Kıraçta Yeşeren Uygarlık / 01
Hasan Ağa Hanı’nda serinle, Ahmed Arif ve Cahit Sıtkı’yla duygulan…
Güneydoğu gezisinin üçüncüsü olacak sanırım.
Birincisi Urfa-Mardin, ikincisi Antep-Şanlıurfa ve Harran oldu. Bu sonuncu da Diyarbakır ve Mardin gezisi olacak.
Bilmediğim ve görmediğim birçok kültür gezisini buralarda yaşadım. İkinci gezi Antep ve Harran oldu.
Harran başlı başına çok ilginç bir yerdi. İlk üniversitenin Harran’da olması, oradaki kubbeli evler ve insanların misafirperverliği, tanımadıkları halde evlerinde kalmamızı istemeleri… tanımlanamaz bir sıcaklık; ve hayatımda ilk defa bir deve ile karşılaşmam çok ilginç oldu tabii ki. Şimdi Diyarbakır ve Mardin yolculuğuna başlıyorum.
Diyarbakır’da ilk durağım Hasan Ağa Hanı oldu. Güzel, kendine özgü bir havası olan bu otantik yer, genelde turistlerin tercih ettikleri bir yer. Havası biraz İstanbul’daki Ali Paşa Medresesi’ne benziyor.
Hasan Ağa Hanı’nda kahvaltı yaptıktan sonra, kent gezisine başladım. Hemen her kentte bir Ulu Cami var sanırım; Diyarbakır’ın Ulu Camisi içindeki kütüphanede Osmanlı dönemi tarihsel kitaplar ve kuşkusuz eski yazı kitaplar bulunuyor. Tabii camiye girmişken bir de içine girmek ve ziyaret etmek gerek değil mi?
Caminin içinde, namaz kılınan yerde yaşlı adamın biri serinlemek amacıyla bir güzel uzanmış ve uyuyor. Böylece ibadet yerinin otel olarak kullanıldığına tanık oluyoruz.
Oradan Ahmed Arif Müzesi’ne geçtim. Müzede ozan Ahmed Arif’in resimleri, kitapları sergileniyor. Müzenin bahçesinde oturup Ahmed Arif’in kitaplarından yararlanmak olanaklı. Hemen yanında ise yine bir Diyarbakırlı edebiyatımızın ünlü bir ozanına adanmış, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi bulunuyor. Orayı da gezdikten sonra kulağıma yöresel müzik sesleri geldi. Sokağın sonuna ulaştığımda müzik de daha yakınımda ve gel gel ediyordu. Müziğin sesinin geldiği yer Diyarbakır Musiki Derneği’ymiş. Kaçar mı benden!
Kıraçta Yeşeren Uygarlık -1 (Görseller)
Sürecek
Zehra Özen / Gezi / Bizim Anadolu / Haziran 2015