Press "Enter" to skip to content

‘Altı Ok’un ‘Çentik’i

‘Altı Ok’un ‘Çentik’i

CHP’nin amblemi olan ‘Altı Ok’un birinde ‘çentik’ olduğu biliniyor.

 

 

 

 

 

CHP’nin amblemi olan ‘Altı Ok’un birinde ‘çentik’ olduğu biliniyor.

Dördüncü en büyük ok.

Ne var ki, sıralama Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik şeklinde mi olacak, yoksa Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik şeklinde mi olacaktır?

Gerçekte, 3 Şubat 1937’de Anayasa’nın ikinci maddesi olarak, önce Devletçilik ve sonra Laiklik sıralanmıştır.

Sıralamanın ne önemi var, özde bu ilkeler bir ‘bütün’ oluşturmaktadır denilebilir.

Oysa, oklardaki ‘çentik’ ilk sıralamada ‘Laiklik’ ilkesine, ikincide ise ‘Devletçilik’ ilkesine denk gelebilir ki, bu ilkelerde açılması düşünülen ‘çentik’ yer değiştirmiş olacaktır.

Bu da nereden çıktı diye sorulacak olursa; duydum ki, CHP’nin Parti Okullarında bu ‘çentik’e ayrı bir anlam yüklenmeye çalışılıyormuş.

Daha doğrusu, bu ‘çentik’, Devletçilik ilkesinde ‘özel mülkiyetçilik’ ya da sonraki dönemlere dillendirilecek olan ‘özelleştirme’lere gönderme yapıyor biçiminde anlatılıyormuş.

Sorun ‘çentik’ açmak olunca, ister Laiklik ilkesinde olsun isterse Devletçilik ilkesinde olsun farketmez.

Kuşkusuz Altı Ok’un kısmen ya da tamamen değiştirilmesi zaman zaman tartışılagelmiştir.

Her ok’un anlamları üzerine de tartışmalar yürütülmüştür.

Tartışılmasın diyen yok.

Değil mi ki, ‘Atatürk Devrimlerini Tamamlamak’ savında olanlar da var, Cumhuriyet’i ‘Demokrasi’ ile taçlandırmak isteyenler de.

Demek ki, akıllarınca Atatürk Devrimleri’nde bir ‘eksiklik’ görenler bulunmaktadır.

Oysa Atatürk,biz yaptık oldu’, artık Devrimlerin kılına dokunmayın dememiştir ki.

9 Mayıs 1935 yılında, şöyle diyordu: «Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş, ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan, yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet… Ve bunları başarmak için arasız devrimler.»

Şu dupduru Türkçe’ye bakın önce.

Bir tek ‘sosyete’ yerine bugün ‘toplum’ diyoruz, sadece.

Ve bu konuşmanın sonundaki iki sözcüğün üzerinde pek düşünmüyoruz sanki:

‘Arasız Devrimler’!

Bu kimi sosyalistlerin ‘Sürekli Devrim’ dedikleri şey olmalı.

Atatürk kadar duru bir Türkçe kullanmadıkları söylenebilir.

Burada vurgulamak istediğimiz, kendi döneminde ‘sürekli olarak’ ve ‘ardarda’ Devrim yapmakla övünen Atatürk’ün, ‘bu iş buraya kadar’ dediği yok.

Ancak ‘Devrimleri’ üzerine ne kadar titrediğini de biliyoruz.

İçeriden ve dışarıdan, herhangi bir ‘tehdit’ görüldüğü anda, «Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, CB’si vardır» denilmeyecek, o anda neyi varsa, «taş ile, sopa ile ve silah ile» savunma yapılacak demiştir.

‘Devrim’lere ve onların temeli olan ‘İlkeler’e ‘çentik’ açılmasını kabul edebileceğini düşünmek bile fazla.

Demem o ki, CHP’nin ‘Parti Okulları’ndan sorumlu olanlar, artık her kimler iseler, kafalarına bir ‘çentik’ açılmasını istemiyor iseler, bu sevdadan vazgeçmelidirler.

Öyle olur olmaz yerlere; ve hele ‘kuruluş ilkeleri’ne ‘çentik’ açmaya çalışmak, O’nu andığımız şu On Kasım günü, O’nun mezardaki kemiklerini sızlatmaktan başka başka bir şeye yaramaz.

İleri geri Atatürk ve Atatürkçülük deyip, sözde O’nu anlamaya çalışmaya çağrı yaparken, ayırdında olmadan onu mezarında çimdiklediğimizi sakın unutmayalım derim.

Yok eğer bunu bilerek ve isteyerek yapıyoruz diyenler olursa, onları gerçek Atatürkçülerin eninde sonunda çarpacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Onlara önce bir ‘çentik’ atılıp, ardından ‘çentik’ açılacağı kesindir.

Değil mi ki, Devrimler ‘arasız’ sürdürülmek durumundadır.

 

 

 

habiphamza@gmail.com

 

Habip Hamza ERDEM / Bizim Anadolu / 10 Kasım 2019

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...