Bugün 23 Nisan!
101 yıl önce bugün ulus egemenliğini eline almıştı.
Bugün Nisan’ın 23’ü.
101 yıl önce bugün Türk ulusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yönetimini kendi eline almış, geleceğini kendisi çizmeye başlamıştı.
Yüzyıllardan beri saraylardan yönetilen, ancak vergide ve savaş zamanlarında anımsanan ulus, bu yeteneksiz, kendi çıkarlarını korumaktan başka bir şey düşünmeyen, sonunda bu yeteneksizlikleriyle ülkeyi de uçurumun ucuna getirince, kendi geleceği için ayağa kalkmış, ‘bundan böyle kendi kararlarımı kendim vereceğim’ demişti.
İşte bu haklı kalkışmanın yıldönümü bugün.
200 yıldan beri bir çöküşü yaşayan Osmanlı, aydınların yenileşme devinimlerine kör ve sağır olmuş, II. Abdülhamit bir bahaneyle dahaca yeni oluşturulan Anayasayı (Kanun-i Esasi) askıya almış ve ülkeyi 33 yıllık bir baskı yönetimine sokmuştu.
Bir anlamda birbirlerinin devam olan Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve ardından İttihat ve Terakki (önce oluşum sonra parti) üyeleri ülkeyi düze çıkarmaya çabalarken, hem onların yanlışı hem de Batılı devletlere aşırı borçlanmış olan, çağı da yakalayamayan Osmanlı’nın artık sonu gelmişti.
Dünyayı paylaşmaya çalışan ve orta yerde duran 600 yıllık artık köhnemiş Osmanlı’nın kalıtını bölüşme tasarıları yapan emperyalistler bir Dünya Savaşı çıkarınca, Osmanlı yönetimindekiler de yanlış üstüne yanlışlar içinde yıkımı hızlandırmış oldular.
Birinci Paylaşım Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı’da Saray emperyalistlerle işbirliği içinde kendi geleceğini düşünürken, yurtseverler de ülkeyi yitirmemek için Mustafa Kemal’in önderliğinde örgütlenmeye gittiler ve 19 Mayıs 1919’dan itibaren yaklaşık bir yıllık hazırlıktan sonra 23 Nisan’da yönetimi ele alıp 4 yıllık bir Kurtuluş Savaşı’na giriştiler.
Daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi adını alacak olan ilk Büyük Millet Meclisi’nin açılışı işte bu kutlu savaşın başlangıcıydı.
Onlarca yıldan beri kanını akıtarak cepheden cepheye koşan ulus bir anka kuşu gibi küllerinden doğarak 29 Ekim 1923’te de, 23 Nisan 1920’de kurmuş olduğu, ancak adını vermediği yönetimin adını koydu: Türkiye Cumhuriyeti.
İşbirlikçiler, hayınlar hiçbir zaman eksik olmadı; o gün olduğu gibi bugün de ırmağın yönünü değiştirmeye çalışıyorlar.
Bebeleri bağnazlıklara boğmaya çaba gösteriyorlar, tarihi ters yüz edip yeni bir tarih yazmaya kalkışıyorlar.
Elbette ki Türkiye Cumhuriyeti’nin genç kuşakları bunlara izin vermeyecektir.
İşte tam da bu nedenle Atatürk’ün Söylevi (Nutuk) her gencin başucu kitabı olmalıdır.
Egemenliğin ne olduğunu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Söylev’inde şöyle belirtiyor:
“Egemenlik, hiçbir anlamda, hiçbir biçimde, hiçbir renk ve belirtide ortaklık kabul etmez. Sanı ister Halife olsun, ister başka bir şey olsun, hiç kimse bu Ulus’un yazgısında ona ortak çıkamaz. Ulus, buna, hiç mi hiç, göz yumamaz. Bunu önerecek hiçbir milletvekili bulunamaz.”
Günümüzde yine gericilik hortlamış, yine işbirlikçiler türlü düzenlerle karşıdevrimciliğe yelteniyorlar. Dahası Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Söylev’ini bile suç aracı olarak gösterebiliyorlar.
Bu kendini bilmezler şunu iyice kafalarına sokmalılar ki, Atatürk’ün dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır.” (30.8.1925)
Bugünkü Türkçe ile: “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, tarikat öğrencileri, kapılanmışların ülkesi olamaz. En doğru ve en gerçek yol, uygarlık yoludur.”
Ve elbette günü gelince tüm bu ulus ve yurt hayınları hesap vereceklerdir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun!
Ömer F. Özen / Gözleyi, gözleyi… / Bizim Anadolu / 23 Nisan 2021
Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz: