Press "Enter" to skip to content

20. Yüzyıl Versiyon Sonuç ve 21. Yüzyıl Versiyonları

20. Yüzyıl Versiyon Sonuç ve 21. Yüzyıl Versiyonları

Diyor ki bazı solcu kardeşlerim; 24 Haziran seçimlerinde belirleyici Trump’un ABD’si imiş ve bu Küresel efendi Muharrem İnce’yi 2. tura bırakmak istiyormuş, kolay lokma olduğu için… Be akıl tutulmasındaki solcum, bu nasıl komplo senaryosu; ABD, bu denli belirleyici ise niye davayı 2. celseye taşısın ki, 1. celsede işi bitirir.

 

 

 

 

 

 

Trump ve benzeri sağ otoriterist liderler; 20. yüzyılın son versiyonlarıdır ve 21. yüzyıl kesinlikle bunları bitirecek ve kendi küresel kardeşlik ideolojisini kurumsallaştıracaktır ve de Muharrem ince…

 

Bu nasıl akıl kayması. Diyor ki bazı solcu kardeşlerim; 24 Haziran seçimlerinde belirleyici Trump’un ABD’si imiş ve bu Küresel efendi Muharrem İnce’yi 2. tura bırakmak istiyormuş, kolay lokma olduğu için… Be akıl tutulmasındaki solcum, bu nasıl komplo senaryosu; ABD, bu denli belirleyici ise niye davayı 2. celseye taşısın ki, 1. celsede işi bitirir.

 

Bırakalım bu absürtlükleri gerçek evrensel olguya gelelim:

 

Bilin ki; Trump ve benzeri liderlerin; Mutlak ve keyfi yönetimlerini kontrolsüz olarak uyguladıkları siyasi sistemin adı otoriterist sağ siyasettir ve 20 yüzyılın son versiyonudur. Bu siyasetlerin, başta ülkemdeki siyasi benzer iktidarları benim hoşuma gidiyor, kendilerini anlatmaları bağlamında. Bilin ki 21. yüzyıl kesinlikle bu otoriteristleri bitirecek ve kendi küresel kardeşlik ideolojisini kurumsallaştıracaktır… Ben umutluyum…

 

Trump ve benzerleri dediniz mi, bizdekini, sizdekini, ondakini, komşudakini, uzaktakini söylemeye gerek yok…

 

Düşünün ABD’de başkanlık yarışı devam ederken; Cumhuriyetçi adayı Donald Trump, “Yıldız olduğun zaman kadınlara her şeyi yapabilirsin. Onları…… kavrayacaksın” densizliği yapıp kadınları aşağılayacak, ardından 10’dan fazla üst düzey Cumhuriyetçi siyasetçi Trump’a desteğini çekecek fakat bu ABD halkı yine Trump’u seçecek. Bu ABD seçmeninin pskolojik travma geçrdiğnin kanıtı olsa bile, var olan düzene olan tepkilerini, en ahlaksızı destekleyerek gösteren hastalıklı bir sosyal katmanı işaret etmektedir. ABD’deki hastalıklı bu sosyal katmanı besleyen malzeme yok değil. Örneğin; Bill Clinton’ın başkanlığı dönemindeki stajyeriyle oval ofis ilişkisi kadınları istismar ettiğini ve bu istismar edicinin eşi Hillary Clinton’ın başkan adayı olması, Trump’a olan tepkileri yumuşatarak, oluşturmaya çalışılan engellerini kaldırdı.

 

Eğer ABD gibi bir ülkede; bir ahlaksız duruş bir başka ahlaksız duruş ile yaşamını güçlendiriyorsa; bu vahşi kapitalizmin ahlaksız yüzüdür…

 

Buna asla yeni bir dünya düzeni dememeliyiz. Dediğimiz noktada, tartışmaya açar, tartışmaya açtığın noktada da ister istemez beslersin…

 

Trump gibi ve bizdeki gibi liderler; yerleşik evrensel değerler olan kurumları yıkmaktan, kendi doğrularıyla bütün olan bireysel siyalaşmayı öne çıkarmaktan çekinmezler. Dahası; yani; siyaseti lider erkine bağlayarak denetleyen kurumları yıkıp, toplumsal muhalefeti yıkmaktan, otoriter yapılanmalardan, OHAL’lerini kurumsallaştırıp sürdürülebilir faşizmi yaratmak ve siyasi saltanat dönemi başlatmaktan (Damadını, oğlunu ve kızını bakan yapma) asla yüksünmezler. Ve de; bu süreci eleştirenleri, var olan düzenin seçkinleri olarak merkezin dışında kalmışların önüne atmaktan, evrensel yasaları savunan teorisyenleri ezilen halkın kurtuluşundaki engeller olarak göstermekten hiç ama hiç korkmazlar, çünkü cahil cehaletine sahipler … 2002 sonrası ülkemde yaşananlar…

