Kanal İstanbul Neden Yapılamaz -2
Kanal İstanbul Muhalefet’in yeni zaman kaybı.
Yapılamayacağının; siyasi muhalefet ve medya muhalefet ayağına değindik. Bir de bunun teknik ayağına değinelim. Ki önceki yazılarımda değinmiştim.
“Kanal İstanbul” için 1 satır bile yazmadığım söylendi. İnanın üşenmeksizin aşağıdaki Linkleri saydım, 2010’dan bu yana tam 857 satır yazmışım:
https://teknopoltkalar.blogspot.com/2018/02/kanal-istanbul-ced-raporu-kamudan.html
http://teknopoltkalar.blogspot.com.tr/2018/01/kanal-istanbul-afrin-ve-fitch.html
http://teknopoltkalar.blogspot.com.tr/2018/01/kanal-istanbul-ve-nuhun-cep-telefonu-ve.html
https://teknopoltkalar.blogspot.com/2011/04/size-soylenen-cilgin-proje-bu-muydu.html
http://teknopoltkalar.blogspot.com/2011/05/basbakanin-degil-benim-projem-daha.html
http://teknopoltkalar.blogspot.com/2010/10/hincal-ulucun-bildirdigi-re-cepsel.html
Ve şunlara işaret etmişiz: [[Bu kazıdan milyar m3 malzeme çıkacak. Bu malzemenin kazılması yıllarca sürecek, kazıda iş makinaları ve patlayıcı kullanılacak; dolayısıyla vadi ve çevresindeki ekosistem, fauna ve flora’nın yok olması yanında, milyar m3 malzemeyi taşımaları zor olacağı için Marmara denizinde dolgu veya adacıklar oluşturacaklardır. Bu da Marmara’nın içerisindeki aktif fay sistemi ve bölgedeki fay hatlarını tetiklemesi ile, olası bir deprem tehlikesi yaratacak; kanal boyu kayma, heyelan ve göçmeler yaratır… Bitmedi; kanal derinliği bir drenaj sistemi olarak çalışacak yeraltı ve baraj içme suları tuzlanacaktır. En önemlisi, İstanbul boğazı ve Kanal İstanbul yarım adada bir ada oluşturacak, bu nedenle tüm ulaşım sistemleri değişecek, yapılaşmayı zorlaştıracak, yine de Kanal etrafında oluşacak birkaç milyonluk kent, olası 8 şiddetinde deprem riski altında kalacaktır. Ve de adanın Trakya’dan ayrılması askeri açıdan da risk yaratacaktır. Ayrıca; Kanal İstanbul, kirlenme sürecindeki Marmara, daha kirli Karadeniz ile tümden can çekişir hale gelecektir… Düşünün; Kanal İstanbul’u, her durumda düşüncelerini Erdoğan’a endeksleyen Medyatik bilim adamları (bana göre medya maymunları) bile evet diyemiyor…
Projenin ÇED raporuna onay verenler arasında, “Nuh Peygamber benimle cep telefonu ile konuştu”… Dr. Yavuz Örnek de var… Bu insan daha önce de Nuh Tufanı hakkındaki tuhaf açıklamalarıyla gündeme gelmiş, Nuh Peygamber’in kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için cep telefonu ile görüştüğünü, Nuh tufanı sonrasında da gemiden güvercin yollanmadığını, uçan bir insansız hava aracı gönderildiğini iddia etmişti… Tarihin gösterdiğine göre daha önce hiç yaşanmasa da Karadeniz’in altında bir patlama olabileceğine dair garip bir açıklamada bulunan Örnek, İstanbul Boğazının da yıkılacağını ve Kanal İstanbul’un bunun için şart olduğunu iddia etmişti.]]
