Türkiye bir ‘seçimsi’ seçim daha geçirdi.
Bir ‘seçimsi’ seçim diyoruz, çünkü AKP iktidara ge(tiri)ldiğinden beri, hiçbir seçimin sağlıklı olduğuna inanmıyoruz.
Tüm diğer kuşkular bir yana, gözle gördüğümüz tüm devlet kaynaklarının kullanıldığı (seçmenleri sandıklara taşımak için örtülü ödenek kullanılması, vali, kaymakam, diplomat, asker, polisin de içinde olduğu kamu çalışanları, ve de aklınıza gelen gelmeyen tüm olanaklar), bunların yetmediği, çoğu yerde muhalif parti ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin sandık başlarına alınmaması, silah ve zor kullanılmasıyla bir AKP terörünün karşısında, sadece ülkenin sağlıklı bir demokrasiye geçebilmesi için dişinden tırnağından artırdığı, çocukların kumbaralarından çıkarıp gönderdiği harçlıklarıyla desteklediği, çağcıl bir Türkiye’ye ulaşmanın yolunun safça sandık demokrasisiyle gerçekleşeceğine inananların olduğu bir ‘seçimsi’ seçim yaşadık…
Ve sonuç; bildik ‘şaibeli’ sonuçla, tek adam rejimine geçildi.
Bu saatten sonra muhalefetin ilk akşamdan dağılması, havlu atması, en küçüğünden en büyüğüne seçim hukuksuzluklarını ve usulsüzlüklerini sorgulamaması, kurmuş oldukları seçim izleme ortamlarının sağlıklı çalışmaması hiç önemli değil.
Söz konusu olan en az iki bin yıllık devlet geleneğinin yerle bir edilip ülke yönetiminin tek adamın iki dudağının arasından çıkacak bir çift söze geçit verilmesi…
Seçmenin bir kesimine ‘onlar ne yapıklarını bilmiyorlar, onları bağışla!..’ denilebilir…
Ancak devlet yönetmeye kalkışanların ta başından beri ladesi kabul edip ‘iyi niyetle’ bu ‘seçimsi’ seçime yol vermesi, ülkenin çoktan batmış olduğunun çekilmiş en somut fotoğrafıdır.
Çünkü OHAL altında yapılan, karşısında yıllarca FETÖ’yle dirsek temasında olan bir gücün (bugün bile FETÖ’yle savaşım verilmediği göz önüne alınacak olursa) her türlü devlet olanaklarını da kullanacağını bile bile böylesi bir seçimden başka bir sonuç çıkmayacağı çok açıktı.
Biz o nedenle 3 Kasım 2002 seçimleri sonucu için ‘Toplu İntihar’ başlığı atmıştık.
16 yıl sonra toprağı da üstümüze kendimiz örttük.
Bu gerçekleri olduğu gibi dile getirmemiz umutsuzluğa neden olmasın sakın.
Ülkemiz bu karabasandan er-geç kurtulacak, Anka kuşu gibi küllerinden doğacak; ve elbette Mustafa Kemal Atatürk’ün hep ileriye dönük çağcıl Cumhuriyeti yine onun deyişiyle ‘ilelebet payidar kalacaktır!’
Bu anlayış, umut, devinim ve savaşımla…
***
Bu arada, ayrıntılarını iç sayfalarımızda bulacağınız üzre, yeni yaşam koşulları gereğince gazeteniz Bizim Anadolu tamamen çevrimiçi (internet) yayına geçmektedir.
Bundan böyle benim yazılarımı olduğu gibi, tüm Bizim Anadolu yazılarını www.bizimanadolu.com adresinden günü gününe izleme olanağı bulacaksınız.
Biz buradayız, yine birlikteyiz; her zamankinden daha çok birlik ve dayanışmayla… İyi ki oradasınız…
Ömer F. Özen / Bizim Anadolu / Temmuz 2018