Türkiye’de Kadın Olmak
2013 yılında henüz tüm makamların tek sahibi olma gücüne ermemişken Başbakan sıfatı ile, üzerinde çok durduğu DEMOKRASİ PAKETini açıkladığından beri, hiç bir Devlet-i Erkân Türk Kadınının yerini tam olarak teyid edemedi…
Kadın toplumda var ama nasıl varlık gösterse, onu bilemiyorlar.
Bütün bakanlar birbirine bakıp bakıp da cevap bulamayınca, envai konularda ihtisaslı!! Cübbeli hocalarda, O da olmadı, muhtarlarda soluğu alıyorlar.
Hatta görsel medyanın pek gözde kuşak programlarında sorular sorulup, mikrofonu da cübbeli konuklara gururla uzatan nadide yetişmiş moderatörlerin emeğiyle vatandaşlarımız aydınlanırken, O da ne?
Aynı anda;
Diyanet konunun fetvasını açıklayı vermiş.
Mesala biz olayın şoku ile sinir krizleri geçirip, akıl ve mantığımızla tiksinti duyup, yaşıyor olmaktan nefret ederken;
Programında keyifle ağırladığını söylediği konuğuna dönerek,
“Efenimm, bir baba’nın kız çocuğundan şehvet duymaması için Annenin üzerine düşen görevler nelerdir?” sorusuna aynı tiksinti ve hayretle tanık olurken!
Diyanetten bir yetkili, zaman geçirmeden açıklamıştı, “Bir babanın kendi öz kızından Şehvet duyması kadar doğal ne olabilir?”
Diyanet ne diyeceğini biliyor da…
SANIRIM ürkütme gülüm, “yavaş gel!” talimatı aldığından mıdır nedir, ateşli hallerde duruma kısa metraj konuşmalarla, ince ayar vererek!! YERİNDE!!! az ve öz müdahale ediyor.
O arada bu konuşmadan güç alanlar farklı boyutta son sürat ilerlemeye devam ediyor.
Kadınlar, ama özellikle hani dur deyince durmayan, yapma dedikçe yapan, direnen ve direnç gösteren, yerine göre giyinmeyi, süslenmeyi, kahkaha atmayı seven, ortamına göre içki içmeyi seven, gerekirse küfür etmekten ve kavgaya girmekten çekinmeyen dirayetli ATATÜRK sevdalısı KADINLAR, yani BİLDİĞİNİZ DEVRİN….
“GURURLA SÖYLEYEBİLİRİM” BAŞ BELASIYIZ.
İşte bu başbelası olan biz Kadınlar, toplumda varız, ama “nasıl varlık göstersek acaba?” onu bilemiyorlar.
“NE GİBİ” olmalı,
“NEREDE” durmalı,
“NE GİYİP NE GİYMEMELİ” tam olarak bilemiyorlar, ama “KIRMIZI RUJ ve SARI SAÇ BOYASI TAHRİK MALZEMELERİ… Eğer sırf bu yüzden ırza geçmek söz konusu ise, müstahak!” onu biliyorlar; bir de…
“KADIN 3 ÇOCUK DOĞURMALI”
“FASULYE PİŞİRMEYİ KESİN BİLMELİ” ve “AÇMA BÖREK MAHARETİ ŞART”
bunlarda da mütabakat kesin…
Bir ara o devrin başbakanı, şimdi’nin herşeyi Cumhurbaşkanından o kadar çok korktum ki, Eyvah! dedim.
Şimdi “Kapı kapı dolaşıp, sevişmenin kitabını” elden teslim edecekler.
Hatırlarsanız, Tiyatro’yu, Rakı’yı, müstehcen diye türkülerimizi de ele aldılar. Ne yapacaklarını bilemediler, acaba Türk kadını’nın hayatında Sinema, Tiyatro, Şarap, Rakı, Çakır keyif bir türkü olsun mu olmasın mı?
Asansörle 30. kat halvet’e müsait de, 25. katın merdiven boşluğu da pek tekin değilmiş, onu keşfedince, belki kadın 30’un üstü katlardaki dairelerden birine de talip olmayıversin!!!
mi diyecekler??
BEN DİYORUM Kİ;
En iyisi elleriniz ve düşüncelerinizle şekil veremeyeceğiniz kadından ellerinizi çekin!
Şöyle yapın: Kadın’ı ALLAHA HAVALE EDİN!
Madem inancınız yerinde, deyin ki;
Allah bilir!
Biz sizlerin de bildiği gibi, etekten, şorttan, askılı tishirtden, mayodan, bikiniden tahrik olan zavallılardan değiliz.
Çocuklarımız için canımızı veririz. Hangi Cübbeli ile hangi sohbetin belini kırıp bundan bir kepaze fetva çıkartıp okursunuz…
O SİZİN SORUNUNUZ!!
O SİZİN DÜŞÜNCENİZ!!
TOPLUMU KİRLİ DÜŞÜNCELERİNİZLE ZEHİRLEMEYİ ARTIK BIRAKIN!
Biz gözümüz gibi bakıp koruduğumuz o çocuklara karşı şehvet duyacak kadar soysuz değiliz…
Akıl ve mantığın çağdaş düşüncelerle beslendiği, bölücü değil, birleştirici davranışlara tanık olduğumuz günlerde huzur ve güvenle soluk olmamız dileğimle,
Dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun!
İçTen
İçten Külünk / Bizim Anadolu / 08 Mart 2019
