Türkiye Toponomisinin Tarihsel Gelişimi
Bir an düşünelim; hiçbirimizin adı olmasın. Postacı gelmiş, elinde bir mektup var, üzerinde ad, adres yazılı. Kime verecek?
Bir an düşünelim; köylerin, kasabaların, kentlerin adı yoktur. Yazdığımız bir mektup nereye gidecek?
Bir an düşünelim; tarih öğretmeni savaşları anlatmak istiyor. Yer adları yokken ne, nerede olmuştur, nasıl dile getirecek?
Bir an düşünelim; bir ırmağın üzerinde baraj yapılacak. Adı olmasa akarsuyun, nereye yapılacak?
Bir an düşünelim; coğrafya öğretmeni dünya genelinde ve Türkiye özelinde okyanusları, denizleri, sıradağları, gölleri, ırmakları, çölleri, kentleri nasıl anlatma olanağı bulabilecektir? Hiçbir yer adı yoktur, her şey silinmiş, dümdüz olmuştur.
Bu nedenle yer adlarının yaşamsal önemi vardır.
Yer adları bütün dünyada toponimi, toponomastik olarak bilinir.
Bilimler dallara ayrılır. Toponiminin de kolları vardır. Şimdi onları sınıflara, kümelere ayıralım.
Agoronim : Kent alanı, bulvar, pazar adları.
Agroonim : Ekin yeri, tarım yapılan yerlerin adı.
Adonim : Çöl, orman, otlak gibi yerlerin adları.
Antroponim : Kişi, ata, aile, soy adı.
Astionim : Kent adı.
Bionim : Canlı organizmaların özel adları.
Etnonim: Halk, ulus adları.
Fitonim : Bitkilerin, ağaçların adlarıyla ilgili yer adları.
Horonim : Ülke, il, bölge gibi mülki yönetim birimi, doğal yerin özel adı.
Helonim : Bataklık yerler,
Hidronim : Doğal suların adları.
Komonim : Köy, kasaba adları,
Limnonim : Göl adları,
Litonim : Taş, kaya ile ilgili yer adları.
Mitonim : Miyolojik, efsanevi adlar.
Nekronim : Mezarlıklarla ilgili yer adları.
Okeanonim : Büyük denizlerin, okyanusların adları.
Oronim : Dağların adlarıyla ilgili yer adları.
Ökonim : Her tür yaşayış yeri adı.
Polionimi : Çok adlı olma durumu.
Polisonim : Kent adları.
Potamonim : Akarsuların adlarıyla ilgili yer adları.
Speleonim : İnlerin, mağaraların adları.
Teonim : Yakarış yerlerinin, tapınakların adlarıyla ilgili yer adları.
Urbanonim : Yaşayış yerlerinin, kentlerin adları.
Zoonim : Hayvanlardan adını almış yerler.
Oronim
Dağlar her zaman, her yerde yükselti olarak saygı duyulan, su kaynağı olduğu için minnet duyulan, aşılması, geçilmesi zor olduğundan korkulan yerbiçimleridir. İnsanlar önce boyaklarına göre adlandırmışlardır dağları: Akdağ, Alacadağ, Karadağ, Karacadağ, Gökdağ, Gökçedağ gibi.
Bitki örtüsüne göre de adlandırılmışlardır dağlar: Meşeli, Otlukbeli, Tahtalı, Tahtafırlatan gibi. Bitki örtüsü açısından yoksul olan dağlara da Kösedağ adı verilmiştir.
Türkiye’de bilinmeyen, Azerbaycan ders kitaplarında, toponimi sözlüklerinde yer alan bir oronim vardır: Kamal Dağı. Yüce Başbuğ Atatürk’ün adı ülkemizin doğusunda yükselen Ağrı Dağı’na verilmiştir. Ermenilerin Ararat, Masis adını verdiği bu dağa Kamal adı uygun görülmüştür.
