Press "Enter" to skip to content

Azime Korkmazgil: Türkçe Sevdalısı Öğretmen -2

Azime Korkmazgil: Türkçe Sevdalısı Öğretmen -2

 

 

 

 

 

 

Sınıf arkadaşım Mahmut Sütçü yazma heveslisiydi. Hazırladığı bir romanı getirip Azime Hanım’a verdi. Okuyup yorumlamasını istedi. Bir hafa sonra yorumunu dinledik: İyi, güzel de bol serüvenli. Abartma var. Bir insanın başından bu denli çok macera geçemez.

 

Anlaşıldı. Neymiş! Yazıda abartıya yer olmamalı. İçten, doğru yansıtmalı olayları.

 

Ben de “Tek Hediye” adlı bir roman (!) yazmıştım. Bir köy çocuğu binbir zorlukla okuyor; köy öğretmeni oluyor ve kurtuluyor (!). Başka meslek bilmiyorum o yaşta. Fakat ben Mahmut Sütçü arkadaşım kadar cesur olmadığımdan bu eserimi (!) Azime Hanım’ a vermeğe çekindim, korktum. Onun vaktini almak istemedim.

 

27 Mayıs Devrimi’nden sonra ülkede geniş bir yayın özgürlüğü başlamıştı. Pek çok dergi yayımlanıyordu.

 

1961-62 Ders yılında yetişmemizde en büyük pay Azime Hanım’ın oldu. Her gün Ulus Gazetesi’nde Prof Ahmet Şükrü Esmer’in Dünyada Bugün yazılarını okuyordum. İnce bir sütun. Yazdığım ödevlerde, kompozisyonlarda Kıbrıslı yazarın kullandığı güzel Türkçenin etkisi vardı ve Azime Hanım bunu biliyor, anlıyordu. Ulus dışında Cumhuriyet Gazetesi de yetişmemizde iz bırakan yazılarla dopdoluydu ve biz onlardan da etkileniyorduk.

 

Lise öğrencisi olduğum yıl, çok isterdim ki Azime Hanım yine derslerimize girsin. Fakat o yaz dinlencesinde Ankara’ya atanmış; Nevşehir’den ayrılmış. İletişim zayıf; giderken vedalaşamadık bile.

 

Bu hiç sevmediğim kupkuru kentin

 

Nasıl da bağlandımdı akşamlarına

 

Beşbuçuk en sevdiğim saattı

 

Kaldırımlarda ışıkları severdim

 

Kabarık saçlarıma kar yağardı

 

Kar güzeldi herkes her şey güzeldi

 

Durakta bir ben bir yelpikli kestaneci

 

Pastacının pikabında bizim şarkımız

 

Berberin kanaryası bizi öterdi

 

Arabalar renk renk geçerdi çalımlı

 

En güzeli seni getiren otobüstü

 

Maviydi yumuşacık bir yamuktu

 

Lastikleri kadifeden sanırdım

 

Beşbuçukta seni alıp gelince

 

Otobüs dolusu gözlerini görünce

 

Gecelerim gibi gözlerini görünce

 

Oteldeki yatağım kahvedeki masam

 

Issız sokaklarda ayak seslerim

 

Kaldırıma oturup ağlayasım gelirdi.

 

 

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

 

………………………………………………………………………….

 

Azime Hanım’ı hiç unutmadım; Onu hep sevgiyle anımsadım. Anılarımda özel bir yeri vardı. Nasıl oldu, bilmiyorum, Ankara’da görev yaptığı okulun adresini buldum ve bizi yetiştirmede gösterdiği çabalardan dolayı içten duygularımı dile getirdiğim bir mektup yazdım. Karşılığı geldi, O da bizleri unutmadığını, Nevşehir’de sevinçli, acılı günler geçirdiğini yazıyordu.

 

1964 Kasım ya da Aralık’ta öğrencisi olduğum DTCF’den çıktım. Sıhhiye Demiryolu Köprüsünün üstünden tren durağına ulaştım. Rayları izleyerek Cebeci’ye gidecektim. Sisli bir akşamdı ve kar yağıyordu, zayıf elektrik ışıkları altında birden Azime Hanımı gördüm. Benzetiyor muydum acaba? Fakat O’ydu. Kendimi tanıttım. Birden canlandı. “Vefalı dostum” diye beni kucakladı. Gözlerim yaşardı o an. O an bildik öğretmen kokusu çavdı burnuma: Tebeşirin, Sümerbank deri çantasının, kitabın, limon kolonyasının kokusu… Mamak yanlarında mı, Atatürk Orman Çiftliği yanlarında mı, nerede oturuyordu? Banliyö trenini bekliyordu. Yine elinde çantası. “Mektuplarını alıyordum. Soyadım değişse de postacı onları bana getirip veriyordu. Hep biriktirdim onları. Bana Nevşehir’den sesler getiriyordu. Çok teşekkür ediyorum. Demek artık Fakülte öğrencisi oldun. Ne mutlu! İyi bir öğrenciydin. Okumağa devam… Seni kutluyorum. Yine buluşalım.” Tam o anda çuf çuf tren geldi. İvediyle bindi, el salladı. Sisler, puslar içinde gözden yitti gitti tren ve Sevgili Öğretmenim…

 

O karşılaşmadan sonra bir daha göremedim Azime Hanım Öğretmenimi.

 

Bir gün Mersin’den bir haber geldi. Bizim Hüseyin (Onun da öğretmeniydi), Öğretmenimi ağırlamış evinde. Yılın önemli bir bölümünü, Korkmazgil’in bir şiir kitabının adını taşıyan Ağlasun’da geçiriyormuş (Ağlasun Ayşafağı). Bir an gidip Mersin’e, ben de katılayım, dedim. Binbir kaygı, sıkıntı… Olmadı. O bir özlem olarak kaldı.

 

Her insanın eğitim yaşamında etkilendiği insanlar vardır. 1960’lı yıllarda da bizim için Azime Korkmazgil Hanım olmuştur. Onu saygıyla, minnetle, şükranla anıyoruz… Emeklilik yaşamında Ona sağlık, mutluluk, esenlikler diliyoruz.

 

İkimiz de yalnızdık bunu saklayamayız

 

Çalışmak zorundaydık dağılamazdık

 

Evsiz edemezdik yüreğim sana yetmezdi

 

Hem belki hep senin olmayacaktı

 

Geceleri kapımızı çalınca korkuların

 

Yoksul pencerende zavallı sardunyalar

 

Ben kendime kıydım kurtulamadım

 

Sen kendini yaktın daha kötüsü

 

Sana son yazdıklarımı okuyabilsem

 

Ah bir okuyabilsem, ağrımı duyabilsen

 

O durakta neler kimler ağlamıyor ki

 

 

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

 

 

Azime Korkmazgil: Türkçe Sevdalısı Öğretmen -1

 

 

Tüm Yazıları»

 

 

Prof. Dr. Emrullah Güney / Bizim Anadolu / 07 Ekim 2019

 

Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz:

 

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...