|
Yeni Yıl,
Yeni Umutlar
Dünyamız 21. yüzyıla girerken bir buçuk milyara yakın kişiyi mutlak
yoksulluk içinde barındırmaktadır ve bunların 800 milyonu açlık
çekmektedir. Bu nüfusun büyük miktarı da çocuktur.
Her sözcük gibi
'yeni' de çeşitli anlamlarda kullanılır. Bunların en önemlisi 'yıl'
ile olanıdır. Yani 'yeni yıl', yeni, kullanılmamış, yıpranmamış,
bozulmamış 'yıl' anlamında olanı. Fakat en anlamlısı, en güzeli:
'... Özgün nitelikleri olan, daha önce eşine rastlanmamış bir şey
için ve eskiden var olan bir duruma göre bir değişim, bir farklılık
gösteren şey için kullanılanıdır.' Örneğin; 'Yeni bir yıla başlamak
ve yeni bir yıl yaratmak gibi.'
Evet, yeni bir
yıla gireceğiz! Acaba kullanılmamış, yıpranmamış, bozulmamış bir
'yeni yıl' ile kaç kişi yeni bir yıla başlayabilecek veya kaç kişi
için yeni bir yıl yaratabileceğiz. İşte bu nokta 'yeni'si olmayan
şeylerin başladığı noktadır.
Her yeni yıl
beklenen, umulan bir başka 'yeni'nin potansiyelidir. İyiyi, güzeli,
başarıyı yakalamak için 'yeni yıl' bitene dek potansiyeldeki 'yeni'ye
ulaşmanın uğraşını veririz, Hindistan'da, Amerikalar'da, Uganda'da...
Kısacası küremizin her noktasında... Çok azımız ulaşırız 'yeni'ye.
Çoğumuz umutlarımızı başka 'yeni yıllara' taşırız 'yeni yılları'
eskiterek... Evrensel bir kısır-döngüdür yaşanan. Bu kısır-döngüyü
yaratanlar, umutlarını, beklentilerini yeni yıllara taşıyanlar değil,
çoğunluğun umutlarını sürekli öteleyenlerdir.
Batı'ya
özgü ritüeller
Tam 71 yıldır
ülkem, yeni yıl adına Batı'ya özgü ritüellerle aydınlatılır. Fakat
demokrasi-özgürlük adına Batı aydınlığı pek iyi karşılanmaz ülkemde.
İnsanları aydınlatan 'aydınlık' değil de, caddeleri, çam ağaçlarını,
vitrinleri aydınlatan aydınlıktır kabul gören...
Yeni yılda beklenen
birliktelik, sevgi ve barıştır. Dünyada 261 yıllık geçmişi olduğu
söylenen sevgi ve aşkın barış ve birliktelikte en büyük etmen olduğunu
ve bu evrensel olgunun yaygınlaşması ve kök salmasında temel duygunun
çocuk sevgisi olduğunu hiç kimse yadsıyamaz. Rusya'da yeni yıl etkinlikleri
çocuk sevgisi üzerine oturtulmuştur. Gizli hediye geleneğinin esin
kaynağı Anadolu kökenli olduğu savlanan Demre'den Pataralı St. Nikolas,
yani Noel Baba (M.S. III-342) daha çok çocukları sevindirmek üzerine
kurgulanır. Bizde yeni yıl gelenek ve modernizm arasında arabesk
kutlandığı için daha çok gelişkinlerimizin anlık yapay birlikteliğine
ve sevgilerine dayandırılmıştır.
Çocukların sokağa
salınıp para kazanıldığı ülkemizde bundan fazlasını beklemek zaten
olası değildir. Bu bağlamda ülkemiz geleceğini pek iyi görmeyenlerdenim.
Elbette ki salt ülkemiz için bir gelecek endişesi taşımıyorum.
Dünyamız yeni
yüzyılın taşıyıcısı yeni yıl 21. yüzyılda bir buçuk milyara yakın
kişiyi mutlak yoksulluk içinde barındırmaktadır ve bunların 800
milyon kişisi açlık çekmektedir. İşin düşündürücü yanı, bu nüfusun
büyük miktarının çocuk olması. İşte bu noktada dünyamızın geleceği
konusunda endişelerim yoğunlaşmaktadır.
Küreselleşme
ve rant
Eşitsizlik ve
yoksulluğun alabildiğine arttığı küremizde sağlık hizmetleri, temel
eğitim ve içme suyu her geçen gün azalıyorsa, küremizin geleceğini
tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok. Evrensel popülizm haline
dönüştürülen 'küreselleşme' süreci, herkese yaşam boyu eğitimi,
sağlık hizmetlerini ve sürdürülebilir yaygın gelişmeyi öteleyerek
insanların yarınını gasp eder kimlikler yüklenmeye başladı. Çünkü
21. yüzyıl için yön tayin edemeyen üstün ve endüstriyel teknoloji
salt küreyi yöneten ve yönlendiren bir grup mutlu azınlığın çıkarı
doğrultusunda işletilir oldu. Süper güç dediğimiz devletler küreselleşme
adına dümeni uluslararası sanayi ve finans kuruluşlarına teslim
etmiş görünüyor. Küreselleşme özdeksel kazanım, yani bireyin rant
paylaşımı temeline oturtulunca, gezegenimiz tüm doğasal ve insansal
değerleriyle yok olma sürecine sokuldu.
Kısacası kara
parçasına konuşlanan çıkar grupları önce karayı (jeosferi) yok etmeye
başladı. Önü alınmaz ise zamanla hidrosferi (suyu), zamanla da atmosferi
derken, dünyamız bu doyumsuz emperyal açlar tarafından tüketilecek,
yok edilecektir. Özellikle dünyanın yaşam kaynağı 'su' tükenme aşamasına
getirilip 21. yüzyıl su savaşlarının başlangıç noktası olabilir.
Bu nedenle ülkemizin
değerini bilelim. Ülkemiz, denizi, ırmakları ve tüm doğasal değerleriyle
cennetin izdüşümü gibidir. Kesinlikle korumaya alınması gereken
gezegenin doğasıyla en doyurucu Türkiye'mizi, siyasi ve ekonomik
rantçıların doyumsuzluğuna kurban etmeyelim.. Lütfen doğa dostu
kuruluşlara bu bağlamda kulak verin, doğa duyarsızlarını uyarmak
için..
Sürdürülebilir
gelişme
Küreselleşme
sermayenin sermayeye açınım sürecinden soyutlanıp, halklara, kültürlere
ve evrensel değerlere açınım boyutuna getirilmelidir. Onun için
evrenselliğin temel ilkesi olan demokrasinin ve onun gerçek payandaları
olacak 21. yüzyılın 'yeni yıllarında' yeni bir toplumsal sözleşme,
yaygın / sürdürülebilir gelişme, doğa sözleşmesini kurumsallaştıracak
evrensel yeni düzenlemeler getirilmez ise, evrensel sevgi ve barışın
can düşmanı etnik temizlik ve soykırımın, etiksizliğin gezegenimize
hâkim olacağı, bir grup mutlu azınlığın yok ediciliğinde, insanlık
umutlarını / beklentilerini sürekli 'yeni yıl'lar aracılığıyla,
başka yeni yıllara taşıyacağını, gün olacak umutlarını taşıyacağı
başka 'yeni yıllar'ı da kaybedeceğini düşünüyorum...
Yine de yeni
yılda sevgi ve barış umutlarıyla...
Teknopolitikalar
Platformu
Ocak 2009
Yazarın önceki
yazıları:
Postemperyalistlerin ve Benim Ermeni
Özürüm
29 E-KİM?
Kendimizle Savaşmak
|