Gül’ün gülistana çevireceğine inanmak
Gül’ün ülkemizi gülistana çevireceğine inanmanın tonajı ve Erdoğan’ın gül dikeninden kendini koruması…
Abdullah Gül olasılığını bir hafta önce sayfamda gündeme getirdim ve büyük tepkiler aldım. Sadece olası bir senaryodan söz etmiştim. Amaç, insanların nabzını yoklamaktı. Bana gelen yanıtlarda “Gül olursa asla oy vermem!” diyenlerin oranları % 60’ları geçti. Tayyip’e karşı şansı olur muydu!? Hiç yok denecek düzeyde değil, fakat olmazdı. Çünkü alt yapısı olmayan ani aday çıkışı sonuçsuz kalırdı. Gül, gizliden gizliye 2 yıl önce ‘kendisi’ çalışmaya başlamalı idi ve Tayyip yanlışlarını tek-tek anlatmalıydı. Bu etkili ve belirleyici olurdu. Olurdu çünkü R.T.Erdoğan hala korkuyor ki, Ahmet Davutoğlu ve Bülent Arınç ile temas kurmak zorunda kaldı. Anlaşılan, Gül’e kendi lehlerinde bir şey söyletemezlerse de, aday olmamasını veya başka teklifte bulunabilirler. Yapmadıkları şey değil; seçilmiş başbakanı görevden alan Erdoğan, Gül’e aktif Başbakanlığı da teklif edebilir…
Evet; karşı tarafın adayı olması bağlamında geç kalındı… Nedeni; Meral Akşener’e ve Yılmaz Büyükerşen’e veya Muharrem İnce’ye konsantre olanlar (Başta adayların kendileri) Gül’ü tercih etmez ve oy kullanmaz. Ha benim işaret ettiğim gibi, 2. turdan sonra Meral hanım ikna edilirse – Ki Erdoğan’da bundan korkuyor- şans belirir, fakat yeterliliği konusunda bir şey söyleyemem…
Abdullah Gül, gizemli kurmaylarına epey siyasi sondaj yaptırdı. Gördü ki geç kalındı ve baskın seçim en çok kendisini örseledi. Bundan sonra aday olur-olmaz veya Erdoğan ile uzlaşır, uzlaşmaz bilemem. Bana göre ‘siyasetin aptalı olsa Cumhurbaşkanı olmazdı’ gerçeğinden yola çıkarak hiçbir şeye evet demeyecektir, çünkü kaybedeceğini görmüştür… Siyasetin kurnazı gibi davranıp; el tetikte pusuya yatarak gelecekte tetiğe basacaktır…
Bundan sonrası için olası üç önerim:
Buradaki temel ilke; olguya siyaset üstü bakmak olmalıdır. Yani, olgu, 20 yüzyılın ideolojilerinden soyut (sağ-sol bakıştan), 21. yüzyılın ideolojisine referans olacak bütüncül birlikte ortak hareket… Çünkü, karşınızda siyaset bilimi ile kimliklendiremeyeceğiniz cahil yürekli acımasız bir kimlik var…
A- İkinci turda İYİ, CHP ve Saadet adaylarından hangisi önde ise, koşulsuz o adayın desteklenmesi…
B- Kadın aday ve de ilk olma olgusunun etkisi dikkate alınarak koşulsuz Meral Akşener’de karar kılınması…
C- Her kesimden oy alma şansı olan sayın Yılmaz Büyükerşen’de karar kılınması…
Bundan önce de şu yapılmalı idi:
CHP; Kent siyasaların ve Projelerin efendisi Murat Karayalçın, efendilerin efendisi projeci; Yılmaz Büyükerşen ve siyasetin hareketli kimliği savaşçı Muharrem İnce harmanlamasında bir aday belirlemesi yapmalıydı. Bu belki zor gözüküyor, fakat ‘Baskın seçim olasılığı’ düşünülerek bu üç değerli siyasetçiden biri gizliden gizliye hazırlanabilirdi. Benim aklımdan geçen, kent siyasetini genel siyasetle bütünleştirip yeni bir siyaset modeli deneyimlisi ve cebi beyni projelerle dolu sayın Murat Karayalçın idi…
Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 26 Nisan 2018
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…