Dünya genelinde her yıl 50 binden fazla kadın, en yakını olarak güvendikleri yaşam arkadaşları ya da aile üyelerince acımasızca katlediliyor. Türkiye’de ise bu vahşet giderek büyüyor.
Son 17 yılda kadın cinayetleri yüzde 565 artarak 68’den 452’ye tırmandı. Kalplerini ve yaşamlarını emanet ettikleri, geleceklerini birlikte kurdukları erkekler, onları korumak yerine yaşamlarını cehenneme çeviriyor. Erkek şiddeti, milyonlarca kadının bedeninde ve ruhunda derin yaralar açıyor, intihara sürüklüyor, hatta yaşamdan koparıyor. Geride paramparça yuvalar, yetim kalmış çocuklar, gözü yaşlı aile; ve giderek derinleşen bir toplumsal karanlık kalıyor. Kadınlar kırılan gururları, darp edilen bedenleri ve karanlığa sürüklenen umutlarıyla var olma mücadelesi veriyor. Türkiye’den Yunanistan’a, İtalya’dan Mısır’a, Küba’dan Fas’a kadar aynı sessiz çığlık yükseliyor: “Bir daha asla bana vurma!”

BİR KADIN DAHA EKSİLMESİN, BİR KADIN DAHA ŞİDDET GÖRMESİN!
Her yıl 25 Kasım’da dünya, kadına yönelik şiddete karşı tek yürek olurken, Birleşmiş Milletler’in desteklediği kampanyalarla farkındalık artırılmaya çalışılıyor. Ancak toplumların derin köklerine işlemiş bu acıyı dindirmeye ne etkinlikler ne de yükselen sesler yetiyor. Araştırma verileri, kadınların hayatını koruma konusunda dünyanın hâlâ sınıfta kaldığını, mücadelenin önünde çok uzun ve zorlu bir yol olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.
Dünya genelinde her üç kadından biri şiddete uğruyor, her yıl binlercesi hayatını kaybediyor. UN Women verilerine göre sadece 2024 yılında yaklaşık 50 bin kadın ve kız çocuğu, yakın yaşam arkadaşları ya da aile bireylerince öldürüldü. Bu da her gün ortalama 137 kadının ya da kız çocuğunun kendi ailesinden biri tarafından her 10 dakikada bir yaşamdan koparıldığı anlamına geliyor. Türkiye’deyse resmi verilere göre her gün yaklaşık bir kadın öldürülüyor.
TÜRKİYE’DE HER 27 SAATTE BİR KADIN CİNAYETE KURBAN GİDİYOR
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu yılın ilk 10 ayında, 217 kadın cinayeti işlendiğini, 158 bin 411 erkek hakkında önleyici tedbir, 39 bin 735 kadın hakkında koruyucu tedbir kararı alındığını açıkladı. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) 2025 Kadın Cinayetleri Raporu’na göre ise aynı dönemde 317 kadın yaşamını yitirdi. Bu da Türkiye’de ortalama her 27-28 saatte bir kadının yaşamının son bulduğu karanlık bir gerçeğe işaret ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise aynı dönemde 235 kadın erkek cinayetine kurban giderken, 247 kadın da ‘şüpheli kadın ölümü’ olarak kayıtlara geçti. Veriler doğrultusunda 10 ayda toplam 482 kadın hayatını kaybetti. Geçtiğimiz yıl ise platformun yayınladığı rapora göre 394 kadın cinayeti işlenmiş, 259 şüpheli kadın ölümü olmuştu.

