Cizre’de değil, Türkiye’de neler oluyor?
Suruç katliamıyla düğmeye basılarak yaratılan kaos ortamı Cizre olayıyla tüm yurtta daha da içinden çıkılmaz duruma getirildi.

Özellikle 10 Ağustos’ta Şırnak’ın Cizre ilçesinde ve doğu illerinde birçok belediyenin özyönetim kararı almasının ardından tırmanan terör ortamı, yurtta nefret, şovencilik ve ırkçılık batağına da çekiyor insanları.

IŞİD terör örgütünün üstlenmediği Suruç katliamının ardından PKK saldırıları, özellikle doğuda yollara döşenmiş ve ‘uyuyan bomba’ denilen bombaların patlatılması, terör örgütünün güvenlik güçlerine yönelik eylemleri, yurttaşlara yönelik baskı uygulamalarının ardından Şırnak Valiliği’nin Cizre’de sokağa çıkma yasağı koymasıyla karışıklık doruğa çıktı.
Hükümetin PKK ile çarpıştığını belirttiği Cizre’ye giriş ve çıkışlar da yasaklanmış durumda.
Ancak sanal toplumsal paylaşım ortamlarından paylaşılan görsel ve bilgiler orada tam olarak neler yaşandığı konusunda yurttaşları daha çok kaygıya düşürüyor.
Sokağa çıkma yasağı dolayısıyla kentte büyük bir baskı oluştuğuna dikkat çeken değişik çevreler, güvenlik güçlerinin evlerden başını çıkaranı vurduğunu belirtiyor.

Sokağa çıkamadıkları için evlerde yiyecekleri olmayanların açlıkla karşı karşıya kaldığı, ‘öldürülen bebeklerin’ gömülmesine izin verilmediği için ‘derin dondurucu’larda korunduğu belirtilirken, sanal toplumsal ortamlarda paylaşılan birtakım fotoğrafların, bazı basın organlarında da yayınlanmasının ardından Cizre’yle ilgisi olmadığı, 2012 yılında Filistin’de çekildiği ortaya çıkıyor; yine bu savların ardından bu kez, kimi yayınlarda 10, kimi yayınlarda 13 yaşında olduğu bildirilen bir kız çocuğunun cesedinin gömülmesine izin verilmediği için yine ‘derin dondurucu’da korunduğu haberleri ortalığa yayılıyor. Kucakta taşınan ve yine Cizre’de öldürüldüğü söylenen bir çocuk fotoğrafının ise 2012 yılında Suriye’nin Hama kentinde çekildiği ve Cizre olaylarıyla ilgisi olmadığı belirtiliyor.

Böyle ortamlarda neyin doğru neyin yanlış, neyin yanıltma haber, neyin kışkırtma amaçlı olduğu, hangi haberin güvenilir olduğu bilinmezliği ortaya çıkarken, nefret ortamı da çok yer kaplıyor; terör örgütüne tepki vereceğim diye budunsal (etnik) ayrımcılık baş gösteriyor; bazı kesimler ‘kendinden kabul etmediği bölge yurttaşına’ karşı şiddet ve linç eyleminde bulunabiliyor, parti binaları, basın kuruluşları basılıyor…

