısı gözüken ve AB kriterleriyle kendisinin ve
ülkemin demokrasi katsayısını yükselten sayın Başbakan'ın aşılar
konusunda ilaç tanıtıcılarına (Reprezant.) taş çıkartırcasına Türkiye'ye
gelen aşıların ABD'den farklı olduğunu açıklaması:
"ABD'de
kullanılan aşıların içeriğinde adjuvan bulunmuyor. Avrupa'da kullanılan
aşılar da demir ve civa bulunuyor. ABD'deki aşılarda ise bu maddeler
yok. Avrupa İlaç Komitesi adjuvanlı aşılara izin vermiş durumda.
Aslında adjuvan yeni bir madde değil. Birçok aşının içerisinde bulunuyor.
Hemen-hemen grip aşısıyla aynı. Bu yıl grip aşısının içerisine de
bu maddeler bulunmuyor fakat daha sonraki yıllarda girmesi bekleniyor."
Nedir bu şimdi?
İlaçsal bir
demokrasilik örneği mi?
Senaryo yazmaya
tutkulu komplo teorisyenlerine bunu nasıl anlatırsınız?
Hanfendi ile
ilgili Usulsüz Medical Park savlarında bulunan ve bu doğrultuda
senaryolar yazan komplo teorisyenlerine malzeme sunmak değil de
nedir, bu?...................
"Sağlık-Der
Genel Başkanı Dr. Kasım Sezen'e göre Türkiye ve dünyada yayılan
domuz gribinin arkasında yüksek kazanç elde etmek isteyen global
ilaç şirketlerinin kâr hırsı olabilir." değerlendirmesinden
yola çıkarak ben grip ilaçlarına benim Gripin penceresinden girip
bir değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Bulunmana gerek
yok, bulunmuşsun zaten..
Şu kadarını
ekliyeyim;
Ben, benim Gripinim
neden yerinde saydığını, neden geliştirilemediğini bu domuz'dan,
pardon gribinden sonra çok iyi anladım..
Peki, kesin
çözümü hâlâ üretilmeyen nezle ya da gripten nasıl korunuruz? -ki
bu bilinçli bir süreçtir, böylesi bir pazarı kaybetmemek istemiyorlar.
Benim Gripinim bunu başarabilirdi, fakat, petrolümüze izin vermeyenler
buna da izin vermediler.
Chelsea Menajeri
Carlo Ancelotti korunma konusunda diyor ki; "İlaçlara
ihtiyacım yok. Büyükannemin bana verdiği sıcak süt ve kırmızı şarap
tavsiyesine uyacağım".
Siz
Ancelotti'ye uymayın; ben size bana geleni gönderiyorum:
1- Ellerinizi
yıkayın
Çoğu grip ve
nezle virüsü dokunma ile geçer. Gripli olan birinin telefon, klavye
veya mutfak eşyalarına dokunması grip virüsünün yayılması için yeterlidir.
Bu mikroplar saatlerce, hatta bazı durumlarda haftalarca, başkası
bu eşyalara dokununcaya kadar bu tür zeminlerde yaşayabilirler.
Bu yüzden ellerinizi sıkça yıkayın. Eğer yakınınızda lavabo yoksa
ellerinizi ovuşturmanız ya da alkol içerikli temizleyiciler sürmeniz
işe yarar.
2- Öksürürken
ya da aksırırken elinizle ağzınızı kapatmayın
Çünkü elinize
yapışan virüsler ya da mikroplar kolay temizlenmez ve bu şekilde
mikrop farklı kişilere bulaşabilir. Hapşırma ya da öksürme öncesi
kâğıt mendil kullanın ve hemen atın. Yanınızda mendil yoksa başınızı
insanlardan uzak bir tarafa çevirerek havaya hapşırın.
3- Yüzünüze
dokunmayın
Üşütme ve grip
virüsleri vücudunuza burun, göz ve ağzınızdan girebilir. Gripseniz
ya da grip olan birileriyle görüşüyorsanız yüze dokunmayın.
4- Bol
sıvı için
Çok su içmek
vücudunuzdaki virüslerin temizlenmesini sağlar. Günde 8 bardak su
için önerisine uymuyorsanız yeterince su içmeye özen göstermelisiniz.
İdrarınızın rengi açık sarı görünüyorsa yeterince su alıyorsunuz
demektir, koyu sarıysa daha çok su içmelisiniz.
5- Saunaya
girin
Araştırmacılar
bu konuda aynı fikirde olmasa da, 1989'da Almanya'da yapılan bir
çalışmada haftada 2 kez saunaya giren kişilerin daha az soğuk algınlığına
yakalandığı görüldü. Diğer bir teori de, virüslerin ya da mikropların
80 dereceden daha sıcak bir ortamda yaşayamadıkları için sauna ortamında
barınamadıkları yönünde.
6- Hava
alın
Hava almak önemlidir.
Soğuk havalarda merkezi ısıtma sistemiyle ısınan ortamlardan dışarı
çıktığınızda vücudunuz grip ve mikroplara karşı daha korunmasız
olur. Soğuk havada içerde kalan insanlar, kuru ve aynı havayı sürekli
soludukları için virüslere maruz kalırlar.
7- Düzenli
olarak egzersiz yapın
Egzersiz kalbin
kan pompalama hızını artırır. Hızlı nefes almak akciğerlere oksijenin
hızlı transfer edilmesini ve vücut ısısını artırarak terlemeyi sağlar.
Bu egzersizler hücrelerde bulunan virüslerin doğal olarak ölmesini
sağlar.
8- Meyve
ve sebze yiyin
Sebze ve meyveler
metabolizmayı güçlendirir. Vitamin ilaçları yerine koyu yeşil, kırmızı
ve sarı sebze ve meyveler tüketin.
9- Yoğurt
yiyin
Bazı araştırmalara
göre günde 1 kase az yağlı yoğurt yemek gribi ya da üşütmeyi yüzde
25 azaltıyor. Araştırmacılar yoğurtta bulunan bakterilerin bağışıklık
sistemini güçlendirdiğini ve hastalıklardan koruduğunu belirtiyor.
10- Sigara
içmeyin
Aşırı sigara
içenlerin üşütme ve grip virüsüne daha kolay yakalandıkları biliniyor.
Sigara bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve hastalanmayı kolaylaştırıyor.
11- Alkol
almayın
Aşırı alkol
tüketimi bağışıklık sistemini baskılar ve kişiyi hastalıklara hazır
hale getirir. Alkol ayrıca vücudu susuz bırakır. Bu nedenle alkol
kullananların sıvı tüketime dikkat etmeleri gerekiyor.
12- Rahatlayın
Eğer kendi kendinize
rahatlamayı öğretirseniz bağışıklık sisteminiz dış etkenlere karşı
daha güçlü olur. Rahatlama vücudun virüslere karşı hareket mekanizmasını
güçlendiriyor ve kan akışını hızlandırıyor. Sizi sakinleştiren ve
rahatlatan şeyleri düşünün. Birkaç ay günde 30 dakika bunu deneyin.
Aklınızda tutun, rahatlama öğrenilebilir bir yetenektir ama hiçbir
şey yapmanız gerekmez.
Aralık 2009
Teknopolitikalar
Platformu
evesbere@mynet.com
Yazarın önceki
yazıları:
Türkiye İslam Cumhuriyeti
2013'te 1. Yılını Kutlayacak
G-8'i Besleyecek 11'ler ve Pasif Laiklik
ve de Taksim'deki İMF Meydan Savaşı
Çatalca, Trakya, Marmara Afetinin Uyarısı
Ben Dinlencede Balbay İçeride - 2
Ben Dinlencede Balbay İçeride - 1
Çin İ-Çin Cin Diyebilir miyiz?
Cumhuriyet(imizin) Faşistleri
(1 Mayıs'ta Taksim Edenler) ve Cumhuriyet
Meydanı
Obama Bor'a mı Geldi, Ankara'ya mı?
Nöbetçi Anketçi Tahran Erdem
Balbay'a Saldırmak
Eee-Recebim Nedir Bu Ekonomik Paritesizlikler?
Yeni Yıl, Yeni Umutlar
Postemperyalistlerin ve Benim Ermeni
Özürüm
29 E-KİM?
Kendimizle Savaşmak
|