Zaman zaman ‘ne idüğü belirsiz’ diye bir sorgulama yapılmaktadır.
Aslında yapılan bir saptamadır; ‘onun ne olduğu belli’ denilmek istenmektedir.
Nitekim, “suçum yoğ idügini şāha diyem” tümcesinde, suçumun olmadığını Şah’a kanıtlamak istiyorum denilmek istendiği apaçıktır.
Burada daha fazla sözcükbilim (lexiologie) üzerinde duracak değilim.
Ben daha çok, görevden alınan belediye başkanları için ‘ne idüğü belirsiz kişiler’ diyen ‘ne idüğü belli kişi’den söz etmek istiyorum.
Bu ‘Ne idiğü belli’ kişinin, deyim yerinde ise ‘Ne’ olduğu, başlangıçta gerçekten ‘belli’ değildi.
İstanbul’a Belediye Başkanı seçilmişti.
Nasıl Belediye Başkanlığı yaptığını ben bilemem, onu o günün İstanbul halkına sormak gerekir.
Sonra Mahkeme, halkı kin ve düşmanlığa ‘tahrik’ suçundan, ‘seçme ve seçilme hakkı’nı elinden aldı.
Ancak, siyaseten halka yaptıkları, daha doğrusu yapması gerekenleri yapmadığı için, insanüstü güçler tarafından ağzı-burnu yamultulan bir başka siyasetçi tarafından ‘siyasal hakları’ geri verildi.
Bir bakıma ‘affedilmiş’ oldu.
‘Af’, özünde o suçu bir daha işlememek üzere verilen bir ‘hak’tır.
Ancak sizinki, o suçu bir kez daha işlememek şöyle dursun, halkı kin ve düşmanlığa ‘tahrik’ etmek konusunda çıraklık, kalfalık ve ustalık aşamalarından geçerek tam bir ‘profesyonel’ oldu.
O arada, başta ‘bakan’lar olmak üzere, ‘Devlet’in tüm kademelerine, ama tüm kademelerine bu ‘tahrik’ suçunu işlemeye eğilimli adamları yerleştirdi.
Burada sadece birkaçını sayacak olursak, El Beşir’den başlayarak uluslararası mafya mensuplarının ‘önüne yatan’ından tutun da, gerçekten ‘soyu belirsiz’ adamları ‘İç İşleri Bakanı’ olarak atadı.
En sonuncusu ‘yerli ve millî Kaya’ denilen bir ‘Vali’.
‘Vali’ olmuştu ama o vatandaşın oğluna söylediği gibi ‘Adam’ olamamıştı.
Şimdi ben AKP’nin, haydi 2007’den sonra diyelim, bir tek ‘Adam’ı ‘Bakan’ diye atamış mıdır diye sorsam, kaç kişi olumlu yanıt verebilecektir?
Şu ‘Millî Eğitim’e atanan mı ‘Adam’dır yoksa ‘Millî Savunma’ya atanan mı?
Bu sonuncu ‘Teğemenler’ biz ‘Atatürkçüyüz’ dedi diye ‘AKP TSK’sinden atılacak diyor.
Niye?
Çünkü baş ‘Ne idüğü belli’ bunlar temizlenecek dedi de ondan.
Bu teğmenler atılır mı atılmaz mı göreceğiz.
Her ne olursa olsun, bu küçücük olay bile, halkı karpuz gibi ikiye bölmüş müdür bölmemiş midir?
Çok açıktır ki bölmüştür.
Yani, bu AKP zihniyetinin ‘ne idiğü’ artık tamamen belli olmuştur: Halkın kin ve nefret duygularını depreştirip derinleştirmek.
Buradan bir ‘Ulusal birliktelik’ bilincinin doğmasının olanağı var mıdır?
Yoktur.
Peki ama, örneğin ben ‘bunlar bir iç savaş’ çıkaracak diyorsam, istiareye yatarak mı böyle söylüyorum?
Kuşkusuz hayır.
Son yirmi yılın ‘siyasal gelişmeleri’ni gözlemleyerek bu sonuca varıyorum.
Ancak ‘politik’ bir gelişmeden söz etmemin olanağı yok.
Bir ‘etki/tepki’ etkileşimidir yaşananlar.
Yani gerçekten ‘ne idüğü belirsiz’ bir etkileşim.
Oysa ‘politik’ bir gelişme olsa, bir ‘bilinçlenme’ olacak ve ‘olacak olanlar önceden görülebilecekti’.
İşte ‘politika’ ile ‘siyaset’ arasında böyle bir ayırım vardır.
Türkiye’de ne yazık ki henüz ‘ne idüğü belli’ olan bir ‘politika’ yok.
‘Ne idüğü belirsiz’ bir ‘siyaset’ var.
Habip Hamza Erdem / Görüşler / Bizim Anadolu / 22 Kasım 2024