Press "Enter" to skip to content

Bizi Bizden İyi Tanıyanlar

(Osmanlı, Türkiye hakkında eser veren batılılar)

Devlet-i Ali Osmaniye…

Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da toprakları olan geniş bir devlet…

Batılı gezginlerin ilgi duymamaları olanaksız.

Yalnız batılılar mı? Afrika’nın KB’sındaki Tanca’dan çıkan İbn Batuta da, Anadolu’da Beylikler Dönemi yaşanırken, Akdeniz’de seyreden bir yelkenliden Alanya’da karaya çıkıyor ve kasabaları, konuksever Türkmen halkını, göçer-konarları, Ahi örgütlerini anlatıyor. Seyahatnamesi XIII. yy. Anadolu’su için pek değerli bir kaynaktır.

1299-1922 arasında Osmanlı yönetimindeki bölgeleri hangi ulustan gezginler ziyaret etmiş; seyahatnameler yazmıştır? Bu, bir gazetenin köşe yazısının sınırlarını aşar. Gerçek dökümünü yapmak zordur ve muhakkak eksikler olacaktır.

Balkanlar, Adalar, Kırım, Kafkaslar, Anadolu, Önasya, Kıbrıs, Magrip ve Maşrık Afrika’sı…

Osmanlı topraklarına, diplomatik ilişki kuran devletlerden gelen sefaret mensupları da eserler vermişlerdir. Bunlar yalnız seyahatname değil, tarih, arkeoloji eserleridir.

Memalik-i Osmaniye ziyaretçilerinin en önemli özelliği, alanın uzmanı olsun, olmasın, yurttaşı olduğu devletin çıkarlarına hizmet olmuştur. Arkeolog görüntüsü altında jeologdur, madencidir; nerede, ne tür maden vardır, resmi makamlara bilgi vermeden, araştırır ve devletinin yetkililerine bilgi ulaştırır. Çünkü, Osmanlı bir hammaddeler ülkesidir ve devletin bunları işlemesi, yarı mamul duruma getirmesi olanaksızdır; imalathanesi, fabrikası yoktur.

Payitaht İstanbul’a gelip de cazibesine kapılmayan gezgin yoktur. Gelgeç bir ziyaret olarak planladığı geziyi uzatıp, yıllar boyu ülkemizde kalan pek çok gezgin sayılabilir. Dil öğrenmede yetenekli olanlar Türkçeyi öğrenmiş, Arap elifbasını bir müderris düzeyinde tedris etmiş, içlerinde alim gibi eser vermiş olanlar vardır.

Romen devlet adamı Dimitri Kantemir’i düşünelim. Tirgu Mureş’teki üniversite onun adını taşır. Osmanlı tarihi, Türk musikisi hakkında eserler vermiştir.

Fransız romantik şair, diplomat, iş adamı Lamartine, Osmanlı Tarihi yazmış, Aydın ilimizde geniş bir çiftlik, bu eseri karşılığı kendisine armağan edilmiştir. Osmanlı Hariciye Nezareti’nde ilgililerin bu zatın Devletimizi parçalayıp bölme düşünceleri olduğunu, Fransa’nın, Birleşik Krallık’ın, Rus Çarlığı’nın ortaklaşa bu bölüşmeden pay almasını ileri sürdüğünü bilmemeleri düşünülemez.

Avusturya Sefareti’nde görev almış Hammer, Osmanlı Tarihi’ni yazmıştır. Fakat, Avusturyalı diplomat tarihçi Hammer, Lamartine gibi, yazdığı eseri karşılığında bir çiftlik ya da hediye talep etmemiştir.

Türkçe, Eski Türk Edebiyatı, Türk Grameri, Divan Edebiyatı alanında incelemeler hazırlayan batılı bilginlerin sayısı da tahminlerin çok üzerindedir.

Cumhuriyet rejimi, iyi niyetli bilginler, araştırmanlar için her türlü kolaylığı sağlamıştır. Dahiliye Vekâleti, güvenliğin sağlandığı dönemlerde Doğu Anadolu yaylalarında coğrafya bilginlerine yaylacılık konusunda inceleme yapma ortamını sağlamıştır.

Uppsala Üniversitesi’nin coğrafya bilgini Prof. Dr. John Frödin, yaylacılık konusunda makaleler yazmamış olsaydı; nomadizm, transhümans literatürümüz ne denli yetersiz kalırdı. Bugün o makaleler kitaplığımızda yerini almıştır ve hâlâ değerinden bir şey yitirmeden kullanılmaktadır.