Hidronim
Kaynak adları ülkemizde büyük bir varsıllık göstermektedir: Pınar, bulak, kaynak, eşme, kan… İnsanlar bir gölü uzaktan görüp önce, boyağına göre adlandırmışlardır: Akgöl, Karagöl gibi. Irmaklar için de ad verme böyle yaşanmıştır. Aksu, Akçay, Karasu, Karaçay, Kızılırmak, Yeşilırmak, Göksu, Gökçay, Gökırmak gibi. Sonra tadına bakılarak da ad verilmiştir. Şekerpınarı, Balpınar, Ekşisu (Bögert), Antik dönemde Kızılırmak’ın adı Halys idi. Bu, tuzlu demektir. Çünkü Kızılırmak özlellikle Kızıldağ, Sıvas, Kayseri, Gülşehir, Çankırı yöresinde tuzlu kaya formasyonlarından geçer ve aldığı kaynaklarla suları tuzlulaşır. Acısu, Acıöz, Acıçay gibi çok sayıda kol alması Kızılırmak’ın suyunun tuzlulaştığını gösterir. Sulama amaçlı değerlendirilmediğinden Kızılırmak havzasında kuru tarım yapılmaktadır. Ancak, yapılan barajlar ve yapay göller nedeniyle birikmiş su tuzundan arındığından son yıllarda sulu tarım yapılan yerler de artmaktadır.
Çağlayan adları da hayli çoktur: Şelale, çavlan, çağlayan, çağlak, şarlak, gürgüre, Bendimahi, Kadirah (Katarakt’tan).
Sıcaklıklarına göre de sulara ad vermişiz (Hidrotermal): Ilısu, Ilıca-k, İlisu, İlice, İlice-k, Soğucak, Soğuksu, Kaynar, Kaynarca, Germab, Çermik, Cermuh, Çermük… Mineralli sıcak suların yeryüzüne çıktığı kaynakların üzerine havuz, hamam gibi yapılar kondurulunca kapalı ılıca (=kaplıca) olarak tanınmakta ve halkın özsağaltım yerleri olarak yeğlediği alanlar olmaktadır.
Anadolu’dan kaynaklarını alan Akdeniz Havzasına dahil, İran Körfezi havzasına dahil ırmaklar hep Kuzey-Güney doğrultuludur, güneye doğru akarlar. Fırat, Dicle gibi… Fakat Akdeniz havzasına dahil Asi Irmağı bunun tersidir. Bekaa Vadisinden kuzeye doğru akar, Suriye’nin batı topraklarından geçer, Hatay ilimizden ilerler ve Akdeniz’e bir deltadan dökülür. Eski adı Orontes’tir bu ırmağın. Lübnan Dağları’nın bol yağışlarıyla beslendiğinde, karlar eridiğinde taştığından, çevresine zarar verdiğinden, asiliğinden mi bu adı almıştır?
Aral Gölü’ne dökülen Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının bir benzeri Çukurova’dan geçerek Akdeniz’e dökülen Seyhan ve Ceyhan’dır. Acaba bu adlar bilinerek mi, benzerliklere bakılarak mı verilmiştir?
Anadolu’da karstik göller bazı yerlerde Gölova adını taşır. Çünkü bu göl türü sürekli olarak suyun bulunmadığı alanlardır. Gideğenlerin açılması sonucunda sular yer altı boşluklarından, mağaralardan, avenlerden akıp gider ve gölyerinde bitek topraklı bir ova ortaya çıkar. Bir yıl önce balık tutan köylü aynı yerde bu kez sabanıyla çift sürer, ekin yetiştirir…
Türkiye akarsularının Türk öncesi adlarına da bakalım:
Ceyhan : Pyramos,
Seyhan : Saros,
Çoruh : Akampsis,
Sakarya : Sangarios,
Aras : El Ras, Araxes.
Menderes : Maiandros,
Gediz : Hermos,
Bakırçay : Kaikos,
Göksu : Kalykadnos,
Delice : Kapadoks,
Çekerek : Şekerab,
Yeşilırmak : İris,
Kelkit : Lykos
Hoşab : Micinger
Ihlara : Hilarios.
