Press "Enter" to skip to content

Çanak Çömlek Patladı

Yazıya nasıl, nereden başlayayım bilmiyorum. Bu ülkeye uzlaşmacı, dürüst, devlet nasıl yönetilir bilen biri istenmiyor mu?

Türkiye’de ortalık toz duman. Savlar, savunmalar, suçlamalar, yorumlar yorumlar üstüne…

Konuyu biliyorsunuz; 2 Mart’ta bir araya gelen Millet İttifakı, Altılı Masa ya da benim Türkçe olarak ‘Ulusal Bağlaşıklar’ diyebileceğim oluşum ortak adaya karar verip bir hafta sonrasına açıklama tasarıları yaparken; ve önderler parti kurullarına bilgi vereceklerine ilişkin bir metnin altına anlaştıklarına ilişkin imza atmışken, bir sonraki sabah İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ortaya bir bomba attı ve Türkiye, daha deprem yaralarını saramadan yeni bir deprem, bu kez siyasi bir deprem yaşadı ve sarsıntısı hâlâ sürüyor.

Meral Akşener ‘Ulusal Bağlaşıklar’ın ortaklaşa evet dedikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Adaylığı’na karşı çıkmış, ertesi gün yapmış olduğu konuşmada da, ‘noter’ olmayacağını bildirirken, bir de CHP’nin içini karıştırırcasına CHP’li belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı da göreve çağırmakta…

Buna en hafif deyimle ‘pes’ denir.

Bakın, iki günden beri konu hemen her yönüyle tartışılıyor; Akşener’in ne vermiş olduğu sözler eksik kaldı, ne MHP kökenliliği, ne ahde vefa göstermesi gerektiği…

Siyasette 24 saat çok uzun süre derler; herkes söylediğinin tersini söyleyebilir, değişik davranabilir; siyaset bu derler…

Biz en az 50 yıldır bunun her rengini gördük.

Ama böylesi görülmedi a dostlar!

Ben siyasi kişilikleri suçlamak yerine gerçekleri ve ne yapılması gerektiği konusuna odaklanmak istiyorum.

20 yıldan bu yana tüm devlet kurumları çökertilmiş durumda; KİT (Kamu İktisadi Teşekkülleri) denilen kamu kuruluşları haraç mezat satıldı, ülke her yönüyle dışa bağımlı hale getirildi.

Tek tek bu kamu kuruluşlarını saysam ne bana ayrılan yer yeter, ne de siz bunları okuyabilirsiniz.

Devlet kurumları yetkinlik (liyakat da diyorlar) durumları yerine, şunun yakını, bunun yakını, şu İmam Hatip’i bitirmiş, bu İmam Hatip’i bitirmiş diye iş bilmezlerle doldurulmuş. En son depremde iş bilmezliklerinin nasıl ortaya çıktığını gördük. Ne AFAD AFAD, ne Kızılay Kızılay! Kızılay çadırı parayla satıyor, AFAD su isteyen depremzedeye ‘parmağındaki yüzüğü sat’ diyebiliyor. Böyle de utanmazlar!

İktidar partisi kendini devlet olarak görüyor, çarpıklıkları, hukuksuzlukları dile getirenleri ihanetle suçluyor, ceza verdiriyor, gerçekleri yazan gazetecileri soruşturmaya çekiyor, hapse atıyor, bağımsız televizyon kanallarının ekranlarını karartıyor.

Tepeden aşağıya ‘had bildirme’yle, sövgünün bini bir paraya giden söylemlerle toplumun ahlakı bozuluyor.

Tek adam rejimiyle kimse tepeden bir emir almadan iş yapmıyor, zaten buna yeterliliği olmadığı gibi, niyeti de olmuyor. Ama on-on beş yerden aylık almayı sürdürüyor. Bir de ‘huzur hakkı’ diye bir şey uydurmuşlar, hukuksuz bir biçimde havadan para alıyorlar.

Gerçekten pes!

Ve biri çıkmış bunlardan hesap soracağım diyor, çalınan halkın varlığını halka geri vereceğim diyor.

Bu dürüstlüğüne suikast düzenleniyor, herkesin gözü önünde linç edilip öldürmeye çalışılıyor, buna karşın yılmıyor, eleştirilere karşın ‘herkesle kucaklaşacağız’ diyor.

25 yıldır yolsuzluklar içinde yüzen belediyeleri gaspçıların elinden alıp kamuya yararlı biçime getiriyor; ve bu insan bir türlü kimseye yaranamıyor.

Biz dürüst adam istemiyoruz anlaşılan; her gün bize sövülsün, had bildirilsin, varlığımız birkaç kişiye peşkeş çekilsin; bize de, yardıma muhtaç biçimde, biat edersek makarna, odun, kömür verilsin, başımıza çaylar ya da paralar atılsın istiyoruz.

Aklımızı başımıza toplayalım!

Bu düzen kesinlikle değişmeli, bu söylem biçimi değişmeli!

Hukuksuzlukların, yolsuzlukların üstüne gidebilmek için, devlet çarkını yeniden rayına oturtabilmek için kesinlikle bu düzen, bu rejim değişmeli.

Bazı savlara göre, Kılıçdaroğlu’na ulaşamayan beşli çete İYİ Partiyle görüşmüş, CHP’nin tekerine çomak sokmaya çalışıyor ve Akşener de bu oyuna geliyormuş.

Ayrıca belediye başkanlarını kışkırtıp CHP’nin çözülmesini sağlayarak güdümlü bir cumhurbaşkanıyla CHP’yi tamamen dışlamaya yönelik oyunlar oynandığı konuşulanlar arasında.

Son dönemeç

Düzenden nemalananlar düzenin değişmesini istemezler.

Bakın, bu son dönemeç! Eğer bu seçim de yitirilirse Türkiye en az 100 yıl belini düzeltemez.

Eskiden Cezayir, İran deniliyordu, aklımızı başımıza almazsak Afganistan’dan daha kötü bir duruma gelebiliriz.

Aman diyim; tüm siyasetçilerin büyük sorumluluğu var.

Tarih sizi bağışlamaz, ona göre!

o.ozen@bizimanadolu.com

Tüm Yazıları»

Ömer F. Özen / Gözleyi, gözleyi… / Bizim Anadolu / 05 Mart 2023

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...