Fransız bilgin Prof. Ernst Chaput, 1930’larda Türkiye’ye gelmiş, arkeolojideki yüzey araştırmasının karşılığı anlamındaki coğrafi gezilerini ”Jeolojik ve Jeomorfojenik Tetkik Seyahatleri” adıyla kitaplaştırmıştır. Türk coğrafyacılar konuk gezginin yanında bu gezilere katılmışlardır. Bugün, hâlâ birçok alanda Chaput’nün tanımlarını kullanmaktayız.

Maxcon adlı yerbilimci, Van Gölü’nün batı ucunda yükselen Nemrut Dağı’nı araştırmış ve ”Türkiye’nin krateri Nemrut Volkanı ve Gölü” adıyla makalesini MTA Enstitüsü Dergisi’nde yayımlamıştır. Genişliğine göre krater değil, kaldera olduğu halde, Maxcon’un bu makalesi değerini bugün de korumaktadır.

MTA Enstitüsü Genel Yöneticiliğinin çağrısıyla ülkemize gelen, yerbilim araştırmaları yapan bilim adamlarını sayısı da çoktur. Salomon-Calvi, Blumenthal, Pasquare, Sassano…

Nazilerin Almanya üniversitelerindeki Musevi bilim adamlarını kovması ülkemizde bir rönesans hareketi başlatmıştır. Bilginler, Atatürk’ün özel davetiyle Türkiye’ye gelmişler ve çalışmışlar, derslerini Türkçe verecek kadar dilimizi öğrenmişler, tatil günlerinde belli bir plan çerçevesinde geziler yapmışlar, makale hazırlamışlar, kitap yazmışlardır.

Prof. Kurt Koswig sayesinde Kuş Gölü bilim dünyasına tanıtılmıştır. Alman zoolog ülkemizi öyle benimsemiştir ki, emekli olduktan sonra da İstanbul’da yaşamış ve ölünce ”asıl yurdum” dediği bu topraklara gömülmüştür.

Botanik alanında Prof. Kurt Krause… İncelemeye değmez gözüyle bakılan bozkırlarımızın nasıl bir tür varsıllığı gösterdiğini ortaya koymuş, yazdığı Ankara Floru adlı eseri, asistanı olarak yetiştirdiği Dr. Hikmet Birand, Türkçemize destansı, şiirli bir dille çevirmiştir.

Arkeoloji alanında Alman, Britanyalı, Hollandalı bilim adamlarının adları, çalışmaları ancak kitap oylumunda yayımlanabilir. Bugün, dünya arkeolojisinde Türk bilim adamları bir ”varlık” gösterebiliyorlarsa bu, 1930’larda Avrupa’dan gelmiş, kazılar yapmış, ders vermiş, bildiri sunmuş bilim adamlarının yanlarında yetişmiş olmalarıyla açıklanabilir.

Charles Texier… Gezgin, diplomat ve arkeolog. Hititleri, Hattuşa’yı bilim dünyasına tanıtan Fransız bilim adamı. 3 cilt l’Asie Mineure adlı eseri anıt değerindedir.

Sanat Tarihimiz… Prof. Albert Gabriel denilince akla ne gelir? Selçuklu uygarlığının dünyaya armağanı kervansaraylar, darüşşifalar, hisarlar… Kayseri, Diyarbekir, Mardin, Niğde… Türkiye’deki anıtların korunması konusunda görüşleriyle Gabriel hâlâ gündemdedir. Eserlerini, öğrencisi tarih eğitmeni Ahmed Akif Tütenk, Türkçemize kazandırmıştır. Her biri kuyum işi mücevher olan kitapları hakkında Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’in makaleleri de Gabriel’in değerinin anlaşılmasını, unutulmamasını sağlamıştır.

………………

Bilimde bağnazlık (taassup) yoktur, olmamalıdır. Ülkemiz çıkarlarına, ulusumuzun geleceğine, ilerlemesine, gelişmesine, kalkınmasına yararı dokunacak her işbirliği girişimi için ortam hazırlanabilir. Dünya artık küresel bir köydür (global village). Almanya’dan Güney Afrika’ya; İsveç’ten Japonya’ya ; Hollanda’dan Yeni Zelanda’ya tüm bilim odaklarından ülkemize uzanan iyi niyetlilerin dost ellerini kabul etmeli; işbirliği yapmalıyız.

……………………….

emrullahguney@gmail.com

Önceki yazıları»

Prof. Dr. Emrullah Güney / Dünden Bugüne / Bizim Anadolu / 11 Kasım 2023

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...