Türkiye USHÖ Konseyi’ne aday oluyor
Türkiye’nin Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’ndeki yeri ve önemi gittikçe artıyor.
Geçtiğimiz ay Türk Hava Yolları Montréal şubesini açtı. Türkiye’yle aramızda hava yolları ağları ve sefer sayıları arttıkça seviniyoruz. Çünkü ülkemize bir adım daha yaklaşıyoruz sanki. Türk Hava Yolları Montréal şubesini açarken, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün Türkiye temsilciliğine de yeni bir Büyükelçi atandı: Sayın Ali Rıza Çolak.
Ülkemiz ve Kanada arasındaki sivil havacılık adına olan bu gelişmeler tabii ki gözümden kaçmadı. Bu oluşumların ayrıntılarını öğrenmek için sivil havacılıkla ilgili tüm yasal yaptırımlardan sorumlu olan, USHÖ’de Türkiye’yi sivil havacılık alanında Kanada’da en yüksek derecede temsil eden sayın Çolak ile bir söyleşi gerçekleştirmek iyi bir fikirdi.
Sayın Çolak söyleşi isteğimi çok sıcak karşıladı ve beni sohbetimiz sırasında birçok konuda çok aydınlattı. USHÖ’nün görevleri, önemi ve Türkiye’nin örgüt içindeki yeri ve gelecek dönemdeki umulan gelişmeler hakkında sorularımı sabır ve çok açık bir biçimde yanıtladı.
Siz okurlarımız; benim gibi, bu söyleşi sayesinde Kanada ve Türkiye arasında sivil havacılık alanında son dönemlerde olan güzel gelişmelerden haberdar olabilirsiniz.
İyi okumalar!
D: Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ç: Ankara Koleji mezunuyum. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdim. 1970’lerin sonunda Dışişleri Bakanlığı’na girdim. Bir tesadüftür ki, Dışişleri Bakanlığı’na başladığımda bakanlıkta Denizcilik ve Havacılık Sorunları Dairesi ilk kez kurulmuştu. Bu dairenin ilk ekibinde yer aldım. Dolayısıyla bugün bu göreve getirilmekle mesleğimde 36 yıl geçirdikten sonra başladığım yere geri dönmüş oldum. Bütün kıtalarda da görev yaptım. Norveç’te, Çin’de, Japonya’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Portekiz’de, Almanya’da, Etiyopya’da, Sırbistan’da ve şimdi de burada görev aldım. Frankfurt’tan beri misyon şefiyim. Özel hayatımda teknolojiye, bilişime ve kitaba çok meraklıyım. Çok geniş bir kütüphanem var ve o kütüphane artık dijital kitaplarla büyüyor. Fotoğraf çekmeyi ve spor yapmayı seviyorum.
D: Sıradışı bir mesleğiniz var. Siz mesleğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ç: Mesleğimi çok ilginç ve her zaman çok heyecan verici buluyorum. Mesleğimin insanı genç tuttuğuna inanıyorum.
D: Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ve üstlendiği rol üzerine bizi biraz aydınlatabilir misiniz?
Ç: Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü, Birleşmiş Milletler sisteminin bir parçasıdır. Ancak bu örgütü önemli kılan özel bir şey var: Bu örgütün sözleşmesini imzalayan ülkeler örgütün yaptırımlarını kabul ederler ve örgütün aldığı bütün kararlar bağlayıcı bir özellik taşır. Uçağın emniyetinden içinde neler taşınabileceğine, uçağın nasıl hareket edeceğinden yeni güzergâha nasıl yaklaşacağına, sivil havacılıkla ilgili olarak aklınıza gelebilecek her şeyin kararını bu örgüt alır. Bu kararlar da üyeleri bakımından bağlayıcıdır. Kısaca, buradaki vatandaşlarımız Türkiye – Montréal arasındaki uçak yolculuklarını baştan sona bu örgütün belirlediği kurallara göre gerçekleştiriyorlar.
191 ülkenin bu örgütün üyesi olduğunu düşünürseniz, dünyadaki sivil havacılığın en önemli örgütü USHÖ’dür. Sivil havacılığın da günümüzde dünya açısından önemini biliyorsunuz. Öncelikle hem sanayi hem de hizmet sektörü olarak muazzam bir ekonomik önemi vardır. İnsanlar dünyanın küçülmesini uçakların ve seferlerin sayısının artmasına ve daha uzun menzilli uçakların yapılmasına borçlular diyebiliriz. Tabii bu gelişmeler ışığında USHÖ daha önemli bir örgüt haline geliyor.
D: Türkiye ne zamandan beri bu örgütün bir üyesi?
Ç: Türkiye başlangıçtan beri bu örgütün üyesidir. 1944-45 yıllarında, hemen İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında geçici üye olarak USHÖ’de yerini alıyor. O tarihlerde üye sayısı çok az. Türkiye örgütün başlangıç dönemindeki geçici konseyde yer almış ve o zamandan bu yana da USHÖ konseyinin üyesi olmamış. USHÖ’nün yapısını ikiye ayırarak daha iyi anlatabiliriz. Birincisi, 36 üye ülkeden oluşan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. Bu konseyde ülkeler coğrafi temsil esasına göre yer alıyorlar; Avrupa’nın 8, Afrika’nın 8, Latin Amerika’nın 8, Asya’nın 8 üye ülkesi var. Avrupa bölgesinin, Avrupa Sivil Havacılık Konseyi’nin (ASHK) 44 üye ülkesi var. Ama bu 44 ülkenin sadece 8’i konseyde temsil edilebiliyor. Konsey icra ve karar verici organdır. Konsey’in de aldığı kararları onaylayan asal, Genel Kurul’dur. Genel Kurul’da bütün ülkeler Konsey’in öne sürdüğü kuralları ve ilkeleri oylar ve bu oylamada çoğunlukla sunulanlar kabul edilir ya da reddedilir. Tabii Konsey’in bir de hiç Genel Kurul’a sunulmayan uygulayımsal bazı kararları olur. Bu kararlar da Konsey üyeleri seçilirken yetki aldıklarından diğer üyeler tarafından da kabul edilmiş sayılır. Türkiye hem Konsey’de hem de ASHK’nin çalışmalarında gözlemci ülkedir. Türkiye her zaman çalışmaları izliyor, ancak oy kullanma işini her zaman Konsey’de olan ülkeler gerçekleştiriyorlar. Konsey’in üzerinde çalışacağı konular için de çok çeşitli teknik alt komiteler var. Komiteler sürekli bu konularda çalışıyorlar ve çalışmalarını senede 3 kere yapılan Konsey toplantılarına sunuyorlar. Bu teknik alt komiteler dışında da, USHÖ’nün içinde bir de uluslararası bir kadro var. Bu uluslararası kadronun da 5 tane olmak üzere yöneticileri var. Bu yöneticiler Genel Sekreter’e bağlı olarak buradaki idari işleri yürütüyorlar. Her ülkeden uluslararası memurlar görev alıyorlar. Bir de Konsey Başkanı vardır. 3 yılda bir Konsey seçimi yapılır. Bu Başkan Konsey’in başında seçilir. Konsey Başkanı Konsey içindeki uzun süren anlaşmazlıkları önler ve Konsey’in tutumunu Genel Kurul’a izah etmekten sorumludur. USHÖ’yü dışarıda temsil eden de odur.
D: Türkiye’nin bu örgütteki yeri ve rolü nedir?
