Unutulan, Kesintisiz Milli Demokratik Devrim!
7 Haziran 2015’te yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yenilemek üzere genel seçimlerinde Anadolu halkı, Cumhuriyet düşmanı iktidar partisine dur dedi. Anadolu aklı baskın geldi. Kurtuluş Savaşı ile başlayan anti-emperyalist temeldeki Anadolu Milli Demokratik Devrimi kesintisiz bir şekilde devam etme isteği gösterdi.
Anadolu’nun zaferi ile kurulan laik Cumhuriyet ve onun demokratik parlamenter demokrasisi kazandı. Diktatörlüğe ve şeriat düzenine özenen, kuvvetler ayrılığı ilkesini (Yasama, Yürütme ve Yargı) ayaklar altına alan iktidar partisine dur dendi.
Yarım kalan Anadolu demokratik devrimi ekonomide, kültürde, sanatta, eğitimde ve bilimde sürdürülmelidir. CHP, HDP ve MHP’nin önündeki misyon budur. HDP seçim miting alanlarında Türk bayraklarını görmek umutlarımızı arttırdı. Etnik değil, Türkiye partisi olmak istediler; seçim sonuçlarına göre de oldular. Sol bir söylem geliştirdiler. Milli Demokratik Devriminin ve bağımsız Türkiye şiarının şehit önderleri Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya’ların adları mitinglerde anıldı. CHP birleştirici ve geleceğe umut veren projeler açıkladı, MHP’de kışkırtma ve provokasyonlara düşmedi. Türk usulü faşizme doğru giden başkanlık sistemi tarihin çöplüğüne yollandı.
Barajı geçen bu partiler Cumhuriyet rejiminin partileridir. İktidar partisi AKP ise tüm dünya global tekelleriyle göbek bağlarına rağmen feodalizmin partisidir. Özlemleri feodal sistemlerdir. Ağalık, şeyhlik, mollalık, yobazlık, tarikatçılık ve şeriat yanlısıdırlar. Demokrasi onlar için bir araçtır.
Başlığımıza dönersek; Milli Demokratik Devrimimizi tamamlamak ancak anti-emperyalist tavırla olur. Yurtseverler ve devrimcilerin önderlikleriyle yürütülür. Türkiye’de yeni bir aydınlanma çağını başlatmanın zamanı gelip geçmektedir. Bunun temeli ekonomiktir. Yağma, talan, rüşvet ve tarikat ilişkileri tarihe kaldırılmalıdır. Toplum mühendisliğiyle unutturulan Anadolu insanlığı ve onun yüksek insanlık değerleri yeniden canlandırılmalıdır. Tarım politikaları değiştirilerek bağımsız tarıma ve hayvancılığa geri dönülmeli, şehirlere göç durdurulmalı, en önemlisi feodalizmin ve ağalığın tasfiyesine yönelik ‘toprak reformu’ hemen yapılmalıdır. Eğitimde Köy Enstitüleri benzeri uygulamalar yeniden başlatılmalıdır.
Bağımsız ve demokratik Türkiye özlemi olan tüm partiler Milli Demokratik Devrimini kesintisiz bir şekilde tamamlamak için çalışmalıdırlar. Tüm ülke için barış ve zenginlik bununla oluşur. Milli gelir adaletli bir şekilde o zaman dağılırsa, Kürt ve Türk halklarının kardeşliği o zaman anlam kazanır.
Türkiye Cumhuriyeti Türk ve Kürt halklarının Ulusal Kurtuluş Savaşıyla ve onun zaferiyle kurulmuştur. Emperyalizmi dünyada ilk defa yenen iki büyük halktan oluşmuş bir büyük ulus oluşturmuşlardır.
Ortak bir geçmişimiz vardır, ortak bir geleceğimiz olacaktır.
Seçim mitinglerinde sol ve ilerici söylemlere sarılan HDP en az CHP kadar Milli Demokratik Devrimi tamamlamak misyonuyla karşı karşıyadır. Bu tarihsel ortak bir kazanımdır; Kürt halkı için 92 yıllık bir birikim demektir. Cumhuriyetçi, laik ve parlamenter demokrasi yolunda yürümek, demokrasinin temeli kuvvetler ayrılığı (Yargı, Yasama ve Yürütme Bağımsızlıkları) yönünde deneyimli olmak demektir.
Asimile edilmeye çalışılması ve Kürt halklarına yapılan haksızlıklar onun kazanımlarını terk etmesine neden olmamalıdır. Örneğin HDP demokratik, solcu veya devrimci bir parti olacaksa Milli Demokratik Devrime ve onun önderi Mustafa Kemal Atatürk’e herkesten daha fazla sahip çıkmalıdır. Ulusal Kurtuluş süreci devam etmektedir ve bu sürecin sonunda milli demokratik devrimin tamamlanmasıyla halkların kendi kaderlerini birlikte ve özgürce tayin edecekleri günlere gelinecektir.
Emperyalizmin böl ve yönet oyunu, Büyük Ortadoğu Projeleri ve kardeş, komşu kavgaları el ele tarihin çöplüğüne atılacaktır. Yeniden bir kurtuluş savaşına değil toprak reformuna ihtiyacımız vardır. Yapılacak toprak reformlarıyla yoksul köylüler ağaların mülkiyetlerinden çıkıp özgür iradelerine kavuşacaklar, emperyalizmin işbirlikçileri ağalar da tarihin çöp tenekesine yollanacaktır.
Türk ve Kürt halklarının kardeşliği ve özgürce eşit haklar temelinde birlikte aynı topraklarda yaşama iradesi tüm devrimciler tarafından savunulur ve sahip çıkılır.
İki kardeş halk olarak ortak geçmişimize sahip çıkmak, ortak geleceğimiz olan kaderimize de sahip çıkmaktır.
Seçimlerin sonucundan herkes gibi ben de umutlandım. Özlemlerimi dile getirdim. Kanada’da yaşamımızda Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımızı el ele Nevruz Bayramlarını, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarını, Cumhuriyet Bayramlarını kutlarken birlikte görmek özlemimdir.
Celal Uçar / Bizim Anadolu / Haziran 2015