Kendinizi ve Ailenizi Korumak Adına
Başımıza hiçbir şey gelmeyecekmiş gibi yaşarız hep. Fakat bu düşüncenin aksine hayatın kaçınılmaz gerçeği olan bir takım zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin, hangimiz buna benzer cümleler duymadı ki : “Ayy ayy yazık, filancanın gencecik oğlu kaza geçirmiş” veya “Filiz hanım geçen gün kalp krizi geçirmiş, hastaneye kaldırmışlar” ya da “vah vah, Ali dayı alzheimer hastalığına yakalanmış (alzheimer hastalığı, bizim toplumumuzda bunama hastalığı olarak da bilinir)”.
Peki hiç düşündünüz mü, bu gibi durumlarda kim veya kimler Ali dayıyla, Filiz hanımla ya da kaza geçiren gençle ilgilenecektir? Otomatik olarak aklımıza ilk gelen cevaplardan biri, hasta veya zihinsel ya da fiziksel engel yaşayan kişinin yakınlarıdır; eş, çocuk, anne, baba gibi… Bu düşünce yanlıştır!
Evet, yanlış duymadınız, Québec eyaletinin kanunlarına göre, günlük hayatını normal şekilde sürdüremeyen kişi, kendisine veya mal varlığına bakılıp, borçlarının (ipotek gibi) ödenmesini istiyor ise, sağlığı yerinde iken bir yazı bırakmış olması gerekir. Bu yazı, hastalık halinde güvendiğimiz kişiyi seçmekle de ifade edilebilir. Kendi arzumuzla seçtiğimiz ve güvendiğimiz kişiye, bize engelli durumumuzda bakmasını istediğimizi belirterek, kendisine belli görevler veririz. Bu yazıya Fransızca’da “mandat en cas d’inaptitude” ismi verilir. Hastalık anı için verilen ve yürürlüğe geçecek olan bir vekâletname hükmündedir. Kişi bilir ki bir gün engelli duruma düşerse, güvendiği kişi kendisinin her şeyiyle en iyi şekilde ilgilenecektir. Aksi takdirde, hasta olan kişinin maalesef bütün banka hesapları, kredi hesapları dondurulur ve bu süreç hastanın ve yakınlarının çok uzun ve ekonomik açıdan sıkıntılı bir süreç yaşamalarına neden olur. Üstelik buranın kanunlarına göre bu yazı olmadığı takdirde, engelli kişi zorunlu olarak koruma altına alınır (régime de protection). Ardından velisi ve arkadaşları toplanarak engelli kişiye bakacak birini seçerler. Yani sözün kısası, bu durumda seçilecek olan bakıcı, özrü olan kişinin rızası doğrultusunda değil, üçüncü şahısların dışarıdan değerlendirmesiyle seçilmiş olur. Böylece razı olmadığımız bir bakım sürecine itilebiliriz. Bu nedenle insanın sağlığı yerindeyken, kendi rızasıyla seçtiği kişi tarafından maddi ve manevi yönden bakılabilmesi ve gerekirse ailesinin de ihtiyaçlarının giderilebilmesi en uygun yöntemdir.
Sonuç itibariyle, bizim toplumumuzda gereken ve önemli şeyleri son dakikada yapmak bir gelenek gibidir. Fakat hastalık veya kaza gibi bizim denetimimiz dışında olan unsurların ne zaman başımıza geleceğini tahmin edemediğimizden; dolayısıyla yaşlılıktan kaynaklanan fiziksel ve zihinsel yetersizlik durumlarında gereken önlemleri alabilmek adına, noter eşliğinde hastalık vekâletnamesi (mandat en cas d’inaptitude) oluşturmak gerekir.
Şükran Aydık / Bizim Anadolu / Mayıs 2015