Sazlık, kamışlık yerlere verilen adlar da dikkat çekmektedir. Erciyes Dağı güneyindeki çukurluklarda yer alan Sultan Sazlığı’nın bir diger adı da Yay Gölü’dür. Neden bu ad verilmiştir. Büyüklüğü yıl boyunca, yıllar arasında aynı kalmamakta; yay gibi daralıp genişlemektedir. Buraya Koç Gölü, Kurbağa Gölü adları da verilmektedir.
Fitonim
Bitki örtüsü ile ilgili adları Anadolu’da çok yerde görüyoruz: Bozkır, Dazkırı, Çal, Taşeli, Kıreli…
Ot, çalı, ağaç… Bir yerin adlandırılmasında bitkilerin yeri önemlidir. Otlu, Ağaçlı, Ormanlı gibi yer adları sayısızdır. Ağaç adları da çok sayıdadır. Çam, meşe, palamut, ardıç, Kayın, Söğüt, Kavak… Çamlık, Çamlıca, Çameli, Yalnızçam, Çamlıdere, Ormanlı… Kültür bitkilerinden meyve ağaçları: Elmalı, Ayvalı-k, Erikli, Üzümlü, İncirli-k, Fındıklı, Çayeli, Turunçlu, Bostanlı, Karpuzlu, gibi… Ot-lu-k, çayır-lı-k, kamışlı-k, sazlı-k adlar da hayli çoktur.
Yanmış, yakılmış ve orman niteliği ortadan kalkmış yerler de epeycedir: Göynük, Göynücek, Gönik gibi.
Etnonim
Anadolu’da her boy, her oymak yaşadığı yere ad vermiştir: Çepni, Bayındır, Avşar, Kınık, Bayındır, Döğer, Yüreğir, Dodurga-Tödürge, Bayat, Emir-Eymür… İstanbul’daki Arnavutköy de bu alanda dikkat çeker. Kafkas göçmenlerinin yerleştirildiği yerler de belirgindir: Çerkezköy, Çerkezhöyük, Boşnakköy gibi…
Polisonim
Antik çağlardan günümüze kent adları sürekli bir değişim göstermiştir. Birçok yer adının anlamı artık bilinmez olmuştur. Van, Tatvan, Silvan, Hilvan gibi adlar Urartu döneminden mi kalmıştır? Hurri-Mitanni döneminde var olup da günümüze ulaşan yer adları nelerdir? Bunları kesinkes bilme olanağı yoktur. Anadolu’da birçok dil artık ölü dildir. Ancak Grek alfabesiyle yazıtları bulunan anıtların olduğu kentlerin tarihi, adlarının ne anlama geldiği ortaya konulabilmektedir. Çoğu açıklamalar da mitolojiktir.
Grekçede polis, kent, şehir demektir. Antik dönem kent adlarında sonek olarak polise çok sayıda rastlıyoruz. Ancak bazı yerlerde polis eki değişmiş ”poli, bolu” olmuştur.
Bolu, İnebolu, Germanikopolis: Ermenak, Gelibolu (Gallipoli), Tirebolu: 3 kasabanın birleşmesiyle oluşmuştur. Safranbolu, Konstantinopolis, Nikopolis (Niğbolu), Yanbolu…
Nekronim
Mezarlıklardan ad alan yerler… Kabirler köylere, kasabalara, höyüklere ad olarak verilmiştir. Türk öncesi dönemlerden kalma mezarlığın yer aldığı höyüğün adı: Maşatlık, Maşathöyük gibi… Ak, boz, kara, alaca höyük gibi… Çeç Tepe, Gordiyon-Yassıhöyük gibi tümülüsler de bu alanda dikkate değer adlar taşırlar.
Antroponim
Kişi adlarının bir kasabaya, kente verilmesine antroponim denir. En bilinen örnek: Makedonya Kralı İskender’in adını taşıyan 23 kent bilinmektedir. Hatay’da İskenderun (Alexandrette, Alexandria), Mısır’da İskenderiye bunlar arasındadır. İran ve daha doğuda da Makedonya egemenliği döneminden kalma böyle yer adlarına rastlıyoruz.
Romalı kumandan ve devlet adamı Sezar’ın adı da birçok yerde yaşamaktadır. Sezarea (Mazaca, Eusobia) Kayseri’nin Küçük Asya Eyaleti döneminden kalma adıdır. İmparator beldesi. Arapların verdiği adla Kayseriyye… Sezar’ı Almanlar Kayzer yaparak imparator anlamında kullanmışlardır.
Yeni Dünya kâşifi Kristof Kolomb’un adı da (Cenevizli haritacının adı Güvercin anlamındadır) yaşamaktadır: Kolombiya, Kolombus, Columbia gibi…
Magellan, James Cook, Bering, Abel Tasman, Simon Bolivar, Louis, Victoria, Karl Marks, Lenin, Stalin, Tito, Dimitrov G M. (1882-1949).
Britanya’dan ayrılıp bağımsız devlet olarak ortaya çıkmada başrolde bulunan General George Washington’ın adı ABD’nin bir eyaletine ve başkentine verilmiştir. Rus Çarlığı’nda Kafkasya’da ve Orta Asya’da Türk kentlerinin, dağların, ırmakların adları Rusçaya çevrilmiştir. 1917-1990 arasında değiştirme Sovyet yöneticilerinin adlarına göre yapılmıştır. Rusya da dahil olmak üzere 15 Cumhuriyetin tümünde kent adları yeniden değişmiş ve birçoğu XVIII, XIX. Yy adları geri verilmiştir.
Balkan yarımadasında eski Osmanlı dönemi adları büyük ölçüde değiştirilmiştir. Bu konuda Bulgaristan yönetimi pek keskin bir yol izlemiştir. Osmanlı’nın Niğbolu’su Nikopol; Filibe Plovdiv; Plevne ise Pliven olmuştur. (Bu konuda Bulgaristan doğumlu yazar, kütüphaneci Türker Acaroğlu’nun kitabı dikkat çekicidir). Makedonya’da, Yunanistan’da, Sırbistan’da, Karadağ’da (Osmanlının Böğürtlen adını verdiği Montenegro başkenti Podgoriçe gibi) binlerce yer adı değiştirilmiştir. Eski Yugoslavya cumhuriyetlerinde aynı kalan adlar daha çok madenle ilişkili olanlardır: Kuşunlu, Tuzla vb.
Anadolu’da Bizans-Arap çatışmaları yüzlerce yıl sürmüştür. Emevi kumandanlarından adı, yaşamı efsanelere karışmış (Battalnameler) Seyit Battal Gazi adları Malatya ve Eskişehir’de yaşamaktadır. Abbasi Sultanı Harun Reşit’in adı Haruniye olarak Düziçi’nde görülmektedir.
Anadolu Beylikleri döneminde Paleokastro (eski kale) Karesi (Kara İsa Bey’in adından) Beyliği’nin paytahtı idi (günümüzde Balıkesir). Umurbey, Umurgazi gibi… Alaaddin Keykubat’ın adı Alaiye – Alanya olarak günümüze ulaşmıştır.
İsfendiyar Beyliği’nin adından kalma bir dağ sırası Kuzey Anadolu’da İsfendiyar Dağları olarak yaşamaktadır.
Antalya Körfezi’ni batıdan sınırlayan Bey Dağları’nın adı da Tekeoğulları Döneminden kalmış olmalıdır.
Osmanlı padişahlarının adlarını köylerde, kasabalarda, kentlerde görüyoruz. Osmaniye, Orhaniye, Muradiye, Selimiye, Mahmudiye gibi. Rum olduğu halde Osmanlı Beyliği hizmetinde bulunan ve başarılı olan birçok kumandan Mihalbey, Mihalgazi, Mihalıççık adlarıyla yaşamaktadır.
