Uras: Kanada’yla ticareti geliştireceğiz!
Büyükelçi Uras, Türk toplumunun kendi çıkarını koruması için daha çok Kanada yaşamına katılmasının gereğine işaret etti.
Ottava’ya atanan Türkiye’nin Kanada Büyükelçisi Kerim Uras’la Kanada – Türkiye ilişkilerinden ticarete, Uluslararası sorunlardan Kanada Türk toplumuna değişik konularda uzun bir söyleşi yaptık. Büyükelçi Uras, Türk toplumunun kendi çıkarını koruması için daha çok Kanada yaşamına katılmasının gereğine işaret etti.
Geçen yıl sonunda görevine başlayan Türkiye’nin Ottava Büyükelçisi Kerim Uras’la uzun süre önce kapsamlı bir söyleşi yapmıştık. Bazı teknik sorunlar dolayısıyla bu çok önemli söyleşiyi ancak yayınlayabiliyoruz, özür dileriz. B. A.
Türk toplumunun kendi çıkarını koruması için daha çok Kanada yaşamına katılmasının gereğine işaret eden Büyükelçi Uras’a biz sorduk, Sayın Uras yanıt verdi. İşte ayrıntılar:
BA – Sayın Uras kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
– Kanada’da yeniyim, dört ay oldu geleli. Aralık ortasında geldim. Ama meslekte epey zamanım geçti, 33 senemiz doldu. 1985’te girdim. O gün bugün epey görev yeri değiştirdik. Merkezde… Biliyorsunuz, bizde bir merkezde bir dışarıdadır. Böyle bir rutinimiz var. Merkeze ilk girdikten sonra askerlik yaptım. Sonra geri döndüm. Önce Kıbrıs’ta başladım, sonra askerlik; sonra geldim, NATO dairesi. Ondan sonra Hannower Başkonsolosluğu, 3 sene. Oradan KKTC. Üç sene de orada. Sonra Başkatiplik sınavı, derken oradan Ortadoğu Dairesi. Oradan Londra. Londra Büyükelçiliği’nde Müsteşar olarak. Ondan sonra Avrupa Dairesi’ne geçtim. Sonra yeniden Irak Dairesine; Irak, İran… Harekât sırasında oralardaydım. Daha sonra New York’a gittim. New York’ta Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğimizde Kıbrıs, Ortadoğu, o işlere baktım; Güvenlik Konseyi. Orada dört sene. Onun son yılı ikinciydim, Daimi Temsilciliğin. Sonra döndüm, Kıbrıs Yunan Genel Müdür Yardımcısı oldum. O, Büyükelçilikten sonraki son merhale. Ondan sonra İsrail Büyükelçiliği çıktı. İsrail’e tayinim çıktı. Bavulları toplarken Mavi Marmara olayı oldu. O olayda biliyorsunuz dokuz vatandaşımız öldü; o saldırıda şehit oldu, İsrailliler tarafından. Öyle olunca bizim tayin durdu. Ayak basamadım, fakat onay gelmişti. O arada oradaki Büyükelçi gitti, ortalıkta Büyükelçi olarak ben kaldım. O arada bazı pazarlıklar oldu. İsrailliler bir buçuk sene sonra ‘biz özür dilemeyeceğiz’ dediler. Öyle olunca benim yolum açıldı ve ben Atina’ya tayin oldum. Atina Büyükelçisi olarak. Beş sene orası. Sonra oradan döndüm, son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın Dışişleri Başdanışmanı oldum. Sonra işte referandum, sistem değişikliği… Ondan sonra Binali Bey Meclis Başkanı olunca Meclis’e geçtim. Üç-dört ay da orada çalıştım. Ondan sonra da buraya, Kanada’ya tayinim çıktı. Meslek hayatı böyle. Eşim de gazeteci. Üç de çocuğum var.
BA – Kanada’ya ilk gelişiniz mi?
– Yok, New York’ta görev yaparken buralara da geldim birkaç kez. Toronto’dan başlayarak, Montreal, Quebec City, Kitchener, oraları hep dolaştım. Gelişim ilk değil ama, buranın kışını ilk sefer yaşadım.
BA – Bu yıl biraz da sert bir kış yaptı.
– Bu yıl rekor düzeydeymiş sanırım kar yağışı. O beni pek rahatsız etmiyor, kış sporları yaptığım için biraz alışkınım. O zaman kış daha rahat geçiyor. Yapmazsan biraz sıkıntılı olabiliyor tabii. Kayak, paten var., onları yapınca nispeten daha rahat geçiyor.