Ç: Biz bu örgütün başından beri üyesiyiz. Altmış yıldan sonra ilk defa, önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde USHÖ Konseyi’ne adayız. Biz bu adaylığımızı çok ciddiye alıyoruz ve seçileceğimize de inanıyoruz. Çünkü Türkiye bu konseye seçilmeyi hak eden bir ülke. Her şeyden önce, Türkiye’de çok hızla büyüyen bir sivil havacılık sektörü var. Ayrıca, Türk Hava Yolları’nın büyümesi ve dünyada en fazla güzergâha uçması da sebeplerden biri. Sivil havacılık alanındaki özel sektörler hızla büyüyorlar ve bu alanda hizmet veren şirketler Avrupa’nın en hızlı büyüyen şirketleri. Türk Hava Yolları, bugün Avrupa’nın en iyi, dünyanın dördüncü büyük hava yoludur. Ayrıca dünyada en fazla yere uçan hava yoludur. Türkiye sadece Türk Hava Yolları’nın başarıları göz önüne alındığında dahi bu Konsey’de olmayı hak ediyor.
Bu başarılara ek olarak, Türkiye’de muazzam bir sivil havacılık sektörü başladı. Uçaklar ve bu uçakların ekipmanlarını yapıyoruz. Üstelik çok da iyi havaalanı işletiyoruz. Türkiye konumu itibariyle dünyada en yoğun bölgeye en çok sivil havacılık hizmeti veren ülkedir. Buna rağmen, hiç bir kaza olmadan bütün bu yoğun trafiği başarıyla yönlendiriyor.
Ayrıca, 2017’de İstanbul’da bir üçüncü havaalanı projesi devreye girecek. Bu havaalanının başlangıçtaki yolcu kapasitesi 95 milyon. Bittiğinde 150 milyon insana hitap edecek. 6 pisti olacak. Dünyanın en büyük havaalanlarından birisi olacak.
Bu başarılarla, Türkiye USHÖ bütçesine en fazla katkıyı sağlayan 17. ülke. 36 Konsey üyesinden diğer üçte ikisine yakını Türkiye’den daha fazla katkı yapmıyor. Zaten Konsey’e girmek için destek de alıyoruz. Türkiye şu anda Konsey üyesi olmaya hazır. Bu başarıldıktan sonra, sivil havacılıkla ilgili her türlü kararda payımız olacağı için ülkemiz sivil havacılık çıkarlarının savunulması, korunması ve daha ileriye götürülmesi, böylece sivil havacılığın gelişmesi çok daha kolaylaşacaktır.
D: Siz bu proje içerisinde kendi rolünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ç: Ben Konsey’de Türkiye’nin temsil edilmesi ve Konsey’e seçilmesine uğraşacağım. İlgili makamlarla USHÖ arasındaki bağlantının kurulmasını sağlayacağım. Burada sivil havacılık bakımından Türkiye’yi en yüksek derecede temsil eden yetkideyim.
D: Örgütün içindeki Türkiye temsilcisi olarak Konsey’e seçilmek dışında gelecek yıllarla ilgili diğer hedefler nelerdir?
Ç: Diplomat olarak, benim görevim bulunduğum yerde bize verilen görevle ilgili olarak, ülkenin çıkarları korunuyor mu, ülkenin çıkarları güvende mi, ülkenin çıkarlarının daha da iyiye gitmesi için neler yapılabilir, ne önerilerde bulunulabilir ve bunun için nasıl bir çalışma yapılabilir, bu konularda çalışmaktır. Benden önceki meslektaşlarımın mükemmel yaptıkları bu işi ben de bundan sonra devam ettireceğim. Ortaya çıkabilecek muhtemel bir sorun daha başından önlenebilir mi? Bu konuda ilgili makamları haberdar etmek biz diplomatların doğal görevleri arasında. Bütün bu görevleri Konsey üyesi ülke olarak yapmak çok daha kolay olacak. İzleyici bir ülke pozisyonundan yönlendirici ve kararlara doğrudan müdahale eden bir ülke pozisyonuna geçmek en büyük hedefimiz.
D: Bu aydınlatıcı bilgiler için çok teşekkür ederim.
C: Ben teşekkür ederim.
Fotoğraflar: Enes Çömlekçi / Bizim Anadolu
Duygu Özmekik / Bizim Anadolu / Ekim 2015
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…