Press "Enter" to skip to content

Bir Uzaylının Sitemkâr Telefonu

Bir Uzaylının Sitemkâr Telefonu

Ayaklarımı uzatmış Uzaylılarla ilgili bilimkurgu belgeseli izleyerek kent yorgunluğunu atmaya çalışıyorum.

 

 

 

 

 

 

Ayaklarımı uzatmış Uzaylılarla ilgili bilimkurgu belgeseli izleyerek kent yorgunluğunu atmaya çalışıyorum. Bir ara elim kumandanın tuşuna gitmiş olacak ki, karşıma siyasetin puştunu çıkardı. Öfke nöbetine girdim ve… Sonrasında da şekerleme modu için kendimden geçmişim… Telefonumun sesiyle irkildim. Karşımdaki hönkürüyor; “Kardeşim 3 ışık yılıdır telefon çalıyorum yanıt vermiyorsun…” Şaşkınlıkla harmanlanmış öfkeyle, “Kimsin kardeşim?”… “Ben uzaylı Hönkürmen…” demez mi? “Ne uzaylısı, ne hönkürmeni?!..” Telefonumu nereden bulduğunu sorunca “Ben nereden buldum ha!” diyerek güldü ve sadece; Merkürlü Hönkürmen diyerek kendini tanıttı ve başladı saymaya:

Şevket efendi bana dikkatlice kulak ver, dediklerimi dinle ve paylaş, çünkü söyleyeceklerim çok çok evrensel öneme sahip:

Dünyanız, galaksilerin en ilkel gezegeni… Teknoloji yoksunusunuz. Bırakın elektromanyetik dalga ışığın hızını, mekanik dalga ses hızına bile erişemediniz. Ve, metal kutular içinde yerde yürüyor, havada uçuyor ve de deryada yüzüyorsunuz. Benim uzaylı ümmetimin bilim adamı Big Bang hızını bile aşmışken, senin içindeki bazı ilkel yaratıklar ümmetimin neresine su kaçarsa abdesti bozulurun peşinde…

Bu geri kalmışlığını nedenini bulguladık. Siz zekânızın ancak % 1’ini kullanıyorsunuz. En zekiniz Albert Einstein bile ancak % 2’sini kullanabildi… Ve ondan sonra, yani 65 yıldır hâlâ Einstein’e erişemediniz ve onun görecelik kuramında ve yarattığınız kuantum fiziğinde debelenip duruyorsunuz. Çok cahilsiniz, ki içinizdeki milletlerden biri üniversite diploması olmadığı söylenen ademi başa getirdi. Ardından sözde bilim ademi o’na yağ çekmek için; “Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine… Başımızdaki giderse tam bir felaketle karşı karşıya kalırız” diyebildi…

Birlik ile dirlik bulacağınıza, ırklar yaratıp ırkların üstünlüğü adına dünyanıza sınırlar, sınırlara kapı koyup bir yerden bir yere gitmek için birbirinizden izin alıyorsunuz…

Üreteceğinize, kendinizi tüketiyorsunuz. Ölümcül hastalıkları iyileştirecek ilacı buluyor, fakat ilaç üreticileri hastalık bitmesin para kazanalım diye gerçek ilacı piyasaya sürmüyor, icat ettiğiniz para için…

Defalarca uyarmamız karşın, Nasa diye bir birim kurup o birimde gönderdiğimiz bilgileri ademlerden saklıyorsunuz…

İsa dediniz, zamanı ondan önce ve sonra diye sınırladınız ve İ. Ö. ve İ. S. özellikle İ. Ö. gönderdiğimiz bilgileri-teknolojileri hâlâ okuyamadınız, çünkü okur-yazarız diye birbirinizi kandırıyorsunuz. Öyle ki hâlâ piramitlerin hangi teknolojiyle inşa edildiğini bulamadınız… Evet; bu denli veri sunmamıza karşın hâlâ bu yaşam dolu Cosmos’u tartışıyorsunuz. Biz atalarınıza zaman ayıracağınıza kendinize zaman arayıp didişiyorsunuz. Evrenin her bütünü enerji dolu iken, siz doğayı ve doğanı yok ederek dünyanızın enerji kaynaklarını bitiriyorsunuz.

Kendinizin yarattığı üç şeye tapıyorsunuz; bir siyasi lider erkine, iki ilahi lider erkine, üç para erkine…

Ve ölüyorsunuz, uydurduğunuz doğum ve ölüm zaman aralığında dans ederek. Ve bulgulayamadığınız fakat yaşadığınız özelliklerinizi gizemli bir güce bağlayıp ilahlar bütününde farklı dinler yaratarak, betimlediğiniz ırk üstünlüğü anlayışıyla birbirinizi kırıp döküyorsunuz. Dünyanızın değerlerini paylaşmamak adına, para denen materyali icat edip, kimde para varsa dünya değerlerini onların kılıyorsunuz…

Yoksul ve varsıl sınıfı da yaratan sizsiniz. Asil olarak vekil atıyorsun, benim adıma ülkeyi yönetsin diye, ama o ne yapıyor; seni oyuna getiriyor. Evet; o senin peşinde 5 yılda bir koşuyor oyunu almak için ve oyuna gelen senin ömrün onun peşinden koşmakla geçiyor . O varsılı besliyor ve de varsıl ve katalizoru vekil ve varsıl seninle, yani yoksulla geçinmiyor, yoksuldan geçiniyorlar, sen yoksulun önüne dini ve milliyetçiliği koyup… Daha dün; yoksul dini ve milliyetçiliği için avutulurken Türkiye’de eski-yeni bakan, milletvekili ve üst düzey bürokrat ve kurum başındakilere ve de yakınlarına, kısacası kaymak tabaka ve yakınlarına devletin bakması için yasa çıkarıldı…

Sizleri sürekli uyarmamıza karşın, bize “Uzaylı” diyorsunuz. Halbuki biz sizin atalarınız. Siz kendinizi bulgulamadan bizi bulgulamaya çalışıyorsunuz. Siz kendinizi bulgulasanız, bizim siz olduğunuzu anlayacaksınız…

Bir diğer açmazınız; birbirinize destek verip gerçek zekânızı yukarı çekeceğinize, zekâsını zorlayan ve başarılı olmaya çalışanları kıskançlık bütününde aşağı çekmeniz…

Bizim de evrensel zekâmızı bozdunuz. Nasıl sizi kurtaracağız diye hep aklımızdasınız, fakat her belirtimizi, işaretimizi NASA denen kurumunuza hapsederek, bizi kendinizden gizliyor, zekânızı sıfıra indirgeyen varlıklar moduna geçiyorsunuz, kişisel özdeksel çıkarlarınız yüzünden…

Dahası;

Birbirinizi adeta anlamamak için; din ve ırk anlayışını besleyen farklı diller yarattınız ve de yaradılışınızı sorgulamanız gerekirken “Beni o yarattı” diye bir gizeme tapınır oldunuz, adını gizemli akıllı tasarımcı dediniz. En kötüsü evrim teorisini yok saydınız… Bugün dahil, geçmişte de farklı uygarlıklar aracılığıyla çeşitli formatta size gözüktük, ilginç düzeyde çözmeniz gereken objeler gönderdik. Siz hepsini, belirlediğiniz küresel efendiniz ABD’nin kurduğu uzay programı çalışmaları kurumu; NASA’da tutsak ettiniz, parasal gücünüze tapınmak adına…

Ve tüm hızıyla büyük dünyanızı yok ederek küçük ve yeni dünyalar peşindesiniz Ay’a, Mars’a giderek. “Bir insan için küçük, insanlık için büyük adım” dediniz, Ay’a ilk indiğinizde de; ne oldu o insanlık için büyük adımınıza!? Biz Ay’da, Mars’ta ve komşu gezegenlerinizde neler yaptığınızı gözlüyoruz; siz istediğiniz kadar dünyadaşlarınıza bu çalışmalarınızı gizleyin, bizden gizleyemezsiniz… Sonunda sizin bu cehaletinizin virüsü evrende yayılmaması için önlem alacağız… Uzaylı acı söyler; “Kafamız bozulacak ve sizi iptal edeceğiz…”

 

Bu kadar da ilkel bencillik, dahası çıkarcılık olmaz ki!

 

 

evesbere@mynet.com

 

Tüm Yazıları»

 

Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 16 Aralık 2019

 

Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz:

 

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...