Yalçın DİKER
Diyaspora-Türk


Yorumsuz Yorum

Köşe yazısının işlevi yazanın kendi yorumunu yapmasındadır. Ama insan kimi zaman öyle şeylerle karşılaşıyor ki yorumu okuyucuya bırakmak daha uygun olabiliyor.

Bilindiği gibi Kanada Çokkültürlülük Bakanı Jason Kenney, geçen yıl bizim Kanada Türk Konseyi üyeleriyle görüşmesi dışında nedense hep Türkler ve Türkiye karşıtı çalışmalarıyla tanınıyor. Ayrıntıları bilen biliyor; ayrı bir yazı konusu.

Ben Jason Kenney ile bilinmeyen bir anektodu rastlantı eseri karşılaştığım bir kişiden aktarmakla yetinmek istiyorum. İsteyen durumdan vazife çıkarır, isteyen kulağının üstüne yatar. Nasılsa Kanada Türkleri olarak şamar oğlanı olmaya alışmaya başladık.

Anlatayım.

Evimdeyim. Bir arkadaşım kardeşinin arkadaşıyla gelmiş. Benden de yolda bahsetmiş herhalde ki, kısa süreliğine evimi ziyaret eden orta yaşlı ve hayli dinç görünen konuğum "Demek gazetecisin, ben de Başbakan'ın konuşmalarını yazmakla görevlendirilmeden önce muhafazakâr bir dergide yazıyordum" diye konuyu açıyor.

Duyar duymaz aklıma gelen asıl soracağım soruyu yutkunarak sona saklıyor ve soruyorum:
- Evet. Başbakan'ın konuşmalarını yazmak zor olsa gerek. Ben de eskiden üstlerimin bazı konuşmalarının hazırlanmasına yardımcı olurdum. Öyle ki, kimi zaman çok da iyi bilmediğim konularda da yazmak zorunda kalırdım. Çaresiz araştırıp öğrenir yazardık, sizde de durum aynı mı?
- Tabii her şeyi bilemezin ki. Ama bazı özel uzmanlık gerektiren konular dışında Başbakan Harper'ın konuşmalarını hazırlarken genelde bildiğim konularda yazıyorum.
- Bilmediğiniz konularda ne yapıyorsunuz?
- Ben de sizin gibi ilgili kişilere danışıyorum. Öğreniyorum.
Bir süre benzeri konularda konuştuktan sonra sanki o anda aklıma gelmiş gibi doğal bir tavırla soruyorum:
- Hani Başbakan'ın ilk göreve başladığında yaptığı konuşmalardan birisinde "Ermeni Soykırımı" ibaresini kullanması Türkiye'yi kızdırmıştı. Onu da siz mi yazdınız?
- Evet ben yazdım. Başbakan için ilk yazdığım konuşmalardan birisiydi; daha çok yeniydim. Başbakan da henüz birkaç aylıktı. Sonra ne yaptığımızı fark ettik. Ama iş işten geçmişti.
- Peki bu ifadenin bir krize neden olacağını bilmiyor muydunuz?
- Aslında ben soykırım ifadesini kullanmayı düşünmüyordum, sorun da çıkar diye düşünmüştüm. Ben bu konuşmayı hazırlarken Bakan Jason Kenney geldi ve bu ifadeyi ekletti.
- Gerçekten mi? Nasıl oldu?
- Geldi konuştu. Ben sorun olabilir dediğimde de, Dışişlerine sorarsın, oradaki bürokratlardan geçerse onların sorunu olur dedi. Sonra yazıyı gönderdik. Jason bu arada bir kaç kez sonucu sordu. Yazı onaylanıp gelince de o şekliyle Başbakana sunduk.
- Sonra?
- Sonra Türkiye Büyükelçisi'ni geri çağırdı. Biz de izleyen yıllarda o kelimeyi kullanmamaya başladık.

***

Ben kendisine ayrılırken konuyla ilgili tezlerimizi içeren, ama Türk olmayan bilim adamları tarafından yazılmış kitaplar hediye ettim. İleride konuyla ilgili olarak isterse kaynaklar bulabileceğimi veya karşı görüşle ilgili uzmanlarla görüştürebileceğimi söyledim. Bir daha ihtiyaç olmayacağını düşündüğünü söyledi; ikimizin de içi rahat ayrıldık.

Ta ki bu 24 Nisan'a kadar.

Ya Başbakan'ın konuşma yazarının fikri değişti ya da bu yazar gitti, Jason Kenney yeni gelen cırnık yazarı da kandırdı.

Ne çıkarı varsa?

Temmuz 2009

Yazarın önceki yazıları:
Adam Olmak İstemiyorum!
Kanada - Türkiye Diplomatik İlişkileri Alt Düzeye İndirilmelidir!
24 Nisan
Kendimize Sormamız Gereken Soru
Ottava Türk Derneği (3)
Ottava Türk Derneği (2)
Ottava Türk Derneği (1)
İki Kere Okunması Gereken Yazı
Kanada Parlamentosunda İlk Türk Parlamenter
Gün Gelir
Boşuna Yazılmış Bir Yazı
Ottava Türk Festivali
Örgütlendiremediklerimizden misiniz?
Çağdaş Ağalık Sistemi
Türkiye Laiktir, Laik Kalacak
Eleştiri Delinin Düdük Çaldığı Gibi Yapılmaz!
Başım Ağrıyor
Sivrisinek Masalı
Hadi Görünelim!