Press "Enter" to skip to content

SOL-AK Koalisyon Negatif Korelasyona Gidiyor

SOL-AK Koalisyon Negatif Korelasyona* Gidiyor

Hep yazdım, yazmadan arta kalan zamanda da söyledim; “Türkiye değil Tayyip kötüye gidiyor” diye.

Bu uyarıyı Tayip’in en yoğun zamanlarında hiç çekinmeden söyledik. Bundan dolayı bazen abarttığım için çevremden uyarılar, karşıdan tehditler de aldım, aldık…

Ben ve benim gibi düşünenler bunlara kulak vermedik, yüksünmedik ve de korkmadık. Çünkü biz birçok kişi idik, yanı halktık ve asla birkaç kişinin peşinden koşan birçok kişi olmayı kabul etmiyor, halkın birkaç kişi gibi düşünebileceği, yazabileceği ve siyaset yapabileceği konusunda ısrarlı idik. France2 TV Kanalı, Marc Guillier De Chalvron, 1 Haziran 2015 günü benimle yaptığı röportajda şu soruyu yöneltti; “Tayyip megaloman mıdır? İkincisi, halk Tayyip’ten korkuyor mu?” Gizdeki ideolojik savaşında salt kendi doğrularıyla hareket eden ve dayatan bir otoriter kişiyi siz nasıl tanımlarsınız? Halkın büyük çoğunluğunu, yasa tanımaz faşist/baskıcı uygulamalarıyla korkutmuştu… (Bu söyleşinin geniş anlatımına yakında yer vereceğim.)

Bugün gelinen noktada, dahası 7 Haziran seçiminden sonra, zannediyorum Tayyip kendisi böylesi bir korku ve endişe psikozunda..

Kesinlikle, yasa çerçevesinde doğaya ve doğana yaptıklarının sorgulanması gerekir…

CHP’nin; ‘Gelin Oy Verin, Gitsinler’ sloganı doğrultusunda Tayyip ve çevresinin siyasi düzlemden gönderilmesi gerekmektedir. Derin ve de gizli amaçları olan Tayyip’in gidişi, ulusal ve evrensel bir sorundur.

Seçim sonrası gündeme gelen ‘Koalisyon senaryolarında’ asla yeri olmamalıdır.

Türkiye’nin bugünkü gerçeği bu duruşu zorunlu kılmaktadır.

Kemal Derviş öncülüğünde, olası bir AKP-CHP Koalisyonunda söz ediliyor. Bunun çalışmalarının çok önceden başlatıldığı ve bu projede Numan Kurtulmuş’un AKP’de, Mehmet Bekâroğlu’nun CHP’de Truva atı oldukları savlanmaktadır. Bunu anlayan Tayyip’in, Deniz Baykal yaklaşımında bulunduğu savı da kurgulanan senaryolar arasında yerini almıştır.

Kim ne derse desin. Var veya yok; Fuat Avni uyarılarındaki senaryoların da dikkate alınması gerekir.

Elbette ki Türkiye’nin hükümet kurması zorunluluktur.

Bu mantıkla, “Yaşanacak bir Türkiye” için, AKP’ye de, CHP’ye de, MHP’ye de ve HDP’e de gereksinim var, asla Tayyip yanlışlarına değil.

Bundandır ki, zorunlu koalisyon, negatif bir korelasyona gider. Yani iki değişken (CHP ve AKP) arasında biri artarken diğeri azalan ters orantılı bir koalisyon ilişki süreci başladı.

Lise mezunu (Karşı değilim, bu ülkede İlkokul bile bitirmemişler bakan oldu), İslam üzerine çalışmalar yapan ve kendisini ‘Allahlı komünist’ diye tanımlayan biri CHP’den İstanbul milletvekili oluyor, adı Eren Erdem; lise mezunu olan Gürsel Tekin’in yakını imiş. Diyor ki; ‘Tek kırmızı çizgimiz başkanlık rejimi olmalı’. Anlaşıldı, düşünce üretmek için ülkemde Liseyi bitirmek yetiyor. Kapatın Üniversiteleri…

İnsaf be; gündemin Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptıkları olmalı iken, CHP’nin yeni dehasının söylediklerine bakın. Haziran 2015 seçimlerinin kazanımları olan; Yolsuzlukların, adaletsizliğin, gençlerin katledilmesinin, gerici eğitimin, IŞID’ın, Roboski’nin, keyfi RTÜK uygulamalarıyla yandaş medyanın güçlendirilmesi ve karşı medyanın silinmesi, Rezza Zarab’ın, Kaçak Çamlıca Camisi ve Aksaray’ın, Seçim barajının, özelleştirmenin, imar yolsuzluklarının vb. sorunların üzerini kapatmaya çalışan Tayyip’in “Başkanlık sistemi“ ha!.. Bu zat, gezi eyleminde polise atılan Karanfil’in zehirli bir kimyasal olduğunu, bu nedenle polise, Padişahlarımızın kutsalı olan lale atılmalıydı diyen bir zat… Helal olsun, CHP değil de, Gürsel Tekin sana, Bu mantığa sahip kişiyi milletvekili yaptın ve bunlarla mı koalisyon oluşturtacaksın? Vay halimize!!!..

Bunun adı düşen kaç Aksaray’ın tekrar teslimidir.

Birilerin, “AKSOL” koalisyonunu baltalamamak için; ‘seçim öncesi’ AKP karşıtları olan ve AKP için en fazla önerge veren, Umut Oran ve Atilla Kart gibileri aday gösterilmedi ve bunun öncülüğünü Gürsel Tekin yaptı.” şeklindeki senaryoları doğru mu çıkıyor?

Biliniyor ki; yolsuzluk dosyasını yeniden açmak için, bir milletvekilinin önergesine bakar. Asla Koalisyon protokolüne yolsuzluk dosyalarının açılmaması maddesi yazılsa bile bu önergeyi engelleyemez, çünkü var olan Anayasa buna izin vermiyor.

“AKP 30-40 milyon doları gözden çıkardı. Haram işadamları bu işe hazır. Parada sıkıntı yok. Paralar Katar’da, Azerbaycan’da hazır.” diyorlar. Sen ise çıkıp; “Yolsuzluk konusu siyasi bir değerlendirme olamaz…” diyebiliyor ve düşmekte olan KaçAksaray’ı ve içindekini kurtaracağını düşünemiyorsun…

CHP bu ve benzer akıl kaymalarına çok dikkat etmeli…

Bunun için küçük bir anket aklıma geldi.

Bu ankette salt Deniz Baykal’a değil, Kemal Kılıçdaroğlu’na, Mehmet Bekaroğlu’na Numan Kurtulmuş’a, Kemal Derviş’e, Selahattin Demirtaş’a ve Devlet Bahçeli’ye aynı anket sorusunu yöneltiyorum:

“Uçurumun kenarına taşınmış olan aşağıdakilerden hangisini kurtarırdınız?”

A- Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti

B- Recep Tayyip Erdoğan

“İyi de koalisyon önerin nedir?” sorusu sorarsanız, yanıtım şudur: “İlle de benim olsun dedikleri bakanlıklara, partilerin uzlaşacağı; bağımsız duruş ve özgür irade koyabilecek, partilere değil; hukuka, evrensel insan haklarına ve demokrasiye bağımlı kişilerin atanması, yani vekillerin değil, asillerin. İkincisi; yine aynı kimliklerin ağırlıkta olduğu 2 yıl sonrası için erken seçim hükümetinin kurulması. Üçüncüsü; Yine aynı kimliklerin yer aldığı dörtlü koalisyonun kurulması…”

Aksi taktirde ülkenin koalisyona değil, negatif korelasyonla kaosa sürüklenmesi..

*: Olumsuz ilişki

Tüm yazıları»

Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 16 Haziran 2015

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...