Şevket ÇORBACIOĞLU
Teknopolitika



Ben Dinlecede, Balbay İçeride - 1


Mustafa Balbay'ın ikinci tutuklanmasından tam 143 gün geçti ve neden tutuklandığı konusunda hâlâ net bir bilgi yok.. Sanki diğerleri için var da...

Canım hepsi darbeli matkap benzeri darbeci ve cuntacı; global olarak ergenekoncu...

Balbay seni ve yazılarını özledik...

Bu yıl dinlenceye çıkacağımız konusunda pek umutlu değildik, çünkü Hacettepe'de başlayan serüven hayli umutsuzluğa itmişti bizleri. Fakat başta değerli bilim insanı Ataç Baykal ve Kadri Altundağ beylerin, Allah Öncelikli katkıları bizim umutsuzluğumuzu kırdı; burada eşimin güçlü istenci ve kararlılığın büyük oranda belirleyici olduğunu belirtmek isterim..

Bordum'daki kuzenlerimize gitmeye karar kıldık dinlence için. Ve geçen 15 günlük süreçte hem dinlendik, hem Türkiye'mi dinledik ve de akrabalarla hasret giderdik... Namık-Leyla, Adnan-Emine, Niyazi-Afife Çorbacıoğlu ve Şeyda-Orhan Dramca.. Namık Turgut Reis'te, yeğenimiz Koray'ın Bodrum-Gümbet'te Turizm ofisi var, VIP ve HEY'in temsilcisi.. Adnanlar Güvercinlikte, Niyazi ağabeyler Güllük ve Şeyda Bitez'de. Şeyda ile tam 30 yıl sonra karşılaşıyoruz. Sevgili Kerem Boğaziçi ekonomiyi bitirerek işsizler ordusuna katılmayı başarmış.. Tümünün yazlıkları; doğa duyarlısı insanlara yakışır yerlerde; yani kıyıdan uzak dağtaş alanların değerlendirilmesiyle oluşmuş yazlıklarda oturuyorlar.. Hem kent gürültüsünden uzak, kent yorgunluklarını atıyorlar, hem de doğa duyarsızlarına ders veren bir paranomik bir duruş sergiliyorlar...

Dinlence yazım "Gez-Gör-Yaz" bütününde bu konuları derinlemesine işleyeceğim..

Gelelim 15 günlük dinlence ile Türkiye'de olan bitene..

Sondan; yani dönüş tarihi 26 Temmuz 2009'dan başlamak istiyorum, çünkü; bilinenler ve yaşatılanların aynılığı / tekrarı yazıyı uzatır ve bu iktidarda, pardon sıcaklarda çekilmez.

Halis ağa;

Henüz 17 yaşındaki bir lise öğrencisi ile evlenerek kamuoyundan büyük tepkiler alan Halis Toprak'a, bir şok da TMSF'den geldi. Toprakbank'ın eski hâkim ortağı olarak TMSF ile yaptığı protokole uymayan Halis Toprak'ın 20 şirketine haciz, 2 şirketine de el konuldu. Toprak'ın köşkünü Remzi Gür'e, merkez binasını da Ahmet Çalık'a satan TMSF, tahsilatı hızlandırmak için harekete geçti.

14 yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılanan ve Adli Tıp Kurumu'nun raporu üzerine tahliye edilen ve geçenlerde 30 yıl ceza istemi ile tutuklanan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in söylediklerini anımsadınız mı? "Evet, hovardayım; geçmişte birçok kadın hayatıma girdi. İyi ki girdiler; yoksa fahişe olurlardı. Başlarını örtüp hayatlarını düzelttiler. Bunlardan birisi de şu an İsviçre'de yaşıyor."

Halis ağa'ya da böylesi ceza mı uygun bulundu; Üzmez'e haksızlık değil mi?...

Bir ikincisi; TMSF adeta Gür ve Çalık'ın danışman şirketi gibi..

Seçim kuzeyde, sayım Bağdat'ta;

K. Irak Kürt Yönetimi Bölgesi parlamento seçimleriyle Devlet Başkanlığı seçimleri AKP hükümetinin "Kürt açılımı", PKK'nin elebaşısı Abdullah Öcalan'ın ise Kürt sorununun çözümüne yönelik "Yol Haritası" açıklama hazırlığının gölgesinde gerçekleşti..

Kuzeyde yapılan seçim neden Bağdat'ta sayılır ki?!..

Nedense aklıma ülkemde son 7 yıldır yapılan seçimler çağrıştı aklımda!?

Çavuş'lar bey oluyor!!!

Astsubay Konsept 2010 adlı bir çalışma yürüten Genelkurmay Başkanlığı, astsubay çavuşların rütbelerinin isimlerini, "Erbey, üstbey" şeklinde değiştiriyor. Değişiklik kararı astsubayların eğitim seviyelerinin yükselmesi üzerine alındı. Rütbe isimleri, internet üzerinde tartışıldıktan sonra belirlendi.

Yorum yok; ilginç diyorum sadece ve neden gerektiğinin gerekçesini öğrenmek isterdim..

Osmanlı'nın Öcalan'ı Yane Sandaski (???);

Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun barışçıl çözümüne ilişkin Ağustos ayında açıklayacağı "yol haritası" yazılıp konuşulmaya başlandı. Bundan tam 100 yıl önce Osmanlı Makedon'u Yane Sandanski'nin de Şark Sorunu'nu çözecek bir reçetesi vardı! Sandanski, Osmanlı sosyalistiydi; dağa çıkmıştı. Ancak bağımsızlıktan yana değildi, çözümü dış güçlerde değil, Osmanlı yönetimiyle ittifakta aradı. Bir dönem dağlarda çatıştığı İttihatçılarla masaya oturdu. Ve sonra Bulgarlar tarafından vuruldu..

Yani; Yane Bulgarlara katılmayınca suikast düzenlediler. Öldüremediler.. Fakat Bulgarlar Makedonların tamamen kendilerine katılmalarına engel olan Sandanski'yi yok etmeye kararlıydılar.

Ve Sandanski 22 Nisan 1915'te pusuya düşürülerek öldürüldü. Tabancalarını ateşleyenler Makedon Devrimci Örgütü'nün sağ kanat liderlerinden Todor Aleksandrof'un tetikçileriydi. Bizzat emri veren ise Bulgar Kralı Ferdinand'dı.

Halkların kardeşliğini savunan, Avrupalı emperyalistlerin Balkanlar'a girmesine karşı çıkan Yane Sandanski'nin sonu Osmanlı'dan farklı olmadı.

Her ikisi de kaybetti...

Soner Yalçın; yani Yane Öcalan'a benziyor ha!!!!

Sonunda gerçek tanıyı koymuş sayın Yalçın:

Prof. İnalcık diyor ki; 19'uncu yüzyıl Balkan ayaklanmalarının asıl sebebi, eski Osmanlı rejiminden kalan ağalık rejimiyle, Hıristiyan köylünün topraklarına sahip çıkma mücadelesidir.

Yani İnalcık Hoca, "Siyasal meselenin, isyanın-ayaklanmanın temelinde toprak meselesi var" diyor.

Sadece o mu diyor; hayır! Türkiye'de bu tezi ilk ortaya atan tarihçimiz rahmetli Prof. Ömer Lütfi Barkan'dı.

Her iki tarihçi de olayları, sorunları "Annales Okulu (tarihin, alanlararası ve karşılaştırmalı çalışmayla yazılması)"nun sosyal-iktisadi tarih yaklaşımıyla/yöntemiyle ele almaktaydılar...

O halde Kürt sorunu konusunda "doğru okuma" yapmak zorundayız.

Sonuçta hiçbir siyasal iktidar ağalık-şeyhlik düzenini yıkamadı; toprak reformunu gerçekleştiremedi.

Şimdi bugünlerde Kürt açılımından bahsediliyor.

200 yıllık sorunun hâlâ kişiye / kişilere endekslenerek çözüleceği sanılıyor.

Temel sorunu kimse telaffuz etmiyor.

Bu söylenenleri ben bile yıllardır yazıyorum ve ulusal faşist ilan ediliyorum...

Şu yazımı okumanızı öneririm; http://blog.milliyet.com.tr/teknopolitikalarplatformu (Türk ve Kürt Siyaset 14.02.2008)

Çocukları bırakın faşistler!!!

YÖK Çalıştayı'nı izleyen öğrenci Fatih Usta'nın "Bize söz hakkı vermiyorsunuz" diye bağırması üzerine içeri giren 2 sivil polis ağzını kapatıp, dışarı çıkardı. Bu sırada ayağa kalkan YÖK üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve Prof. Dr. Ahmet İnsel tepki gösterdi. Prof. İnsel, "Çocukları bırakın faşistler" diye bağırdı. Prof. Eser Karakaş ise öğrencileri suçladı..

Dışarıda da YÖK'ü üniversite harçlarıyla ilgili protesto eden öğrencilere çevik kuvvet şiddet uygulayarak acil müdahale etti..

Karakaş'ı tanırsınız; "AB sürecinin ivmelendiği yıllarda, "AKP başarısız olursa, kesin gündemi değiştirecek Türban vb konuları gündeme taşıyacaktır" diyen, fakat; AKP'ye demokrasi bağlamında güvenen bir bilim insanı. Buradaki duruşu beni şaşırtmadı; beni şaşırtan sayın Şenatalar'dan çok sayın İnsel oldu; çünkü Karakaş gibi; AKP'yi demokratikleşme sürecinde teorize eden / besleyen ve ulusalcılara faşist gözü ile bakan bir bilim insanı..

Acaba sayın İnsel gerçekleri, dahası sivil faşizmin en az geleneksel faşizm kadar tehlikeli olduğunu sezinlemeye başladı mı?

'Metalci selamından' gözaltına alınan gençleri CHP savunacak;

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın konvoyunun geçişi sırasında 'metalci selamı' yapan 5 gencin, 'Devlet büyüğüne saygısızlık' suçu işledikleri gerekçesiyle gözaltına alınmasına CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin tepki gösterdi.

Sayın İnsel; bak ulusalcı faşist CHP'nin yaptığına!!!

AB'ye Deniz Feneri sorusu;

Avrupa Parlamentosu'nun Türk kökenli Hollandalı üyesi Emine Bozkurt, AB hükümetleri ile Türk hükümeti arasında 'Yeşil Sermaye mağdurları' konusunda ne gibi işbirliği yapıldığına dair bir soru önergesi sundu.

Burada ince bir nokta var; Müslümanlığın odağı Arabistan'a gidip; Müslümanlık adına yardım isteyen, fakat kovalandıkları için, yoksul Anadolu halkından "Din elden gidiyor!!" diyerek yardım toplayan ve bu misyonu Almanya'da da sürdüren...

Vazgeçtim bu noktadan; yıllardır yazıyoruz, yoksul halkım, yoksuldan da geçinen bunlara para yardımı dışında oy yardımını da sürdürüyor..

Sabah Gazetesi ve Emre AK-öz'ün Alevi Ayrımcılığı;

Emre Aköz: "...Nüfusun yüzde 15'ini oluşturan bir mezhep üyelerinin, yüksek yargıdaki koltukların diyelim ki yüzde 50'sine oturmaları normal mi?

Hele-hele, bu mezhepten vatandaşlar, istisnalar haricinde, kitlesel olarak CHP'yi destekliyorsa... Darbe amaçlı cumhuriyet mitinglerinde aktif olarak yer aldılarsa... Ergenekon'un hükümetin uydurması olduğu propagandasını yapıyorlarsa... Zihinler karışmaz mı?..."

Aköz'ün ne ök.., pardon öz AKP davranışlar içinde davrandığını bilmeyen yok; ki AKP'liler kesinlikle sevmezler, öz değil üvey görürler, bu nedenle de kerhen katlanırlar...

Ara başlığı gelen iletiden aldım. İleti de, yazıya şöyle bir giriş yapmış; Alevi Bektaşi Federasyonu, Önceki Genel Başkanı Turan Eser; "Ayrımcılığa karşı mücadele şart. Çünkü bu memlekette ulusalcıların ve İslamcıların ideolojik bahçesinde yetişen Türk-İslam Sentezi kalıbına uymayan 'ötekiler' ayrımcılığın doğrudan ve dolaylı mağduru haline getiriliyor... Medya dünyasında yaşanan kirlenmişlik, kimi yazarların zamana, ev sahibine, güce, iktidara göre kıvrak kalem ve yalaka zeka olmasından kaynaklanıyor."

Katılmıyorum diyemem; bunların çoğu ulusalcı platformları basamak olarak kullanmışlardır, dahası görüşlerini gizleyip bu platformda isim yaptıktan sonra gerçek kimliklerine dönüş yapmışlardır; kıvrak kalem değil, kalemleriyle raks eden oryantallerdir; kesinlikle ulusalcı değillerdir. Genelde ikinci cumhuriyetçilerin, dinden-yoksuldan geçinenlerin, ırktan geçinen ayrımcıların ve de küresel efendinin söylemleriyle örtüşen bir duruşları vardır, lider erkine değil güce tapınırlar..

Ankara'da katlı kavşak mantığı;

İstanbul'daki köprü çalışmalarının getirdiği trafik yoğunluğu sıkıntısını Ankara başka bir açıdan yaşayacak. Ankara'nın en işlek kavşağı 31 Temmuz'da kapanacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek "Mahkeme kararını uyguluyorum" diyor. Ve bunu CHP'ye karşı bir propagandaya dönüştürüyor. Çankaya Belediyesi ise Gökçek'e tepkili.

Tanık, "Mahkeme kararı kapansın demiyor. Bizim isteğimiz de bu değil. AKP'li üyelerin oylarıyla bu karar alındı. Afişler asacağına gidip etüt yapsın, geçici çözümler bulsun" dedi.

Adam tam bir katlı kavşak....

Mahkeme kararı olduğu için uygulamak zorunda olduklarını bildiren Gökçek, uygulanmaması halinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alabileceğini kaydetti.

Peki sormazlar mı adama; kardeşim bu dava açılmışken sen neden Akay kavşak inşasına başladın? Hiçbir dava inşa bittikten sonra açılmaz diye bir yaptırım yok; yanlış yanlıştır, her zaman yasal önlemler alınabilir. Akay kavşağı ile ilgili davayı da; Çankaya Belediyesi'nin inşaat başlamadan önce açtığını biliyoruz; eğer böyle değilse en az davanın açılabileceği olasılığı dikkate alınıp inşaat başlatılmamalıydı. Yoo, Akay kavşağına yüklediğin trafiği mahkeme kararını bahane edip tıkayacaksın ve bunu siyasi ranta tahvil edeceksin; yemez bunu hiç kimse...

Evet; Sayın Gökçek Mahkeme kararını uyguladığını söylüyor. Peki yaya üst geçitleriyle ilgili kaç mahkeme kararını uygulamaya koydun? Aksine, dinlemedin, yaya üst geçitleri bitirdin ve bizler de ilgili odalar olarak kent içi ulaşım politikalarını eleştiren ortak açıklamalarda bulunduk... Akay Kavşağı yapılırken ilk davayı açan dönemin Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'in, "kavşağın şehircilik açısından uygun olmadığını, yapılan her köprülü kavşağın yeni bir köprülü kavşak gerektireceğini savunmuştu. Mahkeme defalarca yürütmenin durdurulması kararı vermiş, ancak Gökçek hepsinde imar planı değişikliği yaptırarak bu kararı uygulamamıştı.." şeklindeki benzer açıklamalarını mühendislik-mimarlık bilimi doğrultusunda detaylı açıklamalarla destekledik...

