Tüm dünyada olduğu gibi Montreal’de de 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlandı…

Montreal kenti Kanada’nın en fazla çeşitlilik barındıran, göçmen işçilerin yoğunlukta olduğu, aynı zamanda en muhalif metropolü; dolayısıyla 1 Mayıs’ların coşkuyla kutlanmasına şaşırmamak gerek. Bu yıl da salgına rağmen 8 derecelik güneşli bir bahar gününde dolu dolu bir emekçi bayramı yaşandı.
Günün ilk eylemi Jeunesse Debout (Gençlik Ayakta) grubundan geldi. Kanada’nın Fransızca yayın yapan yarı resmi televizyonu Radio-Canada girişini küçük bir grupla birkaç saatliğine işgal eden gençler «Yaşanabilir konut yoksa Evde Kal demeyin! » dedi. Kentteki konutların kalitesi ya çok düşük ya da kiralar aşırı pahalı, KOVİD nedeniyle sık sık yaşanan kapanma dönemlerini özellikle göçmen işçiler ailecek tek haneli konutlarda geçiriyor.

İkinci etkinlik, her yıl geleneksel olarak sendika ve partilerin katıldığı 1 Mayıs etkinliğiydi ve öğleden sonra LaFontaine Parkı’nda yapıldı.
Konuşmalarda temel olarak gündem başlıkları şunlardı:
– Salgın sürecinde egemen sınıfın sermayesini büyütürken halkın fakirleşmesi,
– NATO güdümündeki Kanada hükümetinin, halkının çıkarlarına ters düşecek şekilde, meşru olmayan yapay gerekçelerle Çin ve Rusya ile ilişkilerini bozması,
– Küba, Venezuela ve Filistin halkları başta olmak üzere, emperyalizmle mücadele eden dünya halklarıyla dayanışma,
– Kanada’da 2 milyondan fazla işsiz insanın yoksulluk sınırı altında yaşaması,
– Kanada yerli halklarının topraklarını çevre düşmanı firmalardan koruma mücadeleleri,
– Statü verilmeyen göçmen ve mülteciler.
Maske-mesafe kurallarının uygulandığı bu etkinlik bir kaç bin kişinin katılımıyla, kutlama havasında geçti.

Çeşitli ülkelerden göçmenler, ülkelerindeki mücadelelerle dayanışmalarını sergilediler. Kolombiyalı emekçilerin, ülkelerinde 2016’dan beri öldürülen binden fazla işçi, yerli halk, aydın ve demokratın adının yazılı olduğu bandrolleri ilgi çekti.


Günün üçüncü etkinliği, kendilerini daha radikal olarak tanımlayan CLAC (Anti-Kapitalist Mücadeleler Buluşması) adlı bir grubun eylemiydi. Sendika ve partilerin etkinliğiyle çakışmaması için, başlangıç saatlerini arada 3 saat olacak şekilde ayarlamışlardı. İsmiyle de farklı bir tarza sahip olan bu platformda devrimci komünistler, anarşistler, queer (sıradışı BA) bireyler, çevreciler, radikal veganlar yer alıyor. Grup, eylemlerinde prensipleri gereği olaysız dağılmıyor! Yürüyüşlerinin bir noktasında havaya fişek atarak polisin kendilerine saldırmasını sağlıyor (fişek, patlayıcı sayıldığından gösterilerde kesinlikle yasak) böylelikle, simgesel de olsa eylemlerini bir çatışmayla bitiriyor. Polis ise bazan inatla saldırmayarak grupla psikolojik bir mücadeleye girebiliyor. Bu durumda CLAC uyguladığı kural ihlallerini arttırmak zorunda kalıyor (banka camı kırmak, polis aracı yakmak gibi) ve bunun sonucunda, gözaltına alınan eylemciler yüksek para ve hapis cezalarına çarptırılabiliyorlar.
Grubun bu yılki sloganı yine salgına atıfta bulunuyordu : «Ne eski, ne de yeni normale geçit yok!»

Jarry Parkı’nda başlayan 300 kişilik gösteride, yarım saatlik bir yürüyüşten sonra simgesel fişek atışları başladı.
https://youtu.be/oqWB3K9Uhxw
CLAC grubunun yürüyüşünden “fişek atma” anı.
https://youtu.be/oqWB3K9Uhxw
Dağılın uyarısı
Polis İngilizce ve Fransızca « dağılın » uyarısı yaptıktan sonra uzun süre saldırmadan bekleyince, grup daha küçük gruplara ayrıldı. Bu grupların bazıları farklı sokaklarda bir bankanın ve belediyeye proje yapan bir mimarlık bürosunun camlarını indirdi.

Mimarlık firmasını hedef alma nedenleri, bu tip firmaların gentrifikasyon adı verilen (Türkçeye «soylulaştırma» olarak çevriliyor ve aslında belki «burjuvalaştırma» olması gerekir) kentsel dönüşüm projeleri yapmaları. Bu dönüşümden sonra, düşük kaliteli ama erişilebilir kira bedelli konutlar, daha iyi kalitede ama astronomik kira bedelli konutlara dönüşüyor. Eski konutlarda kalan düşük gelirli insanlar ise evden çıkarılıyor. Bunlardan bir kısmı da sokakta yaşayan, evsiz olarak tanımladığımız insanların arasına katılıyor. Kuzey Amerika’daki evsizler/sokakta yaşayanların sürekli artmasının başlıca nedenlerinden biri de bu gentrifikasyon.
https://youtu.be/POxY6bjM8XQ
Montreal 1 Mayıs 2021: CLAC grubunun eylemleri
CLAC grubu, alışılagelmiş bir şekilde yürüyüşlerin bitiş aşamasında daha küçük gruplara bölünüp dağılır ve gruplar geçtikleri yerlerde daha radikal davranışlar sergilerler. Bu yıl da aynı biçimde seyreden gösteriler 6 kişinin gözaltına alınması ve birkaç cam-çerçeve indirilmesiyle son buldu.
Günün dördüncü ve son eylemi kentin doğusundaki Olimpiyat Stadyumu yanında yapıldı. Her ne kadar ilk üçünden daha fazla katılım olsa da ve bazı sendikalar destek vermiş olsa da, bu etkinliğin 1 Mayıs İşçi Bayramı gösterisi olup olmadığı tartışılır. Yürüyüşün amacı « Sokağa çıkma kısıtlamalarına HAYIR » demek idi. Katılımcıların profili ise çeşitliydi; temel insan hakları savunucusu aydınlardan Quebec milliyetçilerine; kapanma olmaması için daha yaygın aşılama isteyenlerden, salgın inkârcıları ve aşı karşıtlarına; göçmen hakları savunucularından, göçmen karşıtı sağcı oluşumlara kadar çeşitli görüşlerden insanlar bir araya geldi. Böyle olunca da birbiriyle çelişen slogan ve pankartların bir arada bulunabildiği, eklektik ve kalabalık bir yürüyüş yapıldı. Kesin olan şu ki, katılımcı sayısına bakılırsa, 1 Mayıs 2021’de Montreal’deki en kalabalık eylem bu oldu. Farklı yerlerde bir kaç küçük grupla polis arasında çıkan gerginlikler dışında bu eylem olaysız sona erdi.
https://www.youtube.com/watch?v=uayZ8B6ar54
Montreal, 1 Mayıs 2021 kapanma karşıtı yürüyüşün iha çekimi.

Maske ve mesafe kurallarına gelince… Bu son yürüyüşte kimileri bu kurallara uyarken, kimileri ise «kucaklaşma etkinlikleri» bile düzenledi!

Sonuç olarak, salgına karşın son yılların en hareketli işçi bayramlarından biri yaşandı Montreal’de. Yüreği emek ve adaletten yana atan herkese kutlu olsun.
Mehmet Yayla / Bizim Anadolu / 5 Mayıs 2021
Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz: