‘Kanada Türk toplumu diğer ülkelere…’
Toronto Başkonsolosu Erdeniz Şen: ‘Kanada Türk toplumu diğer ülkelere örnek olabilir’.
Toronto’da görevine başlayan yeni Başkonsolosumuz Erdeniz Şen, yoğun olarak çalışmalarını sürdürürken, kendisini siz toplum üyelerimiz adına tanımak, iletilerini, önerilerini duymak istedik.
İşte Başkonsolos Erdeniz Şen ve söyledikleri:
– Efendim geçtiğimiz Eylül ayında görevinize başladınız. Yeniden hoş geldiniz diyoruz. Toronto’da üçüncü Başkonsolosumuz olarak bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
– Sizlerle burada olmaktan ben de çok memnunum. Sağolun. Göreve başlamam güzel bir zamana rast geldi. Hemen ardından Kurban Bayramı kutlaması vardı, bu vesileyle dernek başkanlarıyla, sivil toplum örgütleriyle tanışma olanağı bulduk. Tabii ardından seçimler oldu. 5000 civarında vatandaşımız ailesiyle, çocuğuyla geldi, onlarla tanışmalarımız devam etti. Bu arada Cumhuriyet kutlamamızı yaptık. Sizlerin Cumhuriyet balolarını katıldık. Buralarda yine çok sayıda vatandaşımızla tanışma imkânımız oldu. Bunun gibi faaliyetlerle güzel bir başlangıç yaptık. Böylece Toronto’daki Türk toplumunun ne kadar etkin, ne kadar yetkin olduğunu keşfetme imkânı bulduk.
Kendimden söz etmem gerekirse; adım Erdeniz Şen, eşim Deniz ve iki çocuğum Arda ve Lara’yla geldik. Onlarla birlikte üç aydır sizlerle tanışıyoruz, bundan çok mutlu oluyoruz. Bu benim dördüncü dışişleri görevim. Bundan önce Vaşington Büyükelçiliği’nde Müsteşar olarak görev yaptım. Daha önce Roma Büyükelçiliği’nde Baş Katip olarak görev yaptım. Ondan öncesinde de Bahreyn Büyükelçiliği’nde görev yaptım. Merkez görevlerimde de son olarak Sayın TBMM Başkanımızın önce Dışişleri Danışmanlığını sonra Özel Kalem Müdürlüğü’nü yürüttüm.
– Gördüğümüz kadarıyla burada Türk toplumuyla yakından tanışma olanağı bulmuşsunuz. Burada size şunu sormak istiyorum: Kanada Türk toplumunun eğitim düzeyi ve çeşitliliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Buna bağlı olarak, burada yaşan toplumumuz, özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinde yaşayan toplumlarımız açısından bir farklılık gösteriyor mu? Varsa bunlar neler gözlemlerinize göre?
– Kanada’da, özellikle Ontario, Toronto bağlamında oldukça yüksek sayıda yetenekli toplum üyemizin bulunduğunu görüyorum. 33 milyonluk bir ülkede benim tahminime göre 100 bin civarında Türk toplumu üyesi yaşıyor. Benim çalıştığım, gezdiğim yerlerden çok ayrı bir özellik arz ediyor. Gördüğüm, Kanada gibi geniş bir ülkede toplumumuzun büyük bir kısmı dar alanda Toronto’da toplanmış. Toronto merkezden arabayla bir saatlik bir mesafeye gittiğinizde, bu çemberde aşağı yukarı 30-35 bin vatandaşımızın yaşadığını görüyoruz. Bundan 40-50 yıl öncesinde olduğu gibi, 10-15 yıl önce de gelenler var. Toronto’da iş-ekonomik alanda, profesyonel alanda etkinlik gösteren vatandaşlarımızın çok başarılı işler yaptıklarını görüyoruz. Kanada’nın şöyle bir özelliği var; Toronto Belediye Başkanı’yla konuşurken kendisi Kanada’da yaşayanların yüzde 50’sinin burada doğmadığını söyledi. Emniyet Müdürüyle görüştüğümde, bu şehirde 141 farklı dil konuşulduğunu söyledi. Bunlardan birisi de Türkçe. Kanada’yı tanımlamak gerekirse, anneannemin yaptığı ve adına ‘sakala süren’ denilen, içine mercimekten tutun, erişte konulan, soğanı vb ama tüm parçalarını görebileceğiniz bir çorbaya benzetiyorum. İşte Türkler de bu çorbaya en çok lezzet katan unsurlardan biri. Bu dar alanda çok başarılı faaliyetler yapıyorlar. Buradaki vatandaşlarımızın her birinin hikâyesi birer başarı hikâyesi. Bunu samimiyetle söylüyorum. Burada bazı müzisyenlerimizle, ressamlarımızla, sanatçılarımızla bir araya geldik. Böyle insanların yaptığı sergiler, başarılar insanı gururlandırıyor. Dolayısıyla buradaki vatandaşlarımız dünyanın diğer yerlerinde yaşayan vatandaşlarımıza örnek teşkil edecek bir yapıdalar.
– Türk toplumuyla ilişkilerde diğer Başkonsoloslarımızdan ne gibi farklılıklar getirmeyi öngörüyorsunuz?
– Devletin bir sürekliliği vardır bildiğiniz gibi. Buraya gelen ve buraya temeli atan ilk Başkonsolosumuz Levent Bilgen, şimdi Abu Dabi Büyükelçisi kendisi, benim de çok sevdiğim büyük bir abimizdir. Sonrasında benim yakın arkadaşım, bizde, Dışişleri Bakanlığı’nda ‘promosyon’ denir, yeni ‘promosyon arkadaşım’ Ali Rıza Güney, ben Bağdat’ta çalışıyordum, o da Riyad’da çalışıyordu. Çok yakın arkadaşım. İkinci Başkonsolosumuz da oydu. Ali Rıza Güney de ilk Başkonsolosumuz Levent Bilgen’in kurmuş olduğu temel üzerine inşa eden, sağlam bir zemin oluşturan çok değerli bir arkadaşımızdı. Ben de üçüncü Başkonsolos olarak işim zor. Çünkü önümde çok başarılı iki Başkonsolosumuz var. Dolayısıyla onların yaptığı başarılı çalışmaların üstüne yeni bir şey getirmek zor olacak. Ancak, benim burada yapacağım vatandaşlarımızın tümüne ulaşmak. Onların yapmış oldukları çalışmaları devam ettirmek, vatandaşlarımızın hepsine ulaşılabilir olmak. Mümkün mertebe toplumumuzun tüm kesimleriyle temas etmek. Burada benim yapmak istediğim en önemli görevlerden biri de, özellikle benim görev bölgemde yaşayan toplum üyelerimizin başarılarını daha çok kesime ulaştırmak ve Toronto, Ontario’dan başlayarak tüm Kanada’da daha çok görünür kılmak.
Türk toplumunun başarılarını belediyeler çevresinde, eyalet çevresinde daha çok tanıtımını yapmak ve burada en eski ve başarılı toplumlardan biri de Türklerdir denilmesini sağlamak.
Burada ilk göreve geldiğimde Brantford’a gittim. Biliyorsunuz orada bir Türk mezarlığı var. Daha 1850’lerde buraya gelen Türkler var. Dolayısıyla biz burada Kanada’nın tarihi kadar eskiyiz. İlk gelen insanlardan biriyiz. Avrupa’dan nasıl Almanlar ya da diğer topluluklar gelmişse, bizim atalarımız da çok eskiden gelmişler ve burayı bir ülke yapmışlar. Sonra buradan Çanakkale’ye savaşmaya giden Kanadalılar olmuş, Anzaklarla olduğu gibi daha sonra ilişkiler dostluklara dönüşmüş. Çok köklü ilişkilerimiz oluşmuş.
Dolayısıyla burada çok önemli sayıda başarılı toplum üyelerimiz var. Bu toplum üyelerimizin başarılarını daha yükseğe çıkarmak için yine toplumla birlikte çalışarak başaracağımıza inanıyorum.
– Güçlü bir Türk toplumu için neler önerirsiniz? Bu arada gazetemiz 22. yılını kutluyor bu yıl; bunu hem Türk sivil toplum kurumları bağlamında hem de Türk basın organı olarak soruyorum. Ne tür önerileriniz olabilir?
– Güçlü bir toplum olmamız için benim önerim her şeyden önce birlik ve dayanışma içinde olmamız. Hepimiz yurtdışındayız, hepimiz gurbetteyiz, hepimiz hasret çekiyoruz. Sevdiklerimizin bir kısmı yanımızda ama önemli bir kısmı da ülkemizde. Çok uzaktayız; aramızda 7 saatlik bir fark var. Uçakla geldiğimizde 9-10 saatte ancak ulaşabiliyoruz. Ama burada yaşıyoruz ve asgari müştereklerde bir araya gelmemiz gerekiyor. Biliyoruz ki bir araya geldiğimizde başaramayacağımız hiçbir şey yok. Dolayısıyla bayrağımızın altında, ulusal ve kültürel olarak bir araya gelmek çok önemli. İkinci önemli olan şey, birçok yaş gruplarımız var. Çok önceleri gelmiş olan, şimdi emekliliğe hazırlanan toplum üyelerimiz, onlardan daha genç bir kuşak ve onların altında da daha genç ve çocuklarımız var. Bunların arasındaki iletişim çok önemli. Hiç bir grubu ihmal etmeden, bu katmanları kucaklayabilmek ve birlikte hareket edebilmek büyük önem taşıyor. Milli ve dini bayramlarımızın bir arada kutlanması büyük önem taşıyor. Ben ilk olarak Kurban Bayramında toplumla bir araya geldim. Şimdi isterim ki, örneğin önümüzdeki ilk bayramda, Ramazan Bayramında tüm toplumumuzun bir araya gelmesi. Yine toplumlar kendi kutlamalarını yapsınlar, ancak bir de hep birlikte olacağımız bir kutlamamız olsun. Bunun için de ben ön almak istiyorum. Böyle bir kutlama toplantısını toplumumuzla birlikte gerçekleştirmeye çalışacağım.
Basın çok önemli. Bilgi çağı yaşıyoruz. Toplumlar haber, bilgi aldığı ölçüde vardır. Bu bağlamda basının rolü çok önemli. Bizim Anadolu Gazetesi’ni de 22. yılında kutluyorum. Zaten 22. yıllık bir varlık onun da toplumsal görevinin öneminin bir göstergesi olarak başarılarını sürdüreceğine gönülden inanıyorum.
– Hasret dedik, özlem dedik. Bir de kaygılarımız var. Ülkemizde küçücük bir olay olsa bizim burada kalbimiz cız ediyor ve türlü tasalara düşüyoruz. Örneğin ülkemizin doğusunda bir terör olayı var ve insanların kafası çok karışık. Bu karışıklık da buradaki toplumumuz bağlamında insanları kaygılara düşürüyor. Bu anlamda toplumumuza vereceğiniz bir iletiniz var mı?
– Bakın, ülkemiz 78 milyonluk nüfusuyla hiç bir ayrım yapmadan eşittir. Doğusundan da baktığımızda, batısından da baktığımızda çok güzel bir ivme kazanmış olan ülkemiz bu başarılarını daha da ileriyle götürecektir. Nerede olursak olalım; örneğin bir yere ulaşmak için Türk Hava Yollarıyla uçuyoruz. Acımızla, sevincimizle biz birlikteyiz. Tüm sorunları dayanışmayla aşacağımıza inanıyorum. Hep de öyle olmuştur.
Bu arada Türkiye terörden en çok acı çeken ve zarar gören ülkelerden biridir. Bugün PKK olsun, Daeş olsun, Boko Haram olsun, bu tür terör örgütleriyle her zaman kırmızı çizgimizi ortaya koyuyoruz. Burada yapmamız gereken, ülke içinde olsun, yurtdışında olsun birbirimize kenetlenmemiz. Birbirimize kenetlenirsek üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yoktur. İnşallah bunu da kesinlikle birlikte başaracağız.
– Teşekkür ederiz Sayın Şen.
– Ben teşekkür ederim
Celal Uçar / Bizim Anadolu / Mart 2016
Paylaşın, dostlarınızın da haberi olsun…