‘Katil Esed’ ve Ekonomik NATO
İtalyan jeostratejist Manlio Dinucci, Mayıs ayı başında, “Ticaret ve Yatırımlar Alanında Transatlantik Ortaklık” TYATO [İngilizcesi TTIP, Fransızcası PTCI (Partenariat transatlantique sur le commerce et les investissements)] alanında 2012 yılından buyana ‘gizli görüşmelerin’ yapıldığını yazıyor (*).
2012 yılı, Türkiye’de ‘Kardeşim Esad’ın ‘Katil Esed’e döndüğü yıldır.
Bu işlerin nasıl ‘bir gecede’ renk değiştirdiğini belirlemek bakımından ilginç olmalı.
Peki ABD ile AB arasındaki ‘gizli görüşmeler’ bu ‘iş’in neresinde yer alıyor?
Şurasında:
National İntelligence’ın tahminlerine göre, ABD ve AB’deki ‘bunalım’ böyle devam eder ve Çin ve Rusya ile ‘gelişmekte olan ülkeler’ ulusal kaynaklarına yönelirlerse, 2030’lu yıllarda, bu ikinci ülkeler ABD ve AB’yi geçerler.
Bu yönelimi durdurmak için, öncelikle Rusya ve Çin ile bunlara yakın ülkeler arasında bir ‘gerginlik’ çıkarmak gerekmektedir.
Türkiye özelinde bu ‘Kardeşim Esad’ın bir gecede ‘Katil Esed’ olması demektir.
Önce Suriye tarafından bir ‘Türk uçağı düşürülebilir’.
Olmadı mı?
Bu kez Türkiye’nin ‘haberi olmadan’ bir Rus uçağı düşürülür.
Ya da ‘Emri ben verdim’ diye bir ‘kukla’ konuşturulur.
Bir ‘kazma’ da denilebilir.
Türkiye özelinde, buna benzer bir dizi örnek bulmakta zorluk çakilmeyebilinir.
Sonra Rusya’yla içli-dışlı Libya’ya ‘operasyon’ yapılır.
Mısır’da darbe.
Ukrayna’da ‘meydan demokrasisi’.
Örnekler saymakla bitmez.
Ne var ki, bunlar yetmez.
Rusya’yı Baltık kıyılarından, Polonya’dan falan sıkıştırmak da gereklidir.
O arada, aklı sığ olanlar, 18nci yüzyılda kalmış Küçük Kaynarca antlaşması, ‘93 Harbi’, Ortodoks Kilisesi falan diye akıl yürütebilirler.
‘Rusya’nın sıcak denizler hayali’ filan.
Oysa, başta ABD’nin ‘National Intelligence’sı olmak üzere, tüm AB stratejistleri ‘batağa battıkları’nı görmeketeler.
Çıkış için de NATO’nun salt askerî değil ama ekonomik ve politik bir ‘birlik’ olması gerektiğini düşünüyorlar.
Bunun için ‘açık’ olduğu kadar ‘gizli’ görüşmeler yapıyorlar.
Ve ‘gizli antlaşmalar’..
Zaman zaman Fransa’da ‘sosyalist’lerin nasıl amerikancı olduğu biçiminde yorumlar da yapılmıyor değil.
Oysa Fransız politikacılar ‘ulusalcı’.
Öncelikle ‘ülke’lerini düşünüyorlar.
Denize düşmüşler bir kez, yılana sarılıyorlar.
Almanya da öyle..
Durup dururken ‘Ermeni Soykırımı’ gibi bir yalana sarılıyor, değil mi ama?
Özde ‘yılana sarılıyor’.
Türkiye ile düşmanlığı göze alabiliyor.
PKK’yı da dost belleyebilirler, PYD’yi de..
Çünkü Türkiye’nin ‘Ey Almanya!’ diye bağırmasını ‘ciddi’ bulmuyorlar.
Türkiye’nin ‘elini kolunu bağlamış’ bu Atlantik Sistemi, bu NATO.
Bu TYATO.
Ellerinde de ‘kaset’leri var.
Biliyorlar ki, ‘Ey Almanya!’, ‘Ey Fransa!’ diye bağırılsa da, ondan öteye geçilmez.
Suriye’nin, Irak’ın bölünmesinde ‘taşeronluk’tan vaz geçilmez.
Bu ‘bile bile lades’tir, ‘göre göre lades’.
Türkiye’nin Küçük Kaynarca, Büyük Kaynarca, Baba Esad, Oğul Esad demeden; ‘kasetse kaset’ diyebilmesi gerekiyor.
Hem Allah’ın bildiğini kuldan saklamanın da bir sonu var.
Yarın Zarrab Kaseti gösterime konursa n’olacak?
Onlar açmadan, ‘Kardeşim Esad’a dönülmeli bence.
İnatta ısrar sadece Türkiye’nin değil, dünyanın başını belaya sokacak bu gidişle.
Bela geliyorum diyor.
İlla patlaması mı lâzım ey Davulcu Ramazan?
(*) Manlio Dinucci, «TTIP, l’«Otan économique», Voltairenet.org, 4 Mayıs, 2016, Global Trends 2030: Alternative Worlds, National Intelligence Council, December 2012.
Habip Hamza Erdem
Görüşler / Bizim Anadolu / 11 Haziran 2016
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…