Yaşamın Ortasında!
Günceli ve gündemi bizimanadolu.com’dan izlersiniz.
Günceli ve gündemi bizimanadolu.com’dan izlersiniz. Biz burada biraz daha genelden söz etmeye bakalım.
Diyarbakır’a, Reyhanlı’ya, Suruç’a, Sur ve Cizre’deki yiten canlara içimiz kan ağlayıp yanarken, art arda Ankara’da, İstanbul’da bombalı saldırılar oldu.
Nedense bu saldırıları önleyemeyen, ülkeyi tam bir Ortadoğu bataklığına sokan hükümet, saldırıdan birkaç saat sonra saldırganları hemen tespit etme yetkinliğine sahip, açıklamalar yapıp duruyor… Sanki kendi göndermiş gibi…
‘Teröre teslim olmayacağız’ derken, toplumu evlere kapıyor, maçları iptal ediyor…
Kendi basın-yayınının tek derdi ise: ‘Başkan Erdoğan!’
Ve böylece ‘seçmen’ ‘istikrar’ı seçmiş oldu… Şimdi sırada Erdoğan’ı ‘Halife’ eylemek var…
Montreal ise iki haftada bir şehitlere mevlit düzenliyor.
İstikrarı yakaladık ya!.. Ağlayıp duralım istikrarlı bir biçimde…
Kimdi o AKP’li bakan, ‘eğitim düzeyi yükseldikçe AKP politikalarına karşıtlık da artıyor’ demişti.
Şimdi de anlı şanlı bir Prof. üniversite rektör yardımcısı -kendisiyle çelişkide olma pahasına- şunları söyleyebiliyor: “En tehlikeli olanlar üniversite mezunlarıdır… Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır… Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor…”
Şimdi neden bebeleri türbanlayıp bitakım kalıplara soktuklarını anladınız mı?
Toplum okuyup uyanırsa saltanatlarını sürdüremeyecekler. Dolayısıyla ne yapıp edip toplumu cahil bırakmaya bakmak gerek…
Vahdettin, ‘millet koyun, ben de onların başında çobanım’ demişti. Son dönem bir Osmanlı Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) ‘şu mektepler olmasa ‘Maarif Nezareti’ni ne güzel yönetirim’ demişti..
Menderes ise, ‘odunu göstersem milletvekili seçtiririm’ demişti…
O nedenle Atatürk, İnönü, Hasan Ali Yücel, Tonguç sevilmez bu kesimlerde…
Onlar toplumun eğitim düzeyini yükseltmek ve toptan kalkınmanın yolunu bulmuşlardı. Köy Enstitüleri’yle tüm ülke aydın yurttaşlara kavuşacak, o aydın yurttaşlar ise ülkeyi daha bayındır ve yaşanası kılacaktı… Komünist yuvası dediler, fuhuş yuvası iftirasını attılar, yaşatmadılar Köy Enstitülerini…
Bugün Ortadoğu bataklığında çırpınıp duruyoruz…
***
Bir son dakika haberiyle Türkiye’nin (bir kısmının diyelim) yüzü güldü. Çünkü diğer, körü körüne bağlı kesim ‘bizim hükümet neylerse güzel eyler, o ne derse, ahha biz ona inanırık’ deyu, kılını kıpırdatmıyor; dün ak dediklerine bugün kara demelerini bile alkışlıyor…
Neydi o son dakika haberi?
Reza Zerrab (Rıza Sarraf) ABD’de tutuklanmıştı…
Hani şu 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının tam da ortasında olan İranlı zat…
Hükümetin başdestekçisi Sabah algı yönetimine hemen başladı, ‘Zarrab 17-25 Aralık davalarından tutuklanmamışmış…’ ‘Zarrab’ı tutuklatan savcı ‘paralelmiş…’ Savcının fotoğrafının fotoşop ile düzenlenmiş bir görsel olduğu ortaya çıkınca, haberi ivedi bir biçimde sayfalarından kaldırmış. Ne yazık ki günümüzde bunlara gazete, bunları yayınlayanlara da gazeteci deniyor.
Nadir Nadi 12 Eylül döneminde Atatürk’ü dillerine pelesenk eden generalleri gördükçe ‘Ben Atatürkçü değilim’ demek zorunda kalmıştı.
Ben de, bunlar gazeteciyse ‘ben gazeteci değilim’ diyorum.
Çünkü gazeteciliğin bir ahlakı, bir sorumluluğu vardır…
***
1 Nisan’da Toronto’da, 2 Nisan’da Montreal’de Erkan Oğur ve İsmail H. Demircioğlu Anadolu’dan sesler getirecekler… Bu dinletileri kaçırmayın!..
Mayıs ayında ise Montreal Türk Filmleri Festivali’nin sekizincisini düzenleyeceğiz. Bizi izlemeye devam edin!..
Bizim Anadolu / Mart 2016
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…