Azerbaycan’ın Kanlı Ocak’ı
Tarihe 20 Yanvar, Kanlı Ocak ya da Gara Yanvar olarak geçen o gece yüzlerce insan öldürüldü Bakü sokaklarında…
Gece boyunca sivilleri öldüren Sovyet Alfa birlikleri sabah saatlerinde Bakü’den geri çekildi, yerine başka askerler getirildi ve bütün kent yasa büründü..
Karanfilin ağladığı 1990 yılının O Ocak gecesinde Sovyetler Birliği gücünü son bir kez bağımsızlık kavgası veren Azerbaycan Türkleri üzerinde denedi. 87 yaşındaki Süreyya Babayeva’dan, 13 yaşındaki Lerisa Memmedova’ya, 14 yaşındaki Ilgar İbrahimova’ya dek yüzlerce kişi Azerbaycan’ın bağımsızlığı uğruna o gece toprağa düştü.
***
Doğuda ilk cumhuriyet Azerbaycan’da kuruldu
1918 yılında doğunun ilk demokratik cumhuriyeti olarak tarihteki yerini alan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti çok acı olaylardan sonra kurulmuştu.
Azerbaycan 1991 yılında ikinci kez bağımsızlığını elde ederken de benzer acı olayları yeniden yaşadı.
İşte o acı olaylardan biri tarihe Gara Yanvar, Kanlı Yanvar ya da 20 Ocak katliamı adlarıyla geçen olaydı.
Azerbaycan halkının Türkiye’yle doğal yakınlığı, Sovyetler Birliğini soğuk savaş yılları boyunca endişelendiren ana konulardan biriydi ve Moskova izlediği siyasetlerle bu bağı olabildiğince zayıflatmaya çalıştı. Kuruluşunda Latin abecesine geçen Azerbaycan’ın abecesi 1920’lerin ortasında Sovyetler’ce Kiril alfabesine dönüştürdü. Aynı süreçte, Azerbaycan ve Nahçıvan arasında yer alan Zengezur bölgesini Ermenistan’a bağlayarak, Nahçıvan’ın Bakü ile karayolu bağlantısını kopardı. Stalin döneminde de kimliklerinde Türk yazan bu halka “Artık Türk değil, Azerisiniz” dendi.
1985 yılında Sovyetler Birliği’nde Garbaçov’un başlattığı açıklık ve yeniden yapılanma hareketi Cumhuriyetler’deki bağımsızlık isteklerini artırıyor ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının da yolunu açıyordu. Bu ortamdan yararlanan Ermenistan Moskova’nın da desteğiyle Yukarı Karabağ’da ve Ermenistan’da Azerbaycan Türklerine yönelik budunsal arındırmaya gitti.
Ermeniler Azerbaycan’dan toprak istiyor, Azerbaycan topraklarına saldırıyor, Azerbaycan Türklerinin yaşadığı köylerde insanları katlediyor, Karabağ bölgesinde yaşayan Türkleri göçe zorluyordu.
Ermenilerin bu toprak talepleri ve budunsal arındırmaya yönelik saldırıları 1988 yılında Azerbaycan’da halk eylemleriyle protesto edilmeye başlıyordu.
Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Ermeni saldırılarını durdurma yolunda adım atmaması Azerbaycan’daki bağımsızlık eylemlerini de hızlandırıyordu.
Ermenistan’dan ve Yukarı Karabağ’dan göçe zorlanan çok sayıda Azerbaycan Türkü’nün Bakü ve Sumgayıt kentlerine gelmesi durumu daha da keskinleştiriyordu.
16 Ocak 1990’da Sovyet birliklerinin kente girmesini engellemek amacıyla Bakü girişlerine ve Sovyet askerlerinin bulunduğu üslerin kapılarında barikatlar kurulmaya ve Sovyetler Birliği ile Ermenistan’ı protesto mitinglerine başlanıyordu.
18 Ocak’ta Azerbaycan’ın başkent dışındaki 11 bölgesinde de toplantılar ve grevler başlatılıyordu.
Azerbaycan Türkü, Ermenistan’ın toprak savlarından vazgeçmesini, Bakü’deki Sovyet birliklerinin, Azerbaycan Türklerinin budunsal arındırmaya uğradığı Yukarı Karabağ ile Ermenistan arasındaki bölgeye yerleştirilmesini istiyordu.
Moskova ve Ermenistan’a tepki ortadaydı, halk sokaklardaydı. 1918-1920 yılları arasında kısa süren Cumhuriyeti’in Müsavat, eş deyişle “Eşitlik” geleneğinin, Komünist yönetimin baskısına karşın belleklerde yaşatılması gerekli temeli hazırladı. Azerbaycan Halk Cephesi’nin temelleri de böyle bir süreçte atıldı.
Azerbaycan’ın 1920’lerde sona eren kısa bağımsızlık dönemine damgasını vurmuş Mehmet Emin Resulzade’nin dediği gibi, “Yükselen Bayrak Bir Daha İnmezdi” Bayrak bir kez kaldırılmıştı, halk da gücünün ayrımına varmıştı.
Gücünü gören Azerbaycan Türkleri, o günkü adı Lenin olan, şimdiki Azaldık Alanı’nı doldurarak özgürlük diye haykırmaya başladı.
Bakü’de Azatlık Alanı’nda haftalar süren ve tüm dünya tarafından yakından izlenen Azerbaycan Türkü’nün sesi giderek yükseldi. Azerbaycan Halk Cephesi kurulduktan kısa bir süre sonra Aralık 1989’da iktidarı eylemsel olarak ele geçirdi.
Bir yandan Halk Cephesi ile birlikte Azerbaycan’da komünist yönetime karşı örgütlü savaşımın başlaması diğer yandan Komünist Parti’den bazı unsurların Moskova’yı kışkırtması, Dağlık Karabağ’da yaşananlar, Moskova’yı alarma geçirdi. Böylece bağımsızlığa koşan Azerbaycan’a gözdağı verilmesi için düğmeye basıldı.
1990 yılı Ocak ayının 19’unu 20’sine bağlayan gece Bakü’de kızılca kıyamet kopuyordu; tankların sağır edici gürültüsü kentte duyulmaya başlamıştı. 1956’da Budapeşte’ye, 1964’te Prag’a giren Sovyet tankları bu kez Bakü’ye giriyordu.
Moskova yönetimi, Karayoluyla 3 koldan ve deniz yoluyla 35 bin kişilik ağır silahlarla donatılmış Alfa birlikleri, DTK-a adlı özel yoketme birlikleri ile Azerbaycan’ın başkentini işgal emrini vermişti. Operasyonun adı UDAR’dı. T-72,T-80 ve BMP-3 tankları Bakü’de Azadlık Alanı ve 20 Yanvar (Ocak) Alanı’nı kuşatıyordu.
Milyonlarca Azerbaycan Türkü, başta o günden sonra 20 Yanvar adı verilen 11’nci Kızıl ordu ve Azadlık Alanı olmak üzere Bakü’nün bütün alanlarında ve Azerbaycan Komünist Partisi Merkez binası önünde toplandı.
Tarihe 20 Yanvar, Kanlı Ocak, ya da Gara Yanvar olarak geçen o gece yüzlerce insan öldürüldü Bakü sokaklarında.
Sovyet askerleri katlettiği Azerbaycan Türklerinin çoğunun cesedini Hazar Denizi’ne attı, öldürülenlerin sayısını az göstermek uğruna. Çünkü ölü sayısının 150’den fazla olarak açıklanması Sovyet Anayasası’na göre devlet başkanının değişmesini gerektirdiğinden sayı 132 olarak açıklandı. Öldürülen binlerce insandan ancak 200’ün adı belirlenebildi, diğerleri ise toprağa adsız olarak verildi.
Şehit cenazeleri onbinlerce insanın parmak uçlarında onbinlerce karanfille süslenerek sonsuz dinlenme yerlerine uğurlandı. Hem de oldukça anlamlı bir yere, 1918’de Azerbaycan’ın bağımsızlığı için şehit olmuş Anadolu ve Azerbaycan Türklerinin toprağa verildiği bir yere, Komünizm döneminde yok edilerek “Dostluk Parkı” yapılan Şehitler Hıyabanı’na, eş deyişle Şehitler Bahçesi’ne.
20 Ocak 1990 bir dönüm noktası oldu. Sovyetlerin Bakü’ye saldırısı bağımsızlık savaşımını sindirmedi, tersine bağımsızlığını amaçlayan ulusal eylemi ve Azerbaycan Halk Cephesi’ni daha da güçlendirdi.
Ülkede Sovyet dönemine ilişkin adlar, yontular, kısacası bütün izler yavaş yavaş kaldırılmaya başlandı.
Azerbaycan’da yakılan bağımsızlık ateşi sadece Azerbaycan’ın değil, Sovyetler bünyesindeki diğer halkların da bağımsızlık kıvılcımını ateşledi.
Azerbaycan’da yakılan bağımsızlık ateşi Moskova’da etkisini 19 Ağustos 1991’de gösterdi. Moskova’dan sıcak haberler gelmeye başladı. Mihail Gorbaçov’a yönelik darbe girişimi başlamıştı.
Bu gelişme diğer Sovyet Cumhuriyetlerinde olduğu gibi Azerbaycan’ın da bağımsızlık sürecini hızlandırdı. 18 Ekim 1991’de Azerbaycan Devleti’nin Bağımsızlığına ilişkin Anayasa Akti kabul edildi ve 29 Aralık’ta halkoylamasına gidilerek 18 Ekim 1991 tarihli bağımsızlık kararı onaylandı.
Azerbaycan’ın ilk tanıyan ülke 9 Kasım 1991’de Türkiye oldu.
Kanlı Ocak’la ilgili başrollerde Nebahat Çehre’nin de oyundığı Vahid Mustafayev’in filmi ‘Kanlı Ocak / Qanlı Yanvar Montreal Dünya Filmleri Festivali’nde gösterildi.
İlgili haber»
Bizim Anadolu / 20 Ocak 2016
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun….