Press "Enter" to skip to content

Hepimiz Gazeteciyiz

Hepimiz Gazeteciyiz

Çocukluğumuzda mutlaka bir gazeteye abone olunurdu. Kendi çocuklarımız haberlere ulaşmayı, okumayı ve öğrenmeyi alışkanlık edinsin diye gazete almayı sürdürdük. Ta ki bir gün gençler gazete okumaz olana kadar. O gün 2000’li yılların başında geldi. İletişimde internet yaşamın vazgeçilmez parçası olmaya başladı.

2004 yılında bloglar ve blog yazarlığı, haberleşme ve kitlelere ulaşmada hayli alışılmış uygulama halini aldı. Geleneksel basın ve kâğıt kullanımı eksilmeye, yerini sanal medyaya bırakmaya başladı. ‘World Wide Web’, kısaca www’de tartışma ya da bilgilendirme blogları başlatıldı. Facebook, Twitter, Tumblr gibi sosyal ağlar aracılığıyla metin, fotoğraf, link, video ve medya unsurlarını sunan küçük çaplı dijital içerikli mikrobloglar gelişti. Milyonlarca insan günlük ve toplumsal yaşamı, siyaseti ve ekonomiyi etkileyen bir ortamın parçası oldu.

2009 yılına kadar genellikle tek bir kişi ya da ufak bir grup bir konuyu anlatıyor, yorum ve açıklama getiriyordu yazılan bloglarda. Yakın geçmişte çok yazarlı blog sayfaları başlatıldı. Gazeteler, üniversiteler, düşünce kuruluşları ve benzeri kurumlar blog sayfaları geliştirdi.

İçeriği ve hazırlanışı çok farklı bloglar ortaya çıktı. Belirli konuda bilgi kaynağı olan ya da herkese açık kişisel günlük işlevli bloglardan, ürün tanıtımı ya da haber iletimi yapan bloglara kadar çeşitli blog eklendi blog dünyasına. Kimileri blogculuğu meslek haline getirdi. Blog sayfaları ünlenip izlendikçe tanıtımdan kazanç sağladılar.

16 Şubat 2011 tarihi itibariyle 156 milyonun üzerinde halka açık blog olduğu belirtiliyor.

Blogum
Blogum

Blog sözcüğü şöyle oluştu. Amerikalı blog yazarı Jorn Barger (1953- ) weblog sözcüğünü 1997 yılında oluşturdu. Barger, İngilizce ‘browse’ ve ‘surf’ sözcükleriyle anlatılan www ortamında tarama yapma işlemini ‘logging the web’, yani web’den ürün almak, toplamak olarak düşünüp buna kısaca ‘weblog’ dedi. Dilde ortaya çıkabilen kısaltmayla sözcük ‘blog’ halini aldı. Bunun ardından, başkaları da hem ad, hem fiil olarak kullanarak blog sözcüğünü dile yerleştirdiler. Peter Merholts 1999 yılında blogunun kenarına ‘we blog’ diye not düştü. Ardından Evan Williams, blog yazmak ve düzeltmek anlamında ‘blogger’ sözcüğünü oluşturdu. Blog ortamına blogosfer (blogosphere) adı verildi.

Her yılın sonunda yılın insanını seçip bu kişinin resmini kapak yapan Time dergisinin 2006 yılı kapağında kocaman bir bilgisayarın üzerinde bir ayna vardı. Bakanlar kendilerini görüyorlardı. Wikipedia, YouTube, Facebook, Flickr ya da Linus gibi işletim sistemlerini kullanan katılımcılara yılın insanı sizsiniz diyordu dergi. 2010 yılına gelindiğinde Time dergisi Facebook’un yaratıcısı 1984 doğumlu Mark Zuckerberg’i yılın adamı seçti.

'Nature of may memories'
‘Nature of may memories’

Blogosfere katılmanın gerekliliğine ben de inandım ve Eylül 2014 tarihinde ilk defa bir kişisel blog sayfası başlattım. Yavaş yavaş kavramakta olduğum teknik uygulamalarla kullanıcıya gezinme kolaylığı sağlayamadığımdan henüz blogumun izlenme oranı iki üç kişiyle sınırlı. İyi blog yazarlığı disiplin ve ön çalışma gerektiren bir uğraş. Başarılı bir blogun nasıl olacağını öğrenmeye başlıyorum. Şimdilik yazdıklarımla etkileşim sağlayabilmiş değilim. Kendi çektiğim ve eklediğim fotoğrafların kısa sürede dijital ortamda kamuyla paylaşıldığını görüyorum. Bu nedenle bazılarına damga (filigrane-watermark) ekliyorum. Bakalım ne kadar sürecek blogculugum. Blog adresim: http://natureofmymemories.blogspot.ca/

Blogdan Al Haberi
Blogdan Al Haberi

Zeynep Atikkan ve Aslı Tunç (‘çocuktan al haberi’ deyimine göndermeyle) Blogdan Al Haberi başlıklı kitapta (2010-Yapı Kredi Yayınları) haber blogları ve gazeteciliğin geleceğini, haberciliğin kâğıttan dijital ortama geçişini ayrıntıyla anlatıyorlar.

21. yüzyıl gazete ve televizyon çağı idi. 21. yüzyılın haberciliği ve bilgi akışı ise dijital çağın temposuyla şekilleniyor, diyorlar. “Dijital teknoloji neyin haber olduğunu belirleyen merkeziyetçi ve kurumsal yapıyı değiştiriyor.”

Kitabın sonunda Türkiye bu sürecin neresinde diye soruyor yazarlar. “2010 yılının sonu rakamlarıyla, meşhur YouTube sansürü dışında, bir iddiaya göre altı bin, bir diğerine göre sekiz bin internet sitesinin erişime kapalı olduğu söylenmekte… Günümüzde internet kullanma özgürlüğü, ülkelerin ait olduğu ligi belirliyor. Bölge gücü olma iddiasındaki Türkiye, gücünü hangi ligin özelliklerine göre tayin edecek? Rusya ve İran tarzı kaba bölge gücü mü? Yoksa, dijital alemin yumuşak gücünü kullanmaktan çekinmeyen olgun demokratik bir ülke mi?”

 

 

Beste Barki / Bizim Anadolu / Mayıs 2015

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...