Press "Enter" to skip to content

Haydin Bana Eyvallah!

Haydin Bana Eyvallah!

‘Bir süreliğine’ tüm zamanlarımı özgün çalışmalarıma ayrımaya karar vererek STK ve sosyal medya düzlemlerinden çekiliyorum.

 

 

 

 

 

 

 

Sivil Toplum Örgütlerine (STÖ) ve STK’ların en büyük örgütleme biçimi olan Parti politikalarına ve ideolojilere, meslek disiplinime, spora, mizaha (güldüşünlere) ve de benzer süreçlerin teknopolitik boyutuna ayırdığım zamanlarımı özgün çalışmalarıma ayıracağım. Buradaki zamanlarımda; siyasete ve insanlığa, mimar ve mühendise, soyuma ve boyuma katkı vermeye çalıştım. Bu düzlemlerdeki aktiviteleri belgelemek ve sizlere sunmak adına artık bu zamanları özgün çalışmalarımda değerlendireceğim.

Elbet; kendimi iptal etmiyorum… Bir ağacın dibinde Budhacılık da oynamayacağım. GEZ-GÖR-YAZ etkinliğim ve de özel konum etkinliklerim, benim nefes alma süreçlerim olacaktır; salt STK ve sosyal medya düzlemlerinden ve bu düzlemlere olan yazılı (ulusal gazeteler ve sosyal medya yazılarıyla) ve sözlü katkılarda bir süre kendimi iptal ediyorum…

“Benden, ‘şimdilik’ bu kadar” vurgusuyla, vesselam kısa kelam “eyvallah” deyip siz değerli arkadaşlarımdan 2-3 yıl sosyal medya sayfalarımdan da uzak kalacağım… Bu süreç aynı zamanda, doğrularımı ve yanlışlarımı sorgulama sürecim olacak. Bu süreci işleterek genellikle bildiğini okuyan değil doğrularından ve doğrulardan ödün vermeyen beni ne denli değiştirir bilemem de, gecikmiş de olsa kendimi sorgulamamamın erinci içinde olacağımı düşünüyorum…

Aslında insan yaşamı toplama çıkarma, yani artı ve eksilerle doludur; eğer insan artı ile eksiyi dengelerse yaşamı, dahası ‘hem kendi, hem kenti’ küresel olarak da gezegenimiz öylesine dingin olur ki, kendimizi ve kentimizi hiç kontrol etmeye, denetlemeye ve dizginlemeye gerek kalmaz, salt üretir ve adilce bölüşürüz… İşte benimkisi öyle bir şey…

Evet; “Hoşça ve Koşça kalın!”…

Bu işin bir de güldüşünlü yanı var. Bu denli yazdım, saldırdım, dahası doğruları söyledim, fakat bir hemşeri olarak bir kez olsun Silivri’ye gönderip milletvekili olmam için zemin oluşturmadı; küstüm…

Son kez saldırıyorum:

Cenneti betimlerken Huri verecekler dedin sevindirdin, Nuri de verecekler dendiğinde evinde Namaz kılan karını dövdün, ille de Huri diyerek milleti yordun, yetmedi kadınların başına çaput ördün, çapulcuya sövdün…. Madem Adem-Havva cennetten kovuldu, belli ki cehenneme gönderildi ve sen de cehennemin altına Huri-Nuri çelişkisi ile odun atıyorsun, insanlar cehennemde Adem soyu olarak cezasını çeksin ve cennete dönsün diye. Ama bunun farkında değilsin…

İşte cezamızı çektikten sonra cennete, doğrusu gizemli akıllı tasarımcısının karşısına çıkacağız. Ne demiş gizemli akıllı tasarımcı; “Kul hakkıyla gelmeyin karşıma…” Ben rahatım, sen tüm kulların hakkını kendinde toplayan kişi olarak nasıl çıkacaksın karşısına? Çıkamazsın, çünkü:

1- İhale yasalarıyla ihya ettin yandaşını; adamına ve örgütüne göre 99 kez ihale yasalarını değiştirerek…

2- Atatürk’ün Anadolu insanı için kurduğu-kurumsallaştırdığı tüm ulusal değerler olan KİT’leri kıtır-kıtır yemek için yanaşmalarına ve Araba sattın…

3- Cenevizliler Doğu Karadeniz’deki yabanıl kokulu üzüme ve karayemişe ulaşmak ve yaşatmak için Kemer köprüler inşa ettiler, sen ise Doğu Karadeniz’in ve de tüm Türkiye’nin doğasını ve doğanını yok etmek için maden yataklarına, yanaşmalarının arsalarına ve su kaynaklarına giden Yeşil yayla yolları, HES’ler, boğaz köprüleri ve otobanlar inşa ettin…

4- Eleştirenleri; kem gözle bakıyor diyerek kement attın, içeri attın…

5- Devletin yüce makamlarını, kapıkullarına dağıttın, bakanlığı ve milletvekilliğini sattın, cumhuriyeti cahilistana çevirerek ülkemi yaktın…

6- Ali’yi, Veli’yi kullandın-kullandın attın, hiç çekinmeden sarayda yattın…

7- İstanbul’un binlerce yılda oluşan silüetini yandaşların sermaye tapınaklarıyla yok ettin, yedin bitirdin sonrası küstüm dedin…

8- Bir boğaz yetmedi, ikinci boğaz için Kanal İstanbul dedin ve İstanbul’u tüm doğanı ve doğasıyla bitirmeye karar verdin…

9- Yok yok, değişen bir şey yok karanlık yakasında!.. Yine doğayı ve doğanı yok ediyor; HES’ler için bir dizi acele kamulaştırma kararı verilmiş… Kararname, genelge, yasa falan değil, Cumhurbaşkanı kararı… Daha dün 1, bugün 2… Seni Allah ıslah etsin…

Yine olmadı değil mi?! O zaman kendimi bir süreliğine gerçek yaşamdan değil sanal dünyadan da iptal ediyorum!!!

Tüm arkadaşlarıma bu sanal süreç içindeki doğum günlerini kutlarım. Salt hayatta olduğumu belli etmek adına doğum günlerimde selam, Gez-Gör-Yaz etkinliklerinde beraber, özel ziyaretlerde birbirimize selam vereceğiz…

Güzel olan, kimseyi kırmadan, kimseye kırılmadan kendini bir süreliğine ötelemektir…

Hepinizi seviyor ve sayıyorum (2 Ocak 2020).

 

 

 

evesbere@mynet.com

 

Tüm Yazıları»

 

 

Şevket ÇORBACIOĞLU / Bizim Anadolu / 15 Şubat 2020

 

Şu haber ve yazılar da ilginizi çekebilir:

 

 

 

 

    Share with your friends / Partagez avec vos amiEs / Dostlarınızla paylaşın...