Press "Enter" to skip to content

Bilim ve Bilgi Yuvaları Özerktir, Susturulamaz!

İsrail ve Filistin Çatışmasının Öğrenciler Tarafından Eleştirilmesi ABD Üniversitelerinde Özerkliğe Müdahaleyi Getirdi. Rektörler İstifa Etmek Zorunda Kaldı.

İsrail-Hamas Savaşının Etkisi ABD Üniversitelerinin Bilimsel Özerkliğini de Etkiledi

Prof. İbrahim Ortaş

Uzun zamandır Ortadoğu bölgesi dışından kışkırtılan ve desteklenen çatışmalarla yaşanan şiddet giderek toplumları birbirine düşman eden bir duruma dönüşmüş ve bölgenin dışındaki dünyayı da etkiler duruma getirmiştir. Dünyanın enerji üssü olan körfez bölgesinde din, mezhep ve milliyetçi çatışmalarının devam etmesi bütün dünyayı istikrarsız hale getirecektir. Son yılların en çatışmalı ve ölümlü savaşı, doğal olarak bütün dünyada tepkilere neden olmakta ve başta ABD’nin taraf tutması ve çözüm üretmemesinden dolayı içeride ve dışarıda tartışma konusu olmaktadır.

İsrail – Gazze/Filistin çatışmasında, çok kızdığımız batı dünyasının tek taraflı olarak İsrail’in yanında durmasına karşın, halen batıdaki üniversitelerinde öğrencilerin savaşa karşı çıkması önemli. Üniversite gibi akıl ve sorgulama sonucu bilginin üretildiği bir ortamdan kişilerin düşünce açıklama talebinde bulunması insanlığın hak arayışına destek olması bakımından varlığı hayati önemdedir. Akademik çevrelerin bu bağlamda özerklik vurgusu yaparak üniversitedeki farklı seslerin varlığının düşüncenin özgürce açıklanması bakımından ayrıca önemlidir.

ABD Kongresi’ndeki üniversitelerde antisemitizm soruşturma komisyonunda Harvard, Pensilvanya Üniversitesi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) rektörleri ifade verdi. Cumhuriyetçi senatörlerin “intifada” ve “nehirden denize” sloganlarının Yahudiler için soykırım çağrısı olduğu, bu çağrıların üniversitede yeri olup olmadığına Harvard Rektörü Gay, “Harvard’ın değerleriyle zıt olabilir ancak görüşler uygunsuz, saldırgan ve nefret dolu olsa bile ifade özgürlüğüne bağlılığı koruyoruz” yanıtını verdi. Verilen bu cevap Cumhuriyetçiler ve Amerikalı Yahudi toplumunun önde gelen isimlerini kızdırdı.

Harvard rektörü Gay’in ifadesi önemli. “Sizinle aynı görüşte değilim, ancak yine de düşüncelerinizi açıklamanız için sonuna kadar sizin yanınızdayım” diyen Voltaire ile aynı değerdedir. Üniversiteye yakışan da budur. Ancak anlaşılan Yahudi topluluklar durumdan memnun değiller ki, rektörlerin değişimini talep etmektedirler.

Yahudi Lobisi Üniversitelerde Rektörleri Yerinden Etti.

Batıdaki bütün olumsuz gelişmelere ve çıkara dayalı tutumlarına rağmen dünyanın aklı selim aydınları, bilim ve sanat insanları, basın ve akademisyenler seslerini cılız da olsa yükseltemeye çalışmaktadırlar. Ancak İsrail ve lobilerin insanlık için çözüm üretecek olan güçlü üniversitelerin rektörlerini istifaya zorlanmasıyla süreç çözümsüzlüğe itilmiş görülüyor.

03.01.2024 tarihinde Harvard Üniversitesi Rektörü Claudine Gay, hakkındaki intihal iddiaları ve kampüsteki Yahudi karşıtlığı iddialarına dair açıklamalarına gelen tepkilerin ardından istifa ettiği bilgisi basına yansıdı. Bu arada Prof. Gay’ın “iki yayınında ek atıf gerektiği” saptandığı için istifası kaçınılmaz olmuş. Rektör Gay yayınladığı açıklamada “Nefretle mücadeleye ve akademik titizliğe bağlılığıma şüphe düşürülmesi üzücü oldu” demiş. Gay, Harvard’ın “dikkatini herhangi bir bireye değil kuruma vermesini” sağlayacağını vurguladı. Sonunda ABD’deki seçkin üniversitelerde öğrencilerin İsrail karşıtı eleştirileri nedeniyle Pennsylvania Üniversitesi Rektörü Elizabeth Magill de lobilerin tepkileri sonrası istifa etmiştir.

Geçmişte Rektörler Dik Durmayı Başardılar

Benzer durum daha önce de 2000 yılındaki Colombia Üniversitesi’nin Filistin asıllı Amerikalı akademisyen Edward W. Said’in Lübnan’da bir İsrail kontrol noktasına taş atması üzerine Yahudiler ve İsrail, hocanın üniversiteden uzaklaştırılmasını istemişlerdi. Colombia Üniversitesi rektörü bu taleplere karşı Jonathan R. Cole, “ifade özgürlüğü kullanmıştır” diyerek Prof. Said’e sahip çıkmıştı.

Bugün başta ABD ve Avrupa üniversitelerinde savaşa karşı çıkmayı ve savaşı durdurun demeyi bile kabullenmeyen bir akıl tutulması yaşanıyor. Dün Prof. Said’i üniversitedeki odasına taş atanlara karşı kurşungeçirmez camla koruyan ve özgürlüğünü kullanmasını belirten üniversite, bugün öğrenci faaliyetini askıya alan Colombia Üniversitesi, üniversite değerlerine sahip çıkmaktadır. Columbia Üniversitesi Öğrenci Konseyi, Profesör Edward Said’le ilgili olarak yönetimin talebine karşı dönemin Rektörü Jonathan R. Cole şu açıklamayı yapmıştı: “Kendi adıma verdiğim yanıttır” deyip “Bugüne kadar bu açıklamayı yapmaya yanaşmadım, çünkü bana göre burada, Columbia’da benimsenen değerler, başından beri gayet iyi bilinir ve açıktır, teyide ihtiyaç duymaz. Yine de bunu yapacağım zira kimi zaman herhangi bir büyük üniversitenin dayandığı temel prensipleri tekrar etmek yerindedir ve bu, o zamanlardan biri olabilir. Öğretim üyelerinin hakları ve dokunulmazlıkları, Üniversite Yönetmeliği’nin 70. Bölümü’nde, Columbia’daki “akademik özgürlüğün” tartışıldığı bölümde açıklanmaktadır:

Akademik özgürlük gereğince, ders anlatan herkes sınıfta konuları tartışırken özgürdür; araştırma yaparken ve araştırmalarının sonuçlarını yayımlarken de özgürdür ve özel veya kamusal alanlardaki açıklamaları ve bağlılıkları nedeniyle Üniversite tarafından cezalandırılamaz; ancak akademik camiadaki konumlarından kaynaklanan yükümlülüklerini akıllarından çıkarmamalılar.” [Fakülte Elkitabı, Columbia Üniversitesi, 2000, s.184]

Üniversite Rektörü Prof. Cole öğrencilere ve kamuoyuna yaptığı açıklamasında John Stuart Mill’ün “Özgürlük Üzerine” eserindeki bir ifade ile “Eğer tüm insanlığın, farklı düşünen tek bir kişiyi susturmasını haklı buluyorsanız, gün gelip de o tek kişi iktidarı ele geçirdiğinde tüm insanlığı susturmasına karşı çıkmaya da hakkınız olmaz… ” şeklinde açıklama yapar ve “bir insanın kendi fikirlerini çürüten ya da tehdit ediyor görünen ve çoğunluk tarafından benimsenmeyen fikirlerin ifade edilmesini desteklemenin neden özgürlük için son derece önemli olduğu”nu belirtir.

Aslında akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü konusu üniversite özerkliğinin zorunlu talebidir. Çoğu zaman yönetimlerin canını sıksa da özerk üniversite ortamında görüşler söylenmeli ve buna tahammül edilmeli.

Bilimin bin yıl kadar önce krallardan ve otoriteden arınarak kazandığı özerk yapısıyla insanlık için ürettiği bilgi ve teknoloji bundan sonra nasıl sağlanacak? Üniversitelerde özerk yapı ve özgür akademik yaşam olmasaydı, bilim, teknoloji ve bilgi bu kadar gelişmezdi. Üniversitelerin ürettiği bilgi ile ülkelerin gelişmişliği doğrudan ilişkili. Nitelikli-özgür bilim insanı olmayan, özerk olmayan ortamda bilim ve bilgi üretilemez. İnsanlığın kazanımı olan ve zor koşullarda insanlığın sorunlarını çözen üniversiteler üzerinden otoritenin elini çekmesi gerekir. Üniversite ortamı sorunları yöntem ve sebep-sonuç ilişkisi içinde analitik-soyut ve matematiksel düşünceyle sağlar. Bunun dışında şu ana kadar bilgi üretiminde güven veren herhangi bir başka bilgi üretme yöntemi mevcut değildir.

Yoksa yarın ülkeler taraf oldukları durum lehine görüşlere müsaade eder, aleyhtekilerin de canına okurlar. Sokakta hiçbir demokratik hakkın savunulmasını istemeyen, üç kişi bir araya gelince hemen gözaltına alınan, ancak kendilerinin benimsediği görüşlerin istedikleri gibi ortalığın yakılıp yıkılmasına karşı çıkan kimi ülkelerin tutumu da doğru değil. Savaşı savunmak insanlık suçu; ve bunun yanında ateşkesi istemek, çatışmazlığı istemek doğru ve istenilmesi gereken insani bir durumdur.

Üniversiteler Aynı Zamanda Demokrasinin de Savunulduğu Ortamlardır

Son olarak İsrail’de, aralarında Tel Aviv Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ariel Porat ve İsrail Sosyal Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. David Harel’in de bulunduğu 730 akademisyen, Gazze’deki açlığa karşı acil önlem alınması için başlatılan imza kampanyasına destek verdi. Yaklaşık 1.5 milyon insanın aç, susuz, sağlık hizmetlerinden mahrum evsiz barksız olarak sıkıştırıldığı dar bir koridorda kitlesel olarak ölüme neden olmadan çözüm önerisinin sunulmasının bilim çevrelerince ifade edilmesi ayrıca önemli. Yoksa bilim insanları da gelecekte tarihe hesap veremezler.

Üniversite ortamında her türlü görüşün tartışılması işin doğası gereğidir; bu nedenle doğal olarak hiçbir kültür, inancı, düşünceyi ve farklılığı yok saymaz. Üniversitenin amacı üst bilgi, bilinç ve zekâ ile olay ve olguları analiz edip deşifre ederek çözüm üretecek bilgi üretmektir. Bilgi üretmek için özerk ortamın varlığı sağlıklı düşünmek için elzemdir. Yaratıcı kişiler, özgür kişilikler farklı düşünceleri önemser ve ortam yaratırlar.

Dünya kamuoyu, hatta Yahudi basını dahi, akademik çevrelerin toplumsal baskısı sonucu nihayet ilk defa ‘ABD Başkanı İsrail hükümetinin Gazze’deki saldırılarının artık daha fazla insanın ölümüne neden olmamalı’ çıkışını yaptı. Yetmez ama, evet! Masum insanların bu şekildeki çatışmalar ve anlamsız savaşlarla öldürülmesi, nereden ve kimden gelirse gelsin artık son bulmalı. İnsanların tanımadıkları, bilmedikleri birini öteki diye yok etmesi, artık çağa yakışmıyor. İnsanlar birbirlerini tanısalar belki de kimlik sorgulaması yapmadan birbirlerini seveceklerdir. İnsanlığın, biraz ekoloji bir tutamda, tarih bilmesi bir çok sorunu çözeceğine inanmaktayım.

iortas@cu.edu.tr
https://www.facebook.com/iortas
X: ‏@iortas
Instagram: iortas2018

Prof. İbrahim Ortaş / Görüşler / Bizim Anadolu / 16 Mart 2024

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...