Press "Enter" to skip to content

Kılıçdaroğlu ezber bozdu

Kılıçdaroğlu’nun bütçe konuşması AKP’yi sarstı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de gerçekleştirilen 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ine ilişkin konuştu. AKP’lilerce konuşması sık sık kesilen Kılıçdaroğlu, iktidara 4 soru yöneltti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülen ‘2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nde açıklamalarda bulunarak AKP’lilerin ezberini bozdu.

Kılıçdaroğlu’dan AKP’lilere salvo üstüne salvo…

Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları gözler önüne serdi:

Bütçe tasarısının yasalaşması için özel bir prosedür vardır Anayasa’da. Eskiden Bakanlar Kurulu bütçeyi sevk ederdi. Bakanlar Kurulu’nun başında olan başbakan gelirdi, kendi bütçesini büyük bir özgüvenle Meclis’e anlatırdı. Her türlü eleştiriye karşı kendi bütçesini savunurdu. Şimdi başkan soruyor, komisyon nerede, komisyon burada. Hükümet? Hükümet yok. Niye yok, hangi gerekçeyle yok. Sayın Mehmet Uçum, Sayın Erdoğan’ın danışmanı. Diyor ki Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, ‘Bu tek kişilik bir hükümettir’. Açın kitabını okuyun arkadaşlar. Ben okudum. Siz neden Sayın Erdoğan’ın Başdanışmanı’nın kitabını okumuyorsunuz. Talimat mı bekliyorsunuz? Tek kişilik hükümetse, gelecek buraya. Gelecek buraya. Parlamentoya gelecek, onuruyla kendi bütçesinin arkasında duracak ve savunacak. Parlamentoda atamayla gelmiş olanların, halkın oy vermediği kişilerin bizden oy istemesi kadar abes bir şey yoktur. Gelecek Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Evet beni halk seçti’ diyecek.

Talimat gelmezse yangını söndürmeyecek misiniz?’

Bütçenin arkasında duracak. Bütçesinin arkasında hükümet yok. Atanmışlar gelmişler buraya, hükümet bize bütçeyi sunuyorlar. Talimat almadan hiçbirisi parmağını dahi kaldıramaz. Hiçbir bakan kaldıramaz. Hiçbirinin yetkisi yok. Yangın söndürmeye gidiyorlar, ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yangını söndürmeye başladık’ diyorlar. Yani talimat gelmese yangını söndürmeyecek misiniz? Söndüremezler, emin olun söndüremezler.

Değerli arkadaşlar bütçe madem ki bir ülkenin geleceği için çok önemli bir belge ve geçmiş bütçenin paralarının nerelere harcandığını anlatacak iki teklif, tasarı var. Arkadaşlar, nerelere paranın harcandığını biz bilmiyoruz. Parayı harcayan irade buraya gelmiyor. Bu irade buraya gelmeyince biz hangi bütçeyi konuşacağız? Bütçe diye geldiler anlattılar, ağızlarından bal akıyor. Çıkın sokağa tam tersi bir tablo var. Saray’da oturan, halkın arasına girmeyen kişi, halkın halini bilemez. İki tür yapı çıktı ortaya, bir halk, bir de Saray. O ayrıntıya da geleceğim…

Erdoğan karşımıza çıkamıyor’

Değerli arkadaşlar, seçilen bir Cumhurbaşkanının gelip kendi bütçesini savunmaması her şeyden önce parlamentoya saygısızlıktır. Halk seni seçtiyse ve parayı verdiyse, geleceksiniz savunacaksınız. Arkasında durup eleştirilere göğüs gereceksiniz. Eleştirilerin hepsine yanıt vereceksiniz. ‘Gelmeyeyim, oturmayayım’ n’oldu? 1 Ekim’de geldi Meclis’i açtı, gayet güzel. Açtı da ne oldu? Kimsenin konuşmadığı ortamda… Gelip konuşmak istemiyor. Ama birimiz konuşunca, buraya gelmiyor. Çünkü Erdoğan eski Erdoğan değil ve eleştirilere tahammül edemiyor. Doğruları duymak istemiyor. ‘Etrafındaki kadro da ne güzel yaptınız efendim, çok iyi şeyler yaptınız efendim’ diyor. Bu sistem ne yaptı biliyor musunuz? Sizi siyaset yapmaktan alıkoydu. Yapamıyorsunuz siz siyaset. Parlamentonun itibarına saygı duymuyor. Bakanları da saygı duymuyor. Soru önergelerimize yanıt vermiyorlar. 701 soru önergesi, 29 Kasım 2022 itibarıyla… Cevap verilmemiş arkadaşlar. Ne demektir soru önergesine cevap vermemek? Sayın Başkan size de söylüyorum, her bütçe görüşmesinde söylüyorum. ‘Ben milletvekilini takmam arkadaş’ diyor. Ee, siz parlamentonun saygın bir bireyi olarak, bir milletvekili olarak bu tabloya evet diyorsanız, TBMM’nin saygınlığına gölge düşürüyorsunuz demektir. Benden fazla sizin itiraz etmeniz lazım. Siz itiraz edeceksiniz, ‘Milletvekillerinin soru önergelerine neden yanıt vermiyorsunuz’ diyeceksiniz. Hadi Başkan diyemez, niye diyemez? Ben onu da çok iyi biliyorum. Çünkü başkanı başkan yapan yine aynı irade. Olmaz arkadaşlar.

Kılıçdaroğlu konuşurken sık sık sözü kesildi

Kılıçdaroğlu’nun konuşması AKP sıralarından yükselen seslerle sık sık kesildi. Kılıçdaroğlu, AKP’li vekillere şöyle seslendi: ‘(AKP sıralarına) Sizin nasıl milletvekili seçildiğinizi de çok iyi biliyorum. Gelelim başka bir konuya: Ağlamayın arkadaşlar ağlamayın! Bu bütçe, ilkelerden yola çıkarak hazırlanması gereken bir bütçe. Anlatacağım, hiç merak etmeyin. Beni dikkatle dinlerseniz anlatacağım size. Çocuk gibi ağlamayın bağırmayın! Bana itiraz ediyorsan gel bu kürsüye, gel.”

Kılıçdaroğlu dört soru sordu

* İstanbul Emniyeti, Soylu’nun oğlunun aracını sanıklara kiraladığı için mi aradı?

* Sırbistan’daki çete lideri İstanbul’da nasıl öldürüldü?

* Kolombiya’da yakalanan kokainin gerçek sahibi kim?

* Mustafa Çalışkan ile ne derdiniz var?

Efendim bütçeyi parlamento yapar ama bir şey daha yapar. Parlamento kabul ettiği bütçenin yasalara uygun bir şekilde harcanıp, harcanmadığına da bakar. Peki denetimi kimin aracılığıyla yapar? Sayıştay aracılığıyla yapar. Sayıştay’a der ki, ‘Sen benim adıma TBMM’nin kabul ettiği kesin bütçeyi denetleyeceksin’. Acaba bürokrasi, yürütme organı doğru harcadı mı harcamadı mı? Ben söylemiyorum, Anayasa söylüyor. Sayıştay, bütçeyi denetler diyor. Peki Sayıştay denetledi. Sayıştay, 315 kamu kurumunun faaliyetlerine baktı. 17 kurumun faaliyet raporları hiç yayınlanmadı. 17 kurumun faaliyet raporu hiç yayınlanmadı. Ya bu ne demektir? 17 kurumu yöneten kişiler diyor ki, ‘Ne demek Sayıştay, ne demek meclis’, raporu bile yayınlamıyor. Siz bunu içinize sindiriyorsunuz. Zaten sorun orada başlıyor. 32 kurum faaliyet raporunda kullanılan kaynaklar hakkında Sayıştay’a bilgi vermiyor. TBMM adına denetim yapan kuruma bilgi vermiyor. ‘Ne Meclis’i kardeşim, bilgi vermiyorum.’ Bir şey yapıyor muyuz? Bir şey yapmıyorsunuz arkadaşlar, sorun buradan kaynaklı. Temel mali tablolara yer vermiyorlar. Kime ne kadar yardım yapıldı, gösterilmiyor. 10 ayrı madde halinde Sayıştay raporu geldi. İçinizden kim baktı bu raporlara? Kul hakkı diyoruz değil mi? Helallik diyoruz değil mi? Sen, TBMM kabul etmiş, teslim etmiş, ‘bu parayı harca diyor’, ‘yasalara uygun harca’ diyor. Ama TBMM adına denetim yapan kuruma, ‘ben sana bilgi vermem, nereye gidersen git’ diyor. Ben de size bunu anlatıyorum. Siz de ‘neden anlatıyorsun’ diye bana kızıyorsunuz. Siz bunları sorguladığınız anda bu ülkeye demokrasi gelir. Biz zaten sorguluyoruz. Siz sorguladığınızda yolsuzluk bitmiş olur. 15 Temmuz gecesi bazı askerlerin boğazı kesilmişti. Saray’da yaptığımız toplantıda soruşturma açılmasını istedim. Söz verdiler, ama sonra kanun yaptılar.

Siz sorgulamıyorsunuz. Sorgulamamak ne demek, açıklayayım. İradeyi ipotek altına vermek demektir. ‘Ben eleştirirsem, beni bir daha vekil listesine koymazlar’ demektir. Bu korkuyla devlet yönetilmez. (AKP sıralarına) Hakaret değil arkadaşlar, bunlar gerçekler. Kul hakkına riayet edeceksiniz, kul hakkına. Kamu – özel işbirliği yapıyorsunuz, değil mi? Geleceğim, uyuşturucuya da geleceğim. Baronları da size tek tek anlatacağım. Hiç meraklanmayın, bu kardeşiniz hepsini biliyor. Kamu özel işbirliği… Döviz garantisi veriyorsunuz. Dolar garantisi verip ABD’nin enflasyonunu da bu milletin sırtına yıkıyorsunuz. Avro garantisi verip Almanya’daki enflasyonu da bu milletin sırtına yıkıyorsunuz. Dünyada enflasyon var da, getirip bizim milletin sırtına yıkıyorsunuz. Mevzuata göre bu kamu kurumlarının yükümlülüklerini yayınlamaları lazım. Hiçbirisi yayınlamıyor. Siz biliyor musunuz? Hayır, söylemezler size. Keşke başkan izin verse de her birinize tek tek yanıt versem. Dolayısıyla suç işleniyor.

Parlamentoyu değersiz hale getirdiniz’

Gelelim başka bir şeye daha. Parlamentoyu o kadar değersiz hale getirdiniz ki… MHP’yle birlikte siz bu hale getirdiniz. Kimse kusura bakmasın, önce uygulamayı yapıyorlar. Sonra bakıyorlar bu uygulama için kanun çıkması lazım; borçlandılar, bütçeye öngörülen limitin üstünde borçlandılar; ‘Allah Allah parlamentonun verdiği limiti aşmışız’ dediler. Hiçbiriniz dediniz mi, bu parlamentonun verdiği yetkiyi niye aştınız siz? Kur korumalı mevduat… 20 Aralık akşamı yapıldı. 21 Aralık’ta Merkez Bankası açıklama yaptı. 20 Ocak’ta da kanun buraya geldi. Değerli arkadaşlar, Anayasa, ‘vergi kanunla konur, kanunla kaldırılır’ der. Siz uygulamayı yapıyorsunuz, ama anayasayı da hukuku da bilmiyorsunuz. Bürokrasiyi darmaduman ettiniz. Meclis’e geldi ve buradan kanun çıktı. Bu ne demektir? Parlamentoya ne zaman istediğimiz kanunu getirirsek, burada askerlerim var, el kaldırır indirirler ve benim kanunumu kabul ederler. Bu iradenin ipotek altına alınmasıdır.

Bakınız devlet harcamalarının neye göre yapıldığını bilmemiz lazım. Keyfi olarak, bir kişinin iradesine teslim edilmez. Devlet dediğiniz kurum saygındır, liyakatle yönetilir, adaletle yönetilir, herkesin arzu ettiği gibi yönetilmez. Bir kişinin iradesine göre yönetilmez. Devletin temeli hukuk ilkelerinden yola çıkar. Hukuk normlarının belirli olması lazım, iki bilinebilir, üç öngörülebilir olması lazım. Bunlar olduğu takdirde olur. Cumhurbaşkanlığı makamı ve Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı, yani bu beyefendilerin çalıştığı yerler, 2886 sayılı devlet ihale kanununa tabi değil. 6245 sayılı harcırah kanuna bağlı değil, taşıt kanununa tabi değil, kamu konutları ve ihale kanunlarına tabi değil, kamu ihale sözleşmeleri kanununa tabi değil. Peki parayı nasıl harcıyorlar? Biz yetki vermişiz. Parayı nasıl harcıyorlar? Efendim yönetmenlik var… Siz hiç Resmi Gazete’de yönetmelik gördünüz mü? Görmediniz. Size bir şey daha söyleyeyim; 3011 sayılı bir kanun var. Kanun Resmi Gazete’de yayımlanacak yönetmelikler hakkında kanun. Bu kanuna göre, Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilikleri kanunları, yönetmelikleri Resmi Gazete’de yayınlamak zorundadır. Hangi yönetmelik yayınlanmaz, o da yazıyor. Ancak milli emniyet ve milli güvenlikle ilgili olan ve gizlilik derecesi taşıyan yönetmelikler yayınlanamaz. Peki harcırah kanunu, eğer siz yönetmelikle yapıyorsanız, bunun milli güvenlikle ne ilgisi var? Eğer oraya dayandırıyorlarsa… Ben soruyorum, ama sizin de sormanız lazım.

Ya arkadaş sana dünyanın bütçesini verdik, siz bu parayı nereye harcadınız diye sormanız lazım. Hiçbir yönetmelik şu ana kadar yayınlanmadı. Ben ilk kez size söylüyorum. Niye yayınlanmıyor bu yönetmelik? Bu söylediğim kanunlara tabi değiller, ama niye tabi olmadıklarını da kısmen anlatayım size. Harcırah kanunu; sayın başkan 100 lira alacak. Ankara dışına çıktığında 100 lira alacak. Sizler, milletvekilleri 92 lira alıyorsunuz. Kadro derecesi 1-4 olanlar 65 lira, 5-15 olanlar 62 lira alıyorlar. Peki Saray’da çalışanlar kaç para alıyor? Bilmiyorsunuz, ben de bilmiyorum. Niye onlar buraya tabi değil. Orada çalışanlar milletvekilinden fazla para alıyorlar, AYM başkanından fazla para alıyorlar. Onların harcırahları çok yüksek, ama kimse bilmesin, görmesin diye yönetmeliği yayınlamıyorlar. Eee, siz bunu niye sormuyorsunuz? Niye bu yönetmelik yayınlanmaz? Niye bu kanunlar uygulanmaz? Değerli arkadaşlarım, eğer bir ülkede Saray’da çalıştım diye ayrıcalıklı bir muamele görüyorsa bir sorunumuz var demektir. İkili bir yapı oluştu Türkiye’de. Saray’da yaşayanlar ve Saray’ın dışında yaşayanlar… Saray’da yaşayanlar, bunu Fuat Keyman hoca söyler, iki Türkiye’den bahseder; artık iki Türkiye var. Biri Saray ve şürekasının, 5’li çetenin yaşadığı Türkiye; orada her şey çok mükemmel, bir elleri yağda bir elleri balda, masaları dolu, taşıyor,ejder meyveli smuthiler var, eğlenceler var, 100 binlerce dolarlık çantalar var, evlatların vakıfları var, Manhattan’da gökdelenleri var, evlatlar birbirlerine çekirdek gönderir gibi milyon dolarla gönderiyorlar, Man adasında çil çil paralı var; bu Türkiye diğer Türkiye’nin, yani halkın 481 milyar dolarını hortumlamış durumda, o paranın bir kısmıyla da inşa ettikleri sistemi ayakta tutabilmek için atanmışları, yandaş medyayı, trolleri, kullanılan türkücüleri, pudracı danışmanları, baronları var… Ne yazık ki bu sistemin yarattığı ikinci bir Türkiye var. Trajik bir Türkiye var. Kenar mahallelerde yaşam mücadelesi var, milyonlarca yoksul, aç insanlar var. İş bulamadığı için kendini yakan, borçlarını ödeyemediği için intihar edenler var. Çocuklar eksik beslenmeden dolayı büyüyemiyor, uzayamıyor, gelişemiyor. Bu Saray Türkiye’sine karşı, başka bir Türkiye vizyonu açıkladık. 70 kişilik ekip 7 gün 24 saat çalışacak; dünyanın en iyileriyle çalışacağız. Bakın bir futbol maçı gibi anlatayım; malum Dünya Kupası var. Ronaldo ve Messi Türkiye için oynayacaklar ve birinci Türkiye’nin ikinci Türkiye’yi sadakaya bağlama programını yırtıp atacaklar. O Türkiye’de dijital teknoloji, yapay zekâ, makina öğrenimi, finansal teknolojiler ve yeşil enerji var. Herkese daha iyi bir yaşam, daha iyi bir düzen için çalışacak. Çocuklara yeni bir Türkiye hayalini vereceğiz. Yeni bir siyaset üstü anlayışla Türkiye’yi büyüteceğiz. O Türkiye’nin takımında siyasiler de var, siyaset üstü insanlar da var. Daron Acemoğlu da var, Hakan Kara da var, Jeremy Rifkin de var, Rafet Gürkaynak da var, Hacer Foggo da var, uzmanlar ve bilim insanları var.

Arkadaşlar niye ağlıyorsunuz, bu ağlamanız ne zaman bitecek sizin? Az önce söyledim, Şampiyonlar Ligi takımı karşısında gözleri ışıldayan fotoromanlar var. Tam bir amatör küme var karşımızda. Hor gördükleri, üstten baktıkları, vergilerini, en temel haklarını gasp ettikleri ikinci Türkiye, bu saray Türkiye’sini yenecek. Göreceksiniz…’

Bizim Anadolu / 07 Aralık 2022

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...