Patriot’tan İncirlik’e… ABD Operasyonlarının Üssü Olmak…
Müyesser Yıldız ABD’nin Patriot’larını yazdı…
Deneyimli gazeteci Müyesser Yıldız, sanal toplumsal paylaşım ortamında irdelediği patriot’lar ve İncirlik Askeri Üssü ve ABD-Türkiye ilişkilerini şöyle dile getirdi:
3 yıl önce “büyük pazarlıklar”, ala-yı vâlâyla Suriye sınırımıza yerleştirilen patriotlar geri çekiliyor. Almanya, hem PKK terörü yüzünden bu üslerde görevli askerlerin can güvenliğinden endişeli, hem de Türkiye’nin PKK’ya yönelik operasyonlarından rahatsız. Patriotları getirmek için tepemizde boza pişiren ABD’nin sıkıntısı veya planı ne, henüz bilmiyoruz. Galiba pek kimsenin de umurunda değil. Oysa adım adım, alıştıra alıştıra ABD’nin Orta Doğu’ya yönelik operasyon üssü haline getirildik. Yetmedi, ABD’ye “muhtaç” kılındık.
Komplo teorisi yazmıyor, AKP’nin fikir babalarından, CIA’cı, Körfez Savaşı döneminin Türkiye Büyükelçisi Morton Abromowitz’in 2000 yılında söylediklerini hatırlatıyorum. Demişti ki;
“ABD Körfez Savaşı esnasında Türkiye’den üç istekte bulundu. En önemli istek üstleri kullanma izni verilmesi idi. O zaman bu konu Türkiye’de belki de en çok tartışılan mesele idi. Türkiye’de pek çok kişi hangi şart altında olursa olsun Irak’a karşı savaşa girilmesine karşıydı.”
“Türkiye müttefik hava operasyonundan pek hoşlanmadı, çünkü Irak’tan bağımsız yönetilen bir Kürt bölgesinin hemen yanı başında ortaya çıktığını görmek istemiyordu. ABD, tartışmalı hava operasyonunun yılda iki defa TBMM’de süresi uzatılmak üzere görüşüldüğü zamanlarda çetin bir diplomatik çaba harcamak zorunda kaldı.”
“Körfez savaşı ve Saddam’a karşı devam eden askeri harekât, Washington’a, 2. Dünya Savaşından bu yana var olan Türkiye hakkındaki resmi yaklaşımın ana hatlarıyla tekrar kabulüne yol açtı; Türk üslerinin Orta Doğu’ya yönelik operasyonlarda kullanılmasını da içeren Türkiye’nin siyasal ve stratejik önemi.”
Abromowitz’in şöyle bir öngörüsü de olmuştu:
“Gelecek 10 yılda Türkiye’nin güney ve doğudaki üç komşusunun da –İran, Irak ve Suriye- muhtemelen köklü biçimde değişmesi beklenebilir. Askeri işbirliği her iki ülkedeki yöneticilerin düşünüş tarzını etkileyen başlıca unsur olmayı sürdürecek ve Türkiye dostça davranmayan komşularının eline kitle imha silahları geçmesi ihtimaline karşı koymak için ABD’ye ihtiyaç hissedecektir.”
-Kürecik ve Patriotlar Ne İşe Yaradı-
Ne oldu?
2012 başında tereyağından kıl çeker gibi Kürecik’e füze kalkanı sistemi kuruldu… Aynı yılın sonunda patriotlar geldi… Şimdi de tepe tepe kullanılacak İncirlik…
Kürecik’i hatırlayalım:
İktidar, bunun İran ve Suriye’ye karşı kullanılmayacağına dair güvence verdi… İran ve Suriye’ye karşı kurulduğu ortaya çıktı.
İktidar, sistemin ABD değil, NATO’ya ait olduğunu söyledi… Anlaşma NATO’yla değil, ABD Büyükelçisiyle imzalandı.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, “Füzelerin kumandası, düğmesi bizim elimizde olursa kabul ederiz, aksi halde bunu kabul etmemizi kimse bizden beklemesin” resti çekti… ABD, “Füzelerin kumandası NATO’da olacak” cevabını verince, Erdoğan, “Füzelerin kumandasının NATO’nun elinde olmasını biz istedik” dedi.
Kürecik’ten alınan bilgilerin kesinkes İsrail ile paylaşılmayacağı duyuruldu… ABD, kendisine ulaşan bilgileri diğer müttefikleri ile paylaşma hakkı olduğunu bildirdi.
CHP milletvekilleri üsse girmek istediğinde, Dışişleri, Milli Savunma ve Genelkurmay’ın “yetkisiz”, Pentagon’un “yetkili mercii” olduğu görüldü.
Kürecik işinde nasıl “ikna” olduğumuzu 1 yıl sonra ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, “Erdoğan’ın zor kararı Kürecik’ti” diyerek, şöyle izah etti:
“Türkiye ve ABD’nin izledikleri dış politikalar bazı konularda aynı çizgide. Örneğin Malatya’ya kurulan radar sistemi son derece önemli bir karardı. ABD güçlerinin ve müttefiklerinin korunması için hayati öneme sahipti. Erdoğan için çok zor bir karar oldu. İkna edilmesi için Başkan Obama’nın bizzat devreye girmesi gerekti. Aslında iki müttefik arasında bu seviyeye yükselmemesi gereken bir konuydu. İlişkilerin gidişatını olumlu etkiledi.”
Patriotlara da bakalım:
2012’nin Kasım’ıydı ve dönemin Başbakanı Erdoğan Bali’deydi. Türkiye’nin NATO’dan Suriye sınırına yerleştirilmek üzere patriot füzesi talep ettiği iddialarına tepkisi şu oldu:
“Benim böyle bir şeyden haberim yok. Böyle bir alımı yapacaksak bunun için Savunma Sanayi İcra Konseyi var. Bu konseyin başkanı benim. Orada iki üyemiz var, biri Savunma Bakanı’dır, Genelkurmay Başkanı’mdır. Bizim üçlü olarak bundan haberimizin olması lazım. Böyle bir şeyden haberimiz yok. Ama maalesef herhalde ‘Sağır duymaz uydurur’ cinsinden Reuters böyle bir haber yapıyor. Ama biz şunu biliyoruz. NATO Genel Sekreteri’nin ‘Türkiye’nin böyle bir talebi olursa biz bu talebe olumlu bakarız’ şeklinde bir yaklaşımı var. Ama bizim şu ana kadar böyle bir talebimiz olmamıştır. Şunu da açık söyleyeyim. Biz şu anda para ödemek suretiyle patriot alma durumunda, düşüncesinde değiliz.”
Erdoğan böyle söylüyor, ama dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “bazı girişimler olduğunu” doğruluyordu.
Sonuç; 15-20 gün geçmeden Erdoğan, “Talepse talep. Gerekli adımlar atılacak. Tehdit altındaki bölge Türkiye’nin olduğu kadar NATO’nun da topraklarıdır” diyor ve patriotların hangi şehirlerimize yerleştirileceğini bizzat açıklıyordu. Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e göre de, “Patriotların tetiği Türkiye’de olacak”tı!..
Tetiğin kimde olduğunu gördük. Geldiler. İşleri bitti, götürüyorlar… Tamam belki İran’ı dize getirmede, belki İncirlik’e giden yolda Türkiye’yi alıştırmaya epey yaradı da 2-2.5 yılda bu üslerde neler oldu, gelen yabancı askerler o kritik illerimizde neler yaptı, biliyor muyuz?
-Almanya ve ABD Devletimizi İncirlik’ten mi Dinledi?-
Gelelim İncirlik meselesine:
25 Kasım 2011’de CNN Türk, Genelkurmay Başkanı Özel’le bir röportaj yaptı; “Adana’daki İncirlik Üssü’nün istihbarat üssü olması konusunda bir çalışma var mı?” diye sordu.
Özel, “Böyle bir konu mevzubahis değildir. İncirlik Üssü’nün statüsü anlaşmalarla belirlenmiştir” karşılığını verdi.
8-9 ay sonra New York Times, CIA ajanlarının Türkiye’nin güneyinde faaliyet gösterdiğini, Reutes da Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Katar’la işbirliği yaparak, Suriye’deki isyancılara askeri destek ve iletişim yardımı sağlamak amacıyla Adana’da gizli bir üs kurduğunu iddia etti. Alman basınında da şöyle bir haber yayınlandı:
“Alman istihbarat teşkilâtı BND ajanlarının İncirlik Üssü’nden telefon dinlemeleri yaptığı bildirilirken, bir ABD’li istihbaratçı, hiçbir istihbarat kurumunun Suriye içindeki kanyaklarının BND’ininkiler kadar iyi olmadığını belirtti.”
Yine o günlerde İncirlik Üssü ve 4. Ana Jet Üssü’nde nükleer bombalar bulunduğu öne sürüldü. Bu iddiayı da Milliyet’ten Fikret Bila 5 Ocak 2012’de Genelkurmay Başkanı Özel’e sordu. Özel, “Gizlilik dereceli bir konu olduğu için soruya cevap vermeyeceğini” bildirdi.
-Erdoğan’ın “En Zor Kararı” İncirlik mi?-
Yıl 2015; İncirlik, IŞİD’le mücadele için ABD’ye ardına kadar açıldı. İngiltere, Fransa, Avusturalya ve Körfez ülkeleri gibi koalisyon güçleri de “davetimizi” bekliyor. ABD Başkanlık Temsilci Yardımcısı’nın ifadesiyle 9 aydır süren bu pazarlık da Obama’nın Erdoğan’a bir telefonuyla halloldu. Bakalım hangi eski Büyükelçi veya CIA’cıdan, “Erdoğan’ın en zor kararı İncirlik’ti” haberini duyacağız.
PKK’ya karşı kullanılacağı gerekçesiyle, F-16’ların uçuş sistemi ve silahlarını kontrol eden bilgisayar programlarını devretmeyen, İHA’lar ve Predatörler için ipe un seren, istihbarat paylaşımına şaibe karıştıranlar takım taklavatlarıyla Türkiye’ye geliyor.
IŞİD’e Karşı Küresel Koalisyon’da ABD Başkanlık Temsilcisi Yardımcısı Brett McGurk’un, Hürriyet’ten Verda Özer’e verdiği röportajda söylediklerine bakalım:
Erbil’deki askeri koordinasyon merkezinde PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin “henüz resmi temsilcisi” olmadığını belirtiyor. Yani gayrı resmi var.
“Hava gücümüzü nasıl kullandığımız konusunda çok dikkatliyiz. Ve şimdi Türkiye’yi bu operasyona ekliyoruz. Bu demektir ki, Türk F-16’ları da Türk üslerinden havalanacak. Türkiye’yi mümkün mertebe en yakın zamanda bu operasyonlara ekleyeceğiz” diyor. Ne büyük lütuf!..
McGurk’un, 1 Mart tezkeresi sonrasında (Siz bunu çuval geçirme olarak alın) Pentagon ve Genelkurmay arasında soğuyan ilişkilerin İncirlik mutabakatı ile ne kadar sıcaklaştığına dair değerlendirmelerini geçip, şu sözlerinin de altını çizelim:
“ABD olarak Türkiye, uluslararası koalisyon, sahadaki Suriyeli ortaklarımız ve sahadaki Iraklı ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz.”
Suriye ve Irak’ta “sahadaki ortaklar” arasında kimler var? PYD ve Peşmergeler!.. TSK bunlarla birlikte çalışıyor, öyle mi?
Diplomatik yetkililer, McGurk’un açıklamaları üzerine, “PYD ile olası bir ittifakı ve istihbarat paylaşımını” kesin bir dille reddederken, “Ankara, IŞİD’e yönelik hava operasyonlarına katılmaya başladığında kendi istihbarat ağından elde ettiği bilgiler doğrultusunda hedefleri vuracak. Biz onlara (ABD) vuracağımız hedefleri söyleyeceğiz elbette. Onlar da PYD’ye iletebilirler, ‘Türkler buraları vuracaklar bilginiz olsun’ diye. İletirler, iletmezler bu ABD’nin kendi meselesidir” demiş.
Yetkililerimiz, Kürecik’ten beri nelere direnmediler ki (!)?..
Türkiye-ABD müttefik… Erdoğan’ın “IŞİD gibi terör örgütü” dediği PYD ABD’nin müttefiği… PKK, “çatışmaları durdurmada arabulucu” olması için ABD’yle dolaylı temasta ve birtakım “garantiler” istiyor…
Gidişat belli de Ankara veya Erdoğan ne aldı ki, İncirlik’in ve bu gidişatın önünü açtı?
Bir şey almadıysak, bu “mecburiyet, muhtaçlık veya teslimiyetin” sebebi nedir?
Erdoğan doğru söylüyor; Türkiye’nin sistemi fiilen değişti. Ama “10 Ağustos 2014’te milletin doğrudan Cumhurbaşkanı’nı seçmesiyle” değil, İncirlik mutabakatıyla!..
Bir de yandaş kalemler, “Milli mücadele veriyoruz. 100 yılın kuşatmasını yarıyoruz” demiyor mu?
“Milli mücadele”nin AKP’cesi bu olsa gerek!.
Müyesser YILDIZ / Bizim Anadolu / 17 Ağustos 2015
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…