Press "Enter" to skip to content

Ciğerparem / (Ciğer’im)

Ciğerparem / (Ciğer’im)

Değişik dönemlerde değişik insanlar girer hayatlarımıza…

 

 

 

 

 

Kimi aniden, kimi ağır ağır, kiminin bizleri nasıl etkileyeceğini bilip bilmeden bir bakmışsınız  süzülürler hayatlarımıza.

Kimini, çocukluğumuzda bırakır, kimini çocukluğumuzdan beri gönlümüzde taşırız.

Kimini, tık nefes soluklandığımız bir banktan alır, yüreğimizin bir köşesine usulca yerleştiririz…

Ve sonra her birini karakterlerine, tutumlarına, duruş ve görüşlerine göre, zengin Türkçemiz sayesinde gruplara ayırırız.

Zeki, duyarlı, cahil, güvenli, çalışkan, boşboğaz, dürüst, itici, basit, eğlenceli, donuk…

Yüreğimizde yer açtıklarımızı çok daha farklı, çok daha özel kategori içinde tutmaya özen göstererek şekillendiririz içimizde.

Kimi der “Ciğerim”
Kimi der “Sevdam”
Kimi…..

Hak etmişlikten geçer taa yüreğinden hissettiğin, sözle dokunuşlardaki, o inceden seslenmeler…

İşte “onlar” aniden de girmiş olsa hayatlarımıza sanki hep oradalarmış, hep bizimle birliktelermiş gibi her dara düştüğümüzde, bunaldığımızda, sevinç ve kederli anlarımızda beliriverirler uzaktan da olsa yanı başımızda…

Adeta, bir soluk kıvamında varlık gösterip, sarar sarmalarlar merhem etkisiyle dokunarak o duygulu anlarımıza…

En çok kendimizle baş başa kaldığımızda, an olur ÖZLEMLERİMİZİ tetikler aynı kişiler.

Görsek de, görmesek de, aradan yıllar da geçse aynı duygu sıcaklığı ile karşına çıktıklarında çok daha keyif duyarsın…

Kimi zaman bir türkünün içinde, kimi zaman bir resimle, kimi zaman bir sözle, kimi zaman bir kadeh….

Buğulu zaman tünelinde yol alırcasına,

Bir resim geçti gözlerimin önünden yağmurlu sabahımda telaşla koştururken bugün.

*

Henüz ortaokul yıllarımda,

Ankara’da, A noktasından B noktasına gitmek için, saatli kalkan otobüslere, aynı saatte yetişerek, cam kenarında oturduğum koltukta, nihayet dualarım kabul olmuş ve yan yana düşmüştük.

Aylarca izlediğimden edindiğim “tecrübemle” de biliyordum ki, az sonra o büyülü sesiyle bana bir sesle dokunacaktı.

Oturduğum koltuktaki sabırsızlığım, kaçamak bakışlarım, ufak bir göz göze gelişle işte olmuştu…

Bu yarım saatlik, öyle bir yan yana gelişti ki…
Zaman zaman apartman boşluğunda, kendi sesimi tanımama…
Kendi sesimi duymama…
Kendi nefesimi, ses haline dönüştürürkenki yolculuğunu bana öğretmişti sevgili Çetin Tekindor Ümitköy yıllarımda.

O otobüste yol alırken “Ben bu ismi hayatım boyunca unutmam!” diyen Çetin Tekindor, belki 79 yılı hafızasını az biraz zorlarsa, bir ihtimal çıkartabilir bu anıyı hafızasından… BEN UNUTMADIM…

Önemli olan onun hatırlaması değil, benim unutmamam.

*

Sevdiğiniz, değer verdiğiniz, gönlünüzde taşıdığınız dost ve arkadaşlarınızı ihmal etmeyin.
Onları çıkarlarınız uğruna harcamayın.
Sizi siz yapan anılarınıza ve hatıralarınıza sahip çıkın.

Sevdiğinizi, özlediğinizi dile getirmekten çekinmeyin.
Söyleyemiyorsan sarıl…
Sarılamıyorsan söyle…
Söyleyemiyorsun yaz…

Ve bir şiirimle sevgilerimi sunuyorum.

Birikir;

*

Durdurmasam/Özlemlerim..
Yazmasam/ Yazılarım..
Düşünmesem/ Düşüncelerim..
Konuşmasam/ Cümlelerim..
Gitmesem/ Yollarım..

*

Birikir;

*

Ağlamasam/ Hüzünlerim..
Dinlemesem/ Sessizliğim..
Beklemesem/ Gelişlerim..
Unutmasam/ Vuslatlarım..
Öğütmesem/ Dertlerim..

*

BiRiKiR.

Dirhem, dirhem..
Bir..
İki..

*

Gel!

*

Vakit geç demeden;
Portakal, Limon, Bergamut
kokan yürek..

*

Taşan damlaların ucundan,
Bir- iki-n-di vakti,
Yüklen de gel yürek..

 

 

 

içTen

 

 

ictenicten@hotmail.com

 

Tüm Yazıları»

 

İçten Külünk / Bizim Anadolu / 13 Nisan 2019

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...