 

Trump ve Erdoğan’ı birçok olumsuzlukları, örneğin; cehaleti, cahil cesaretini, kültürsüzlüklerini, hırslarını, acımasız eleştiri boyutundaki aşağılamalarını, kadınlara bakışını, var olan düzen içinde palazlanmalarına karşı, dışlanmış kitleyi kendine çekmek için yapay düzen karşıtlığını öne sürüp kendi düzenlerini öne çıkarmalarını, siyasi saltanat ve yandaş sermayelerini, medyaların vs,vs… leri sıraladığınızda ekseriyetle örtüştüklerini görebilirsiniz…

 

Bu örtüşmeler sonucu ortak hareket noktaları belirebilir. Örneğim Fetullah’ın iadesi… Fakat, bu işin fakatındaki fakatı göz ardı edemezsiniz. Biri Müslüman, diğeri Hıristiyan; düşünce genlerinde dinsel DNA’larında haçlı savaşları var. Yani dinsel karşıtlıklar. Onlarda İslamofobik, sende de İsaofobik korkular, çıkışlar var. Sana Fetullah’ı verir, seni (Müslümanı) asla yanında görmek istemediği için. Karşında; Müslümanların ülkeye girişinin yasaklanmasını isteyen ve de ABD çıkarlarına öncelik tanıyacağını söyleyen bir Trump var.

 

Bu nedenle; Fetullahı “Karanlık bir İslami molla’ya benzeten Trump’un yumruğu olan; ABD Savunma Bakanlığı İstihbarat Teşkilatı DIA’nın eski direktörü emekli korgeneral Mike Flyn’nin; “Arka bahçemiz Pensilvanya’ya rahatça yerleşmiş olan bu maskeli terör ve istikrarsızlık kaynağı tarafından Washington’ın gözü boyanırken NATO müttefikimiz Türkiye’ye engel olmak mantıksızdır. Türkiye’nin bakış açısıyla Washington, Türkiye’nin Usame bin Ladinine sığınak oluyor. 11 Eylül’den sonra Usame bin Ladin’in Türkiye’de güzel bir köyde yaşadığını ve aynı anda Türk vergi mükelleflerinin vergileriyle fonlanan 160 okulu işlettiğini öğrenseydik ne yapardık?” şeklindeki söylemi Erdoğan’ı fazla sevindirmesin; adamlar tüm Müslümanları karanlık buldukları için Fetullah’ı verebilir, yiyin birbirinizi diyerek…

 

Dahası; bu Flynn değil miydi; 2015’te AKP iktidarı= Erdoğan için; IŞİD’in militanlarına yardım ettiği ve petrol karaborsacılığı suçlamasında bulunarak, Obama yönetimi gibi düşünen?

 

Vesselam kısa kelam (Son söz şudur); Trump gelmiş geçmiş ABD başkanları içinde en fazla dikkat edilmesi gerekeni!!

 

Ruh durumunu gösteren seçim sloganları; [[Amerika’yı tekrar büyük yapacağız… Benim el attığım tüm işler başarılı olur. Ben her işin başarılı olmasını sağlarım. Ekonomik kriz sırasında başlattığım işler bile başarıyla sonuçlandı… Ülkeyi bir şirket yönetir gibi, iş adamı tecrübesiyle ileriye taşıyacağım… Başka seçeneğimiz yok. Donald Trump, bu ülkenin temsilcileri sorunları çözene dek Müslümanların ülkeye girişinin yasaklanması çağrısında bulunuyor… (Meksika’dan kaçak göç) Harika duvar inşa ederim. Kimse duvar inşa etme konusunda elime su dökemez. Hem de ucuza inşa ederim. Ülkemizin güney sınırına bir duvar inşa edeceğim ve o duvarın faturasını da Meksika’ya keseceğim. Bu sözümü kimse hafife almasın… Anketler benim en sadık seçmene sahip olduğumu gösteriyor. 5. caddenin ortasında birini vursam, hiçbir seçmenim bana sırt dönmez. Bu inanılmaz bir şey… (Kadınlar hakkındaki müstehcen ve kaba ifadelerini içeren ses kaydı basına sızınca) Söylediklerimden pişmanım. Beni tanıyanlar bu sözlerin beni yansıtmadığını biliyor. Yaptığım yanlıştı, özür dilerim… Doğaya ve doğana duyarsızlığına işaret; İklim değişikliği için: Basit bir hava durumu olayı… Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le iyi ilişkiler kuracağım. Bir insan beni seviyorsa ben de onu severim. Putin’i bile severim. Putin’i tanırsınız. Putin, Trump bir dahi, yeni lider o olacak dedi… Saddam ve Kaddafi yaşasaydı dünya daha güvenli bir yer olurdu… İflahı kesilene kadar DEAŞ’ı bombalayacağım… Belçika için: Avrupa’da bir şehir… Trump, adaylığı boyunca, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden 282 kişiye hakaret etti… Bu durum karşısındaki rakibi Hillary Clinton, bir Twitter mesajı ile kendisini kaybeden birisi, nükleer silahların şifresine sahip olmamalı…]]

