Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden inceleme…
Uluslararası Ceza Mahkemesi Erdoğan, Davutoğlu, Ala ve Fidan için harekete geçti.
Savunman Vural Ergül’ün ODATV’de bildirdiğine göre Uluslararası Ceza Mahkemesi Erdoğan, Davutoğlu, Ala ve Fidan için harekete geçti.
Vural Ergül özetle şunları yazdı:

Roma Statüsü olarak adlandırılan “Uluslararası Ceza Mahkemesi Kurucu Statüsü” düzenlemelerine göre, devletlerin sorumluları tarafından işlenebilecek soykırım, insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarını soruşturmak ve kovuşturmak amacıyla uluslararası toplum tarafından kurulmuş ve çalışmakta olan yargı organı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM).
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde, devletler yargılanmıyor, mahkemede kişisel sorumluluk esası gereğince yalnızca gerçek kişiler, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, asker, polis ve istihbarat yetkilileri gibi gerçek kişiler yargılanıyor.
Türkiye kamuoyunda uzun zamandır, Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye ekibinin uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanacağı çeşitli çevrelerce dile getirilmekteydi.
Ve sonunda beklendiği üzere, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bir kısım hükümet mensubu hakkında uluslararası savaş suçundan inceleme başlatıldı.

Aslında, UCM’de başlayan şimdilik yalnızca “inceleme süreci”nden ibaret.
Ancak bu sürecin soruşturma ve yargılama sürecine dönüşmesi olasılığı, Türkiye’nin, birden bire IŞİD’e karşı savaş açmasının nedenlerini de daha iyi anlamamızı da sağlıyor.
Hemen belirtelim ki; mevcut koşullarda fiilen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ne Recep Tayyip Erdoğan’ın ne de diğer hükümet mensuplarının yargılanması imkansız gibi görünebilirse de yine olası.
Dünya kamuoyunu da uzun süredir meşgul ettiği üzere; Türkiye, Suriye içinde savaşan gruplara silah ve para gönderdiği, dolaylı yollardan Suriye’deki iç savaşı kışkırttığı, IŞİD’in yasadışı petrol satışına aracılık ettiği, toprakları üzerinden terörist grupların geçişine göz yumduğu ve benzeri suçlamalar nedeniyle suçlanıyordu.
Adana MİT tırları dosya içeriği en önemli kanıt
Son olarak Adana’da durdurulan silah yüklü MİT TIR’larına ilişkin olarak, halen 25 asker ile 4 savcının tutuklu yargılandığı dosya içeriği artık Türkiye’nin uluslararası ceza mahkemesi yargılanması sırasında savaş suçu iddiasının en önemli kanıtlarından birini oluşturabilecek.
Yeri gelmişken belirtelim, eğer ki yapılan inceleme bir yargılamaya dönüşürse, MİT TIR’ları dosyasının sanıkları pekala mağdur yahut tanık olarak da Uluslararası Ceza Mahkemesinde görülebilecek dava dosyasının da tarafı olabilecekler.
Yargılama sürecinde, savaşan gruplara silah ve para göndermek, iç savaşı kışkırtma, savaşın finansmanı için yasadışı petrol satışına aracılık, terörist grupların geçişine göz yumma ve diğer benzer suçları işleyenler bizzat yer alacağı gibi suç işlenmesi emri veren, bakandan, valiye, polis memurundan, istihbarat görevlisine kadar tüm sorumlular, hatta savaş suçunun kanıtlarını gizlemek amacıyla başkaca suçlar işleyen hakim, savcı, istihbarat görevlileri dahi sanık olarak yer alabilecek.
Öte yandan, Suriye Hükümeti’nin, BM Güvenlik Konseyine başvurusuna sunduğu belgeler ile Alman Die Welt gazetesinde Alfred Hckensberger ve İngiliz The Guardian gazetesinde Martin Chulov imzasıyla yayınlanan çeşitli haberlerde; Amerikan İstihbarat örgütü CIA’nın elinde, Türkiye’nin, IŞİD ile aralarında yasadışı petrol ticareti ile ilgili belgeler de yine olası UCM yargılamasının diğer delillerini oluşturuyor.
Ya siyasi irade yargılama kararı verirse…
Böylelikle, konusu suç oluşturan bir eylemin hangi düzeyde olursa olsun hiçbir faili kurtarmayacağı evrensel bir hukuk ilkesi gereği bir kez daha unutulmamak üzere hatırlanacak.
Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin haklarında başlatılan inceleme çerçevesinde şu aşamada Uluslararası Ceza Mahkemesi, Türkiye’nin yargılama için taraf devlet olmaması nedeniyle soruşturmayı sürdürmesi mümkün değil.
Her ne kadar bugünün koşullarında, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargılama yetkisini kabul etmesi beklenilmese de, değişecek siyasal dengeler, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargılama yetkisinin kabul edilebileceği bir deklarasyon yayınlamasını olası kılıyor.
Erdoğan “Dünya beş’ten büyüktür’ çıkışını anımsayacak mı?
Diğer yandan, BM Güvenlik Konseyi’nin bir karar alarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne bir başvuruda bulunması da Recep Tayyip Erdoğan’ın ve beraberindekilerin yargılanmasına imkan sağlayabilecek. Ancak, bu da adeta imkansız bir hal gibi.
Geçtiğimiz yıllarda Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Beşar Caferi, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’a ve Güvenlik Konseyi’ne Türkiye’yi “teröristlerin Suriye’ye girişine yardımcı olmakla” suçlayarak şikayet etmiş, soruşturma istemişti. Soruşturma halen açık.
Öte yandan, Suriye, ayrıca Charlie Hebdo dergisi saldırısını düzenleyenler ile irtibatlı olan ve Fransa’da bir kadın polis ile bir markette dört rehineyi öldüren Amedy Coulibaly’nin imam nikahlı eşi Hayat Boumeddiene’in Suriye’ye kaçak yollarla girişine yardım ettiği iddiasıyla da Türkiye’yi yine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikâyet etmişti. O soruşturma da halen açık.
Ancak, ne Suriye’nin başvurusu üzerine ne de Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının talebi üzerine, BM Güvenlik Konseyi’nin Türkiye aleyhine alacağı bir karara, kararı ‘veto’ yetkisi bulunan Amerika, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’dan oluşan beş daimi üyenin izin vermesi beklenmiyor.
Veto yetkisinin kullanımına karşılık ödün mü?
Ancak bu durum; BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı olası bir kararı veto edebilecek ülkelere karşı, soruşturulacak isimlerin kişisel güvenlikleri için Türkiye’nin tüm ulusal çıkarlarını feda etme tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Bu çerçevede, İncirlik Üssünün ABD’nin kullanımına açılmasında, BM Güvenlik Konseyi’nin alacağı aleyhte bir kararı ABD’nin ‘veto’ yetkisi ile etkisiz hale getirme gücünün veya sözünün ne kadar belirleyici olduğu zaman içerisinde ortaya çıkacak.
Veto yetkisini kullanabilecek diğer, dört ülke İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’ya karşı hangi ödünler verildiği yahut verileceği ise önümüzdeki süreçte açıklığa kavuşacak.
Ya Suriye UCM’ye başvurursa…
Bu arada, IŞİD tehlikesine karşı Batı’nın, Suriye’ye ilişkin politikalarını yeniden gözden geçirdiği süreçte, Suriye’nin bir deklarasyon yayınlayarak yargılama yetkisini kabul edeceği Uluslararası Ceza Mahkemesine müracaatla, savaş suçu işleyen Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin yargılanmasını istemesi durumunda ise gelişmelerin nasıl şekilleneceği Recep Tayyip Erdoğan çevresi için çok ciddi bir korku kaynağı.
Yazının tamamı için:
Av. Vural Ergül / Bizim Anadolu / 29 Temmuz 2015
Comments are closed.