BA – Montreal yakınında Mont-Tremblant kayak merkezi vardır. Oldukça gözde yerdir kayak yapanlar için.
– Oraya gitmedim ama, Gatinau’da 200 kilometre boyunca büyük bir kayak pisti var. Bir de burada Rideau Kanalı var, dünyanın en uzun paten pisti. Bu ikisi olunca bizi oldukça oyalıyor.
Kanada Türkiye ilişkileri
BA – Kanada – Türkiye ilişkilerine gelecek olursak; iki ülke arasındaki ticaret hacmi ne kadar şu aralar?
– 5 Milyar Kanada Doları düzeyindeyiz. Ama Kanada ve Türkiye gibi iki büyük ülke ekonomisi için çok düşük bir rakam. Bu aşağı yukarı Kanada’nın ABD ile yaptığı bir buçuk günlük ticaretine denk geliyor. O kadar az. Doğrusu buraya geldiğimde şaşırdım, çünkü hukuki altyapı oldukça zayıf. Gene Türkiye dünyanın 16., 17. ekonomisi. Kanada G7 ülkesi. İkisi de NATO ülkesi. Bu kadar iki büyük ülke arasında, bu kadar iki büyük ekonomi arasında bu kadar zayıf hukuki altyapı, ilginç bir durum. Buranın enerjisini çoğunlukla Amerika çekiyor. Bizim de öyle. Belki ticari partneri, oraya yöneliyor insanlar. Burası biraz kenarda mı kalıyor, bilmiyorum ama, onu değiştirmek lazım.
BA – Nasıl yapmak, değiştirmek gerek sizce?
– Onu yapmanın yolları, bir kere; hukuki altyapıyı sağlamlaştırmak, geliştirmek lazım. Ne lazım? Mesela jet coshim (?) anlaşması yapılacak. Bu imza aşamasına geldi. İki ticaret bakanının başkanlık edeceği komisyonlar olacak. O komisyonda ticaret adamları bir araya gelecek. O biraz hızlandırır. Ondan sonra yatırımların karşılıklı teşvik edilmesi antlaşması var, fiba dedikleri. Onun bitirilmesi lazım. Onun taslağını biz karşı tarafa verdik. Şimdi cevap bekliyoruz. Bir de serbest ticaret antlaşması yapabilirsek, o iyi olur. O daha çok Kanada’nın lehine, çünkü biz buraya ticaret yaparken % 4 vergi veriyoruz. Onlar genelde % 40 vergi veriyor. Dolayısıyla serbest ticaret anlaşması olursa Kanada’nın lehine olur ama, bizim de lehimize şöyle olur; ticaretimiz artar. Hacim olarak artar.
Dolayısıyla bunun bir kere yapılması lazım, hukuki altyapının… Aramızda suçluların iadesi anlaşması da yok. Bu gibi şeyler. Mesela havacılık anlaşmasının geliştirilmesi lazım. Başka şeyler yapılması lazım. Bu birinci yol. İkinci yol; tabii uzak bir ülke olduğu için Türkiye, ulaşımı da kolay değil, iki tarafı okyanus. Yukarısı buz, aşağısı Amerika, böyle bir ülke. Böyle olunca, uçak ve gemiler önem kazanıyor. Türk Hava Yolları güzel, burada iş yapıyor ama, dolduruyor da; fakat kapasite aslında daha yüksek. Biz de artırmak istiyoruz. Somut bir örnek vermek gerekirse, Türk Hava Yolları Montreal’e haftada üç defa uçuyor. Onu yediye çıkarmak istiyorlar. Toronto’ya da haftada altı uçuyor. Onu da on dörde çıkarmak istiyorlar; günde iki sefer. Bu yalnız, havacılık anlaşmasına tabii ve Kanada’nın iznine tabii. Bizde uçak var, uçma niyeti de var, ama onların izinleri gerekli. Onlar da izin vermiyorlar şu anda.
