İlk Defa / Virüs
Virüs haberlerini almamızla eve kapanmamız arasında geçen zamanın kısalığı ürkütücüydü. Arkadaşlara davetliydik.
Virüs haberlerini almamızla eve kapanmamız arasında geçen zamanın kısalığı ürkütücüydü. Arkadaşlara davetliydik. Bir de Tai Chi kursuna yazılmıştık. Üstelik seyahat planlarımız da vardı. “Uçağınız aktarmasızsa gelirsiniz, ne olacak” dedi bizi bekleyenler. İki gün sonra hayat durdu. Bir girdap oluştu önümüzde adeta ve bizi isteğimiz dışında içine çekti.
Yaşantı öylesine alışılmışın dışında bir hale geldi ki, sanki eski yaşam hayaldi de esas yaşam eve kapanmışlık hali gibi bir algılama oluştu. Bir yandan da hapsedilmişlik durumumuzdan yakınmaya başladık.
Kısacası zor günler geçiriyoruz. Çünkü daha önce hiç böyle bir deneyimimiz olmadı. Kovid-19 adlı bir koronavirüsü bizi uğraştırıyor. Bu tür virüsler solunum yollarımızı etkiliyor. Bizi havasız bırakıyor. İlk defa tüm dünyayı tehdit eden, yaşamımızı karartan bir salgınla karşı karşıyayız.
Gerçekten ilk defa mı?
Karantina sözünü 1928 doğumlu annem çocukluk anılarından söz ederken duymuştum. Onun çocukluk yıllarında difteri (kuşpalazı), tetanoz, kızıl, tifo, dizanteri, tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklar var. “Evlerin önünden geçerken bazılarının kapılarında sarı çarpı işareti olurdu, o evde salgın hastalık var anlamına gelirdi” diye anlatırdı. O yılların hastalıkları hâlâ bizimle. Aşılar sayesinde korunuyoruz.
1940’ların sonundan 1980’e kadar aşı yapımı ilerlemiş dünyada. Difteri, tetanoz, kızamık için aşı geliştirilmiş. En önemli aşılardan biri çocuk felci (polio) aşısı. 1955’te yaygınlaşıyor kullanımı.
Bugün çocuk felci neredeyse tamamen yok edilmiş durumda.
3000 yıl bizimle olan çiçek hastalığının son vakası 1977 yılında yaşanmış.
Buna karşılık yeni yeni yaygın hastalıklar çıkıyor ya da gelişiyor: Ebola, HIV/AIDS gibi.
Bir de toplu belleğimize yer etmiş salgınlar var. Veba, çiçek, grip salgınları.
MS. 541 yılında başlayan Jüstinyen vebası diye bir salgın var tarihte. Veba farelerden geçen bir bakteriyle oluyor. Mikrobun Mısır’da başlayıp vebalı farelerin istila ettiği ticari gemilerle taşındığı düşünülüyor. Üç kıtaya yayılan salgın tarihte dünyanın kayıtlara geçmiş ilk büyük salgını. Adını Bizans İmparatoru Jüstinyen’den almış. Bizans İmparatorluğu ve Akdeniz’in limanlarına taşınan veba Avrupa nüfusunun yarısını öldürmüş. İlk yılında 25 milyon insan ölmüş. Veba, Byzantium (sonrasında Constantinople) kentini harap etmiş. En öldürücü günlerinde günde 5000 kişiyi çekip alıyormuş yaşamdan. İmparator Jüstinyen şehrini eski Roma’nın görkemine yakışır bir biçimde geliştirmeye hazırlanırken ordusu ve ekonomisi yıkılmış. Kendisi de yakalanmış bu illet hastalığa ama kurtulmuş.
Artık bilim sayesinde nasıl korunabileceğimizi biliyoruz. İleri teknolojiyle de birbirimizden kopmadan, birbirimizle haberleşerek, gereksinimlerimizi karşılayarak ve yardımlaşarak yaşamı kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
Tabi insanlık hali bu ya, gülmece, komedi yaratmakta her gün kendimizi biraz daha aşıyoruz. Bütün müzelerdeki sanat yapıtlarını evlerimize getirdik. Tik Tok videoları belki de Oskar kazandıracak yapımcılarına. Birbirimizin evlerini, saçının boyası gitmiş halini belledik. Hepimiz ekmek yapımını ilerlettik.
‘Ya Deliler Haklıysa’ karikatürlerinin bir tanesinde adam, ‘Şu karantinalar bi bitsin 10 gün evde kafa dinliyeceğim’ diyor. Vallahi haklı.
Beste Barki / Bizim Anadolu / 26 Mayıs 2020
Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz :