Lozan Utkusu’nun 92. yıldönümü
92 yıl önce bugün İsviçre’nin Lozan kentinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık belgesi imzalanmıştı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘Tapu Senedi’ olan, başında Dışişleri Bakanı İsmet İNÖNÜ’nün bulunduğu Türk Kurulu’nun bütün isteklerinin kabul edilmesiyle 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 92. yıl dönümünü kutluyor, bu imza ile bağımsızlık vurgulanarak ulus devletin kurulmasını sağlayan Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’yü saygıyla anıyoruz.
Mustafa Kemal ATATÜRK, bu antlaşma için şöyle der:
“Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü anlatan bir belgedir. Osmanlı dönemi tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal zafer eseridir.”
“Lozan Konferans’ına 12 ülke katıldı ancak “esas görüşme ve tartışma İngiltere’yle Türkiye arasında oldu”. Lord Curzon, karşısındakini eski Osmanlı Türkü sanıyordu. Ancak, yanıldığını çabuk anladı. “İlkelerini her şeyin üstünde tutan vatansever bir tutumla” karşılaştı. “Doğulularda böyle şey olmaz”, “Türkler nasıl bu hale geldi?” diyerek şaşkınlığını dile getiriyor, “nedenini bir türlü anlayamadığı” değişimi çözmeye çalışıyordu. Lozan’da ortaya çıkan “yeni Türk tipi”, ulusal hakların savunulmasında yüksek nitelikli bilinç ve direnç gösteriyor, oraya neden geldiğini, neyi nasıl elde edeceğini biliyordu. Batı gazetelerinde şaşkınlık ifade eden yorumlar yapılıyor, The Times, “Acaba Türkiye, bir mucize ile uygar bir devlet mi oldu?” diyordu.”
“Uluslararası Hukuk Kütüğüne Çakılan Zafer”
Tarihçi Nobert Von Bischoff’un, “Türk silahlarının, kazandığı zaferi, uluslararası hukukun kütüğüne geçirmesidir” diye tanımladığı Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te Lozan Üniversitesi tören salonunda imzalandı.
ABD’nin imzalamadığı Antlaşma’yı, TBMM 23 Ağustos’ta onayladı ve işgal güçleri, silahlarıyla birlikte Türkiye’den ayrılmaya başladılar. “Generalleri ve askerleriyle” son birlikler, 2 Ekim 1923 Salı günü, Dolmabahçe önünde, “Türk bayrağını ve Türk askerlerini selamlayarak” denize açıldı. Mustafa Kemal 13 Kasım 1918’de Boğaz’da söylediği sonucu elde etmiş, “yüzyıllarca beslenmiş kötü amaçlarla” Türkiye’ye gelenler, “geldikleri gibi gitmişlerdi”.
Ankara, görüş ve isteklerini büyük oranda Batıya kabul ettirmiş, ulusal egemenlik haklarına yönelik ana amacı etkilemeyen ve çoğu geçici kimi uzlaşmalarla barış sağlanmıştı. Son iki yüz yılda, Türklerin Avrupa’ya karşı kazandığı tek siyasi başarı olan bu antlaşma, gerçek bir “diplomatik zaferdi”.
“Türkiye, Batı devletleri ve Yunanistan’la arasındaki savaş durumuna son vermiş” Misak-ı Milli sınırlarını ve tam bağımsızlığını kabul ettirmiş, ezilen uluslara emperyalizmin yenilebileceğini göstermişti. Fransız Robert Lambel’in söylemiyle, “Türkiye artık Osmanlı İmparatorluğu değildi” ve yeni Türk Devleti elde ettiği başarıyı, “Mustafa Kemal’in dinamizmiyle başından beri coşturduğu Ankara’daki milliyetçilerin başa çıkılmaz iradesine borçluydu”.
“Kurtuluş Savaşı ve onun politik sonucu Lozan Antlaşması, hem Batının gelişmiş ülkeleri, hem de Doğunun ezilen ulusları üzerinde, 20. yüzyıla yön veren büyük bir etki yaptı. Kısa süre içinde Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkarak evrensel boyutlu bir bağımsızlık simgesi haline geldi. Askeri ve hemen ardından gelen siyasi başarı, emperyalist tutsaklıktan kurtulmak isteyen sömürge ve yarı-sömürgelerde büyük bir uyanış sağladı, onlara örnek oldu.” – Metin Aydoğan
Bizim Anadolu / 24 Temmuz 2015