Birincisi havacılık anlaşmasındaki kotaları doldurdunuz diyorlar. Onların revize edilmesi lazım. Ben bunlarla Yunanistan’dayken de bu işe ilgi gösterdim, asıldım. Bizim oradaki kotalarımız 21 uçuştur. Ama ben gittiğimde 85’ti; 85 kere uçuyorduk Yunanistan’a haftada. Dolayısıyla diğer makamlar anlayış gösterirse sefer sayıları artabilir. Havacılık anlaşmasını gerekçe gösteriyorlar. Tabii Air Canada büyük ihtimalle Türk Hava Yolları’yla rekabetten çekiniyor. Çünkü çok büyük bir hava yolu. Ama onları da ikna etmeye çalışıyoruz; siz de uçun diyoruz. Onlar da uçağımız yok diyorlar. Siz uçamıyorsanız bırakın biz uçalım diyoruz. Bu tartışmalar devam ediyor şimdi. Tabii bunun net sonucu ne oluyor? Ticaret artmıyor. Çünkü uçaklar aynı zamanda kargo da taşıyor. Bir de, bizim yolcular suni olarak yüksek fiyatlarla uğraşıyorlar. Eminim sizin okuyucular da şikâyet ediyorlardır. Yazın memlekete gideceğiz, 2000 dolar uçak parası. Bu tabii büyük yük. Dört kişilik aileyi de hesaplarsan 10 bin dolar yol parası.
THY Türklere çok pahalı!
BA – En büyük yakınmalardan biri de şu ki; Türk toplumu üyeleri şunları söylüyor: ‘Afrika’ya, Asya’nın uzak yerlerine uçanlar bizden daha ucuza uçuyor. Biz sadece İstanbul’a uçuyoruz ve o uzak yerlerden çok daha pahalıya uçuyoruz’.
– Doğru. Ama orada da uçakları doldurabilmek için, oradan gelen yolcular için… Bu bir genel politika. Bu sadece Türk Hava Yollarına özgü olmadığı gibi, bir de Türk Hava Yollarının hemen hemen yüzde 60 belki de yüzde 70’i transit yolcu. Yani Türkiye son durak değil. Mesela Hindistan’a gidecek; İstanbul üzerinden Hindistan’a gidiyor. Çin’e gidecek, oraya gidiyor. Dediğiniz gibi Afrika’ya gidecek, İstanbul üzerinden uçuyor. Öyle olunca, rekabet edebilir tutmak lazım. Yoksa uçak dolmaz. Öyle olunca da vatandaş bunu yadırgıyor. Yav diyor, daha uzağa gidiyor ama daha ucuza uçuyor. Ben memlekete gitmek istiyorum ama, gidemiyorum. Onun sebebi işte, Kanada makamlarının izin vermemesi. Biz uçuş izni alabilsek, daha çok uçabilsek, fiyatlar da düşecektir.
Dolayısıyla vatandaşımızın burada duyarlı olup THY’ye kızacağına bir dilekçe yazıp bu durumu buradaki makamlara duyurup şikâyet etmeleri lazım; ‘biz memleketimize uçamıyoruz, bu izinleri lütfen verin’ demeleri lazım. Sizin vasıtanızla bunu da vatandaşlarımıza duyurmuş olayım. THY durduk yerde fiyat artırıyor değil yani. Onlar da düşürmek, daha çok yolcu taşımak ister. Biz de devlet olarak bunu isteriz, teşvik ederiz. Fakat, arz-talep dengesi bozulduğu zaman n’oluyor, fiyat yükseliyor tabii. Burada dengeyi bozan tabii, izin vermiyorlar. Ona dikkat etmemiz lazım.
BA – Çifte vergilendirme konusu vardı, çözüldü müydü?
– Onda ben bir şikâyet duymadım. Bildiğim kadarıyla yok. Şöyle bir yakınma var: Burada gümrük vergileri var. Mesela bizim demir-çelik ve alüminyuma ek vergi. Bazı gıdalara, mesela makarna gibi ürünlere ek vergi… Bunların bazılarını Amerika Birleşik Devletleri empoze ediyor bildiğim kadarıyla. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye bazı damping soruşturması yapıyor. Ve demir-çeliğe % 25 – 50 gümrük vergisi koydurdu. Dolayısıyla bizim demir-çelikçiler Kanada’ya ihraç edip buradan Amerika’ya gönderiyorlar. Böylece Amerika da Kanada’ya etki ediyor ve onlar da ek vergi koymak durumunda kalıyorlar.
Bir de damping soruşturmaları oldu. Bunu da yakından takip ediyoruz. Bu davalar da geçtiğimiz aylarda sonuçlandı. Şimdi bazılarında olumlu gelişmeler olacak. Ama damping yapan şirketlere genel olarak yaptırım devam edecek.
Ama -şimdi isim vermeyeyim- damping yapmayan şirketlere sıfır gümrük uygulaması tanınıyor. Aynı şey makarnada da geçerli. Bu nasıl oluyor? Buradaki üretici diyor ki, ‘yav, Türkiye kendi iç pazarında sattığı fiyatın altına bize satıyor, bu dampingtir. Bu da benim malımı satmama engel oluyor. Dolayısıyla ben bir Kanada firması olarak zarar görüyorum. Beni bundan koruyun.’
Kendi makamına şikâyette bulunuyor. Makam da mahkemede bunun izahını istiyor. Mahkeme de ‘sen Türkiye’de kaça satıyorsun, burada kaça satıyorsun’, onlara bakıyor. Ve gerçekten arada fark varsa, o zaman diyor ki, ‘evet, doğru, sen damping yapıyorsun, burada Kanada firmasını zarara sokuyorsun. O zaman sana gümrük vergisi getiriyorum’ diyor ve bunu dengeliyor. Herkes kendi pazarını koruyor. Bunlar yapılan şeyler, ama çoğu lehimize sonuçlanıyor.
BA – Bu arada Kanada’nın Avrupa Birliği’yle yaptığı anlaşmalardan Türkiye herhangi bir biçimde olumsuz etkileniyor mu?
– Hayır, etkilenmiyor ama, daha olumlu olabilir. CETA*1 anlaşması var. Onun bir maddesi diyor ki, ‘Avrupa Birliği üyesi olmayan Avrupalı ülkelerle de bu anlaşmayı yap’; Kanada’ya. Yani yapılması lazım. Bunlar da üç ülke, Türkiye, Angola ve San Marino. Angola ve San Marino’nun bir ekonomisi yok, çok küçük onlar, mikro devletler. Onun için burada kasıt Türkiye. Türkiye’yle de Kanada makamlarını teşvik ediyoruz. Onlarla da pek şey yapamıyorduk şimdiye kadar. Çünkü onlar NAFTA’yı müzakere ediyordu. Brezilya’yla basit anlaşmalarla ilgileniyorlardı. Ama şimdi yapabiliriz diyorlar. Şimdi de onları biraz Brexit oyalıyor. Brexit onların enerjisini oraya yönlendiriyor. Ama biz de sürekli girişim yapıyoruz. Bizi de sıraya koyuyorlar. Yapacağız.
Kanada’da Eğitim
BA – Kanada ile Türkiye arasında eğitim konuları nasıl gidiyor? Biliyoruz ki önemli ölçüde Türk öğrenci Kanada okullarında okuyor.
– Çok iyi. Şimdi bir veriye göre Kanada Türk öğrencilerinin tercih ettiği bir numaralı ülke. Resmi rakamlar pek sağlıklı değil çünkü her gelen kayıt olmuyor. Öyle olunca şimdiki rakamları pek tahmin etmek kolay değil ama, 5 binle on bin arasında bir yerde. Bu da az değil yani. Bayağı büyük bir kapasite.
Sürücü Belgesi Sorunu
BA – Bir konu daha vardı. Kebek’te yaşayan yurttaşlarımız için çok önemliydi. Özellikle Türkiye’den yeni gelen göçmenler açısından. Kebek’in özel anlaşması dolayısıyla ülkeye yeni gelenler herhangi bir sınava girmeden Türk Sürücü Belgelerini değiştirebiliyorlardı. Ancak birkaç yıl önce bu sona erdi. Ve diyorlar ki, bu sorundan Türkiye sorumlu. Türkiye kabul etmiyor.
– O konuda hukuki altyapının zayıflığından gelen bir sorun bu. Aramızda bir anlaşma yok ehliyetlerin tanınması konusunda. Bunu biz yapmak istiyoruz. Burada Federal makamlar çok yetkili. Biz de devletler olarak yapmak istiyoruz. Bizim açımızdan tek tek eyaletlerle ‘faisable’ (yapılabilir) değil. Biz Kanada’yla yapalım diyoruz. Kanada makamları da diyor ki, ‘hayır, eyaletlerle yapın, onlar yetkili bu konuda.’ Yani sistem farklılığından kaynaklanan ufak bir engel var bu konuda. Ben ona bir çare üretmeyi istiyorum açıkçası. Çalışıyoruz onun üzerinde. Öncellikli konularımızdan birisi.
1* (The Comprehensive Economic and Trade Agreement) Kapsamlı Ekonomi ve Ticaret Anlaşması
Sürecek
Ömer F. Özen / Bizim Anadolu / 18 Aralık 2019
Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz: