İhtiyacımız Var
Bir dostluğa, arkadaşlığa, birlikteliğe adım atarken göz önünde bulundurulması gereken en önemli öğe İLETİŞİM kurabilmekten ziyade bunu nasıl gerçekleştirdiğindir.
İrdelenmesi gereken budur.
Ben buna “GÖNÜL DİLİ” diyorum.
Bence;
Aynı lisanı konuşuyor olmamız “iletişim kurabileceğiz” anlamına gelmez.
İletişim kurabilmemiz için, karşılıklı ortak GÖNÜL DİLİ’ne de sahip olmamız gerekir ki, bunu destekleyen ahlak, saygı, hoşgörü ile birlikte aynı değer yargılarına da sahip olmamız gerekir.
Bu dertleri, acıları, kederleri ve sevinçleri ortak duygu ile yaşamamıza yol açar. Dostluklar bu zeminde pekişir.
Kısaca;
İnsanları sevebilmenin, onları anlayabilmenin ve empati kurabilmenin yolu bireyler arasındaki GÖNÜL DİLİNİN benzerliğidir.
Ağızdan dökülen cümleler gönül dilimizi yansıtır.
Bu yansımayı tamamlayan unsur BEDEN dilidir ve gözlerimiz beden dilimizin yol göstericileridir.
Bazen konuşmak gerekmez gözlerinin içine bakar ve anlarsın.
Konuşarak, anlaşmaya bakarak, düşünceleri, duyguları HİSSETMEYE ve HİSSEDİLMEYE ihtiyacımız var.
İnsan olduğumuzu, toplum içinde kadın, erkek, genç, yaşlı ve çocuktan ibaret olmadığımızı İDRAK ETMEYE ihtiyacımız var.
Hayvanlara ve doğaya sahip çıkarak HUZUR içinde yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacımız var.
Medeni birer birey olarak yetiştiğimiz aile ocağından çıkıp, topluma karıştığımızda ŞOK OLMADAN;
Ailemizden aldığımız terbiye ölçüsünde KARŞILIK GÖRMEYE ihtiyacımız var.
Aynı yaş grubunda olsak dahi, tanımamanın verdiği resmiyetle “Siz” diye hitap ettiğimiz kişi’nin de…
“SİZ” diye, seslendiğini DUYMAYA ihtiyacımız var.
Yalanlara çok doyduk, doğrularla BESLENMEYE ihtiyacımız var.
Kendisini her konuda bilgi sahibi görerek yerine göre avukat, yerine göre psikolog, yerine göre öğretmen, yerine göre doktor vb. olanlardan uzak, haddini ve yerini bilen insanlarla SOHBET ETMEYE, EDEBİLMEYE ihtiyacımız var.
Sevgi’nin eşsiz gücünün DEĞERİNİ bilmeye ihtiyacımız var.
Toplum içinde annesinin eteğini çekiştirerek iki göz iki çeşme ağlayan çocuğu iterek, tartaklayarak, kafasına vurarak, azarlayarak terbiye etmek yerine, mümkün olduğunca çocuğun seviyesine kadar eğilip, gözlerinin içine sevgi ile bakıp,
“ŞEFKAT”le çocuğuna yaklaşan anneleri, babaları GÖRMEYE ihtiyacımız var.
Toplu taşım araçlarında şoför ve yolcu arasında ancak belirli bir ölçü ve zaman dahilinde konuşmaya hakkımız olduğunun HATIRLANMASINA ihtiyacımız var.
Kavgayla, hakaretle, küfürle, kaba kuvvetle hiç bir yere varılamayacağı gibi bunun bir virüs etkisi yaparak hızla çevreye yayıldığını görüp benimsemediğimiz davranışlara medenice KARŞI ÇIKMAYI öğrenmeye ihtiyacımız var.
Bir din’in ardına saklanıp, çağı yakalamanın hayal ürünü olduğunu ANLAMAYA ihtiyacımız var.
AMA HER ŞEYDEN ÖNCE;
Bize vatanı emanet eden görüşü, vizyonu, stratejisi ve zekâsı ile Dünya’nın eşsiz bir lider ve komutan olarak kabul ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmek zorunda değilsin; ama ortalıkta ulu orta saygısızlık edilemeyeceğini BİLMEYE, saygı duyanların da BİLDİRMESİNE ihtiyacımız var.
Onurla, şerefle, namusla gönderlerde dalgalandırmak zorunda olduğumuz Türk bayrağımızın temsil edildiği topraklarında birlik, beraberlik, kardeşlik duygularıyla ahlaklı, adil ve saygın bireyler olarak yönetilirken GÜVEN İÇİNDE olduğumuz duygusunu YAŞAMAYA ihtiyacımız var.
Başkalarının kusurlarını tartarken parmağını gizlice uzatarak terazinin diğer kefesine bastırmayan ender insanlardan biri olabilmeye ihtiyacımız var.
Bir çok ülke vatandaşlarının BASİTçe sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerini EĞER kanuna, yasaya ve hukuka dayandırarak koruyamıyorsan, bu imkânları sağlayamıyorsan ya da lüzumsuz görüyorsan, kısaca bir lider olarak karşılayamıyor ve reddediyorsan…
Başarısızlığını kabul edip;
BİR KENARA ÇEKİLDİĞİNİ GÖRMEYE ÇOK, AMA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR.
İçTen
İçten Külünk / Bizim Anadolu / 05 Haziran 2019