Press "Enter" to skip to content

Kanal İstanbul’la yitirelecekler & Montrö Sözleşmesi

Kanal İstanbul’la yitireceklerimiz ve Montrö Sözleşmesi

2019 sonbaharında yolumuz İsviçre’nin Montreux şehrinden ilk defa geçti. Bu şehre gelmişken Montreux, Türkçe söyleyişle Montrö Sözleşmesinin imzalandığı mahali görmeden olmazdı.

 

 

 

 

 

 

Montreux Palace otelinin dışarıdan görünüşü.

 

 

Beste Barki

 

2019 sonbaharında yolumuz İsviçre’nin Montreux şehrinden ilk defa geçti. Bu şehre gelmişken Montreux, Türkçe söyleyişle Montrö Sözleşmesinin imzalandığı mahali görmeden olmazdı. Böylece Montreux Palace adlı otelin büyük kapısından içeriye daldık. Tarihi geçmişi olan ve halen tüm dünyanın yararlandığı anlaşmanın sahibi olarak bizi karşılayan görevliye güvenli bir sesle, ‘Montrö Sözleşmesinin imzalandığı salonu görmek isteriz’ dedik. Görevlinin bizi karşılayışı ve yanıtı özgüvenimizin yerinde olduğunu doğruladı bize. ‘Tabi, buyrun bir üst katta’ diyerek bizi geniş merdivenlere yönlendirdi. İkinci katta, salonun bulunduğu tarafta da bize bir başkası yardımcı oldu.

Montreux şehrinin Cenevre Gölü (Leman) kıyısında bulunan ve Fairmont otellerinden bir olarak işletilen Montreux Palace oteli eski İsviçre’nin ve eşlik ettiği tarihin görkemini koruyan bir otel. Mart 1906 yılında tamamlanmış ve daha önceki bir tarihte yapılan Hotel du Cygne oteline bağlanmış.

 

Sözleşmenin burada imzalandığına ilişkin bir de plaket var otelde.

 

Elektriği, ısıtması ve özel banyolarıyla çağdaş bir otel olarak açılan otele dünyanın her yerinden aristokrat ve varlıklı kişiler gelmeye başlamışlar. I. Dünya Savaşı’nda hastane olarak hizmet vermiş. 1920’lerde yine eski gösterişli yaşamına dönmüş. II. Dünya Savaşı’nda bir kez daha hastane olmuş. Otel bugün Dünya Tarihi Oteller listesinde yer alıyor. Wikipedia bu otelin önemini, 20 Temmuz 1936 tarihinde, Salle des Fêtes diye anılan salonda imzalanan La Convention de Montreux concernant le régime des détroits/Montreux Convention Regarding the Regime of the Straits/Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalandığı otel olarak vurguluyor.

Salonun girişi.

23 Haziran 1936 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin davetiyle 500 diplomat otele geliyor. Sözleşme 20 Temmuz 1936’da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanıyor. Türkiye’nin daha önce Sovyet Rusya ile yapmış olduğu saldırmazlık antlaşması uyarınca Sovyetler Birliği’nin de desteği alınmış. Bugün otelin salonunun kapısında yer alan bir plaket bu tarihi süreci ziyaretçilerin dikkatine getiriyor.

Arkadaşımız Beste Barki eşi Henri ve dostlarıyla sözleşmenin imzalandığı salonda.

 

Sözleşmeyi Türkiye adına, Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras, Türkiye Cumhuriyeti’nin Paris’te Olağanüstü ve Tam yetkili Büyükelçisi B. Suad Dava, Türkiye Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, B. Numan Menemencioğlu, Genelkurmay İkinci Başkanı Korgeneral, B. Asım Gündüz ve Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’nde Sürekli Temsilcisi, Milletvekili B. Necmeddin Sadak imzaladılar.

 

İstanbul Boğazı

 

Uzmanlar Boğazlardaki egemenliğimizi yitirebileceğimizi söylüyor

 

Gazeteci Rıza Türmen’in sözleriyle (12 Aralık 2019, -@t24.com.tr) Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Antlaşması’yla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anlaşmasıdır. 1923 Lozan Antlaşması’nda İstanbul ve Çanakkale boğazlarının yönetimi bir uluslararası komisyona bırakılmıştı. 1936 Montrö Sözleşmesi’yle uluslararası komisyonun yetkileri Türkiye’ye devredildi. Boğazların silahsızlandırılmış statüsüne son verildi. Boğazlar üzerinde Türkiye’nin egemenliği kuruldu.

Sözleşme 20 yıllığına imzalandı. 1956 yılında yürürlüğünün sona ereceği öngörülmüştü. Ancak, taraf olan ülkelerin hiç biri sona erdirme girişiminde bulunmadığından geçerliliğini korumaktadır.

Aralık 2019 sonunda Kanal İstanbul Projesi’nin başlatılması dehşeti ile Montrö Sözleşmesi üzücü bir biçimde Türkiye’nin gündemine yerleşti.

Kanal İstanbul güzergâhı Arap ülkelerinde pazarlanıyor.