YÜREĞİNİ AÇTIĞI ERKEK ACIMASIZCA DARP EDİYOR
Kadına yönelik şiddet insanlığın çözüm bekleyen en acil sorunlarından biri olmayı sürdürüyor. Şiddetin gölgesinde en temel hakları güvenli yaşamdan mahrum bırakılan kadınlar, kırılan gururları, darp edilen bedenleri ve karanlığa sürüklenen umutlarıyla var olma savaşı veriyor. Erkek şiddeti, milyonlarca kadının yaşamını etkilemeye, bedenlerinde ve ruhlarında derin yaralar açmaya, intihara kadar sürüklenmeye, hatta yaşamdan koparmaya devam ediyor. Bu şiddet, sadece mağdur bireylerin değil, bir bütün olarak insanlığın da kanayan yarası. En acı yanı ise kadınlara bu zulmü yapanların çoğunlukla sevdikleri, güvendikleri veya hayat kurdukları erkekler tarafından acımasızca gerçekleştiriliyor olması. Sevdiği erkekle birlikte huzurlu bir hayat sürmeyi, sevgi paylaşmayı hayal eden kadın, düşlediği mutluluğun yerine gaddarlık, zulüm, korku ve şiddeti buluyor. Güven vermesi, koruyup kollaması gereken erkek, şiddetin bizzat faili oluyor ve kadının yaşamını adeta cehenneme çeviriyor.
KADIN SEVDİĞİNİN UYGULADIĞI ŞİDDETİN GÖLGESİNİ ÖMÜR BOYU TAŞIYOR
Kadınların kapalı kapılar ardında sessiz çığlıklarla başlayan şiddet trajedisi, kimi zaman ancak sokak ortasında yaşanan dehşet sahneleriyle görünür oluyor. Gün geçtikçe sessiz bir felakete dönüşen bu şiddeti, çoğu kadın utandığı için kimseyle paylaşamıyor. Çaresizliğin, incinen gururun, utancın ve “bunu niye yaşadım, neden izin verdim” sorusunun açtığı derin iç yaraysa psikolojilerini bozuyor. Kalbini açtığı erkek onu darp ederken içinde fırtınalar kopsa bile sessizliğe gömülüyor. Gözyaşları içine akarken “Lütfen bana bir daha vurma” diyebiliyor sadece. Sevdiği adamın kendisine uyguladığı şiddeti kabullenemediğinden eşini, “bana böyle davranmasına niye izin verdim” diyerek de bu şiddete sessiz kaldığı için kendini affedemeyen kadınlar, yaşadıklarını içine gömmenin görünmez ağır yükünü ömürleri boyunca taşıyor. Fiziksel yaralar zamanla geçse de ruhsal izler çoğu zaman yıllarca kalıyor ve pek çok kadın uzun süre psikolojik destek almak zorunda kalıyor. Korku ya da adaletin sağlanmayacağı endişesi de kadınların polise başvurma cesaretini kırıyor; kimi kadınlar tedavi için hastaneye gitmeyi bile göze alamıyor. Ekonomik zorluklar, sosyal baskılar ve çaresizlik hissi de bu kısır döngüyü sürekli yeniden üretiyor. Tüm bu nedenlerle uzmanlar, kadına yönelik şiddetin görünmeyen boyutunu artık “gizli bir salgın” olarak tanımlıyor.

ŞİDDETİN MİRASI KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARILIYOR
Erkeğin öfke kontrolü sorununun başrolde olduğu sistematik şiddetin normalleştiği evlerde büyüyen çocuklar ise gördükleri bu davranışı bir güç gösterisi ya da sorun çözme yöntemi olarak benimsiyor, böylece şiddetin mirası kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Uzmanlar, bu karanlık tabloyu tersine çevirebilmek için farkındalığın artırılması, eğitimin güçlendirilmesi ve yasaların etkin uygulanmasının olmazsa olmaz bir önem taşıdığını vurguluyor. KADES gibi acil yardım uygulamaları ise şiddet mağduru kadınların hayatını kurtaran en güçlü araçlardan biri olarak öne çıkıyor.
TÜRKİYE’DE ÇARPICI VERİLER
TÜİK’in 2024 Kadına Yönelik Şiddet Araştırması çarpıcı gerçekleri gözler önüne seriyor. Verilere göre yaşamlarının herhangi bir döneminde kadınların yüzde 28,2’si psikolojik şiddet, yüzde 18,3’ü ekonomik şiddet, yüzde 12,8’i fiziksel şiddet yaşamış. Buna göre, fiziksel şiddetin en çok görüldüğü bölge yüzde 25,9 ile Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi, en düşük olduğu bölge ise yüzde 8,8 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesi olurken, 35-44 yaş aralığındaki kadınlar, fiziksel şiddetin en yüksek görüldüğü grup olarak belirleniyor.

17 YILDA 5 BİN 122 KADIN HAYATTAN KOPARILDI
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verileri, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin yıllar içinde nasıl derinleştiğini ve toplumsal bir alarm haline geldiğini gözler önüne seriyor. Verilere göre, Türkiye’de 2008-2024 arasında tam 5 bin 122 kadın öldürüldü. 2008’de 68 olan kadın cinayeti sayısı, 2024’te 452’ye yükselerek yaklaşık yüzde 565 artış gösterdi. 17 yılda binlerce kadın geride dağılan aileler, travma yaşayan çocuklar ve giderek ağırlaşan bir toplumsal yara bırakarak, çoğu en yakınındaki erkekler tarafından hayattan koparıldı.
YUNANİSTAN’DAN KÜBA’YA, İTALYA’DAN MISIR VE FAS’A ÜRKÜTÜCÜ TABLO
Türkiye’de tablo bu kadar ağırken, dünyanın farklı ülkelerinde de durum değişmiyor. Yunanistan’da 2024’te 15 binden fazla kadın aile içi şiddet mağduru olarak kayıtlara geçti. İtalya’da ise 113 kadın, eşi ya da eski eşi tarafından hayattan koparıldı. Küba’da 76 kadın cinayet kurbanı oldu. Mısır’da 2023’te 950 kadın şiddete maruz kaldı. Fas’ta ise 2021 yılında 96 bin şiddet başvurusu yapıldı. Kayıtlara bakılınca tablo ürkütücü; ancak asıl korkunç olan, binlerce kadının hâlâ susmaya mecbur kalması. Yunanistan’da son yıllarda şikâyet oranları artsa da İtalya’dan Kuzey Afrika’ya uzanan birçok ülkede kadınlar, korkularından ve toplumsal baskılardan ötürü yaşadıkları şiddeti duyuracak kanala bile ulaşamıyor.

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN EVRENSEL ETKİLERİ, ULUSLARARASI GÖRÜNÜM
İstatistiklerin ötesine geçmek ve şiddetin farklı coğrafyalarda nasıl yaşandığını anlamak için Yunanistan’dan Küba’ya, İtalya’dan Mısır ve Fas’a uzanan bir hat üzerinde kadınlara aynı soruları yönelttik. Her biri kendi ülkesinden konuştu ama verdikleri yanıtlar, dünyanın dört bir yanında ortaklaşan acının sesiydi. Yönelttiğimiz sorular ve içtenlikle verilen yanıtlar:
Kadına yönelik şiddetin kişiye, topluma ve toplumun geleceğine etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mısır: 2008-2012 yılları arasında Türkiye’de Mısır Turizm Konseyi’nde görev yapan ve başarılarıyla, sempatik kişiliğiyle ülkemizde çok sevilen, 2012’de Mısır Turizm Bakanlığı’na Uluslararası Turizm Sektör Başkanı olarak atanan, şimdi de Kıdemli Turizm Danışmanlığı görevinde bulunan Nehad Gamal Eldin: Şiddet, fiziksel ve zihinsel sağlığa zarar verir, eğitim ve istihdamı kesintiye uğratır, sağlık ve adalet sistemleri üzerinde baskı yaratır ve tüm toplulukların uzun vadeli sosyal ve ekonomik gelişimini zayıflatır.
Yunanistan: Sakız Adası’nda Hediyelik Eşya Mağazası Sahibi Nadia Svilenova: Bireyi derinden etkiler, toplumsal yapıyı zayıflatır ve eşitsizlik döngülerini sürdürerek geleceği tehlikeye atar.
İtalya: Üretim emekçisi Maria Christina Rossi: Kadında özsaygı kaybına yol açar, toplumsal katkıları kısıtlar, bireyi ve toplumu etkiler.
Küba: Güzellik Uzmanı Aracely Ortega: Fiziksel ve zihinsel sağlığı bozar, ömür boyu süren travmalara neden olur. Bana göre hiçbir birey ya da toplum, nüfusun bir kısmı korku ve eşitsizlik içinde yaşarken ilerleyemez.
Fas: Arapça Çevirmeni Hanane Bakki: Şiddet, sadece bireyleri değil toplumun tamamını etkileyen bir kriz. Kadınların güvenliği tehdit altındayken, sosyal yapılar sarsılır, fırsatlar kaybolur ve gelecek kuşaklar üzerindeki etkiler uzun süre hissedilir.

YASAL KORUMALAR ÜLKELER ARASINDA TUTARLI DEĞİL
Kadına yönelik şiddetle ilgili güncel durumu kendi ülkenizde nasıl görüyorsunuz?
Eldin: Dünya genelindeki veriler, kadına yönelik şiddetin yaygın olmaya devam ettiğini gösteriyor; her üç kadından biri yaşamı boyunca fiziksel veya cinsel şiddete uğruyor. Şikâyet etme oranı düşük, yasal koruma ülkeler arasında tutarlı değil. Mısır’da ise Edraak Kalkınma ve Eşitlik Vakfı’na bağlı Kadınlara Yönelik Şiddet Suçlarını Gözlemleme Merkezi, 2023’te 950 kadına yönelik şiddet olayı bildirildiğini açıkladı. Rapora göre, 364 kadın öldürülürken, 81 tecavüz ve 82 taciz kayıtlara geçti. Ayrıca 97 kadın intihar etti, 34 kadın ise intihar girişiminde bulundu. 2014’te çıkarılan yasa ile cinsel taciz (sözlü, fiziksel, davranışsal veya çevrimiçi) suç olarak tanımlandı ve hapis ile para cezaları getirildi.
YUNANİSTAN’DA AİLE İÇİ ŞİDDET VAKALARI YÜZDE 87 ARTTI
Svilenova: Artan farkındalığa ve daha fazla şikâyete karşın, olaylar hâlâ çok sayıda görülüyor. Toplum ilerleme kaydetmiş olsa da şiddet halen ciddi ve belirgin bir sorun olarak varlığını sürdürüyor. Yunanistan Polis Örgütü’nün 2024’te açıkladığı son verilere göre, ülkede aile içi şiddet olayları bir önceki yıla göre yüzde 87 arttı. Her gün 51 kadın aile içi şiddetin kurbanı oluyor. Polis ekipleri, yıl boyunca toplam 22 bine yakın aile içi şiddet ihbarına müdahale etti. Polis, Mart 2023’te akıllı telefonlara, mağdurun tehlikede olduğunu bildiren bir uygulama olan panik düğmesini yüklemeye başladı. ‘Panik düğmesi’ sistemi, bazı mağdurlar için önleyici bir araç olarak çalışıyor ve 2024 yılı boyunca birçok kadının bu sistem üzerinden acil yardım çağrısı yaptığı bilgisi paylaşıldı.

KÜBA’DA ADALET VE ÖNLEME SİSTEMLERİ YETERLİ DEĞİL
Ortega: Her ne kadar bazı ilerlemeler kaydedilmiş ve destek programları oluşturulmuş olsa da şiddet ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Birçok kadının kendini korunmuş ya da duyulmuş hissetmediğini düşünüyorum. Adalet ve önleme sistemleri yeterli değil. Geçtiğimiz yıl 76 kadının, cinsiyet temelli niyetli cinayetin kurbanı olduğu açıklandı. Kurbanların büyük kısmı ekonomik olarak zayıf konumda olanlardı; failler ise genellikle eş ya da eski eşti. Resmi verilerde, 2024’te yapılan 230 cinsel suç davası görülmüş; bunların 120’si tecavüz, 110’u diğer cinsel şiddet türlerinden.
İTALYA’DA GÖÇMEN NÜFUSUN ARTMASIYLA ŞİDDET İKİ KATINA ÇIKTI
Rossi: Son zamanlarda İtalya’da çok fazla şiddet olayı var. Gösteriler ve farkındalık kampanyaları yapılsa da, ne yazık ki şiddet devam ediyor. Özellikle göçmen nüfusun artmasıyla bazı bölgelerde şiddet iki katına çıktı. Ben de güvenliğim için bir süredir biber gazıyla dolaşıyorum. Ev içinde yaşanan şiddetlerin ya da narsist ve tehlikeli erkek arkadaşları tarafından öldürülen kızların yanı sıra, maalesef artık yabancı kişiler tarafından gerçekleştirilen şiddetler de var. Son iki şiddet olayı, evime yakın kıyı bölgesinde yaşandı. Koşuya çıkan iki kızdan önce biri, sonra diğeri saldırıya uğradı. İkincisi saldırganı teşhis etti, teşhis edilen tutuklandı ama sonra serbest bırakıldı. Çünkü ne yazık ki yanlış karar veren yargıçlar ve savcılar var. Bu yüzden mahkeme kararları şiddeti engellemede yetersiz kalıyor.

FAS’TA KOCA ŞİDDETİ MEŞRU GÖRÜLÜYOR
Bakki: Halkımın bazı kesimlerinde ‘koca şiddeti meşru’ diyebilen görüşler ne yazık ki hâlâ var. Özellikle ev içi şiddet, sözel / psikolojik ve cinsel saldırı çok yaygın. Halkın yarısından fazlası şiddeti aile içi mesele olarak görüyor ve aile içinde çözümlenmeli diyor. Fas Dünya Haber Ajansı (Morocco World News) 2025 verilerine göre cinsel şiddet oranı artıyor ve psikolojik, ekonomik ve siber şiddet de yaygınlaşıyor. Çok sayıda STK ve kadın örgütü mağdurlara destek veriyor ve farkındalık kampanyaları yürütüyor. 2018’de kadına yönelik şiddeti suç sayan bir yasa çıktı. Ancak yasal düzenlemeye rağmen uygulamada zorluklar var; toplumsal utanç kültürü nedeniyle birçok kadın şiddeti bildirmekten çekiniyor. 2021’de 96 binden fazla kadına şiddet başvurusu yapıldı.

ŞİDDETİ DURDURMANIN YOLU: EĞİTİM, YASALAR VE TOPLUMSAL FARKINDALIK
Şiddeti önlemek ve toplumsal farkındalığı artırmak için çözüm önerileriniz nelerdir?
Eldin: Güçlü yasalar uygulanmalı, destek hizmetleri erişilebilir olmalı. Eğitim sistemine eşitlik ve rıza konuları eklenmeli. Ön saflardaki profesyoneller bilinçli olmalı ve tutarlı farkındalık kampanyaları yürütülmeli.
Svilenova: Eşitlik eğitimi küçük yaştan başlamalı. Destek yapıları güçlendirilmeli, farkındalık kampanyaları yaygınlaştırılmalı ve kadınlar ekonomik olarak bağımsız hale getirilmeli.
Ortega: Ciddi bir çözüm, çocukluktan itibaren eğitimin güçlendirilmesiyle olur; eşitlik, saygı ve empati gibi değerlerin öğretilmesi gerekir. Ayrıca farkındalık kampanyalarının, kolay erişilebilir ihbar sistemlerinin ve hızlı, etkili biçimde yanıt veren bir adalet mekanizmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Bu kişilere ekonomik ve psikolojik destek verilmesini çok önemli buluyorum. Ayrıca halkın şiddet belirtilerini, gerçekleşmeden önce tanıyabilmesi için eğitilmesi de faydalı olur.

