Press "Enter" to skip to content

Hrant Dink ve Tahir Elçi Anıldı

Hrant Dink ve Tahir Elçi Anıldı

9 yıl önce suikaste kurban giden gazeteci Hrant Dink ve 2015’in Kasım ayında öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi için Ottava’da anma töreni düzenlendi.

 

 

 

 

Kanadalı Türk ve Ermeniler tarafından Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Ottava’da kurulan “Voices of Dialog” oluşumunca 24 Ocak 2016 tarihinde bir anma toplantısı düzenlendi. Her sene yinelenen anma törenlerinin bu sene yapılan toplantısı Ottava Halk Kütüphanesinde yaklaşık elli kişilik bir katılımla gerçekleştirildi. Toplantıda Hrant Dink ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin katledilmelerinin yanı sıra sözde Ermeni soykırımına gönderme yapılarak Türkiye’deki etnik gruplar arasında barış çağrısı yapıldı.

y-diker-bilgisun-166

 

Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili bir video ile başlayan toplantı daha sonra Egemen Özbek tarafından yapılan açılış konuşmasıyla devam etti. Carleton Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktora öğrencisi olan Özbek yaptığı konuşmada Hrant Dink suikastının dokuzuncu anma toplantısının, ilginç bir rastlantıyla Uğur Mumcu’nun katledildiği güne denk geldiğini vurgulayarak, Türkiye’nin gerçeği arayan ve adalet isteyen gazetecilerin ve aydınların öldürülmesinin çok kolay gerçekleşebildiği bir ülke olduğunu iddia etti.

Diğer yandan Türkiye’de binlerce insanın katıldığı gösterilere de dikkati çeken Özbek, bu gösterilerde Hrant Dink’in anıldığı ve etnik barış istendiğini belirtti. Hrant Dink’in bazı görüşlerini ve girişimlerini aktaran konuşmacı, Hrant Dink’in ölümünden, onu dışlayan ve yalnız bırakan kişilerin de sorumlu olduğunu savundu. Bugün O’na karşı hâlâ sorumlu olduklarını söyleyen Özbek, yüz binlerce kişinin Hrant’ın cenazesinde “Hepimiz Ermeni’yiz” şeklinde gösteri yapmasına karşın öldürmelerin hâlâ devam ettiğini iddia etti. 24 Nisan 2011’de Sevag Şahin Bıçakçı adlı Ermeni vatandaşımızın askerlik görevi sırasında vurularak öldürülmesini bunun kanıtı olarak sunan konuşmacı, Bıçakçı’nın da ondan önce öldürülenler gibi terk edildiğini ve ailesinin karşısında utanmaktan başka bir his duyulamayacağını ifade etti.

Hrant Dink ve Tahir Elçi Ottava'da anıldı.
Hrant Dink ve Tahir Elçi Ottava’da anıldı.

 

Konuşmasının ikinci bölümünü 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’da öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’ye ayıran Egemen Özbek, aynen Hrant Dink’te olduğu gibi, öldürülmeden önce kamuoyu tarafından PKK ile ilgili görüşleri nedeniyle linç kampanyasıyla karşı karşıya bırakıldığını vurguladı. Gerek Hrant Dink’in, gerekse de Tahir Elçi’nin etnik barış ve eşitlik için mücadele ettiklerini, bu yüzden de yalnızlaştırıldıklarını, her ikisinin de katillerinin adalete teslim edilmediğini savundu.

Konuşmasının son bölümünde 1915’teki trajediyi “soykırım” olarak tanımlayan Özbek, bunun inkârının ve sorumluluğu üstlenmemenin yanlış olduğunu iddia ederek, Kürtlerin de Ermeniler gibi 1908’ten itibaren eşit haklara sahip olmasının egemen ulusça baskıyla engellendiğini söyledi. Bugün de Müslüman-Türk baskısının AKP iktidarı tarafından şiddet kullanılarak sürdürüldüğünü savunan konuşmacı sivil halkın şiddet ile baskı altında tutulduğunu ifade etti.

Açılış konuşmasının ardından Türkiye Ermenilerine ilişkin kısa filmler gösterildi. Gösterimden sonra konuyla ilgili katılımcıların görüşlerine yer verildi.

Anma toplantısına yaklaşık 50 kişi katıldı.
Anma toplantısına yaklaşık 50 kişi katıldı.

 

Notlar ve konuya ilişkin görüşler:

Hrant Dink’i vuran tetikçi Ogün Samast babası tarafından ihbar edilerek yakalandıktan sonra cinayeti işlediği tarihte 17 yaşında olduğu için müebbet hapis yerine 22 yıl 10 aya; azmettirici Yasin Hayal ise müebbet hapse mahkûm oldu. Suikastın görünen failleri hapiste yatmaktalar. Bu açıdan bakıldığında, Sıvas katliamının, Uğur Mumcu suikastının aksine suçun failleri bir anlamda bulunmuş ve hak ettikleri cezalara çarptırılmışlardır. Bununla birlikte, yaygın inanç ve adli bakımdan bu suikasta kamu görevlilerinin de doğrudan veya dolaylı katılımı söz konusu olduğu gerekçesiyle 26 kamu görevlisine dava açılmıştır. Üzerinden geçen dokuz yıla karşın hâlâ devam eden dava geçtiğimiz ay Yargıtay tarafından ana davayla birleştirilmiştir.

Ermeni soykırımı iddiasına gelince; 1915 Tehciri sırasında Ermeni kökenli yurttaşlarımızın yaşadığı felaketin, soykırım olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı tartışması yıllardır çeşitli düzeylerde devam etmektedir. Bazıları bunun hukuksal bir tartışma olduğunu savunurken diğerleri konunun tarihçilere bırakılması gerektiğini savunuyor. Son olarak Avrupa İnsan hakları Mahkemesi 17 Aralık 2015 tarihinde; ‘Mahkemenin tarihsel olayları değerlendirmeye ve olayların soykırım niteliği taşıyıp, taşımadığı hakkında karar vermeye yetkili olmadığını, akademik ortamda ve genel olarak kamuoyunda Ermeni soykırımı hakkında uzlaşma bulunduğu iddiasının hukuksal değil, siyasal bir değerlendirme olduğunu ve 1915’te yaşananların Holokost ile karşılaştırılmasının asla mümkün olmadığı’na karar vermiştir.

Akademisyenler arasında da en üst akademik unvanlara ulaşanlar arasında dahi ciddi görüş ayrılıkları vardır. Kimi akademisyenler (Örneğin Prof. Taner Akçam) yaşanan felaketin soykırım tanımına girdiğini savunurken, kimi diğer akademisyenler (Örneğin Prof. Baskın Oran) 1915’te Ermenilerin çektiği acıları ve felaketi yadsımamakla birlikte (bunu yadsıyanlar da var) olayın soykırım olarak tanımlanamayacağını (ama özür dilenmesi ve mirasçılarına Türkiye vatandaşlığına dönme hakkı verilmesi gerektiğini) savunmaktadır. Dünya çapında tanınmış bilim insanları arasında da her iki karşıt görüşü savunanlar vardır.

Doğal olarak ülkelerin politikacıları ve parlamentoları kendi politik görüşleri ve / veya ulusal çıkarları doğrultusunda konuyu siyasi alana taşımış, bir takım kararlar almışlardır. Nitekim halen dünyadaki 195 ülkenin 29’u (diğer bir deyişle dünyadaki ülkelerin % 15’i) hükümet veya parlamento düzeyinde tehcirin bir soykırım olduğunu kabul etmişlerdir. Diğer yandan bugüne kadar herhangi bir uluslararası mahkeme tarafından olay soykırım olarak tanımlanmamıştır. Vatan Partisi lideri Perinçek’e göre Ermeni Soykırımı iddiası emperyalist bir yalandır ve soykırım yoktur demek inkâr etmek değil emperyalizmin oyununun bozulmasıdır.

 

Fotoğraflar, Voices of Dialog grubunun Facebook sayfasından alınmıştır.

 

yalcindiker@gmail.com

 

Yalçın Diker / Bizim Anadolu / 31 Ocak 2016

 

 

Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...