 

Rıza Türmen, yazısında şu hususu da belirtmekte: 1983 Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde uluslararası boğazlardan geçiş rejimi, kıyı devletine yukarıda değinilen yetkilerden hiçbirini vermez. O nedenle, Türk heyetinin çabaları sonucu Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne, rejimi uluslararası anlaşmalarla düzenlenen boğazların statülerinin saklı tutulacağı, Sözleşme hükümlerinin uygulanmayacağı yolunda bir madde eklenmiştir. Başka bir deyişle, Montrö Sözleşmesi ortadan kalkarsa, Türkiye’nin bugün boğazlardan geçiş konusunda sahip olduğu yetkilere sahip olması beklenemez.

Katar Emirinin annesi Kanal çevresini parsel parsel satınalmış.

 

Montrö Sözleşmesi’ndeki “Boğazlar” sözcüğü, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nı kapsar. Montrö Sözleşmesi’ndeki “Boğazlar” yani İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı bir bütün ve tek bir su yolu. Kanal İstanbul ise, Montrö Sözleşmesi dışında kalan başka bir alternatif su yolu.

ABD’nin Montrö’yü delerek askeri güç olarak Karadeniz’de yerleşme emellerinden de söz ediliyor (Mehmet Ali Güller, 16 Aralık 2019, Cumhuriyet). ABD’nin bunu Karadeniz’de kıyısı olan ülkeleri (Bulgaristan, Romanya, Gürcistan, Ukrayna) NATO’ya ve AB’ye üye yaparak gerçekleştirmeye uğraştığı, bu yolla başaramayınca Kanal İstanbul ile amacına ulaşmak istediği, AKP’nin de bu amaca karşı durmadığı gözlemleniyor.

Kanal İstanbul Projesi için daha önce yapılmış araştırmalar ve incelemeler mevcutsa hiç bir aşamada ulusa sunulmadı. ‘Tepeden inme’ projeye bilirkişilerin itirazları ve karşı açıklamaları dikkate alınmadı. Sonunda, Kanal İstanbul Projesi için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 23 Aralık 2019 tarihinde 10 gün süreli olarak halkın görüşüne açıldı. 1.595 sayfalık raporun ek bölümleri ise 12.208 sayfadan oluşuyor (https://yesilekonomi.com/kanal-istanbul-ced-raporu-yayinlandi/).

Yapımına başlama aşamasına gelinmiş gibi ele alınan projeye kanunlar tarafından tanınan itiraz hakkı başta İstanbullular olmak üzere kişiler tarafından el yordamıyla bulunup medya yoluyla paylaşılarak kısacık bir süre aralığında kullanılmaya çalışılmaktadır. İtirazların dikkate alınacağı garantisinin verilmeyeceği endişesi yaşanmaktadır.

 

Kanal felaket getirecek.

 

Kanal felaket habercisi

 

Projenin gerçekleştirilmeye başlanması halinde Montrö Sözleşmesi’nin kaybının yanı sıra, ülke ekonomisine, çevreye, insan sağlığına ve daha bir çok alanda görülecek olumsuz etkilerine karşı çıkmak savaşımı bekliyor Türkiye’yi.

Geniş bir doğal yaşam ortamı ortadan kalkacak. Meralar, fundalıklar, kumullar, sulak alanlar, ormanlar, nadir bitki, kuş ve böcekler yok edilecek. İçme suyu kaynakları kuruyabilecek.

Boğaz akıntıları aksarsa bu akıntılara göre düzenlenmiş olan İstanbul kanalizasyon sisteminin yok olması halinde Boğaz ve giderek Marmara Denizi sağlığını yitirecek.

Bir yarımada üzerinde yer alan İstanbul ada haline gelecek ve ulaşımı köprülerle sağlanacağı için askeri korunma olanakları ortadan kalkacak. Büyük deprem durumunda 300 milyon metre toprak hafriyatının yaratacağı çatlak daha da büyük afete yol açabilecek. Aşırı miktarlardaki atığın taşınacağı yerler zarar görecek. Kanalı kazmakla kalınmayacak, Küçükçekmece’de sahilden başlayan Marmara Denizi’ni de kazarak büyük gemileri taşıyabilecek derin bir liman oluşturmak gerekecek.

İmar plansız ve milyarlarca dolar maliyeti olan bu projeye kaynak bulmak olası olmayacak, büyük maddi zarar yaşanacak.

Bütün bu bilgiler gösteriyor ki uluslararası anlaşmaları, sözleşmeleri kaldırmak kolaylıkla ve duyarsızca yapılabilecek işler değil. Durum böyle olunca, bizim kendi elimizle üstünlüğümüzü başkalarına sunuvermemiz, kanal projesi gibi Türkiye’nin egemenliğini zedeleyecek, ülkeyi dış kaynaklara bağımlı kılacak, ülkemiz genelinde çok büyük zarar ve ziyan oluşturacak bir yanlış projeyi hedeflememiz kabul edilemez, edilmemeli.

 

Muhalefet partileri yurttaşları bilinçlendirmek için toplantılar düzenliyor.

 

İtiraz dilekçeleri 2 Ocak 2020’ye kadar gönderilebilir. Dilekçeyi şuradan indirebilirsiniz:

Sayfa 1

 

Sayfa 2

 

 

 

 

Tüm Yazıları»

 

Beste Barki / İlk Defa / Bizim Anadolu / 30 Aralık 2019

 

Şu yazı ve haberlerle de ilgilenebilirsiniz:

 

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...