 

İşin cılkı çıktı: FETÖ, rüyasında namaz kılarken Trump’u görmüş:

 

“Rüya, notlarda şu ifadelerle anlatıldı:

 

“Bir garip rüya gördüm. Rüyamda Trump Amerikan Başkanı olmuş, ekibiyle beraber Türkiye’ye ziyarete geliyor. Yanımda tanımadığım ama yakın bir arkadaşım olduğunu bildiğim biri ile heyete mihmandarlık yapıyoruz. Trump, cami ziyareti yapıyor. Ben arkadaşıma, ‘İslamofobi hususunda kötü imajını düzeltmek için böyle yapıyor’ diyorum.

Trump, camiden çıkıyor. Adam çirkin, iri yarı, saçları siyah. Ben arkadaşa, ‘Televizyonda adamın saçları sarıydı boyatmış’ demek ki diyorum… Daha sonra Trump namaza duruyor. Arkadaşım, ‘Biz de namaza duralım’ diyor. Ben, ‘Yerler çok temiz değil evde kılarız’ diyorum. Trump’ın arkasında kendi heyetinden takım elbiseli erkekler tek sıra saf halinde namaza duruyorlar. Ancak dikkatimi çekiyor, Trump’ın namazında rüku ve secde yok. Adamın cenaze namazını kıldığını uyanınca fark ettim.”

 

 

Güldüşünlerim:

 

1- Sözde solcu; “ABD, İnce’yi 2. tura bırakacak, kolay lokma çünkü… ” İyi de, madem belirleyici ABD, neden 2. tura taşıyor da 1. turda bitirmiyor?!

 

2- “Her eve buzdolabı giriyorsa refah seviyesi var demektir” sözüm 1960’dan beri ülkem insanının buzdolabı kullandığı aklıma getirilince ‘derin yalan olduğunun düşündüm, aslında derin dondurucu demek istemiştim. Prompteri hazırlayanlar hakkında …

 

3- Nagehan Alçı Kütahyalı, eğer akıllı ise Erdoğan’a çalışmaz. Çünkü geldiği gün; Erdoğan o’nun ve o’nun o’sunun kafasını koparacak…

 

4- Savunduğu gidiyor; Aziz Yıldırm’ı savundu gitti. Mutlak monarşiye götüren Başkanlığı savunduğunu düşünüyor mu acaba!!??

 

5- Sayın Akşener’e Fetö’cü diyerek “Bu atkıya seni kurban ederim” diyen Gaziantepspor başkanı Hasan Şahin denen meczuba küfür etmeyin, yemin ediyorum o meczup küfrü dahi lekeler.

 

6- Erdoğan ile İnce arasında fark; Erdoğan prompter’den akanları , İnce ise aklından akanları okuyor…

 

Sayın İnce’ye, bu bant okutulmuş ki dünkü seçim meydanlarında; ‘Promptere değindi; “O camdan, ben candan konuşuyorum” diyerek… Kim bilir yanındaki danışmanı kendine mal ederek puan kazanmıştır bu konuya değin diye. Durduk yerde neden Prompterden söz etsin ki… Doğru, benim ve senin düşündüğünü birileri de düşünebilir de, senin ve benim kadar düşünemez…

 

7- Küresel efendi projesini sürdürmek adına, 24 Haziran öncesi; Menbiç, Kandil ve dolara yalansı müdahaleler getirir oldu… Hade pe !!!

 

8 – “Hepinizin paşasıyım!!”… Güldürükçü; “Paşa” deyince kimi çağrıştırdı sizde!?

 

 

evesbere@mynet.com

 

Tüm Yazıları»

 

 

Şevket Çorbacıoğlu / Bizim Anadolu / 06 Haziran 2018

 

Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...