Press "Enter" to skip to content

‘Yoğun Bakımları boşaltırım!’

‘Çok kısa zamanda Yoğun Bakımları boşaltırım!’

Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Dr. Orhan Kara kendine bir şans verilmesi için haykırıyor.

 

Dr. Orhan Kara: ‘Yoğun Bakımları boşaltırım!’

Kovid-19 konusunda yanlış tanı ve iyileştirme yönteminin uygulandığını savını ortaya atan 34 yıllık bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Orhan Kara insanların boşuna öldüğünü belirtiyor ve kendisine olanak sağlanmasını istiyor.

Malatya’da doktorluk yapan Orhan Kara, konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı’na başvurduğunu ve iki günde olumlu yanıt aldığını, ancak Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği’nin bu tedavi yöntemini 4 ay engelleyip sonra reddettiğini söylüyor.

Malatya Net Haber Gazetesi’ne konuşan Uzman Doktor Orhan Kara, görüşlerini özetle şöyle belirtti:

“Kovid-19 hastalığının, en başından itibaren yanlış tarif edilmiş olduğunu hayretle gördüm. Tıp dilinde patogenez denilen, hastalığın oluşum mekanizmasının, en başından itibaren yanlış ve eksik tarif edilmesi sebebiyle varış noktasının da yanlış olduğunu saptadım.

İlk düğme yanlış iliklenmiştir. Yanlış tarif, yanlış tedaviyi de beraberinde getirmiştir.

Yolu yanlış tarif ederseniz size gelmek isteyenler adresinizi bulamazlar. Koordinatları yanlış tarif ederseniz hedefi asla tutturamazsınız.

İnsan bağırsağının sadece 10 cm’lik kısmını kısa bir süre oksijensiz bırakırsanız, Ferritin, AST, ALT, LDH, CK, TNF-Alfa, D-Dimer, İL-1 ve İL-6 gibi bir takım moleküller kanda zirve yaparlar. Bunun gerçek sebebi “Bağırsak Nekrozudur”. Bu temel bir tıp bilgisidir.

Kovid-19, üç çeşit klinik tabloya sebep olabilen bir hastalıktır:

1- Koku-tat duyusu kaybıyla seyreden, sadece bu sinirleri etkileyen hafif tablo.

2- Öksürük, boğaz ağrısı ile ortaya çıkan hafif tablo. Bu gruptaki hastalarda beraberinde tat ve koku duyusu kaybı da olabilir.

3- Mide bağırsak sisteminin tutulmasıyla ortaya çıkan ağır tablodur.

Şu anda tüm dünyada yukarıdaki hastalık tablolarının hepsine aynı tedavi uygulanmaktadır. Bu yaklaşım yanlıştır.

Çocuklarda meydana gelen Kovid-19 hastalığında; bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal ve ateş bulguları vardır. Bu belirtilerin tümü, tıp dilinde dört dörtlük bir “enterit” hastalığının belirtileridir. Tüm bulguları enterit denilen hastalığın ortak bulgularıdır. Fakat nedense bilim dünyası bunu “enterit” olarak değil de, ısrarla “Kovid-19 pnömonisi” şeklinde adlandırmaya devam etmektedir.

Fakat nedense, kısa adı ICTV olan uluslararası virüs sınıflandırma sistemlerinde, SARS-Cov2 virüsünün barsak dokusunu tutarak hastalık yaptığından bahsedilmemektedir. Bu durum, haklı olarak beraberinde bir takım soru işaretlerini ve komplo teorilerini de gündeme getirmektedir.

Kovid-19 hastalığının ilk günlerinde, hastaların kanlarını alarak, sıvı-elektrolit seviyelerini ölçüp, arızaları tespit ederek kontrol altına almazsanız, ortalama 7 gün içerisinde lenfatik sistemde drenaj bozukluğu yaparak, akciğerlerde lenf sıvısı birikmesine neden olur. Hastalardaki nefes darlığının, ancak başlangıçtan yaklaşık bir hafta sonra ortaya çıkmasının sebebi budur. Sonuçta solunum cihazına bağlanmaya ve ölüme kadar giden ağır ve tedavisi zor bir süreç başlar. Hastalık bu aşamaya gelince, tedavi edilmesi çok zor ve de çoğu zaman imkânsızdır.

Kısacası; “Hastalar adeta kendi lenf sıvılarının içerisinde boğularak ölmektedirler.”

Bir hastalığı yanlış tarif ederseniz tedavisini de yanlış yaparsınız.

Çünkü ağır Kovid-19, esasında bir bağırsak hastalığıdır ve pnömoni tedavisi mantığıyla iyileşmez.

Buna benzer bazı tıbbi tespitlerim sebebiyle, hastalığın mevcut bazı temel tedavi yaklaşımlarının yanlış olduğunu saptadım ve en kısa zamanda herkesi haberdar etme yolunu seçtim.

“Hasta beklemez, bilimsel yayın bekler”. Çünkü yeri doldurulamayacak kadar çok değerli insanlarımız her gün ölmeye devam ediyor.”

 

Dr. Orhan Kara gerçek Kovid-19’u anlatan bir de kitap yazdı.

 

Kendisinin iki doz aşısını da olduğunu kaydeden Dr. Orhan Kara, şöyle devam ediyor:

 

“Aşı nihai çözüm gibi durmaktadır. Dünya tarihinde aşının ilk keşfedildiği ülke olmamızın gururunu taşıyorum. Herkes gibi “keşke kendi Hıfzıssıhha’mız faaliyette olsaydı” diyenlerdenim.

 

Kovid-19 hastalığı ile Çocuk Felci hastalığı, oluşum şekli ve tuttukları sistemler itibariyle benzerdirler. Her ikisi de ilk önce mide barsak sistemini tutarak hastalık yaparlar.

Çocuk Felcinin en ağır komplikasyonu felçtir. Kovid-19’un en tehlikeli komplikasyonu ise pnömonidir.

Aşı çalışmalarında bu hususun dikkate alınmasını önermekteyim. Çocuk Felci için şekere damlatılan aşı kullanılmaktadır. Bu hastalığın tam olarak eradikasyonu, bitirilmesi bu aşı sayesinde olmuştur. Kovid-19 için de aynı mantıkla ve aynı model ile aşı üretilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Erken tanım, doğru yöntem ve erken iyileştirme…

“Hastalarıma herhangi bir firmanın pahalı ilaçlarını resmi algoritma dışına çıkarak önermedim. Hiçbir firmanın mümessili de değilim.

Benim tedavi önerilerimin en başında erken müdahale vardır. Her hastalıkta erken teşhis, erken tedavi öneren tıp dünyası, nedense bu hastalıkta “evde kal, nefesin kesilince hastaneye gel” demiştir.

En büyük yanlış uygulama budur.

Erken müdahale edilmediği için oksijensiz kalarak bozulan bağırsak bölümünü tekrar eski haline getirmek, dünyanın en zor tedavilerinden birisidir. Salgında çok sayıda insanın ölme sebebi budur.

Çocukların ve gençlerin ölüm oranının yaşlı hastalara göre daha az olmasının sebebi, mide-bağırsak sistemlerinin güçlü olmasıdır.

Hastalarda zatürre oluşmadan yedi gün önce tedaviye başlanmalıdır. Hatta daha da önceki dönemde, sağlıklı insanlarımıza basit korunma tedbirleri hususunda eğitim verilmelidir. Bağırsak florasını güçlendirmek, paranazal sinüs lavajına (burun banyosu) önem vermek, beslenme alışkanlıklarını değiştirmek, yürüyüş ve benzeri faaliyetleri artırmakla, hastalıktan büyük oranda korunabilmek mümkündür.

Liste yapıp dağıttım. Listemin en başında yoğurt ve sarı kaysı kompostosu vardı. Hastalarda belli belirsiz bir ishali takiben, sinsi ve tehlikeli sonuçları olan bir kabızlık dönemi başlar. Bu sebeple bağırsak pasajının sürekli normal seyretmesi için bu iki gıda maddesini önerdim.

Yoğurdun “bilimsel karşılığı” = probiyotiktir. Probiyotik, içinde insan vücuduna faydalı bakteriler içeren gıda maddeleri demektir. Probiyotik gıdalar; yoğurt, kefir, turşu ve mayalı köy ekmeğidir. Probiyotikler barsak florasını güçlendirici gıda maddeleridir. Yoğurt ve kefirin içerisinde potasyum, fosfor, kalsiyum mineralleri ile riboflavin, A, B, C ve E vitaminleri bolca bulunur.

Bu maddelerin tümü Kovid-19 hastalarının kanında azalan ve şiddetle ihtiyaç duyulan moleküllerdir.

Bu sebeple hastalarıma yoğurdu bolca tüketmelerini önerdim. Yoğurdu bolca tüketen insanların bağırsak floraları, bebeklerin bağırsak florasına benzer. Viral ve bakteriyel hastalıklara karşı dayanıklı olur. Kovid-19’da viral bir hastalıktır.

 

– Sizin uyguladığınız tedavi şekli tıp bilimiyle çelişiyor mu?

– Tam aksine, olması gereken doğru tedavi yaklaşımını uyguladığıma inanıyorum. Yaptığım tedavi yaklaşımının ne kadar isabetli olduğunu klinik sonuçlarla birlikte gözlemledim. İyileşen çok sayıdaki hastalarımdan aldığım dramatik sonuçlar var. En iyisi bizzat hastalarımın ve yakınlarının ifadelerini duymanızdır.”

Umarsız bir biçimde emekliliğini isteyen Uzman Dr. Orhan Kara, şimdi toplumsal paylaşım ortamlarında insanları bilgilendirmek ve insanların yaşamını kurtarmak amacıyla söyleşilere katılıp kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Kısacası, ‘bana olanak tanıyın, en fazla 20 günde hastanelerin yoğun bakım birimlerini boşaltayım’ diyor.

 

Duyan bulunacak mı, bilinmez…

 

Malatya Net Haber’in haberi için imleyiniz:

https://malatyanethaber.com.tr/covid19-da-tani-da-tedavi-de-yanlis/28860/

 

İlgili Haberler:

Kovid-19 Hastalarına Öneriler»

Doğru tedaviyi anlat diyenlere!: Kovid-19»

 

Bizim Anadolu / 22 Ağustos 2021

Şu haber ve yazılarla da ilgilenebilirsiniz:

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...