Biz de Bizim Anadolu olarak olayları ve haberleri büyük bir titizlikle izlerken, kışkırtıcıların, yanıltmacıların oyunlarına düşmemek için, basın ahlakının yanında insancıl olarak da soğukkanlılığımızı koruyarak toplumu bilgilendirme görevini yerine getirmeye çaba gösteriyoruz.
Bu nedenle okurlarımızdan da ricamız bilgisunar (internet) ortamında, özellikle facebook, twitter gibi toplumsal paylaşım ortamlarında yayınlanan her bilgiyi doğru kabul etmemeleri, çok güvendikleri basın-yayın organlarını bile kuşkuyla izlemeleri, birçok değişik kanaldan onaylatmadan düşünce oluşturmamaları, bu konuda titiz davranmalarını öneriyoruz.
Ya kurşundan ya açlıktan öleceğiz
Bu arada soL haber sitesinden Selin Asker’in bildirdiğine göre Cizre’de yaşayan bir yurttaş ve hemşire, ‘ya kurşundan ya açlıktan öleceğiz’ dedi.
soL’da yayınlanan habere göre Şırnak’ın Cizre ilçesinde 8. gününe giren sokağa çıkma yasağı ve ardı arkası kesilmeyen saldırılar had safhaya ulaştı.
soL’un haberi şöyle:
Olağanüstü hal sürerken bölge halkı büyük zorluklarla karşı karşıya. İlçeye giriş ve çıkışlar engellendi, sokağa çıkma yasağı nedeniyle halk evlerinde mahsur kaldı.
Cizre’de yaşayan yurttaşların soL’a verdiği bilgiye göre; evlere gıda alınamıyor, elektrikler ve sular kesiliyor, sokağa çıkanlar vuruluyor, yaralananlar hastaneye götürülmeyerek kan kaybından hayatını kaybediyor.
Cizre Devlet Hastanesi’nde ise acil servis kapatıldı, ambulanslar çalışmıyor, hastane polis ablukası altında. Hastanede yalnızca 3 uzman doktor ve 5 hemşire yer alıyor.
Görevli bir hemşire, ambulansların engellendiğini, acil servisin kapatıldığını, tehdit altında olduklarını belirtiyor.
Bomba sesleriyle uyanıyoruz
Cizre Yafes mahallesinden bir yurttaş, orada yaşananları soL’a şöyle anlattı:
8 gündür evden çıkamıyoruz. Bazen saldırılar 21.00’de başlıyor, bazen 2’de. İnsanların uyumasını bekliyorlar. Silah sesleri, bomba sesleriyle uyanıyoruz. Çatışma yok, saldırı var. Zincirli tanklarla mahalle bombalıyorlar. 4 gündür elektrikler yoktu, az önce geldi, yine gidecektir.
Gıda ihtiyacımızı haftalık getirmiştik, o şekilde idare etmeye çalışıyoruz. Evinde yiyecek bir şey olmayan açlığıyla bir başına kalıyor, kimse evden çıkamadığı için kimse kimseye yardım edemiyor. 8 yaşında bir kız çocuğun öldüğü haberini aldık, cenazesini kaldıramıyorlar. Burada savaş değil, katliam var. Resmi dairelere yerleştirilmiş keskin nişancılar var, sokağa çıkanı avlıyorlar.
Vali yalan söylüyor
Vali, halka gıda yardımı yapıldığını söylüyor ama öyle bir şey yok. Vali kime yardım ettiğini açıklasın, polislere mi yardım ediyor? Kimseye yardım etmiyor, komşumuz belki açlıktan ölüyor, bilmiyoruz. Suriye’den kaçıp gelen komşularımız var. Vali onlara yardım etmiyorsa kime ediyor?
’30-32 terörist öldü diyorlar’ bu da yalan. Yalan söylüyorlar. Ölenler ya çocuk ya da yaşlı. ‘Terörist’ diye bir şey yok burada. Ya açlıktan ya kurşundan öleceğiz.
Ölü gibi yaşıyoruz
Ölüden bir farkımız yok, ölü gibi yaşıyoruz. Özgürlüğümüz kısıtlı, artık günleri unuttuk. Çıkıp sokağa yürüyüş yapmak istiyorum. Silahla değil tencere tavayla yürümek istiyorum. Burada 130-140 bin insan yaşıyor, herkes yürüyüşe çıksa bu saldırıları önleriz ama herkes korkudan evine kapandı. Özgür değiliz bu baskılar üzerimizden kalksın.
Hastanede neler oluyor?
Cizre Devlet Hastanesi’nde görevli bir hemşire, şu an hastanede 3 uzman doktor ve 5 hemşire bulunduğunu, acil hastanenin polis ablukası altında olduğunu açıkladı.
İsmini açıklayamadığımız hemşire, soL’a şu bilgileri verdi:
Cizre Devlet Hastanesi’nde polis ablukası var. Acil serviste tedavi edilecek hastalar yoğun bakımda tutuluyor. Tek servis açık. Pazar gününden beri hastaneden çıkamayan sağlık görevlileri var.
Üç diyaliz hastasına tek hemşire girebiliyor. 63 diyaliz hastası alınıyordu, şimdi 28 hasta alınabildi. 10 hasta Nusaybin’e ve Şırnak Merkez’e gönderildi.
Ölü sayısını bilmiyoruz
Hastanede üç uzman doktor var; biri genel cerrah, bir göz cerrahı, diğeri genel anestezi uzmanı.
Kimsenin birbirinden haberi olmadığı ve ambulanslar çalışmadığı için ölü sayısını net bilmiyoruz. Polisler, hayati riskiniz var deyip hastaneden çıkarmıyor.

