Başında partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejiminin olduğu AKP iktidarı, Türkiye’de hukuku ayaklar altında paspas etmeyi sürdürüyor.

Erdoğan’ın ‘silkeleyin’ talimatından sonra, bir yıldan bu yana iktidara karşı çıkan muhalefet partisi CHP’yi hukuksuz davalarla susturmaya çalışan, bu amaçla başta Türk seçmeninin gözdesi olan ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere, birçok CHP’li belediye başkanını hapiste tutan AKP iktidarı, gerçekleri halka duyuran ve sadece bir avuç kalan bağımsız basın-yayın kuruluşunu da susturmak için her yolu deniyor.

Son olarak, her yayını didik didik edilen, türlü gerekçelerle ağır para ve yayın durdurma cezalarına çarptırılan Tele1 Televizyonu’nun Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ‘casusluk’ suçlamasıyla gözaltına alındı. Birkaç saat sonra ise dahaca Yanardağ’ın ifadesi alınmadan ve herhangi bir yargı kararı olmadan Tele1 Televizyonuna kayyım atandı.

Geçen Cuma (24 Ekim 2025) akşam saatlerinde başında, daha önce iktidar yanlısı Yeni Şafak gazetesinde yazan İbrahim Paşalı’nın olduğu Kayyım Kurulu’nun yapmış olduğu ilk işlem, ana haber izlencesini yarıda kesmek oldu; ve izlenceyi sunan Murat Taylan yayını zamanından önce bitirmek zorunda kaldı.
Tele1’in arşivine ulaşan Kayyım Kurulu paket yayına geçerken, bu tarihten iki gün sonra Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ tutuklanıp cezaevine gönderildi.
Ülkedeki saygın hukukçuların, işlemin tamamen hukuksuz olduğu konusunda görüş belirttiği davanın, bağımsız basın-yayını susturmak amacı güttüğü savunuldu.

Saygın gazeteciler, hukukçular ve Tele1 izleyicilerinin sert tepki gösterdiği ve kumpas olarak nitelediği dava ile, gerçekleri yazıp konuşarak halkın haber alma görevini yerine getirdiği ve Merdan Yanardağ’dan ‘casus’ çıkarılamayacağını haykırdılar.
Tele1’in ekran yüzleri ve emekçilerinin önemli bir bölümü, Kayyım Yönetimince istedikleri gibi haber işleme hakkını vermeyeceklerinin anlaşıldığını belirterek topluca istifa kararı aldılar.

Aralarında Evren Özalkuş, Burçin Atılgan, Murat Taylan, Zeynel Lüle, Mahir Baş, hukukçu Salim Şen, Mehmet Ali Güller, Namık Koçak, Musa Özuğurlu, Ersin Eroğlu, Zafer Arapkirli gibi adların da olduğu yapımcı, sunucu ve gazetecilerin yanı sıra, üst yönetim grubu ve kamera arkası emekçiler de Kayyım yönetemine ‘teslim olmayacağız’ diyerek istifa ettiler.

Tele1 televizyonu önünde Murat Taylan tarafından okunan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Teslim Olmuyoruz!
Tele1 televizyonu 2017 yılında, özgür medya anlayışı ve gerçeğe sadakat ilkesiyle, Merdan Yanardağ öncülüğünde yola çıktı.
Sansürün, baskının, karanlığın üzerine ışık tuttuk.
Televizyonumuzla, internet sitemizle, sosyal medyamızla, bu ülkenin hakikat arayan sesi olduk.

Sekiz yıl boyunca yüzlerce gazeteciyi, binlerce konuğu ağırladık. Halkın çıkarlarını savunduk. Emeğin, doğanın, ezilenin yanında durduk. 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL koşullarında yayın hayatına başlayıp tehditlere, ekonomik ablukalara, siyasi baskılara rağmen dimdik ayakta kaldık.
Ortaya koyduğu yayın anlayışı ile iktidarın hedefi haline gelen TELE1’e 24 Ekim’de kayyım atandı. Genel Yayın Yönetmenimiz Merdan Yanardağ, akıl almaz bir suçlamayla tutuklandı.
Hukuk bir kez daha ayaklar altına alınarak, özgür basına bir darbe daha vuruldu.
Kayyım yönetiminin ilk işi, haber bültenimizi susturmak oldu.

Bu ülkede demokrasinin son ekranlarından biri olan TELE1’de artık yalnızca belgeseller yayınlanıyor.
Gazeteciliği onur sayan, Türkiye’de halkın gerçeğe ulaşmasını savunan bir kanalın, ‘penguen medyası’na dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz.
Bugüne kadar yaptığımız yayıncılığın dışında onurumuzu zedeleyecek bir yayın anlayışını asla kabul etmemiz mümkün değildir.

Dolayısıyla Kayyım iradesinin Tele1’e verdiği yeni yayıncılık anlayışını tanımıyoruz. Bu karanlığı reddediyoruz.
Tele1’in ekran yüzleri, yöneticileri Tele1.com.tr yazarları ve kamera arkasında çalışan bazı arkadaşlarımızla birlikte, kayyım yönetimindeki TELE1’den ayrılıyoruz. Biz susmayacağız. Kalemimizi satmayacağız, kırmayacağız. Boyun eğmeyeceğiz. Gazeteciliği, halkın haber alma hakkını, özgürlüğü demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz.

‘Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız!’
Bu süreçte yanımızda duran, sesini yükselten, kalbi bizimle atan herkese teşekkür ediyoruz.
Bizim yolumuz belli: Teslim olmayacağız, gerçeğin yanında dimdik durmaya devam edeceğiz.
Bu kadro Türkiye’nin demokrasi mücadelesine bulduğu her imkânla katkı sunmaya devam edecektir. Ve inanıyoruz ki bu karanlığı dağıttığımızda TELE1 yayıncılık anlayışı yeniden doğacak, bağımsız, özgür ve onurlu bir kanal olarak, kaldığı yerden, gerçeğin izinden devam edecektir.
Tele1’in kurucusu ve genel yayın yönetmenimiz Merdan Yanardağ’ın yanında ve arkasındayız. Ona da buradan saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz. Bu, bir geri çekilme değil; bir direniş ilanıdır. Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız.
Saygılarımızla…”

Tele1’in Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ise yatmış olduğu ve yeni adı Marmara Ceza ve İnfaz Kurumu olan Silivri’den Tele1 emekçilerine şöyle seslendi:
“Sevgili Tele1 çalışanları,
Birlikte Türkiye basın tarihinin hiçbir zaman unutamayacağı büyük bir başarıya imza attık. Medyanın sermaye bileşeninin değiştiği, gazetecilerin ikinci plana atıldığı bir yayıncılık ortamında gazetecilerin kurduğu, yönettiği ve ürettiği Tele1’i büyük imkânsızlıklara karşın engelleri tek tek aşarak geniş kitlelerle buluşturduk. Halktan yana cumhuriyetçi, aydınlanmacı ve toplumcu bir yayıncılığın mümkün olabileceğini gösterdik. Hiçbir güç odağı ve sermaye grubuna bağlı olmadan yayıncılık ve gazetecilik yapabileceğini kanıtladık.
Bir medya kuruluşunun bağımsız olabileceğini gösterdik. Sonra Tele1, Türkiye’nin en etkili ve en çok izlenen televizyon kanallarından biri haline geldi. Biz bu başarıyı sizlerin büyük özverisi ve birikimi; halkın, izleyicilerimizin ve dostlarımızın desteği ile gerçekleştirdik.

Bu yanıyla deyim uygunsa ‘mucize’ yarattık.
Hepinize emekleriniz için, yol arkadaşlığınız için tek tek teşekkür ediyorum. Kalbimde özel bir yeriniz olduğunu bilmenizi istiyorum.
Emeklerinize, 9 yıllık birikimimiz 5. sınıf bir kumpasla el koyma yoluna gittiler. Bu girişim düşünce basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir saldırıdır. Dahası kapitalizmin kurallarına ve ahlakına bile aykırı bir tertiptir. Çünkü değeri milyonlarca dolarla ölçülen Tele 1’e yönelik bu yağmalama girişiminin hiçbir zaman kabul etmeyeceğimi bilmenizi isterim. Bu tertip de bozulacak ve bu zulme boyun eğmeyeceğim.

Bundan sonra nasıl hareket edileceğini bütün arkadaşlarım kendi özgür iradeleri ile tek tek veya topluca kararlaştırsın. Ayrılanlar gibi kalacak olanların da kalbimdeki yeri değişmeyecektir. ‘İhanet’ olmadığı sürece sorun yoktur, tek kabul edemeyeceğimiz bu olabilir.

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, yeniden Tele1 gibi, hatta Tele1’den daha büyük kurumlar yaratacağız ve yeniden birlikte olacağız. Hepinizi çok seviyorum, yolunuz açık olsun.”

Öte yandan tartışma izlencelerinin katılımcılarından ve Burçin Atılgan ile program yapan hukukçu Salim Şen de toplumsal paylaşım ortamlarından duygu ve tepkisini şöyle gösterdi:
“Bugün bağımsız medyanın en önemli adreslerinden birisi olan TELE1’e, anılarımızı kalbimize gömerek veda ettik.
Akıllara zarar bir suçlama ile Merdan Yanardağ’ı tutuklayarak, bu suçlama bahane edilip TELE1’e kayyım atanması ve TMSF’ye devri basın özgürlüğüne, ifade hürriyetine, anayasal düzene indirilmiş bir darbedir.
Gitgide koyulaşan bu karanlığı kabul etmiyoruz.
Mağlup olduğumuzda değil, vazgeçtiğimizde kaybederiz.
Gecenin en karanlık zamanı güneşin doğuşuna en yakın zamandır.
Bizler sadece TELE1’e veda ettik. Hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelemize bundan sonra da devam edecek ve susmayacağız.
Her bir yol kapandığında yeni bir yol bulacağız ya da yeni bir yol inşa edeceğiz.
Çünkü biz haklıyız, ahlaklıyız, sessiz çoğunlukların sesiyiz.

Bu ülkede anayasal, demokratik bir hukuk devleti oluşana, adil, eşit, barış dolu bir toplumsal yaşam kurulana kadar haksızlığa, hukuksuzluğa, vurguna, her tür kayırmacalığa karşı çıkmaya ve direnmeye devam edeceğiz.
Bütün fedakâr TELE1 emekçilerine, ilk günden beri her türlü desteği veren izleyicilerimize, program ortağım Burçin Atılgan’a, tüm dostlara selam olsun!”
Bizim Anadolu / 01 Kasım 2025









