Press "Enter" to skip to content

Referandum Analizim

Referandum Analizim

Referandum analizim ve referandum oranlarına sınır getirme önerim…

 

 

 

 

 

 

 

 

Oyların kullanılmasını bırak, Doğuda oy verme bitmiş sonuçlar alınmaya başlanmış, aniden devreye YSK giriyor? Nedeni kaybetme korkusu. Hayır!’ların öne geçtiğini görünce aniden YSK yerinden fırlıyor ve “Evet”’i öne geçiriyor; mühürsüz zarf ve pusulalarda kullanılan oyları geçerli sayarak. Nasıl mı saydı? İstediği gibi saydı. Şöyle ki; Talep 16.10 sularında YSK’deki AKP temsilcisinden geliyor ve Kurul talebi yarım saat içinde kabul ediyor. Biliyoruz ki; YSK, 4’ü siyasi parti temsilcileri olmak üzere 15 üyeden oluşuyor ve aldığı kararlarda siyasi parti temsilcilerinin oy hakkı yok.

CHP’li üye mühürsüz zarf ve pusulalarda kullanılan oyların geçerli sayılmasına, 298* sayılı yasayı ve YSK’nin daha önce bu konuya ilişkin verdiği kararları hatırlatarak itiraz etmesine karşın kurul oy kullanma hakkına sahip 11 üyenin oybirliğiyle AKP’nin talebini kabul ediyor.

Antrparantez; “Aynı YSK’nin, 16 Nisan günü sabah 05.00’te sandık başkanlarına sms göndererek, “Mühürsüz zarf ve pusulalarda kullanılan oylar geçersizdir” uyarısını yapmasının ardından, her nedense sandıklar açılmaya başladıktan sonra o uyarısını yok sayması” her şeyi anlatmıyor mu?!
Mühürsüz zarf ve pusulalarda kullanılan oylar büyük olasılıkla “evet” olmadığını kim söyleyebilir?!.

Gün gibi ortada. Yüksek Seçim Kurulu, resmen Yanlı Seçim Kurulu’na dönüşmüştür, ani bir atraksiyonla. Çünkü bırakın; 298 sayılı yasanın Madde 2’sindeki; “Seçimler, serbest, eşit, tek dereceli genel oy esaslarına göre yapılır-Seçmen oyunu kendisi kullanır-Oy gizli verilir-Oyların sayımı, dökümü ve tutanaklara bağlanması açık olarak yapılır.” kuralını işletmeyi, 298 sayılı yasanın 101. maddesinin; mühürlü oy pusulalarını zorunlu kılıyor kuralını da işletmiyor. Ki bu kuralları; 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde işletmişlerdi: Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığını BDP’li aday kazanmasına karşın, AKP itiraz etmiş ve bir sandıktan mühürsüz oy çıktığı için iptal kararı verilmişti, YSK’nin 11 üyesinin oybirliğiyle ve YSK Başkanı yine Sadi Güven idi. YSK’nin bu oy kullanma yetkisi olan; Yargıtay’dan 6, Danıştay’dan 5 olmak üzere toplam 11 üyesini kim seçiyor? AKP seçiyor. O zaman, “Yüksek Seçim Kurulu”nun, “Yanlı Seçim Kurulu” olduğunu söylemek yanlış değil.

Bu gelişmelerden sonra hiç çekinmeden; “İnsan Haklarından ve Özgür İradeden söz ediliyor. Kendileri için İnsan Hakları Sözleşmesi’nin önemli olduğunu, Anayasanın 67. maddesinde düzenlenen vatandaşın seçme hakkına saygılı olduklarını ve bu nedenlerden dolayı vatandaşların oy hakkını teminat altına aldıklarını.” söylüyorlar. İyi de bu duyarlıklarını; 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde, Bitlis Güroymak’ta belediye başkanlığı seçiminde göstermediler?

 

Referandum için önerim:

Burada kafama takılan bir olgu da; birleşik oy pusulalarının kullanılması. Neden acaba. Evet ve Hayır pusulaları ayrı-ayrı hazırlanmadı? Bir minik bahane ile Hayır’ları iptal etmek için mi? Örneğin, ters katlanmış ve ıslak mühür birbirine geçmiş kaç oy iptal edildi? Doğrusu; iptal edilenlerin kaçı Hayır, kaçı Evet idi? Dahası; Mühürsüz zarf ve pusulalarda kullanılan oylar “evet”’e dönüştürmenin kurgusunu mu kolaylaştırmak idi amaç, birleşik oy pusulaları ile. Ya, kaybedildiği anlaşıldığı noktada çuvallar dolusu mühürsüz birleşik pusula devreye girdiyse!!??..

Tamam, bu fiziki kontrol olası değil ama gerektiğinde kum tanesi olsa da geçerli oyların fiziki durumlarını kontrol ederim ben. Ha bu ara, MHP’nin evet oy sayısı da gün ışığına çıkar.

Düşünün; Abdullah Selvi ve de yandaş gazeteden Mehmet Tez YSK’yi şaibenin odağı gösterebildi. Örneğin Mehmet Tez’in söyledikleri yenilir-yutulur olmamasına karşın, kanıt olarak Yargı’ya verilir-sunulur ifadeler: “YSK sağ olsun, 2014’ten bu yana seçimler üzerinde giderek artan usulsüzlükleri, hileyi, oy hırsızlığını halka benimsetmek, normalleştirmek ve kuralsızlığı kurumsallaştırmak için elinden gelei yaptı… Anadolu Ajansı ve YSK ikilisi bu şekilde devam ettiği sürece Türkiye’de hiç kimse seçimlerin tarafsız ve adil olduğuna bir daha inanmaz..”

Hayıır! arkadaşlar bu böyle gitmez. AKP inişte. Neden mi? Ne olursa olsun, AKP’li olduğunun imajını artırmak adına, partili cumhurbaşkanı olacak olan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’ye taşınsa bile, Saraylı duruşu onu AKP’li siyasi duruşundan soyutlayacaktır ve de gönüllerden düşecektir. Yani, Rcep karizmasıyla ile ülkenin tamamından oy alması güç artık. Dikkat edin; Bursa ve Samsun dışında büyükşehirleri, özellikle Akara ve İstanbul’u, hatta yanına 2 devleti de almasına karşın Adana, Antalya ve Mersin’i kaybetti. İlle de; 1994’ten beri kaybetmeyen Melih Gökçek Ankara’da kaybetti.

İnsanlar yavaş-yavaş yalanlı ve talanlı politikalardan bıktı artık. Sağ oylar, bundan sonra, yeni liderlerle AKP ve MHP’den uzaklaşacaktır. Sağın; Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu gibi bir şansı vardı, fakat onlar Erdoğan’a ram olup potansiyel siyasi güçlerini yerle bir ettiklerinden halk için şans olma özelliklerini tamamen kaybettiler. Meral Akşener, Abdüllatif Şener ve hatta bilinmez bir şekilde kendini gizleyen Erkan Mumcu meydanlara inebilirler.

Sola ve CHP’ye gelince. Doğru, gelmeyeyim. Bu kaos sürecinde onlara gelişim güme gidebilir. Özel ve güzel bir zaman onların düzlemine konuk olacağım.

Yemin ediyorum; bu referandumda ne Evetçiler ne de Hayırcılar memnun. Memnun olanlar, sevinenler; KDV, harç, yabancıya vatandaşlık alanında yapılan yeni düzenlemelerin önemli katkı yaptığı inşaat sektörünü değil, gayrimenkul sektörü diye tanımlanan yapsatçılar sevinçli. Yani İstanbul siluetini bozan sermaye tapınakları yapımcılarını sevindirdi. Bunlar; seçim atmosferinin bitmesinin ardından yeni alacakları haklarla büyük kentlerimize özellikle İstanbul, Ankara kıyılarımıza saldırmaya başlayacaklar.

