Karanfil ve Karanlık
Onlar yüreğimize karanlık, biz yüreklerimize karanfil bıraktık aydınlık adına…
10 Ekim 2015 günü, doğaya ve doğana düşmanlar tarafından katledilen barış ve demokrasi şehitlerimize, bugün (12 Ekim) Ankara Tren Garında karanfil bıraktık.
Evet, onlar yüreklere karanlık bıraktı; bizler, barışın, emeğin ve demokrasinin yürekli şehitlerine karanfil bıraktık..
Sevgili duyarsız yoktun. Canlı bombadan mı korktun? Bilmelisin, korkunun ‘Barışa’ faydası olmadığını. Demokrasiye, emeğe ve Özgür düşünceye…
Diri ve iri olmak için bir olmak zamanıdır. Biliyorum, alanlara çoğunuz korktuğunuzdan değil, öfkenizden, acınızdan ve hüznünüzden gelmiyorsunuz. Bu duygu derinliklerinde kaybolup duyarsız kılmayalım kendimizi. Salak, ‘Bak nasıl tırstılar’ hesabının peşinde. Onu umutlandırmayalım.
Evet, demokrasinin gereği sandıklara gideceğiz. İyi de, sandıklara el koyarsa duruşumuz ne olacak? Bu olasılığı dikkate alıp kendimizi sorgulamamız gerekiyor.
Anma etkinliğinde; Arhavili 3 güzel insan, doğa savaşçıları, kararlı aktivistler (eylemciler); Nazlı Demet Uyanık ve sevgili anneleri ve de Akif Burak Uyanık (Yağunişi) ile ilk kez karşı karşıya geldik. Nazlı Demet, katliam günü de buradaymış… Onlarla konuşmak tanışmak güzeldi. Elbet ki, öfke ile harmanlanmış hüzünlü bir konuşma oldu. Karanlıkların efendileri tarafından yaşamına son verilen ve ışıklara yolcululuğu başlayan, canlarımızdan biri Arhavili canımız Elif Kanlıoğlu’ndan söz ettik. Bugün toprağa verildi, Arhavi’de. Ailesinin, dahası hepimizin başı sağ olsun. Anlatılması zor bu olayı yaşayan ailesine sabırlar diliyoruz.
Elif’ler, Dicle’ler, Canberk’ler, Veysel’ler ve tüm güzel insanlar güle güle… Sizler aydınlık savaşının ışıkları ve barışın şehitlerisiniz.
Nazlı Demet, annesi ve Akif’ten sözün bittiği yerden, ‘asla cennetin izdüşümü ülkemizin bitmeyeceği umuduyla’ ayrıldık. Onları yürekli duruşlarından ve de bu duyarlılıklarından dolayı kutluyorum.
Ben, Gar meydanının adının ‘Barış Şehidi 10’lar Meydanı’ olsun ve her 10 Ekim etkinliklerle anılsınlar diyorum.
Patlamada, parçalanmış yön gösteren tabelalar yenilenmişti. Fakat barışın ve demokrasinin yönünü gösteren yürekler yenilenebilir miydi?
İnadına yenilenmeli, yenilmemek için…
10 Ekim’de olmayan sivil polisler, 12 Ekim günü etrafımızda cirit atıyorlardı, yani oradaydılar…
Çevik kuvvet oradaydı..
Tomalar oradaydı..
Alaylı bakışlarla bizleri izleyen yandaş medya oradaydı…
Acı ve hüzün oradaydı…
Ve bizler oradaydık..,
Her zaman da olacağız…
Onlar olsa da…
Olmayan demokrasi, özgür düşünce ve ‘Barışı’ getirene dek orada ve oralarda olacağız!!!
Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 12 Ekim 2015
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…