Press "Enter" to skip to content

Sırça Köşk Hikâyesi

Sırça Köşk Hikâyesi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kestik,

 

Duygu bağlarını görünmez makaslarla

 

Sevgilerin, ilahi aşkların varsayımlarıyla

 

Soranlara “bitti” dedik sessizce,

 

İki dirhem bir çekirdek ne kapanmaz yara

 

İçimiz ağlaya, kanaya…

 

 

 

Gömdük,

Kendi ellerimizle şeffaf topraklara

 

Eş-dost ihanetlerini alt üst tıka basa

 

En derin kuytularımızda ibretle sızlaya

 

Mefta şimdi el bebek uğruna suladığımız

 

Körpe papatyalarda…

 

 

 

Sakladık,

 

“Unuttuk” dediğimiz,

 

En mahrem dokunuşların dudak kenarını

 

Hayali çerçevelerimizde

 

Yalnızlığa sürüklendikçe bulutlu gözlerden

 

Çıkarıp çıkarıp duvarlara buse niyetine astık…

 

 

 

Vurulduk,

 

Zırhımız üzerimizde uçarken bir kuş

 

Kurşuni bakışlarla gökyüzünün boşluğunda

 

En olmaz sandığımız buruk anlarda

 

Ölüp ölüp dirildik yarı ayık yarı sarhoş

 

Bir tatlı nameli söz kulağa, çalınmaya…

 

 

 

Yaktık,

 

Bizim gibi düşünmeyenleri

 

Dilimizin harlı ateşlerinde

 

Yürüdük kor alev incindiğine aldırmadan

 

Savrulmuş düşlerin küllerinde

 

Ver yansın tepine tepine…

 

 

 

 

Ağırladık,

 

İçin için sevdiklerimizi

 

Gönlümüzün pamuk deryasında

 

Derledik uğruna özlemle, sözleri

Gülleri, şebboyları, zambakları

 

Buram buram hasretler boyunca…

 

 

 

Taşındık,

 

Küfelerde iyi, kötü hepsi bir arada

 

Omuzlarda sallana yuvarlana

 

Fanus ayrıcalığıyla, sarmalı taç yaprağında

 

İlk kırılan biz olduk eski mi eski hikâyenin

 

Sırça köşk yokuşundax…

 

 

 

İçTen

 

ictenicten@hotmail.com

 

Tüm Yazıları»

 

 

İçten Külünk / Bizim Anadolu / 08 Ekim 2019

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...