Diyorum ki; “% 51 evet veya hayır benim için geçersiz. Bu oran halkın onayını almaz. Halkın onayı için % 60’ı geçmek gerekir. Onun için referandumlarda kazanmak değil halkın onayını almak esas alınmalıdır. Referandum halkın uzlaşısıdır, halkı karşı-karşıya getiren, karşıtlıklar yaratan olgu değildir. Referandum iddialı bir konudur. Bunun için oranları da iddialı olmalıdır. Yok öyle bir şey; “Ben % 51 ile halkın onayını aldım demek” yanlış ve toplumu yalnız bırakır. O zaman da karşı taraf ben de % 49 aldım der. Onun için, referandumda % 60’ın altında oy alınması referandumun iptali olarak görecek yasal düzenleme getirmeli. Cumhurbaşkanı halkın cumhurbaşkanıdır ve tarafsızdır. Kesin, bir partinin Genel Başkanının cumhurbaşkanlığı tarafsızlığı bozar ve uzlaşıyı ortadan kaldırır. 16 Nisan sabahı YSK; “mühürsüz oylar geçersiz” diyecek, akşam 16.30’da aksini söyleyecek ve çuvallarla mühürsüz oylar sayılıp referandum sonuçları belirlenecek. Bu süreç nasıl tanımlanır? En iyi ve güçlü Evet yanlısı gazeteci bile YSK Referanduma gölge düşürdü diyorsa, bilmem bizlerin bir şey anlatmasına gerek var mı? Bu durum cumhurbaşkanı ve başbakanı bile rahatsız ettiğini düşünüyorum. Allah aşkına biraz düşünülsün kardeşim, düşünülsün!!! Bu ülke karpuz gibi ikiye ayrılmıştır. Bunu hayır % 51 çıksa da söyleyecektim…”

AGİT temsilcileri, referandumda YSK’nin aldığı mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına ilişkin kararın, hileye karşı alınan tedbirleri boşa çıkardığı ve kanuna aykırı olduğu yorumunda bulundu. Referandumun eşit olmayan şartlarda yapıldığını belirten AGİT temsilcileri, idari kaynakların ‘evet’ kampanyası için uygunsuz olarak kullanıldığını belirtti. AGİT raporunda ayrıca referandumun uluslararası standartlara uzak kaldığı tespitinde bulunuldu… Recep Tayyip Erdoğan sert tepki gösterdi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı Külliyesi’nde halka yaptığı buluşmada; “Türkiye’nin demokraside, ekonomide dış politikada güvenlikte atması gereken çok önemli adımlar var. İşte AGİT diye bir örgüt var Avrupa’da, bunlar kendilerine göre bir rapor hazırlıyorlar. Türkiye’deki seçimler şöyle olmuş, böyle olmuş. Önce haddinizi bilin, haddinizi. Sizin hazırlayacağınız o siyasi içerikli raporları biz ne görürüz, ne duyarız, ne biliriz. Biz yolumuza devam ederiz. Bu ülke batının hiç bir yerinde görülmeyen en demokratik seçimlerini gerçekleştirmiştir. Geçti Bor’un pazarı sur eşeğini Niğde’ye…”

Demek, referandum bir pazardı ve Rcep azardı, Niğde pazarı olmasa…

«AGİT’e “A git be, sur eşeğini Niğde’ye!!” diyebilen adam, neyin daniskası?!»…

«Cumhurbaşkanı; AKP’ye geçiyormuş. Demiştik; halkın değil AKP’lilerin C.B’si olduğunu. Halkın C.B’si için birlik zamanı…»

«”Umut; yoksulluğun beslediği zenginliktir” özlü sözünü siyasete endeksleyip bir seçim daha mı suskun kalacağız?»

«”Referandum toplumsal onay almamıştır; Evet veya Hayır, % 51-% 49 toplumun 2 eşit grubunu çatışmaya iter.»

«Sonuç; % 48.59 – % 51.41. Bu benim için ne zafer ne hezimettir. Erdoğan inişte, devlet bitişte ve ulusu 2 kutba bölmek demektir.»

 

 

*: Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun (1). Kanun Numarası: 298

Seçim esasları: Madde 2 – Seçimler, serbest, eşit, tek dereceli genel oy esaslarına göre yapılır-Seçmen oyunu kendisi kullanır-Oy gizli verilir-Oyların sayımı, dökümü ve tutanaklara bağlanması açık olarak yapılır.

298 sayılı yasanın 101. maddesi: Mühürlü oy pusulaları zorunlu kuraldır.

 

 

Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 19 Nisan 2017

 

Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…

 

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...