Yazmasam olmaz… Yazmayayım dedim, geçmişte çok emek verenler sahip çıkarlar dedim, ama olmadı…
Biliyorum, birçok kişi için kötü adam olacağım.
Ama gazetecinin yazgısı budur. Gerçekleri, eksikleri yansıtırsınız, birilerinin pek hoşuna gitmez. Çıkar sorunu mudur, ‘bir baş olma’ sorunu mudur, bilinmez…
Ama yazmalıyım, taşlar da atılsa, dişler de gıcırdatılsa, daha iyisini bulmak için eksiklerimizi, yanlışlarımızı görüp onları düzeltmeye çaba göstermeliyiz.
Kimileri görmezden geliyor, kimileri gerçekleri bilmeden bitakım kesimleri suçluyor…
Ama gazeteci yazmalı, doğrular adına yazmalı…
***
Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği Montreal’de 1993 yılının son aylarında kurulduğunda çok büyük umutlar beslenmişti. Bizim Anadolu’nun kuruluşundan sadece birkaç ay önceydi.
Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği çok güzel şeyler yaptı. Toplumun çocuklarına sahip çıktı, toplumun sesini sadece Montreal, Kebek değil, tüm Kanada’ya duyurdu.
Halkoyunları Topluluğu festivalden festivale koştu. Halkoyunları Öğretmeni Süleyman Özatılan çocuklara bir abi duyarlılığıyla yaklaştı, çocukları yetiştirdi. Çocuklar profesyonel oldular.
Anneler gecelerini gündüzlerine kattı, el emeği, göz nuru işler gördüler.
Toplumsal eylemlerde bulundular; Türkiye’deki depremde yaraları sarmak için tek yürek olup canla başla çalıştılar. Kanada’dan Türkiye’ye yardım eli uzattılar.
Kanada’nın diğer yörelerindeki Türk toplumları bu güzel etkinliklere gıpta ile baktılar, örnek aldılar…
Akif’ler, Lale’ler, Oryal’lar, İlgin’ler, Turan’lar, Yusuf’lar, çifte Metin’ler, Moris’ler, Bekir’ler, Aydın – Tülin Yurtçu’lar… Daha adlarını sayamadığım nice kadınlı erkekli değerli insanlar geçtiler. Her biri kendinden verdi, toplum için çalıştı.
Ama kimbilir, belki de bir bayrak yarışı olan bu devinimde artık bayrağı yeni kuşaklara verme zamanı da gelmişti.
Belki de bazı kişiler bu bayrağı başkalarına vermek istememektedirler.
Türkiye’den yansıyan bir yaklaşım olabilir belki?
Koltuk çok tatlıdır; oturdun mu kalkmak istemezsin. Dediğim dedik, çaldığım düdük örneği, önerileri, uyarıları, istekleri, dilekleri gözardı eder, ‘tek adam’lığını ilan edebilirsin…
Koltuk öylesine tatlıdır ki, kalkmak çok zordur…
***
Evet sevgili dostlar, Montreal Türk toplumunun sevgili, değerli üyeleri!
Üzülerek söyleyeyim ki, Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği diye bir dernek artık bulunmuyor.
Hem de 2019 yılından beri yok.
Daha doğrusu, adı var kendi yok.
Arada bir, bir etkinlik onun adıyla düzenleniyordu ama, dernek yok a dostlar!
***
Öncesinde uzun süredir Genel Kurul yapılmayan Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği’nde 2018 yılı boyunca Yönetim Kurulu üyeleri Başkan’a Genel Kurul’u toplantıya çağırmak için çağrıda bulundu.
Ancak başkan kös dinledi. Bu istekleri dile getirenler Yönetim Kurulu’nun WhatsApp grubundan bile atıldı. Etkinliklerin hesabı verilmedi; ne Cumhuriyet Balosu’nun, ne de tiyatro etkinliklerinin gelirleri, giderleri masaya yatırıldı. Denetim Kurulu görevini yapmadı. Denetim Kurulu’nun olup olmadığı bile bilinmedi…
Bu istekler yapılmayınca, yanıt vermeye bile tenezzül edilmeyince, 5 kişilik Yönetim Kurulu’ndan üç kişi toplu olarak istifa etti. Ardından ivedi olarak Genel Kurul olağanüstü toplantıya çağrılması gerekirken, bu yapılmadı. Böylece Başkanlık ve Saymanlık (eskisi muhasip) da boşluğa düştü.
Dolayısıyla Yönetim Kurulu istifa edince ‘dernek hesapları, gelirleri kimin eline geçti’ soruları sorulmaya başlandı.
Şu anda hukuksal olarak bir boşluk yaşanıyor.
Bunun düzeltilmesi gerek a dostlar! Kimse sorumluluktan kaçamaz. Halkoyunları kostümleri bir yerlerde çürümeye terk edilmiş durumda. Bazı etkinliklerde başka derneklerce istendiğinde verilmiyor. O kostümler gece gündüz çalışan annelerin göz nurudur. Bunların yitmesine, yok olmasına nasıl izin verilir!?
(Yazının devamı reklamdan sonra aşağıda)
***
İki üç yıllık küresel salgın dolayısıyla bilindiği gibi yaşam durdu ya da yavaşa alındı, herkes köşesine, kovuğuna çekildi.
Ancak bu arada sosyal etkinlik ve eylemlerde bulunan toplumun yüz akı olan başka bir dernek, Montreal Türk Kadınlar Derneği salgına karşın durmadı, hizmetlerini sürdürdü.
Başkanı Rabiye Sağ Şeşen’e Kebek Ulusal Meclisi sosyal çalışmaları dolayısıyla onur ödülü verdi.
Montreal Türk Kadınlar Derneği bir tabela derneği değil. Kadınlar canla başla çalışıyor, ihtiyaç sahibi yaşlı kişilere, yalnız yaşayanlara yardımlarda bulunuyorlar. Devlet dairelerinde toplum üyelerine yardım etmek için durmaksızın çalışıyorlar.
Birileri burun kıvırıp ‘Siz kimsiniz ya, siz yapamazsınız ya’ diyerek küçümseyip değersizleştirmeye çalıştıkça, kadınlar daha da birlik olup daha güzel eylem ve etkinliklere imza atıyorlar.
Hep derim, bu dünyayı kadınlar güzelleştirecek.
Bitakım erkeklerin her şeyi kendilerinin bildiğini sanan maço tavırlarını kadınlar alt edeceklerdir.
***
Cumhuriyet Balosu konusuna gelince…
‘Geleneksel’ olarak yıllardan beri Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği’nin düzenleyegeldiği Montreal’deki Cumhuriyet Balosu’nu daha önce de Montreal Türk Kadınlar Derneği düzenlemişti, çünkü ‘geleneksel’ olarak düzenlemesi gereken Turquebec Kültür ve Dostluk Derneği yapmaktan çekilmişti.
Bu arada edindiğim bilgilere göre, bu yıl son ana kalmasın, 99. yıl görkemli kutlansın diye öncelikli olarak Kanada Türkleri Destek ve Dayanışma Platformu (TCSSP) ve Montreal Türk Kadınlar Derneği (MTKD)’nin ortaklaşa düzenleme kararı aldığı ve Türkiye’den sanatçıların da davet edilmiş olduğu bilinirken, birileri ‘yine’ olmayan bir dernek adıyla düzenleme kararı almış.

Elbette ki kutlamalar kimsenin tekelinde değildir. Herkes istediği kutlamayı kimseye sormadan yapabilir.
Ama yazıktır, günahtır. Böyle bir olayda toplumu bölmeyin lütfen! Bu bölünme yetmedi mi?
Eğer varlığımızın nedeni tarihsel olayların birer simgeleri olan ulusal bayramlarımızı da birlikte kutlamayacaksak, nic’olur halimiz?
Dahası birlikte kutlayalım önerilerini de ‘hayır, siz bana katılın’ diyerek ret edenleri de duyunca daha da üzülüyor insan.
Ben çok sevdiğim bazı sanatçı dostlarımın ‘yaşayabilecekleri’ olumsuzluklara üzülüyorum.
Bu gerçekleri dile getirdiğim için bazı dostlar bana kızsa da, ben onları seviyorum…. 30 yıldan beri olduğu gibi…
Ha, ‘neden bunları dile getirdin, kol kırılır yen içinde’ diyebilecek dostlara da şöyle söyleyeyim:
Yanlışlıklara tepki gösterip bunlar dile getirilmezse, bu yanlışlıkları yapanlar yaptıklarını meşru görürler, her şeyin en iyisini kendilerinin bildiği savına kapılırlar; ve ayrıca kapalı kapılar ardında bire bin katıp dedikodu da üretilir ki, bundan da toplum olarak biz zarar görürüz.
Muradımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir.
Sevgiyle…
İlgili haberler:

Ömer F. Özen / Gözleyi, gözleyi… / Bizim Anadolu / 27 Eylül 2022