Durum olgunlaştı, haydi seçime!..
Seçim öncesi tartışılan ve korkulan oldu. Komplo teorisi değilmiş.
7 Haziran seçimleri öncesi anayasaya aykırı olarak alanlara çıkıp AKP yararına propaganda yapan ve ‘400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün’ diyen Erdoğan’ın tehdidine karşın, seçmen tek başına iktidar oyu vermeyince, başka mekanizmalar devreye girdi ve Türkiye en geç 1 Kasım’da ‘erken seçime’ gidiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP için istediği 400 milletvekilliği gerçekleşmeyince Türkiye adım adım erken seçime çekildi.
7 Haziran seçimleri sonrası önce yetkisiz AKP hükümeti bakanlıklarda ve bürokraside yeni atamalara gitti. Bu arada Cumhurbaşkanı, yeni hükümetin kurulması için görev verilmesini geciktirdi. Daha sonra 20 Temmuz’da Suruç’ta canlı bir bombanın kendini patlatmasıyla Suriye’deki Arap Pınarı (Ayn-el-Arab) kasabasını onarmak için gitmek isteyen gençlerden 31’inin yaşamını yitirmesiyle Türkiye bir anda kaos ve terör batağına saplandı.
Canlı bombanın üstlenilmemesine karşın saldırının IŞİD’li bir militanın yaptığı belirlendi.
Güvenlik güçlerinin eşzamanlı olarak sınır ötesi IŞİD mevzileri ve PKK yerleşimlerini vurmasının ardından özellikle PKK de saldırılarını yoğunlaştırdı ve kırsal kesimde olduğu gibi kentlerde de terör eylemlerini sürdürdü; Türkiye her gün şehit cenazesi kaldırmaya başladı.
Bu olayların bir anda yoğunlaşması, geçen yıllarda internete düşen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ‘gönderirim öte tarafa, iki füze attırırım bu tarafa, işte sana müdahale sebebi’ sözlerini akıllara getirdi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hükümet kurma görevini alan geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ağırdan almış olduğu partiler arası görüşmeler olumlu sonuçlanmadı; yasal sürenin bitimine az bir süre kala görevi iade etti.
Burada da geçmişte olduğu gibi MHP, AKP’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın imdadına yetişti; tüm uzlaşma kapılarını kapatan Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanının istemiş olduğu erken seçim yolu taşlarını dizdi.
Yasaya göre seçimlerden sonraki 45 günün ardından herhangi bir hükümet oluşturulamazsa, Cumhurbaşkanı başka bir partiye görev verebileceği gibi ülkeyi erken seçime de götürebilir.
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun 20 Ağustos akşamı sanal toplumsal paylaşım ortamından bildirdiğine göre, Erdoğan ikinci seçeneği yeğledi ve Türkiye en geç 1 Kasım’da erken seçime gidecek.
Koalisyon kurulmadı diye cebimizden ne kadar para çıkacak?
Öte yandan eski CHP Milletvekili Umut Oran, koalisyon görüşmelerinden sonuç alınamamasının ülke ekonomisine etkisini açıkladı.
“Koalisyonu kurmayanlar her vatandaşı 1498 TL daha borçlandırdı” diyen Umut Oran, yazılı açıklamasında şunları söyledi:
“7 Haziran seçimleri sonrasında aradan geçen 64 günde Erdoğan ve Davutoğlu’nun koalisyon istemeyen, ipe un seren tavırları ve Bahçeli’nin her şeye ‘hayır’ diyen duruşu nedeniyle yaşanan siyasi belirsizlik kurdaki artışla birlikte Türkiye’nin dış borcunu 116,4 milyar TL artırdı. Doların 2.96 TL’ye çıkması nedeniyle vatandaş sırtına 1500 TL ek borç yükü bindi.”
“1.498 Lira ek yük”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 45 günlük süreyi sadece Ahmet Davutoğlu’yla geçirerek, hükümet kurulmaması için adeta özel çaba sarf ettiğini ifade eden Oran, “MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de her şeye ‘hayır’ diyen tavrı nedeniyle bütün ülke ateşten gömlek giydiği günlerden geçmektedir” dedi.
CHP’li Oran, “Kurdaki artışın hızlanması nedeniyle Türkiye’nin dış borç yükü 7 Haziran seçimlerinden bu yana 116,4 milyar lira arttı. Doların 2.96 TL’ye çıkması ile vatandaş başına 1.498 lira ek yük bindi” açıklamasında bulundu.
Doların 1 kuruş artmasının kamunun dış borcunun TL karşılığını 1.1 milyar, özel sektörün borç yükünü 2.8 milyar; Türkiye’nin toplam dış borç yükünü ise yaklaşık 4 milyar lira büyüttüğünü belirten Umut Oran şöyle devam etti:
“Dolardaki her 1 Kuruşluk artış, vatandaş başına düşen dış borç miktarında 51 liralık artış anlamına geliyor. Dolar kurundaki yüzde 10’luk artış, enflasyonu 1,5 puan kadar yükseltiyor. Türkiye, üretiminde yüksek oranda ithal girdi kullanılıyor. Kurdaki artış üretim maliyetlerini artırarak piyasaya zam olarak yansıyor. İthal girdiye aşırı bağımlı bu yapıda TL’de değer kaybının hızlanması nedeniyle ulaşımdan, doğalgaza, giyimden, gıda ürünlerine, kırtasiye malzemelerinden elektriğe birçok kalemde zincirleme zamların gelmesi kaçınılmaz.”
Bizim Anadolu / Ağustos 2015
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…