Rumeli’de, Kafkasya’da, Ege Denizi’nde toprak yitirdikçe göçlerle Anadolu’da yeni köyler ortaya çıkmıştır. Kırım göçmenleri önce Dobruca’ya yerleştirilmiştir. Padişah Sultan Mecid dönemi olduğu için kurulan köyün adı Mecidiye olmuştur. Kabartay-Çerkes göçmenleri Sultan Aziz döneminde Uzunyayla’ya yerleştirilmiştir; Aziziye ortaya çıkmıştır (Günümüzde Pınarbaşı).
“Mahrukat tedarikindeki müşkülat sebebiyle kış mevsiminin zor geçirildiği Harput”… Sultan Aziz döneminde Mezre’ye taşınmış ve Aziziye – Mamuretül Aziz Vilayetinin yeni merkezi olarak Valilik yapısına, kışlalara sahip olmuştur. El Aziz adı giderek Elazık ve Elazığ olmuştur.
Padişahtan sonra gelen devlet adamı olarak sadrazamların, vezirlerin, beylerbeylerinin, valilerin, aşiret reislerinin, kabile başkanlarının adlarının da köylere, kasabalara verildiğini görüyoruz.
Cevdetiye, Cevdet Paşa’nın adından gelmektedir.
Dervişiye, Derviş Paşa’nın adından gelmektedir.
Islahiye kasabasının adı Fırka-i İslahiye’den gelmektedir.
Çanakkale’de Kemalyeri adı nereden gelmektedir? Gelibolu-Çanakkale Savaşlarında görev alan Kaymakam Mustafa Kemal Bey’in adı buraya verilmiştir. Bağımsızlık – Kurtuluş Savaşımızda ordumuzun ayakkabı, çizme gereksinmesini karşılayan Eğin’in adı Kemaliye yapılmıştır. Hopa’da Kemalpaşa adı da böyledir. Bursa’nın Kirmastı beldesinin adı Mustafakemalpaşa yapılmıştır. İzmir’de Nif yine Kemalpaşa olmuştur. Antalya Selendi kasabasının adı da değiştirilerek Gazipaşa yapılmıştır.
Kurtuluş Savaşımızın ikinci büyüğü İnönü’nün adı da birçok yere verilmiştir. Malatya Yeşilyurt gibi. 1950 sonrası değiştirilenler de olmuştur. Eskişehir Mahmudiye gibi.
Fevzi Çakmak: Harbiye Nazırı ve Ankara Hükümetinin Erkanı Harbiye Vekili. Atatürk’ten sonra ikinci müşir. Tunceli Ovacık’ın adı Maraşalçakmak idi, değiştirilmiştir. Ancak Fevzipaşa adı Gaziantep’te yaşamaktadır.
Kâzım Özalp: Balkanlarda, Doğu cephelerinde, İstiklal Harbi’nde yararlık göstermiş büyük kumandanın adı Van’da ve Sakarya’da yaşamaktadır.
Ali Çetinkaya: Ayvalık’ta Yunan işgaline karşı direnen kumandan. Cumhuriyette ünlü Nafia Vekili.
Saim Bey: Hacin’in kurtuluşunda etkili olan ve bir süre kaymakamlık yapan hukukçu şehid Saim Bey.
Şahin Bey: Ayıntapta Fransızlara karşı direnen halk kahramanı.
Tufan Bey: Mağara-Höketçe beldesine Hacin’i kurtaran Kuvayı Milliye kumandanının adı verilmiştir.
Halit Paşa (Manisa Saruhanlı): Ege’de Kuvayı Milliye örgütlenmesinde adı geçen sivil bir paşanın adından.
Hasan Uğurlu – Suat Uğurlu: Yeşilırmak üzerinde yapılan barajlara, DSİ Bölge Müdürü Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu’nun adları, trafik kazasında ölümlerinin ardından verilmiştir.
(Sürecek)
Emrullah Güney / Bizim Anadolu / 17 Mart 2019