ULAŞILABİLİR ŞİKÂYET MEKANİZMALARI VE HIZLI, ETKİLİ ADALET SİSTEMİ ŞART
Rossi: Bence daha sert yasalar çıkarılmadıkça olaylar devam edecek ve daha da kötüleşecek. Kadınlar, şiddete ‘yeter’ demek için derneklerle konuşmalı veya şikâyette bulunmalı. Toplumsal farkındalık, karşılıklı saygıyı ön plana çıkarmakla başlar; erkekler ve kadınlar ilişkilerinde saygıyı esas almalı.
Bakki: Çocuk yaşta eşitlik ve saygı eğitimi verilmeli, kadınlar ekonomik ve psikolojik olarak güçlendirilmeli. Ulaşılabilir şikâyet mekanizmaları ve hızlı, etkili adalet sistemi şart. Toplumsal farkındalık artırılmalı.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN COĞRAFİ VE SOSYOEKONOMİK BOYUTU
Kadına yönelik şiddet neden daha çok az gelişmiş veya ekonomik durumu iyi olmayan bölgelerde görülüyor sizce?
Eldin: Yüksek şiddet oranları genellikle sınırlı yasal uygulamalar, zayıf sosyal hizmetler, ekonomik bağımlılık ve eğitime düşük erişimden kaynaklanıyor. Toplumlarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini hoş gören ya da normalleştiren kültürel ölçütler de şiddeti besliyor.
Svilenova: Yoksulluk, sınırlı eğitim, destek yapı eksikliği ve derin köklü toplumsal algılar, kadınların savunmasızlığını artırıyor ve şiddetten kaçınmayı zorlaştırıyor.
Ortega: Çoğu zaman yoksulluk koşullarında, eğitimsizlik, fırsat eksikliği ve güçlü kurumların yokluğu, bu şiddetin doğal görüldüğü ve fark edilmediği bir ortam yaratıyor. Bu bölgelerde kadınların daha az kaynağa ve desteğe sahip olması, sorunların çözümünü daha da zorlaştırıyor. Ancak kadına yönelik şiddet sadece yoksul bölgelerde değil, tüm sosyal düzeylerde var; önemli olan onu nasıl gördüğümüz ve ona karşı nasıl tepki verdiğimiz.

ÖZSAYGI VE BAĞIMSIZLIK, ŞİDDETE KARŞI EN GÜÇLÜ KALKAN
Rossi: Çoğunlukla kadınlar kocalarından, kardeşlerinden veya ailelerinden korktukları yaşadığı şiddeti kimseyle paylaşmıyor ve şikâyetçi olmuyor. Şiddet hem fiziksel hem de psikolojik olabiliyor; türleri farklı olsa da hepsi kadında özsaygı kaybına yol açıyor. Bunu geçmiş deneyimimden biliyorum. Ama bugün olduğum yere bağımsızlığıma, kendime olan saygıma ve mutluluğuma ulaşmayı başardım. Ay sonunu zor getirsem ya da hiç tatil yapmamış olsam bile, en güzel şey kendimle gurur duymamdır. Ekonomik ve sosyal olarak daha zayıf gruplarda, korku ve savunmasızlık şiddeti artırıyor. Kadınların bağımsızlık ve özsaygı kazanmasının, şiddeti önlemede kilit rol oynayacağını düşünüyorum.
Bakki: Yoksulluk, sınırlı eğitim, destek yapılarının eksikliği ve toplumsal ölçütler, kadınların savunmasızlığını artırıyor ve şiddetten korunmalarını zorlaştırıyor. Ayrıca, birçok kişi şiddeti aile içi sorun olarak gördüğü için kadınlar şikâyet etmekten çekiniyor; bu da sorunların görünürlüğünü azaltıyor ve önlem almayı güçleştiriyor.

GÜVENLİĞİNİZ VE ONURUNUZ TARTIŞMAYA AÇIK DEĞİLDİR
Bu özel günde kadınlara ve erkeklere vermek istediğiniz mesaj nedir?
Eldin: Kadınlara; güvenliğiniz ve onurunuz tartışmaya açık değildir. Erkeklere; şiddeti sona erdirmek etkin sorumluluk gerektirir. Zararlı davranışlara karşı durun, mağdurları destekleyin ve etki alanınızdaki her yerde saygıyı örnekleyin.
Svilenova: Kadınlara; yalnız değilsiniz. Güvenlik ve saygıyı hak ediyorsunuz. Erkeklere; şiddete karşı ortak davranın.
Ortega: Tüm insanlar, istisnasız, hayatlarını güvenli, onurlu ve korkudan uzak bir biçimde yaşamalıdır. Kadınlar, değerlerinizden asla şüphe etmeyin ve suçluluk hissetmeden destek arayın. Erkekler, şiddet döngülerini kırmada ve saygı ile eşitliğe dayalı ilişkiler kurmada çok önemli bir role sahipsiniz. Mücadele hepimizin.
KADINLAR KORKUYA TESLİM OLMAYIN, ERKEKLER KADINLARA ŞİDDET UYGULAMAYIN!
Rossi: Kadınlar, hiçbir şiddet türüne boyun eğmeyin! Bazı erkeklerin sizi kontrol etmesine, kötüye kullanmasına veya değersiz hissettirmesine izin vermeyin! Her kadın bir güçtür. Şiddete son vermek için bir dernekle konuşmak veya şikâyette bulunmak yeterlidir. Hayat kutsaldır ve hiç kimse onu elinizden alamaz. Erkeklere ise şunu söylemek isterim: Karşılıklı saygı, bir kadın-erkek ilişkisinin en güzel yönüdür.
Bakki: Kadınlara: Kendi sınırlarınızı çizin ve kimsenin onları aşmasına izin vermeyin! Güvenliğiniz ve onurunuz her zaman korunmalı. Korkuya teslim olmayın! Erkekler, kadınlara şiddet uygulamayın, karanlığa sessiz kalmayın, şiddetin değil, saygının yanında durun!
ŞİDDETİ DEĞİL, SEVGİYİ VE SAYGIYI SEÇ
Tek cümlelik bir slogan cümleniz ne olur bu konuda?
Eldin: Saygı, isteğe bağlı değildir, kadına yönelik şiddeti sonlandırın!
Svilenova: Şiddeti durdurmak ortak sorumluluğumuzdur, her kadın güvenli olmalı!
Ortega: Kadınlara saygı duyan bir toplum, kendi geleceğine saygı duyar.
Rossi: Şiddete ‘dur’ demek, hayatı ve özsaygıyı korumanın en önemli adımıdır.
Bakki: Şiddeti değil, sevgiyi ve saygıyı seç!

BİR KADIN DAHA EKSİLMESİN, BİR KADIN DAHA ŞİDDET GÖRMESİN!
Sorularımızı içtenlikle yanıtlayan Nehad Gamal Eldin, Nadia Svilenova, Maria Christina Rossi, Aracely Ortega ve Hanane Bakki’ye içtenlikle teşekkür ediyoruz. Yanıtları, kadına yönelik şiddetin yalnızca bir ülkenin değil, dünyanın dört bir yanında ne denli yaygın ve derin bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’den Mısır’a, Yunanistan’dan Fas’a, İtalya’dan Küba’ya kadar kadınlar aynı acıyı yaşıyor, sessiz çığlıklar tüm dünyayı sarıyor. Umuyoruz ki farkındalık, eğitim, yasaların etkin uygulanması ve toplumsal dayanışma sayesinde kadınlar yaşamlarını korku ve şiddet olmadan sürdürebilecek, geleceğe güvenle bakabilecek. Kadına şiddetin son bulduğu, güvenli ve eşit bir dünya dileğiyle… Kadına uygulanan tek şiddet şiddetle sevilmek olsun! Bir kadın daha eksilmesin, bir kadın daha şiddet görmesin!
Fulya OMAÇ / İZMİR
Bizim Anadolu / 26.11.2025