Habur kapalı; şoförlere ateş açıldı
Cizre’ye yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta bulunan Habur Sınır Kapısı da araçların girişine kapıldı. Başka bir giriş yolu deneyerek geçmeye çalışan şoförlere ateş açıldı.
Habur’da görevli gümrük memuru, soL’a şu bilgileri verdi:
Habur’dan üç gündür araç geçişi yapılmıyor. En son şoförler Zaho’dan Silopi’ye geçmeye çalıştı. Habur’un doğusunda kalan Kapılıköy üzerinden geçmeye çalıştılar. Askerler tarafından üzerlerine ateş açıldı. 2 şoförün hayatını kaybettiği bilgisi geldi. Neredeyse 10-15 bin şoför bekliyor burada. Daha ne kadar kapalı kalacağı konusunda bir bilgi verilmedi.
Olaylar nasıl başladı?
AKP’nin Kürt illerine saldırı ve operasyonları tırmandırdığı süreçte, 10 Ağustos’ta ‘öz yönetim’ ilanı yapılmasıyla sıkıyönetim adeta zirveye ulaştı.
Yaklaşık bir aydır sıkıyönetim kararları, sokağa çıkma yasakları belli aralıklarda peş peşe geldi, kimi ilçelerde belediye başkanları tutuklandı. Devletin ‘özel’ olarak seçtiği ilçelerden biri olan Cizre’de telefon ve internet hatları engellendi, evler hedef alındı, açılan ateşler sonucu yangınlar yaşandı.
Çocuktan gence, kadından yaşlısına onlarca insan keskin nişancıların, zırhlı araçların hedefi haline gelirken yaralananlar da hastaneye götürülemediği için kan kaybından yaşamını yitirdi, morga bile alınmadıkları için derin dondurucularda bekletildi.
Bölge halkı ‘savunma’ amaçlı, mahallelere hendekler açtı, keskin nişancıların görüş mesafesini engellemek için çarşaflar astı. Ancak ölüm haberlerinin ardı arkası kesilmedi.
Akşam evine giderken panzerden açılan ateş sonucu 19 yaşındaki Abdullah Özdoğan, saldırı sonucu üzerine yıkılan duvar nedeniyle 7 yaşındaki Baran Çağlı, keskin nişancıların hedefi olan 18 yaşındaki Osman Çağlı, cenazesi günlerdir evlerindeki derin dondurucuda bekletilen 10 yaşındaki Cemile Çağırga, katledilenlerden yalnızca birkaçı…
HDP Kurulu engellendi
Cizre’de olağanüstü durum sürerken geçtiğimiz gün HDP’li bakanlar ve milletvekillerinden oluşan heyet ilçeye giriş yapmak istedi. Ancak ilçeye giriş ve çıkışlar tamamen engellendiği için HDP’li heyet de engellendi. Bunun üzerine heyet, Midyat’tan başlayarak önce İdil’e daha sonra da Cizre’ye olmak üzere kilometrelerce yol yürüyerek ilçeye girmek istedi.
Ve bu sabah saatlerinde Cizre’ye yakın güzergâhta polislerce yolları kesildi, çember altına alındı. Bunun üzerine heyet ve bölge halkı, oturma eylemine geçti. Bunlar yaşanırken ilçeden ölüm haberleri gelmeye devam etti.
Bugün son olarak ilçede kapısının önünde oturan bir kadın ve kayınvalidesinin kurşunlanarak öldürüldüğü haberi ulaştı. HDP milletvekili Sibel Yiğitalp, öldürülen kadını ve yaralanan çocuğunu fotoğraflayarak Twitter hesabından paylaştı.
Bölgeye giriş-çıkışa ve bölge halkına evlerinden çıkmasına halen izin verilmezken saldırı ve ölüm haberleri gelmeye devam ediyor.
Öte yandan Yüksek Ova’da da sokağa çıkma yasağı başlatıldı, ancak birkaç saat sonra karar geri alındı.
Bir son dakika haberine göre Şırnak Valiliği 12 Eylül sabahından geçerli olarak sokağa çıkma yasağını kaldırdı.
Bizim Anadolu / 11 Eylül 2015
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…