Düşün, Allah Lillah aşkına biraz olsun düşün, beyin kapasitesini % çeyrek çalıştıran bre zırcahil!! Seni güdenin gündemcisi yarım akıllılar; “İstanbul Boğazı’nda gemilere geçiş kolaylığı sağlamak, kazaları önlemek ve gelir sağlayacak projedir Kanal İstanbul ve Boğaza özgürlük getirecektir…” diyor ve Montrö Boğazlar Sözleşmesine göndermede bulunuyor, yarım akıllılığıyla. Kanal İstanbul değil, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye’nin özgürlüğüdür. Bilmem anlar mısın Cahil? Anlamazsın yine. Anlamazsın çünkü; senin ferasetine güvenen, beyin kapasitesini ancak % yarım çalıştıranlara kendini teslim etmiş ülkemin vebasısın sen… Yine de yazayım; – Karadeniz kıyıdaşı olmayan bir ya da birkaç Devlet, bu denize, insancıl bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterlerse, bu kuvvetin toplamı hiçbir varsayımda 8.000 tonu aşamaz —- Karadeniz’de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan Devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmibir günden çok kalamayacaklardır—– Saldırıya uğramış bir Devlete ve Türkiye’yi bağlayan bir karşılıklı yardım antlaşması gereğince yapılan yardım durumları dışında savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçmesi yasak olacaktır—- – Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti tümüyle dilediği gibi davranabilecektir…. Yani; Boğazlara (Çanakkale-İstanbul Boğazı) dair egemenlik hakları ülkemize teslim edilmiştir; ‘1923’te Lozan Antlaşması ile birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesi’nin yerine geçmiş olan 1936 senesinde imzalanan Montrö (Montreux) Boğazlar sözleşmesi ile’…
İstanbul Boğazı 4. jeolojik çöküntü zamanda, yani MÖ 15000 – MÖ 5000’lerde oluşan jeo-iklimsel koşullarda meydana geldi. Bence Nuh tufanı da bu 4. zamanda oluverdi… Dahası; Allah, dünyayı kapsayan kötülüğün ve kirlenmiş insanlığın yok edilmesine karar verdiği zamanda … Kanal İstanbul ise şimdiki Ak çöküntü-kirlenme zamanında oluşacak… 4. jeolojik zaman da diğer jeolojik zamanlar gibi; yeryüzü şekillerinin, su alanlarının ve volkanik hareketliliklerin ayrımını ve seyrini gösterir. Ne olmuştur bu zamanda? İklimde büyük değişiklikler yaşanmıştır. Önemli buzul devirler meydana gelmiştir —- İnsan ortaya çıkmıştır —- İstanbul ve Çanakkale Boğazları oluşmuştur —- Akdeniz ve Karadeniz bağlanmıştır…. Nuh zamanı da, yok olan Adem Havva insanlarının yeniden doğuşu ise, ben Nuh tufanını 4. jeolojik zamanla örtüştürürüm ve Nuh tufanı İstanbul çevresinde oluştu ve de Nuh’un gemisi de 7 tepeli İstanbul’ın tepelerinin birindedir derim (Bu da benim çılgın Nuh Projem:J))…
Prof. Dr. Cemal Saydam da yeni bir Nuh tufanını vurguluyor; “Karadeniz’e ikinci bir musluk açtığınızda suyu daha hızlı Marmara Denizi’ne akacak…” diyerek. Ve de; Küresel efendiye teslim edeceği; varsıl Trakya için, İstanbul bir yana Marmara’nın tüm su havzalarını yok edecek…
Bu nedenle Kanal İstanbul, İstanbul Boğazı gibi 733 metre genişliğinde ve de 60 mt derinliğinde olup büyük tonajlı gemilerin rahatlıkla geçebileceği Kanal değil… Kanal İstanbul; Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadide, tek bir geminin geçebileceği 250 metre genişlik ve 21 metre derinlikte kazılacaktır… Bu nedenle Montrö Boğazlar Sözleşmesi kandırmaca, doğrusu saptırma. Bu 45 km’lik Kanal boyu eğer Araplara satıldıysa burası adeta sayfiye yeri, yani cennet kanalı haline getirecek. Melih Gökçek de Kızılırmağı bu amaçla dizayne etmeyi düşünmemiş miydi…
Bunu daha da detaylandıralım; meslektaşım ODTÜ mezunu İnşaat yüksek mühendisi Mehmet Necat Özgür Kanal İstanbul’un yapılabilirlik boyunu-uzunluğunu ölçmüş. Doğrusu; Kanal İstanbul’a bir iş programı hazırlıyor, fakat dediğine göre Kanal sevicileri bu iş programını beğenmeyeceğini söylüyor. Çünkü; kanal boyunu satmak kolay, fakat Kanal İstanbul kazılarına kazmaların 2023’ten önce başlamaları zormuş. Şöyle ki; sonuç olarak seçimden sonra ‘seçimi kaybedecekleri için’ bu proje iptal edilince yapılmış garip harcamalar (özellikle yeni köprüler) başlarına kalacak korkusu sarmış…
Ve olumsuz teknik süreci şöyle sıralıyor:
[[Kanalisatanbul’un ana iş kalemleri ve gerekçeleriyle (para çok varsayımıyla) hızlı ve gerçekçi iş programı (yapım sırasıyla): 1. Kamulaştırma (1. yıl)—- 2. On adet (en önemlileri E5, TEM ve demiryolu), eğim koşulu gereği başlangıçları her iki yakadan 1 km uzakta, 64m yüksekliğinde -ki büyük gemiler geçsin- köprü yapımı. (Kanal kazısından önce Trakya trafiğinin sürmesi sağlanmalıdır) (3. yıl). (2023 seçimleriyle aşağıdaki maddeler kâğıt üstünde kalacak, umarım köprüleri de ağırdan alırlar da çok fazla israf olmaz)—- 3. Güzergâhın altındaki ve üstündeki teknik altyapı boru ve hatlarının (kablo, gaz, petrol, su vs.) sökülüp ilk maddede yapılmış köprülere asılarak yeniden geçirilmesi (4. yıl)—- 4. İstanbul’un yok edilecek içme suyu kaynakları olan Sazlıdere ve Terkos yerine yeni (büyük olasılıkla deniz suyu arıtma yoluyla) su temini (6. yıl)—- 5. Her iki yakada yeni kentin altyapısı (8. yıl)—- 6. Kanal kazısı ve kazının iki yakaya taşınarak (ÇED’de belirtilen Karadeniz’de dolgu yapılması işi hiç olacak gibi değil) kot yükseltilmesi (havaalanı ve yeni metro hattına zarar verilmemesi için kontrollü patlatma) (14. yıl)—- 7. Son atımlar ve Kanalın suyla dolması ile yeni liman ve yönetim tesisinin yapımı (15. yıl) (isteyen gemi artık geçebilir)—- 8. Yeni kentin Kanal manzaralı dolgu üstü binalarının uzun kazık temeller üstünde yapımı (18. yıl)… Araziye yatırım yapanlara geçmiş olsun…..
Kanal İstanbul ÇED Raporunu Çınar Müh. yapmış görünüyor ama tüm teknik çalışmalar raporun sonundaki atıflara göre bildik bir şirkete ait, çok yazık: —- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş, 2018, Kanal İstanbul Projesi Jeolojik ve Jeoteknik Etütler-Jeolojik ve Jeoteknik Raporu Revize Ön Proje Jeolojik-Hidrojeolojik ve Mühendislik Jeolojisi Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2017, Kanal İstanbul Projesi Dalga Modellemesi Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2017, Kanal İstanbul Projesi Deprem Riskleri Raporu, 2017—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Deniz Araştırmaları Nihai Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Deniz Araştırmaları Ara Raporları ve Nihai Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Hidrodinamik Nümerik Model Final Raporu, 2018—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi İşletme Risk Değerlendirme Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A. Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi İşletme Navigasyonu Simülasyon Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi İşletme Senaryoları Fizibilite Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Jeolojik ve Jeoteknik Etütler-Jeolojik ve Jeoteknik Raporu Ön Geoteknik Değerlendirme Raporu—-Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Sediman Taşınımı Modeli Nihai Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Su Kalitesi Nümerik Modeli Nihai Raporu—-Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Taşkın Hidrolojisi Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Yardımcı Tesisler (Seyir Yardımcıları) Kavramsal Projeleri Raporu—- Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Kanal İstanbul Projesi Yeraltısuyu Modeli Nihai Raporu—Yüksel Proje Uluslararası A.Ş., 2018, Tsunami Model Çalışma Nihai Raporu… ]]
Cennetin izdüşümü İstanbul’u cehenneme çevirerek yok edemeyecekler!!
Yine de Güldüşünlerimle düşünüyorum:
Vallahi, Kanal İstanbul ve Nuh komedisine bir öykü ile de katkı vermek istedim: “Nuh Tufanı kopmak üzere. Nuh son olarak gemiyi kontrol etmiş, bakmış ki; Tayyib ile Mayip yok. Bir ağaca yaslanmışlar gemiyi izliyorlar. Nuh telaşla: ‘Çabuk gemiye binin Tufan geliyor.’ Bizimkiler gayet rahat ve kendilerinden emin; ‘Ya Seyyid, siz yallah, biz kendi Zambukumuzla (Arap yelkenlisi) eyvallah’… Gerçekten herkes Kanal İstanbul ve yaratacağı Nuh Tufanı’na kendi yelkenlisi ve yelken zekâsıyla gidiyor…
[[ Marmaray’ı Ecevit, Metro’yu Karayalçın yaptı, Allah aşkına sen ne yaptın?! Doğru; Atatürk’ün yaptığı şeker fabrikalarını sattın! Şimdi de “Kanal İstanbul” ile İstanbul’u tümden iptal etmek istiyorsun…
Evet; “Kan al İstanbul”=”Ban al İstanbul”… İstanbul’u; banıp banıp tümden götürmektir niyetleri de, gideceğinin farkında değilsin.]]
Tüm Yazıları»
Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 27 Ocak 2020
Şu yazı ve haberlerle de ilgilenebilirsiniz: