|
Postemperyalistlerin
ve Benim Ermeni Özürüm
Aralarında Prof.
Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Baskın Oran ve gazeteci-yazar
Ali Bayramoğlu'nun bulunduğu bir grup "Ermenilerden
özür diliyorum" adlı imza kampanyası başlattı.
"Ermeni
kardeşlerimden özür diliyorum" adlı kampanya metninde,
"1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı 'büyük
felakete' duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini
vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma
Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür
diliyorum" denildi.
Sınırsız, kuralsız
demokrasi ve özgürlük savaşçıları, pardon avcıları olarak; biz ne
yaptığımızı zannediyoruz? Bu tavrımızla çok mu evrenseliz, yoksa
postemperyalist mi?? Çoğumuz da sosyal bilimci, yani bilim adamıyız..
Bilimsel sosyal tahlillerde, tek taraflı duruş var mıdır? Kucaklayıcı
olmak zorunda değil miyiz? Tek yanlılığının baskıcı rejimi teorize
ettiğini neden düşünemeyiz ki? Bilmiyor muyuz, karşılıklı katliamların
yaşandığını? Ne diye salt biri için özür dileriz?.. Bizler değil
miyiz, tüm bu yaşananların emperyal efendiler tarafından örgütlendiğini
savlayan ve bu antiemperlast duruşumuzla gururlanan / böbürlenen..
Ne oldu o duruşlara? Birilerinin yanında duruşumuz beni gerçekten
düşündürür oldu..
Şöyle bir kampanya
başlatsak, daha doğru olmaz mı?: "1915'te Osmanlı topraklarını
parçalamak isteyen batılı emperyal güçler, binlerce asır kardeşçesine
yaşamış Anadolu insanlarını karşı karşıya getirdiler. Birbirilerine
kırdırttılar. Bu nedenle; kardeşçe yaşayan halkların felaketini
hazırlayanlara karşı, her iki tarafın 'büyük felaket yaratıcılarına'
duyarsız kalmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, evrensel kardeşlik adına ve kendi payıma
Anadolu Türk ve Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor,
onlardan özür diliyorum".
Eğer biz evrensel
barışı kurumsallaştırmak ve egemen kılmak istiyorsak, böylesi bir
kampanya açmalıyız. Çünkü iki taraf çatıştırıldı, güçlü gelen diğerini
öteledi, elbetteki bu karşılıklı felaket tablosunda Ermeniler fazlasıyla
pay aldı, ama bu demek değildir ki, salt Ermeniler haklıdır ve yanlarında
yer alınmalıdır…
Bakın bir Anektodum'u
anlatayım size: Para koleksiyonu yaptığım yıllardı. Beni izleyen
Erzurumlu bir çalışma arkadaşım, dedemlerden kalma bir sürü eski
para getirebileceğini söyledi. Getirdi de. Paraların yarısı Osmanlı
parası, diğerleri yabancı. Çoğu da yanmıştı.. Yabancı parayı sorduğumda
o dönem Ermenilerin kullandığı para dedi. "Deden bunları
nerden buldu?" diye sorduğumda aldığım yanıt tüm gerçekleri
ortaya koydu. Çünkü dedeleri; yakılan Osmanlı ve Ermeni evlerinden
toplamışlardı..
Ermeni senaryolarındaki
amaç; büyük Ermenistan değil mi? Evet; insan hakları ve demokrasi
ile işlenmeye çalışılan bir amaç.. Resmen oyunlara geliyoruz…
İşin diğer boyutu;
büyük Kürdistan. Bu iki büyük aynı yere nasıl sığacak. Hadi biz
vermedik -ki kesin böyle bir şey olamaz- Kürtlerin bizden aldığını
düşünsek; Ağrı-Bitlis ve çevresini Ermenilere verecek mi?...
Yine Anektodum
geldi: Yıl 2004. Bitlis'teyiz. Bu muhteşem kentin öyküsünü dinliyorum,
bir Kürt kardeşimden: "Tarihi ve kültürü ile, sosyal
yaşam zenginliğiyle Güney Doğunun en görkemli kenti idi. Ermeni
Terzi ustaları, Bakır ve inşaat ustaları ile ünlenmişti. Şimdi hiçbiri
kalmadı, kuru tarihinden başka.."
Niçinini sorduğumda
"Hepsini… kalanını da sürdük; bu topraklara egemen olmak
için.." yanıtını aldım.
"Hayır
öyle değil; biz dünyanın en yakışıklı ve en güzel coğrafi sınırlarına
sahip Türkiye'yi ve güzel insanlarını parçalamış olanlara savaş
açtık; kesinlikle parçalamak istemiyoruz. Amacımız; tüm Anadolu
insanının asırlardır yaşadıkları kardeşliği geri getirmektir .."
diyorsanız, ben de varım. Fakat emperyalist realite bunu söylemiyor,
aksine postsömürü odakları için yeni oluşumlara gitme adına, emperyalist
başefendi ayakkabı fırlattırıyor kendisine..
Şöyle bir teoriniz
var ise o'nu da düşünürüm: "Evrensel gerçekçilik, dünya
kardeşliğini zorunlu kılıyor. Salt akıllı gezegen bizim gezegenimiz
değil.. Dünün bilimkurgu romanları, günümüz gerçekleri oldu ve bugünün
bilimkurgu senaryolarının yarının gerçekliği olmayacağı yadsınamaz
bulguları beraberinde getirdi. Gezegenimiz yarın gizemli saldırılara
hedef olmayacağının garantisini kim verebilir ki? Bu nedenle Amerikan'ın
liderliğinde dünya kardeşliği politikalarını yaşama geçirmek zorundayız…"
Ne kadar absürd
bir senaryo değil mi. Kusura bakmayın, sizin sınırsız ve kuralsız
insan hakları bana bu absürdlüğü yaptırıyor..
Lütfen kendimize
gelelim, önceki antiemperyalist duruşumuzu bozmayalım. İşte ben
sizi o zaman (İmza atanlarını tümü değil, çünkü çoğu bu oyundan
bihaber.. büyük kısmı okumadan imza atıyor.. Bildiriyi uzatan kimlikler
Akil insanlar ve de kanaat önderliğinde iddialı kimlikler.. İnanıyor
onlara) akil insan bütününde kanaat önderi olarak görmem, aksine
emperyalistlerin günümüz önderleri, yani Postemperyalistler diye
suçlarım..
Aralık 2008
Yazarın önceki
yazıları:
29 E-KİM?
Kendimizle Savaşmak
|