Mühendisler Birliği Genel Başkanı iken 'Köprülü Melih Paşa' dememe ses çıkarmayan Gökçek; TMMOB-İMO Genel Yazmanı iken "Kanunsuz Sultan Melih Han" dedim savıyla beni ve Doğan grubunu 5.000 TL tazminata mahkum etti, döner dağıttı, şimdi de kentin tüm ilan panolarına "Mahkeme kararını uyguluyorum" afişleri dağıtmaya başladı...

Burada kesmem gerek; konuyla ilgili detay yazımı okuyabilirsiniz;

http://blog.milliyet.com.tr/teknopolitikalarplatformu

Kent konseyi kent konseri gibi düzenlenmez Siyaset 17.05.2009

Yerel seçimin anatomisi ve gettolar-1Seçim 13.03.2009

Melih Gökçek büyük olasılıkla aday Siyaset 31.12.2008

Ankara yakası'nın Melih'i Güncel 18.12.2008

Nabucco;

Asya Kıtası'ndan Avrupa'ya doğalgaz taşıyacak olan ve hattın en önemli ayağını Türkiye'nin oluşturduğu Nabucco Projesi'nin anlaşması bugün Ankara'da resmen imzalandı. Yüzde 60'ı Türkiye'den geçecek Nabucco toplam 8 milyar dolara mal olacak ve 4,8 milyar dolarlık yatırım Türkiye'ye yapılacak. Bu yatırımla 15 bin kişiye istihdam sağlanacak...mış?!

Sözü işin uzmanına bırakıyorum.

Nazım Güvenç:

Nabucco'nun skandal içyüzünden yeni bir sayfa:

Boru bahane, ihanet şahane!!!

Hainler, AB'li paralı askerler gelecek, onları koruyacak diye şimdiden bayram ediyor!

"Ergenekon" davalarının peş peşe açılmasından cesaret bulduklarını saklamayan 2. Cumhuriyetçi ve Türk Ordusu'na karşı asimetrik savaş yürütenler artık çok doğal bir şeymiş gibi sözde Nabucco boru hattının güvenliğini sağlamak üzere AB'li özel muhafızların geleceğini duyurarak vatanseverleri tehdit ediyorlar.

Boru hattının AB'ye bağlı özel bir güvenlik şirketinin elemanlarınca korunacağı ve hattın Anadolu'dan boydan boya geçeceği arazinin Türkiye'nin egemenliği dışında "elçilik toprağı" sayılacağı geçen hafta Star gazetesince çok normalmiş gibi duyurulmuştu.

Yalanlanmayan ve Gazetemizde skandal başlığıyla duyurduğumuz proje önceki gün yine Star gazetesinde bu kez Mehmet Altan tarafından ulusalcılara, Atatürkçülere, vatanseverlere gözdağı vermek üzere "Ergenekon'u Nabucco mu yakalattı?" başlıklı yazısına konu edildi.

Mütareke yıllarının ünlü haini Ali Kemal'i aratmayacak bir şekilde yazan Mehmet Altan "Nabucco Pojesi'nde güvenliği AB sağlayacak, öncelikle bunu anımsatalım" dedikten sonra, olayı, "Ergenekon direnişçileri" diye yaftaladığı yurtseverlere bağlayarak "en büyük ve keskin karşıtlarından birinin de Nabucco olduğunu unutmasınlar" diye tehdit savurmaktan utanmadı.

Ağustos 2009

Teknopolitikalar Platformu
evesbere@mynet.com

Yazarın önceki yazıları:
Çin İ-Çin Cin Diyebilir miyiz?
Cumhuriyet(imizin) Faşistleri
(1 Mayıs'ta Taksim Edenler) ve Cumhuriyet Meydanı
Obama Bor'a mı Geldi, Ankara'ya mı?
Nöbetçi Anketçi Tahran Erdem
Balbay'a Saldırmak
Eee-Recebim Nedir Bu Ekonomik Paritesizlikler?
Yeni Yıl, Yeni Umutlar
Postemperyalistlerin ve Benim Ermeni Özürüm
29 E-KİM?
Kendimizle Savaşmak